İnsan Şiiri
|
Güncel Türkçesi
|
Ve tez'umu enneke cismun sagÎrun, Ve fike'n-tave'l-alemu'l-ekber (İmam Ali)
|
Ey insan, sen kendinin küçük bir cisim olduğunu sanırsın, Oysa en büyük âlem senin içinde gizlidir. (İmam Ali)
|
Haberdar olmamışsın kendi zatından da hala sen "Muhakkar bir vücûdum!" dersin ey insan, fakat bilsen.
|
Haberdar olamamışsın kendi zatından da hala sen, "Hakir bir varlığım" dersin ey insan, fakat bilsen.
|
Senin mahiyetin hatta meleklerden de yücedir (ulvîdir): Alemler sende saklıdır. Cihanlar sende toplanmıştır(matvîdir):
| |
Yerlerden, göklerden taşarken feyz-i Rabbanî (Rabbani feyz);
Olur kalbin tecelli yeri nura Nur-u Yezdanî (Allah'ın nuruna) | |
Küçücüktür cirmin ama İlahi sanatının gayesisin;
Bu haysiyetle sonu bulunmaz, bîtenahisin (bitmez tükenmez bir varlıksın!) | |
Güzellikler yaratan Kudret'in şiirinin en güzel beyti olmuşsun;
Yarattığını en iyi bilen Allah'ın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun. | |
Esirindir- tabîat, dest-i teshîrindedir eşya; Senin ahkâmının münkâdıdır, mahkûmudur dünya. |
Esirindir tabiat, sihirli ellerindedir eşya;
Senin hükümlerine boyun eğdirilmiştir, mahkûmudur dünya. |
Bulutlardan yıldırımlar avlar enerjik irfanın;
Yerin altında madenler bulur eleyip ayıran kavrayışın. | |
Denizler döşeğindir, dalgalar naz beşiğin;
Dağlar bir şey mi, gökleri ölçmektedir açılan kanatların! | |
Hava, hükmünü ileten öyle bir vasıtadır ki,bir demde
Olur avazın sazına dem(yoldaş) bütün çevresinde âlem de | |
Dayanmaz pîş-i ikdâmında mâni´ler müzâhimler;Kaçar, sen rezm-gâh-ı azme girdikçe muhâcimler.
|
Dayanmaz gayretli çalışman önünde engeller, eziyetler;
Kaçar, sen azmin savaş alanına girdikçe muhacimler ( hücum edenler). |
Karanlıklarda gezsen, şeb-çerâğın fıkr-i hikmettir,
Ki her işrâkı bir sönmez ziyâ yı sermediyyettir; |
Karanlıklarda gezsen, hikmetli düşüncen meş'alen olur,
Ki her parlayışı sonsuzluğun sönmeyen ışığıdır |
Susuz çöllerde kalsan, kılavuzun çalışmanın verdiği ilhamdır,
Ki her adımında gölgelik vahalar gösterir. | |
Ne zindanlar olur hâil, ne menfâlar, ne makteller...Yürürsün sedd-i râhın olsa hattâ âhenîn eller.
|
Ne zindanlar olur engel, ne idam sehpaları, ne sürgünler...Yürürsün yolunu kesse de hattâ demirden eller
|
Basit bir tedbirinle diktatörlüğün burçlarını yerle bir edersin;
Ezeldeki hükmü sağlam kılmak için sanki göklerden indirilmişsin! | |
Taharrîden usanmazsın, teâlîden teâlîye
Atıldıkça, atılsam şimdi, dersin, başka âtîye! |
Araştırmaktan usanmazsın, bir yükseklikten başka yüksekliğeÇıktıkça,atılsam şimdi dersin başka bir geleceğe.
|
Senin en şanlı günlerinde, en mutlu hâlinde,
Daha uzak bir gelecek vardır hep hayâlinde. | |
O gelecek içindir şevkin, vicdanındaki sevgili odur,Ruhun o kutsal neş'enin durup dinlenmek bilmez âşıkıdır.
| |
O şevkin dâim ilcâsıyle seyrin ıztırârîdir;
Terakkî meyli artık fitratında rûh-i sârîdir! |
O şevkin zorlamasıyla sürekli seyran eylemen kaçınılmazdır;
İlerleme meyli artık yaratılışında varlığına yayılan bir ruh olmuştur. |
Bütün esrâr-ı hilkatten haberdâr olmak istersin,
Bu gaybistân-ı hîçâ-hîçten kumılmak istersin! |
Yaratılışın bütün sırlarını bilmek istersin,
Bu hiçlerden ibaret gayb âleminden kurtulmak istersin! |
Sonun, başlangıcın, bugünün ki üç müthiş bilmecedir...Durur karşında gelecek devirler gibi hep hazır
| |
Koşarsın bunları anlamak sevdasıyla durmazsın,Hakikatin kokusunu az da olsa almadan oturmazsın.
| |
Sırlar karanlık bir perdeyle örtülmüş olsun isterse....
Düşürmez uğradığın mahrumiyet gecesi ruhunu ümitsizliğe: | |
Emel meş'alen, bir kılavuz da yoldaşın olmuşken,Çekinmezsin karanlıkların içine dalıp girmekten.
| |
Bir gün gelip ortaya çıksa yaratılmışların mahiyeti, Araştırmayı bırakır, bir an durur musun?
| |
Tutar mâhiyyet-i Sâni´, o en heybetli mâhiyyet Olur âteş-zen-i ârâmın, artık durma cevlân et!
|
Hayır! Bu sefer de Yaratıcı'nın mahiyeti, o en heybetli mahiyet Huzurunu ateşe verecek ve sen durmadan koşacaksın artık!
|
Tevakkuf yok seninçün, daimî bir seyre tâbi´sin... Ne zîrâ hâle râzîsin; ne müstakbelle kâni´sin!
|
Durmak yok senin için, sürekli bir ilerleyişe tâbisin... Ne çünkü bugüne razısın, ne gelecekle yetinirsin!
|
Dururken böyle bî pâyan terakkî-zâr karşında; Nasıl dersin ya "Pek mahdûd bir cirmim" tutarsın da.
|
Dururken böyle sonsuz bir ilerleme alanı karşısında; Tutup da nasıl "Ben küçük bir varlığım" dersin ya!
|
Meleklerden büyük, hem çok büyük tebcîle mazharsın: Tekâlîfın emânet-gâhısın bir başka cevhersin!
|
Meleklerden büyük, hem çok büyük övgüyle şereflenmişsin! Allah'ın büyük görevler yüklediği varlıksın, yüksek bir cevhersin!
|
Hayâtın eksik olmazken ağır bin bârı arkandan; Ölümler, korkular savlet ederken hepsi bir yandan;
|
Hayatın bin ağır yükü eksik olmazken sırtından;
Ölümler, korkular saldırırken hepsi bir yandan; |
Büyük sıkıntılara göğüs görmekte inanılmaz bir dayanıklılıkla,
Yolundan kalmayıp sürekli gidersin... Hem ne süratle! | |
Tecellî etti artık; dur, düşün öyleyse bir hükmet:
|
Senin yaratılışın yüce bir kopyası olduğun elbet, Tecellî etti artık; dur, düşün öyleyse bir karar ver:
|
Nasıl olmak gerektir şimdi ef'âlin ki, hem pâyen
Behâim olmasın, kadrin melâikten muazzezken? |
Nasıl olmak gerektir şimdi yapacağın şeyler ki, dengin Hayvanlar olmasın, değerin meleklerden yüksekken?
|
Advertisement
İnsan Şiiri/2
Advertisement