Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
İsra Suresi/11-22-İsra Suresi/Elmalı/11-22 İsra Suresi/23-30 İsra Suresi/31-40-İsra Suresi/Elmalı/31-40
Elmalı Tefsiri (Orjinal)
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (M. Pickthall )
لَا تَجْعَلْ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَتَقْعُدَ مَذْمُومًا مَخْذُولًا
Allahın ma'ıyyetinde diğer bir ilâh yapma ki mezmun, mahzul kalmıyasın
Allah ile birlikte başka bir ilâh edinme! Yoksa kınanmış ve yalnız başına bırakılmış olarak oturup kalırsın.
Set not up with Allah any other god (O man) lest thou sit down reproved , forsaken .
[[وَقَضَىٰ رَبُّكَ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا ۚ إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَا أُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَرِيمًا]]
Rabbın şunları kat'î ferman buyurdu: ondan başkasına ıbadet etmeyin, ebeveyne güzellik edin, ya birisi yâhud ikisi de yanında ıhtiyarlık haline gelirse sakın onlara üff deme ve onları azarlama ikisine de ikramlı söz söyle
Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara "öf" bile deme ve onları azarlama . İkisine de tatlı ve güzel söz söyle.
Thy Lord hath decreed , that ye worship none save Him, and (that ye show) kindness to parents . If one of them or both of them to attain old age with thee, say not "Fie " unto them nor repulse them, but speak unto them a gracious word.
وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا
İkisine de merhametten döşenerek kanad indir ve de ki: rabbım! İkisine de merhamet buyur, beni küçükken terbiye ettikleri gibi
İkisine de acıyarak tevazu kanatlarını indir. Ve şöyle de: "Ey Rabbim! Onların beni küçükten terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et."
And lower unto them the wing of submission through mercy, and say: My Lord! Have mercy on them both as they did care for me when I was little.
رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ ۚ إِنْ تَكُونُوا صَالِحِينَ فَإِنَّهُ كَانَ لِلْأَوَّابِينَ غَفُورًا
Rabbınız nefislerinizdekini daha iyi bilir, eğer siz ehli salâh iseniz; Şüphesiz ki o çok tevbekâr olanlara bir gafûr bulunuyor,
Rabbiniz içinizden geçenleri çok iyi bilir. Eğer iyi kimseler olursanız elbette Allah çok tevbe edenleri bağışlayıcıdır.
Your Lord is best aware of what is in your minds. If ye are righteous, then lo! He was ever Forgiving unto those who turn (unto Him).
وَآتِ ذَا الْقُرْبَىٰ حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلَا تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا
Karabet sahibine de hakkını ver, miskîne de, yolda kalmış da, bununla beraber saçıp savurma
Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber malını saçıp savurma.
Give the kinsman his due, and the needy, and the wayfarer, and squander not (thy wealth) in wantonness.
إِنَّ الْمُبَذِّرِينَ كَانُوا إِخْوَانَ الشَّيَاطِينِ ۖ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِرَبِّهِ كَفُورًا
Çünkü saçıp savuranlar Şeytanın ıhvanıdırlar, Şeytan ise rabbına çok nankör bulunuyor
Çünkü (malını) saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.
Lo! the squanderers were ever brothers of the devils, and the devil was ever an ingrate to his Lord.
وَإِمَّا تُعْرِضَنَّ عَنْهُمُ ابْتِغَاءَ رَحْمَةٍ مِنْ رَبِّكَ تَرْجُوهَا فَقُلْ لَهُمْ قَوْلًا مَيْسُورًا
Ve eğer rabbından ümid ettiğin bir rahmeti aramak için o müstahıklardan sarfı nazar etmek mecburiyyetinde isen o vakıt da onlara yumuşak bir söz söyle
Eğer Rabbinden beklediğin bir rahmet (rızık) için, onlardan yüz çevirmek mecburiyetinde kalırsan, o vakit de onlara yumuşak ve tatlı bir söz söyle.
But if thou turn away from them, seeking mercy from thy Lord, for which thou hopest, then speak unto them a reasonable word.
وَلَا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً إِلَىٰ عُنُقِكَ وَلَا تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُومًا مَحْسُورًا
Hem elini bağlayıp boynuna asma, hem de onu büsbütün açıp saçma ki pişman olur, açık kalırsın
Elini boynuna asıp bağlama (cimri olma), hem de onu büsbütün açıp saçma (israf etme); aksi halde kınanmış olursun ve eli boş açıkta kalırsın.
And let not thy hand be chained to thy neck nor open it with a complete opening, lest thou sit down rebuked, denuded.
إِنَّ رَبَّكَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ ۚ إِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِهِ خَبِيرًا بَصِيرًا
Çünkü rabbın hem dilediğine rızkı basteder, hem de sıkar, çünkü o kullarına habîr, basîr bulunuyor
Gerçekten senin Rabbin, kullarından dilediğinin rızkını genişletir ve dilediğini kısar. Şüphesiz ki Allah, kullarının durumlarından haberdardır, her şeyi görendir.
Lo! thy Lord enlargeth the provision for whom He will, and straiteneth (it for whom He will). Lo, He was ever Knower, Seer of His slaves.
مقام_النهاوند_الشيخ_مصطفى_اسماعيل_ابداع_فوق_الوصف

مقام النهاوند الشيخ مصطفى اسماعيل ابداع فوق الوصف

مقام النهاوند الشيخ مصطفى اسماعيل ابداع فوق الوصف - Nihavend makamında Kur'an-ı Kerimde ana-baba hakkı İsra Suresi/23-30

Qari_Minshawi_-_Surah_Isra_22-24

Qari Minshawi - Surah Isra 22-24

Qari Minshawi - Surah Isra 22-24 mücevved okuyuş

Disambig Bakınız: İsraSuresi, İsraSuresi/MEALİsraSuresi/VİDEO, İsraSuresi/TEFSİR, İsraSuresi/TEZHİB, İsraSuresi/HAT, İsraSuresi/FAZİLETİ, İsraSuresi/HİKMETLERİ, İsraSuresi/, İsraSuresi/KERAMETLERİ, İsraSuresi/AUDİO, İsraSuresi/HADİSLER, İsraSuresi/NAKİLLER, İsraSuresi/EL YAZMALARI, İsraSuresi/VP
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (M. Pickthall )
لَا تَجْعَلْ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَتَقْعُدَ مَذْمُومًا مَخْذُولًا
Allahın ma'ıyyetinde diğer bir ilâh yapma ki mezmun, mahzul kalmıyasın
Set not up with Allah any other god (O man) lest thou sit down reproved , forsaken .
[[وَقَضَىٰ رَبُّكَ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا ۚ إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَا أُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَرِيمًا]]
Rabbın şunları kat'î ferman buyurdu: ondan başkasına ıbadet etmeyin, ebeveyne güzellik edin, ya birisi yâhud ikisi de yanında ıhtiyarlık haline gelirse sakın onlara üff deme ve onları azarlama ikisine de ikramlı söz söyle
Thy Lord hath decreed , that ye worship none save Him, and (that ye show) kindness to parents . If one of them or both of them to attain old age with thee, say not "Fie " unto them nor repulse them, but speak unto them a gracious word.
وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا
İkisine de merhametten döşenerek kanad indir ve de ki: rabbım! İkisine de merhamet buyur, beni küçükken terbiye ettikleri gibi
And lower unto them the wing of submission through mercy, and say: My Lord! Have mercy on them both as they did care for me when I was little.
رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ ۚ إِنْ تَكُونُوا صَالِحِينَ فَإِنَّهُ كَانَ لِلْأَوَّابِينَ غَفُورًا
Rabbınız nefislerinizdekini daha iyi bilir, eğer siz ehli salâh iseniz; Şüphesiz ki o çok tevbekâr olanlara bir gafûr bulunuyor,
Your Lord is best aware of what is in your minds. If ye are righteous, then lo! He was ever Forgiving unto those who turn (unto Him).
وَآتِ ذَا الْقُرْبَىٰ حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلَا تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا
Karabet sahibine de hakkını ver, miskîne de, yolda kalmış da, bununla beraber saçıp savurma
Give the kinsman his due, and the needy, and the wayfarer, and squander not (thy wealth) in wantonness.
إِنَّ الْمُبَذِّرِينَ كَانُوا إِخْوَانَ الشَّيَاطِينِ ۖ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِرَبِّهِ كَفُورًا
Çünkü saçıp savuranlar Şeytanın ıhvanıdırlar, Şeytan ise rabbına çok nankör bulunuyor
Lo! the squanderers were ever brothers of the devils, and the devil was ever an ingrate to his Lord.
وَإِمَّا تُعْرِضَنَّ عَنْهُمُ ابْتِغَاءَ رَحْمَةٍ مِنْ رَبِّكَ تَرْجُوهَا فَقُلْ لَهُمْ قَوْلًا مَيْسُورًا
Ve eğer rabbından ümid ettiğin bir rahmeti aramak için o müstahıklardan sarfı nazar etmek mecburiyyetinde isen o vakıt da onlara yumuşak bir söz söyle
But if thou turn away from them, seeking mercy from thy Lord, for which thou hopest, then speak unto them a reasonable word.
وَلَا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً إِلَىٰ عُنُقِكَ وَلَا تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُومًا مَحْسُورًا
Hem elini bağlayıp boynuna asma, hem de onu büsbütün açıp saçma ki pişman olur, açık kalırsın
And let not thy hand be chained to thy neck nor open it with a complete opening, lest thou sit down rebuked, denuded.
إِنَّ رَبَّكَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ ۚ إِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِهِ خَبِيرًا بَصِيرًا
Çünkü rabbın hem dilediğine rızkı basteder, hem de sıkar, çünkü o kullarına habîr, basîr bulunuyor
Lo! thy Lord enlargeth the provision for whom He will, and straiteneth (it for whom He will). Lo, He was ever Knower, Seer of His slaves.
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Advertisement