ÂHİR Âhir
Allâh'ın sıfatlarından birisi olup, sonu olmayan, ebedî demektir. (bk. Evvel - Âhir) (İ.K.)
Dünyanın sonu anlamına kullanılan bir kavramdır. İslâm inancına göre, âlemin başı olduğu gibi sonu da vardır. Ancak bu sonu bilmek insan gücünün dışındadır. İnsanın ömrü gibi alemin ömrünü belirleme hususundaki bilgi Cenab-ı Hakk'a aittir. Kur'ân-ı Kerim'de bu gerçek şöyle dile getirilmektedir:
"Kıyametin ne zaman kopacağını sana sorarlar. De ki: Onun bilgisi sadece Rabbimin nezdindedir. Onun vaktini kendisinden başka kimse açıklayamaz ..." (A'raf,7/187),
"Kıyametin ne zaman kopacağını bilmek, ancak Allah'a aittir" (Lokmân, 31/34).
Hz. Peygamber'den sonra elçi gönderilmeyeceği için ona ahir zaman Peygamberi, ümmetine de ahir zaman ümmeti denmiştir. (F.K.)
Sözlükte "sonra olan ve son" gün anlamına gelen âhiret kavramıyla hem bu dünyanın sonu, hem de ölümle başlayan dünya hayatından farklı ve ebedî olan hayat kastedilmektedir.
Din literatüründe âhiret, İsrafil'in Allah'ın emriyle kıyametin kopması için Sûr'a ilk defa üflemesinden ikinci defa üflemesine, daha sonra cennetliklerin cennete, cehennemliklerin cehenneme girmelerine kadar olan zaman veya Sûr'a ikinci kez üfürülüşten başlayıp, ebedî olarak devam edecek olan zaman anlamında kullanılmıştır.
Ahirete îmân, İslâm inanç esaslarından biridir. Genellikle Kur'ân'da, Allah'a îmân ve ahiret gününe îmân birlikte zikredilmiştir. Ahireti inkâr eden kimse kâfir olur (Nisâ, 4/136).
Ahiret ve ona ait olaylar, duyular ötesi konuları olduğu için, gözlem ve deneye dayanan pozitif bilimler ve akıl yürütmeyle açıklanamaz. Bu konuda bilgi edinilecek tek kaynak vahiydir. Bunları, Kur'ân-ı Kerim ve sahih hadislerde haber verildiği şekliyle kabul etmek en uygun olanıdır. Bunun ötesinde aklî yorumlara gitmek doğru değildir. (F.K.)
Sözlükte "zaman veya rütbe bakımından önce gelen şeye evvel; sonra gelen şeye de âhir" denir. Bu kavramlar Allah'ın sıfatı olarak, sadece Hadîd Sûresinin 3. âyetinde geçmiştir. "O evveldir, âhirdir..." Allah'ın sıfatı olarak evvel ve âhir, ilk varlık ve yaşamaya devam edecek olan son varlık, öncesi ve sonrası bulunmayan demektir. Hiçbir şey yok iken O vardı. Her şey yok olacak, O yine var olmaya devam edecektir. Yaratıkların bir evveli, bir de sonu vardır. Yaratıklar yok iken vâr edilmişler, bir gün bunların varlığı son bulacaktır. Allah'ın varlığının ise öncesi ve sonrası yoktur, yani O'nun yok olduğu bir zaman mevcut olmadığı gibi hiçbir zaman da yok olmayacaktır. Varlıkları ve zamanı var eden de Allah'tır.
Allah'ın zatî sıfatlarından kıdem ve bekâ, evvel ve âhir ismine râcidir. Evvel ve âhir, kadîm ve bâkî, ezelî ve ebedî demektir.
"...O'nun zatından başka her şey helâk olacaktır..." (Kasas, 28/88), "...Yeryüzünde bulunan her şey yok olacaktır. Yalnız celal ve ikram sahibi Rabbi'nin zatı bâkî kalacaktır." (Rahmân, 55/26-27) âyetleri Allah'ın âhir olduğunu; "Allah, her şeyin yaratıcısıdır..." (Zümer, 39/62), "Allah'tan başka yaratıcı mı var?..." (Fâtır, 35/3) âyetleri de Allah'ın evvel olduğunu ifade eder.
Peygamberimizin şu hadisi evvel ve âhir isimlerini açıklamaktadır: "Allah'ım! Sen evvelsin. Senden önce hiçbir şey yoktur. Sen, âhirsin. Senden sonra da hiçbir şey olmayacaktır..." (Müslim, Zikir, 60; İbn Mâce, Dua, 2; Ahmed, I, 404).
"Evvel" ve "âhir" isimleri Tirmizî ve İbn Mâce'nin el-esmâü'l-hüsnâ ile ilgili rivâyetinde de geçmiştir (Tirmizî, Deavat, 83; İbn Mâce, dua, 10). (İ.K.)