İstiğrak - Mehmet Akif Ersoy - Safahat[]
thumb|300px|right|istiğrak - mehmet akif ersoy - safahat - yusuf ziya özkan
|
Kendinden Geçme thumb|300px|right|istiğrak - mehmet akif ersoy - safahat - yusuf ziya özkan
|
Düşün ki karanlık bir gece , yıldızları doğmamış Yatar heybetli kucağında uzayıp giden bir çöl | |
Bu çöle düşüp yolunu şaşırmış kişinin karanlık dalgalarından yolunu bulması imkansızdır.
| |
Gidilmez...Her adımda bir girdap yolunu keser;
| |
Görün bir kere, çünkü pek karardı ufuklarım!
| |
Ruh sürekli titrer korkudan donmuş dudaklarda.
| |
O talihsizin nasıl hiç çıkmazsa yavrusu aklından;
| |
Çünkü ne yapsam gördüğüm senin apaçık feyzindir.
| |
Sularda yankılanan ise hiç son bulmayacak güzelliğindir.
| |
Taze kokundur gizlenen, hoş kokulu çiçeklerde.
| |
Saçlarına yaslanmış temiz alnını hatırlatır.
| |
Alemler hep bakışları süsleyen yüzünün aynasıdır
| |
Sabah vakti tenha bir yere çekilmek istemiştim,
| |
Deniz kenarına oturmuş, seyre dalmıştım.
| |
Güneş yattığı yerden kalkıp görünmemişti hâlâ.
| |
Derin bir sessizliğe dalmış, sahilde hiç çıt yok...
| |
Sabâ durgun, sular durgun, bütün eşyâda durgunluk!
|
Rüzgâr durgun, sular durgun, bütün eşyada durgunluk.
|
Masmavi yatağı üstünde nazlı bir çocuk gibi,
| |
Güneş, dağların önünde perde çektiği hareminden
| |
Görünmüş, sonra şehrâhında yükselmişti tedrîcen.
|
Görünmüş, sonra yavaşça yükselmişti yörüngesinde.
|
Açıklardan gelen art arda dalgalarla sahilden
| |
Güneş: Rûhun imiş; bir huzme şeklinde inen nûru:
|
Güneş ruhun imiş; bir demet şeklinde inen nuru:
|
O kaynaktan fışkıran fikirlerinmiş doğrudan doğruya.
| |
Ortaya çıktı artık, anladım: Bu dünya sensin...
| |
Bu senlikte fakat ey görünmez sevgili, acaba ben neyim?
| |