←Acem Şahı | Safahat Mehmet Akif Ersoy |
Hürriyet Şiiri→ |
|
Paşa keyfini çok güzel resmeder. Abdülhamid ve sonraki istibdatlar eleştirilir.
2'li tablo sunumu[]
Şiir Metni
|
Güncel Türkçesi
|
Kardeşim Midhat Cemâl´e
Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istibdâd, |
Kardeşim Midhat Cemal'e
Yıkıldın gittin amma ey kirli devr-i istibdab (baskı dönemi), |
Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yad! Diyor ecdâdımız makberlerinden: "Ey sefil ahfâd, |
Bıraktın milletin kalbinde silinmez bir kirli yad! Atalarımız mezarlarından diyor: "Ey sefil ahfad (torunlar), |
Niçin binlerce ma´sûm öldürürken her gelen cellâd, Hurûş etmezdi, mezbûhâne olsun, kimseden feryâd? |
Niçin binlerce masum öldürürken her gelen cellat, Çıkmazdı , boğazlanmışcasına olsun, bir feryat? |
Otuz milyon ahâlî, üç şakînin böyle mahkûmu Olup çeksin hükûmet nâmına bir bâr-ı meş´ûmu! |
Otuz milyon ahali üç eşkıyanın böyle mahkûmu Olup çeksin hükümet etmek namına bir uğursuzluk yükünü! |
Utanmaz mıydınız, bir saysalar zâlimle mazlûmu? Siz, ey insanlık isti´dâdının dünyâda mahrûmu |
Utanmaz mıydınız, bir saysalar zulüm edenle zulüm edileni? Siz, ey insanlık yeteneğinin dünyada yoksunu (haram edileni)! |
Semâlardan da yüksek tuttunuz bir zıll-i mevhûmu!" O birkaç hayme halkından cihangîrâne bir devlet |
Göklerden de yüksek tuttunuz mevhum bir gölgeyi!" O birkaç çadır halkından dünya çapında bir devlet |
Çıkarmış, bir zaman dünyâyı lerzân eylemiş millet; Zaman gelsin de görsün böyle dünyâlar kadar zillet |
Çıkarmış, bir zaman dünyayı titretmiş olan millet; Zaman gelsin de görsün böyle dünyâlar kadar zillet, |
Otuz üç yıl devâm etsin, başından gitmesin nekbet... Bu bir ibrettir ammâ olmıyaydık böyle biz ibret! |
Otuz üç yıl devam etsin, başından gitmesin felaket... Bu bir ibrettir, amma biz olmayaydık böyle bir ibret! |
Gökyüzünde dalgalanırken bayraklarımız tuttun aşağı ettin; Övünülecek şeyler bekleyen babalardan evladı utanır ettin; | |
Ne yüksek kavim idik, yazık ki sen geldin aşağı ettin; Bütün istikbal (gelecek) ümidini artık imkânsız kıldın; | |
Rezîl olduk... Sen ey kâbûs-i hûnî, sen rezîl ettin! Hamiyyet gamz eden bir pâk alın her kimde gördünse, |
Rezil olduk... Sen ey kanlı kâbus, sen rezil ettin! Haysiyet belirtisi gösteren bir pak alın her kimde gördünse, |
"Bu bir cani!" dedin sürdün, ya da mahkûm eyledin hapse. Görevlendirip casusu her vicdana, her duyguya, | |
Düşürdün milletin en kahraman evlâdını ye´se... Ne mel´unsun ki rahmetler okuttun rûh-i İblîs´e! |
Düşürdün milletin en kahraman evlatlarını ümitsizliğe... Ne lânetlisin ki rahmetler okuttun Şeytan'ın ruhuna! |
Değil kâbûsun artık, devr-i devlet intibâhındır. Gel ey nâzende hürriyyet ki canlar ferş-i râhındır. |
Değil kâbusun artık, devletin dönemi uykudan uyanmandır. Gel ey nazlı hürriyet ki canlar yolunun yaygısıdır. |
Emindir mevki´in: En pâk vicdanlar penâhındır. Serâpâ mülk-i Osmânî müeyyed taht-gâhındır. |
Emindir mevkiin: En temiz vicdanlar sığınağındır. Bütün Osmanlı memleketi senin sağlam taht yerindir. |
Serîr-ârâyı ikbâl ol ki: Bir millet sipâhındır. Bizim mahalleye poyraz kışın da uğrayamaz; |
Yücelik tahtı karşıla ki, işte bu millet askerindir. Bizim mahalleye poyraz kışın da uğrayamaz; |
Erir erir akarız semtimizde geldi mi yaz! Bahârı görmeyiz amma latîf olur derler. |
Erir erir akarız semtimizde geldi mi yaz! Baharı görmeyiz ama güzel olur derler. |
Çiçeklenirmiş ağaçlar, yeşillenirmiş yer. Demek, şu arsada ot bitse nev-bahâr olacak... |
Çiçeklenirmiş ağaçlar, yeşillenirmiş yer. Demek, şu arsada ot bitse yeni bahar olacak... |
Ne var gidip Yakacık´larda dem-güzâr olacak? Fusûlü dörde çıkarnaz bizim sokaklarımız; |
Ne var gidip Yakacık'larda vakit geçirecek? Mevsimleri dörde çıkarmaz bizim sokaklarımız; |
Kurak, çamur, iki mevsim tanır ayaklarımız! Müneccimin, bereket versin, eski takvîmi Haber verir bize, mevsim şehirde gelmiş mi? |
Kurak, çamur, iki mevsim tanır ayaklarımız! Müneccimin, bereket versin, eski takvimi Haber verir bize, mevsim şehirde gelmiş mi? |
Sıcak, ziyâde sıcak bir geceydi; baktım ki: Oturmak evde ölümden beter, dedim: Belki, |
Sıcak, çok sıcak bir geceydi; baktım ki:
Oturmak evde ölümden beter, dedim: Belki, |
Çıkar dışarda gezersem biraz nefeslenirim; Epey de yorgunum amma gelince dinlenirim. |
Çıkar dışarda gezersem biraz nefeslenirim. Epey de yorgunum amma gelince dinlenirim. |
Bizim müsâmere meydânı Yayla tümseğidir; Uzak çekerse de poyraz tutar, yazın iyidir. |
Bizim seyir alanı Yayla tümseğidir; Uzak çekerse de poyraz tutar, yazın iyidir. |
Giyip ayağını çıkarken sopam yetişti hele... Emîn olup gidemem, çünkü, vermesek el ele. |
Giyip ayağımı çıkarken sopam yetişti hele... Emîn olup gidemem, çünkü, vermesek el ele. |
Odur cihanda benim, varsa yoksa, mu´temedim; Vakûr, hâtırı mer´î, vefâlı, çok denedim. |
Benim dünyada, varsa yoksa, odur güvendiğim; Ağır başlı, hatırı sayılır, vefalı, çok denedim. |
Bizim sokakları tahmîn için deyin ki: Kuyu! Doğar şehirde güneş, yükselir minâre boyu, |
Bizim sokakları tahmin için deyin ki: Kuyu! Doğar şehirde güneş, yükselir minare boyu, |
İdâre kandili karşımda göz kıpar hâlâ; Gurûb ikindiyi bulmaz, leyâl hep yeldâ! |
İdare kandili karşımda hâlâ göz kırpar; Güneşin batması ikindiyi bulmaz, geceler hep uzundur! |
Nasılsa bedrin o akşam nigâh-ı sîmîni, Tarassud etmek için sanki evlerin içini; |
Nasılsa ayın o akşam gümüşten bakışı, Gözetlemek için sanki evlerin içini; |
Dikildi safha-i mînâda semt-i re´simize. Tavansız evlere, yâ Rab, ne hoş bir âvîze! |
Dikilmişti göğün mavi yüzünde tam tepeye. Tavansız evlere, ya Rab, ne hoş bir avize! |
Dur ey sirâc-ı ezel, gitme olduğun yerden: Biraz şu sahne-i deycûru okşasın şu´len. |
Dur ey ezeli ışık, gitme olduğun yerden: Biraz şu karanlık sahneyi okşasın aydınlığın. |
Şu´â-i muhriki altında, gündüzün, şemsin Yanan alınlar için bir hayât olur lemsin... |
Yakıcı ışınları altında, gündüz, güneşin Yanan alınlar için bir hayat olur dokunuşun... |
Açıktı pencereler; sağlı sollu her evden Gelirdi türlü sadâlar, acıklı, ba´zen şen. |
Açıktı pencereler; sağlı sollu her evden Gelirdi türlü sesler, acıklı, bazen şen. |
-Bak anne, aydede bak bak! Aman da mâşallah Değirmi tabla kadar var... |
-Bak anne, aydede bak bak!
-Aman da maşallah -Yuvarlak tabla kadar var... |
-Susundu Ayşe, günah. -İlâhi teyze tuhafsın, neden günâh olacak? |
Susundu Ayşe, günah. -İlahi teyze tuhafsın, neden günah olacak?
|
-Günah dedim ya, bırak, şimdi... -Haydi sen de bunak! |
-Günah dedim ya, bırak şimdi...
-Haydi sen de bunak! |
- Bunak munak deme billâhi çarparım elimi... Aşifteler sizi... Âhir zaman tevekkeli mi! |
-Bunak munak deme billahi çarparım elimi...
Aşifteler sizi... Ahir zaman boşuna mı |
Evin birinde nevâ-sâz bir güzel ûdî; Birinde cezbe fezâ bir sadâ-yı dâvûdî, |
Evin birinde nağmeler düzen bir güzel udî;
Birinde heyecan veren bir ses, dâvudî, |
Tilâvet etmede Kur´an; gelip geçenlerse Ayakta irkiliyor incizâb edip o sese. |
Kur'an okumakta; gelip geçenlerse Ayakta irkiliyor kapılarak o sese. |
Duyulmasın mı biraz sonra başka bir acı ses? Aceb ne var? diyerek koştu önceden herkes; |
Duyulmasın mı biraz sonra başka bir acı ses? Acaba ne var? diyerek koştu önceden herkes; |
Fakat gidenlere baktım ki kaldırıp tabanı, Bucak bucak kaçıyor:Kaç bilir misin amanı! |
Fakat gidenlere baktım ki kaldırıp tabanı, Bucak bucak kaçıyor: Kaç bilir misin amanı! |
Kısıldı karşıki evlerde mumların hepsi, Kısıldı sanki bütün bir mahallenin nefesi! |
Kısıldı karşıki evlerde mumların hepsi, Kısıldı sanki bütün bir mahallenin nefesi! |
Kesildi nağme-i Kur´an, kesildi nağme-i sâz; Zaman zaman duyulan sâde bir- rakîk âvâz. |
Kesildi Kur'an'ın nağmesi, sazın nağmesi; Zaman zaman duyulan sade bir ince sesti. |
Niçin kaçıştı ahâli, ne var ki yâ Rabbi? Yavaş yavaş, sokulur, anlarım nedir sebebi. |
Niçin kaçıştı halk, ne var ki ya Rabbi? Yavaş yavaş sokulur, anlarım nedir sebebi. |
Ne manzaraydı, İlâhî, o gördüğüm sahne! Beş on herif yapışıp bir fakîrin ellerine, |
Ne manzaraydı, İlâhi, o gördüğüm sahne!
Beş on herif yapışıp bir fakirin ellerine, |
Sürüklüyor; öteden bir kadın diyor: -Bırakın! Kocam ne yaptı? Nedir cürmü bî-günâh adamın? |
Sürüklüyor; öteden bir kadın diyor: -Bırakın! Kocam ne yaptı? Nedir suçu günahsız adamın? |
Zavallının büyük evlâdı öldü askerde; İkinci oğlu da sürgün Yemen´de bir yerde. |
Zavallının büyük evladı öldü askerde; İkinci oğlu da sürgün Yemen'de bir yerde. |
Acıklı, göğsü sakat koyverin, didiklemeyin; Günahtır etmeyin, oğlum, ayıptır eylemeyin. |
Acıklı, göğsü sakat koyverin, didiklemeyin; Günahtır etmeyin, oğlum, ayıptır eylemeyin. |
Efendi kim, o ne bilsin? Bilirse hem ne çıkar? Kilercisiyle uzaktan biraz hısımlığı var. |
Efendi kim, o ne bilsin? Bilirse hem ne çıkar? Kilercisiyle uzaktan biraz hısımlığı var. |
Geçende komşuyu görmüş, demiş selâm söyle. Demek alınmıyacak Tanrı´nın selâmı bile! |
Geçende komşuyu görmüş, demiş selam söyle. Demek alınmayacak Tanrı'nın selamı bile! |
Köpek sürür gibi insan sürüklenir mi ayol? -Kadın, çekil döverim ha! Sokulma, haydi defol! |
Köpek sürür gibi insan sürüklenir mi ayol? -Kadın, çekil döverim ha! Sokulma, haydi defol! |
-Herif bırak, diyorum... Durdu işte bak nefesi. -Ne dırlanıp duruyor? Susturun canım şu pisi! |
Herif bırak, diyorum... Durdu işte bak nefesi.
-Ne dırlanıp duruyor? Susturun canım şu pisi! |
Demez miyim size ben her zaman ki "dağdağasız" Yapın? Eşek gibi siz hiç lâf anlamaz mısınız? -Kadın, paşam, ne yaparsın? |
Demez miyim size ben her zaman ki "dağdağasız" Yapın? Eşek gibi siz hiç laf anlamaz mısınız? -Kadın, paşam, ne yaparsın? |
Paşam mı? Nerde paşa? Şu korkuluk gibi dimdik duran herif mi? Paşa! |
-Paşam mı? Nerde paşa? Şu korkuluk gibi dimdik duran herif mi paşa?
|
Tasavvur et: İki arşın kazık kadar bir boy! Getir de üstüne kalpaklı bir kemik kafa koy. |
Düşün ki: İki arşın kazık kadar bir boy! Getir de üstüne kalpaklı bir kemik kafa koy. |
Ocak süpürgesi şeklinde bir sakal yaparak "Senin bu işte yüzün, al!" deyip o yüzsüze tak. |
Ocak süpürgesi şeklinde bir sakal yaparak, "Senin bu işte yüzün, al!" deyip o yüzsüze tak. |
Ocak süpürgesi, lâkin süpürmüyor, yıkıyor; Nedense bittiği yerden cenâzeler çıkıyor! |
Ocak süpürgesi, fakat süpürmüyor, yıkıyor; Nedense bittiği yerden cenazeler çıkıyor! |
Budak delikleri tarzında aç da çifte oyuk, Büyükçe bakla kadar alnının az altına sok. |
Budak delikleri tarzında aç da çifte oyuk, Büyükçe bakla kadar alnının az altına sok. |
Bilir misin çalı altında gizli inler olur. Yılan sabah çıkar, akşam usulcacık sokulur; |
Bilir misin çalı altında gizli inler olur: Yılan sabah çıkar, akşam usulcacık sokulur; |
Bıyık o kırda yetişmiş diken yemişli çalı; Ağız da in gibi aslâ görünmüyor, kapalı., |
Bıyık o kırda yetişmiş diken yemişli çalı; Ağız da in gibi asla görünmüyor, kapalı. |
Bu şekl-i mûhişi mümkünse bir düşün şöyle, Paşam dedikleri u´cûbe işte aynıyle! |
Bu korkunç şekli mümkünse bir düşün şöyle, Paşam dedikleri garip yaratık işte aynı böyle! |
Belinde seyfi "sadâkat´; elinde bir kamçı, Ferik nişanları altında gördüğüm umacı, |
Belinde "bağlılık" kılıcı, elinde bir kamçı, General nişanları altında gördüğüm öcü, |
Ziyâ-yı bedr-i münîrin içinde, yâ Rabbi, Dururdu sîne-i îmâna girmiş, ukde gibi! |
Ayın parlak ışığı içinde, ya Rabbi. Dururdu imanın göğsüne girmiş düğüm gibi! |
Semâ, zemin bütün envâr iken o pis gölge, Cebîn-i pâkine leylin ne pâyidâr leke! |
Gök, yer bütün nur içindeyken o pis gölge, Temiz alnında gecenin ne silinmez leke! |
-Kuzum, nasıl paşasın, görmüyor musun? Kocamı sürükleyip duruyorlar... -Defol kadın, adamı Vurunca öldürürüm ha! Benim şakam yoktur. -Çekil hanım, paşa laf dinlemez;vurur mu vurur |
-Kuzum, nasıl paşasın, görmüyor musun? Kocamı Sürükleyip duruyorlar... -Defol kadın, adamı vurunca öldürürüm ha! Benim şakam yoktur. Çekil hanım, paşa laf dinlemez;vurur mu vurur. |
Bilir misin onu! Şevket-meâb Efendimiz´in birinci bendesidir... -Hay yetişmesin pampin! |
Bilir misin onu! Şevketli Efendimiz'in birinci kuludur... -Hay yetişmesin pampin! |
-"Sürün!" demiş, ona Şevketli´nin irâdesi var.
-Sürüm sürüm sürünün tez zamanda alçaklar! |
-"Sürün!" demiş, ona Şevketli'nin fermanı var. -Sürüm sürüm sürünün tez zamanda alçaklar! |
Ya sen, zebâni kıyâfetli, gulyabâni paşa, İlâhi yumru başın bir geleydi sivri taşa! |
Ya sen, zebani kıyafetli, gulyabani paşa, İlahi yumru başın bir geleydi sivri taşa! |
Yılan bakışlı şebek bir bakın şunun gözüne! Kazık boyundan utan... Tû! Herif, senin yüzüne! |
Yılan bakışlı şebek, bir bakın şunun gözüne! Kazık boyundan utan... Tû! Herif, senin yüzüne! |
Sakın mahallede erkek bırakmayın, götürün. Sayıyla vermediler, öyle, posta posta sürün! |
Sakın mahallede erkek bırakmayın, götürün. Sayıyla vermediler, öyle, posta posta sürün! |
Bakın şu hayduda, durmuş yıkın diyor evimi! Torunlarım ya herif, aç kalıp dilensin mi? |
Bakın şu hayduda, durmuş yıkın diyor evimi! Torunlarım ya herif, aç kalıp dilensin mi? |
Mahallemizde de çıt yok ne oldu komşulara? Susup da kurtulacak sanki hepsi aklısıra. |
Mahallemizde de çıt yok, ne oldu komşulara? Susup da kurtulacak sanki hepsi aklısıra. |
Ayol, yarın da sizin hânümânınız sönecek... Ne var sıçan gibi evlerde şimdiden sinecek? |
Ayol, yarın da sizin ocağınız sönecek... Ne var sıçan gibi evlerde şimdiden sinecek? |
Yazık sizin gibi erkeklerin kıyâfetine... -Yetişti yaygaran artık... Çekil kadın evine! |
Yazık sizin gibi erkeklerin kıyafetine... -Yetişti yaygaran artık... Çekil kadın evine! |
Atın şu kaltağı gitsin, tıkın hemen içeri. - Paşam, bayıldı kadın. Anlamam o hîleleri. |
Atın şu kaltağı gitsin, tıkın hemen içeri. -Paşam, bayıldı kadın. -Anlamam o hileleri. |
Atın şu kaltağı gitsin, tıkın hemen içeri. Paşam, bayıldı kadın. -Anlamam o hileleri. |
Atın şu kaltağı gitsin, tıkın hemen içeri. Paşam, bayıldı kadın. -Anlamam o hileleri. |
Demek ki bekleyelim gelsin âlemin keyfi... Saat üç oldu, geciktik, omuzlayın herifi. |
Demek ki bekleyelim gelsin âlemin keyfi... Saat üç oldu, geciktik, omuzlaym herifi. |
Refik-i ömrü giderken cenâze hâlinde, Serildi, kaldı kadın âşiyân-ı lâlinde, |
Hayat arkadaşı giderken cenaze hâlinde,
Serildi, kaldı kadın suskun yuvasında, |
Benim de bitti nihâyet tahammülüm, tâbım; Boşandı seyl-i dümû´um, boşandı a´sâbım. |
Benim de bitti sonunda tahammülüm, gücüm, Boşandı gözyaşı selim, boşandı sinirlerim. |
Utandım ağlıyarak, ağladım utanmıyarak! Diyordu sanki o bîçâre karşıdan: -Alçak |
Utandım ağlayarak, ağladım utanmıyarak! Diyordu sanki o zavallı karşıdan: -Alçak |
Demin gerekti hamiyyet! Hem ağlamak ne demek? Figân ederse kadın, susturur koşup erkek |
Demin gerekliydi haysiyetli davranış! Hem ağlamak ne demek? Ağlayıp çırpınırsa kadın, susturur koşup erkek. |
Eve döndüm, bütün o fâcialar Geldi karşımda durdu subha kadar. |
Eve döndüm, bütün o trajediler
Geldi karşımda durdu sabaha kadar. |
Döndü dîdemde bin hayâl-i elîm! Öttü beynimde bin figân-ı yetîm. |
Binlerce acıklı hayal döndü gözümde, Binlerce yetimin feryadı öttü beynimde! |
Ağlasın inlesin de bir mazlûm, Olayım seyre sâde ben mahkûm! |
Ağlasın inlesin de bir mazlum, Ben sadece seyretmeye mahkûm olayım! |
Yalınız ben miyim fakat câni? Kim çıkıp "Yapmayın!" demişti, hani? |
Yalınız ben miyim fakat cani? Kim çıkıp "Yapmayın!" demişti, hani? |
Sustu herkes duyunca feryâdı, Kimsecikler yerinden oynamadı. |
Sustu herkes duyunca feryadı, Kimsecikler yerinden oynamadı. |
Sesi hattâ kısıldı Kur´ân´ın Sustu güyâ sadâsı Mevlâ´nın! |
Sesi kısıldı hatta Ku r' a n' ı n, Sustu sanki sesi Mevla'nın! |
Sus! O susmaz: Nidâ-yı tehdîdi, Dinle bak nerden in´ikâs etti: |
Sus! O susmaz: Tehdit eden sesi, Dinle bak nereden yankılandı: |
Arnavutluk´ta gürleyen toplar Geliyor işte pâyitahta kadar. |
Arnavutluk'ta gürleyen toplar Geliyor işte İstanbul'a kadar! |
3'lü tablo sunumu[]
İstibdâd(Orjinal Metin)
|
İstibdâd(Baskı)(Güncel Türkçe)
|
İngilizce Tercüme
|
Kardeşim Midhat Cemâl´e
Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istibdâd, |
Kardeşim Midhat Cemal'e
Yıkıldın gittin amma ey kirli baskı dönemi, |
To My brother Cemal, Dirty oppression period were destroyed and gone.
|
Milletin kalbinde silinmez bir kirli hatıra bıraktın!
Atalarımız mezarlarından diyor: "Ey sefil oğullar, |
You left an indelible memory in the heart of the nation's
Our ancestors graves, says: "O wretched sons, | |
Niçin binlerce suçsuzu öldürürken her gelen cellat,
Çıkmazdı kimseden, son bir ümitsiz çırpınışla da olsa, bir feryat? |
While thousands of innocent people are killed by hangmen , | |
Otuz milyon ahâlî, üç şakînin böyle mahkûmu Olup çeksin hükûmet nâmına bir bâr-ı meş´ûmu! |
Otuz milyon halk üç eşkıyanın böyle mahkûmu |
Thirty million people in three bandits such prisoners |
Utanmaz mıydınız bir, saysalar zâlimle mazlûmu?
|
Utanmaz mıydınız bir, saysalar zulm edenle edileni? Siz ey bu dünyanın insanlık yeteneğinden yoksun çocukları! |
Were you a shameless, count those atrocities? Children of this world are incapable of humanity! |
Semâlardan da yüksek tuttunuz bir zıll-i mevhûmu!" O birkaç hayme halkından cihangîrâne bir devlet |
Göklerden de yüksek tuttunuz aslı esası yok bir gölgeyi!" O birkaç çadır halkından dünya çapında bir devlet |
No basis in truth you did make a shadow sky high! |
Çıkarmış, bir zaman dünyâyı lerzân eylemiş millet;
|
Çıkarmış, bir zaman dünyayı titretmiş olan millet;
|
a time when the nation is the world shaked; Also let the time come to such worlds bad, |
Otuz üç yıl devâm etsin, başından gitmesin nekbet... Bu bir ibrettir ammâ olmıyaydık böyle biz ibret! |
Otuz üç yıl devam etsin, başından gitmesin felaket...
|
Keep the thirty-three years, the disaster don't leave you... This is an example, but we should not be a sign like that! |
Semâ peymâ iken râyâtımız tuttun zelîl ettin; Mefâhir bekleyen âbâdan evlâdı hacîl ettin; |
Gökte dalgalanırken bayraklarımız tuttun yere indirdin; Çocuklarından övünülecek işler bekleyen babaları utandırdın; |
You took down our flags lowered in the sky on the ground; Fathers of children waiting to be proud of jobs; |
Ne âlî kavm idik; hayfâ ki sen geldin sefil ettin; Bütün ümmîd-i istikbâli artık müstahîl ettin; |
Ne yüce millet idik, yazık ki sen geldin alçalttın;
|
What great nation we were, unfortunately you came down lower; All hope for the future is now made impossible |
Rezîl olduk... Sen ey kâbûs-i hûnî, sen rezîl ettin! Hamiyyet gamz eden bir pâk alın her kimde gördünse, |
Rezil olduk... Sen ey kanlı kâbus, sen rezil ettin! Haysiyet belirtisi gösteren bir temiz alın her kimde gördünse, |
We have the infamous ... You, bloody nightmare, you disgrace! Get a clean, showing signs of any who has dignity if you have seen, |
"Bu bir cânî!" dedin sürdün, ya mahkûm eyledin hapse. Müvekkel eyleyip câsûsu her vicdâna, her hisse. |
"Bu bir cani!" dedin sürdün, ya da mahkûm ettin hapse. Vekilin kılıp casusları her vicdana, her hisse, |
This is a criminal!" You said you drive, or sentenced to jail . Unto every conscience of the agent spies, each share, despair ... |
Düşürdün milletin en kahraman evlâdını ye´se...
|
Düşürdün milletin en kahraman evlatlarını ümitsizliğe...
|
Dropped the most heroic sons of the nation's despair ... What cursed spirit of Satan that you tought mercy! |
Değil kâbûsun artık devr-i devlet intibâhındır. Gel ey nâzende hürriyyet ki canlar ferş-i râhındır. |
Şimdi artık senin kâbusunun değil, uyanıklığın devridir.
|
Now not your nightmare, the period for alertness. Come that’s beam coy, lives that the path of freedom . |
Emindir mevki´in: En pâk vicdanlar penâhındır. Serâpâ mülk-i Osmânî müeyyed taht-gâhındır. |
Artık sana korku yoktur, çünkü en temiz vicdanlar sığınağındır. Bütün Osmanlı Ülkesi senin sağlam taht yerindir. |
Now you have nothing to fear, because the cleanest consciences are your shelter. The Ottoman Land is the place of your strong throne. |
Serîr-ârâ yı ikbâl ol ki: Bir millet sipâhındır. Bizim mahalleye poyraz kışın da uğrayamaz; |
Yücelik tahtını süsle, işte bu millet askerindir.
|
Decorate the throne of glory, Here it is. This nation belongs to the soldiers. Northeast wind doesn't pass by our neighbourhood,too. |
Erir erir akarız semtimizde geldi mi yaz! Bahân görmeyiz amma latîf olur derler. |
Erir erir akarız semtimizde geldi mi yaz! Baharı görmeyiz amma güzel olur derler... |
When the summer comes,at our neighbourhood we flow by melting. We don't see spring but they say it is beautiful ... |
Çiçeklenirmiş ağaçlar, yeşillenirmiş yer.
|
Çiçeklenirmiş ağaçlar, yeşillenirmiş yer.
|
Come into flower trees, come into leaf place. I mean, this plot will be the grass runs out, the spring ... |
Ne var gidip Yakacık´larda dem-güzâr olacak? Fusûlü dörde çıkarnaz bizim sokaklarımız; |
Ne var gidip Yakacık'larda vakit geçirecek? Mevsimleri dörde çıkarmaz bizim sokaklarımız; |
Is it necessary to spend time in Yakacık? Our streets doesnt' make seasons four. |
Kurak, çamur, iki mevsim tanır ayaklarımız! Müneccimin, bereket versin, eski takvîmi Haber verir bize, mevsim şehirde gelmiş mi? |
Kurak, çamur, iki mevsim tanır ayaklarımız! Müneccimin, bereket versin, eski takvimi Haber verir bize, mevsim şehirde gelmiş mi? |
The dry, mud, our feet recognizes two seasons! Astrologers'old calendar gives us fruitfulness. When the season came to town, will they tell us? |
Sıcak, ziyâde sıcak bir geceydi; baktım ki:
|
Sıcak, çok sıcak bir geceydi; baktım ki: Oturmak evde ölümden beter, dedim: Belki, |
Hot, very hot night, I looked at that: Sit at home, worse than death, I said: Maybe,
|
Çıkar dışarda gezersem biraz nefeslenirim; Epey de yorgunum amma gelince dinlenirim. |
Çıkar dışarda gezersem biraz nefeslenirim. Epey de yorgunum amma gelince dinlenirim. |
Subtract a little breath if I go travel out. I am very tired but when I come, I rest.
|
Bizim müsâmere meydânı Yayla tümseğidir; Uzak çekerse de poyraz tutar, yazın iyidir. |
Bizim seyir alanı Yayla tümseğidir; Uzak çekerse de poyraz tutar, yazın iyidir. |
Our cruise area is plateau of small pile. If it is far, there is notrheast wind.
|
Giyip ayağını çıkarken sopam yetişti hele... Emîn olup gidemem, çünkü, vermesek el ele. |
Giyip ayağımı çıkarken sopam yetişti hele...
|
Especially stick caught while wearing my foot ... I am sure, I can not go, because, I would not hand in hand |
Odur cihanda benim, varsa yoksa, mu´temedim;
|
Benim dünyada, varsa yoksa, odur güvendiğim; Ağır başlı, hatırı sayılır, vefalı, çok denedim. |
My world, if not, I trust he is; Heavy-headed, respectable, loyal,I tried much.
|
Bizim sokakları tahmîn için deyin ki: Kuyu!
|
Bizim sokakları tahmin için deyin ki: Kuyu!
|
To estimate our streets say: Well! The sun rises in the city, rises up to the minaret height,
|
İdâre kandili karşımda göz kıpar hâlâ; Gurûb ikindiyi bulmaz, leyâl hep yeldâ! |
İdare kandili karşımda hâlâ göz kırpar; Güneşin batması ikindiyi bulmaz, geceler hep uzundur! |
Oil lamp still blinks to the administration in front of me; Afternoon for as soon as the sun goes down, all night long! |
Nasılsa bedrin o akşam nigâh-ı sîmîni, Tarassud etmek için sanki evlerin içini; |
Nasılsa ayın o akşam gümüşten bakışı, Gözetlemek için sanki evlerin içini; |
Somehow the look of silver moon that evening, As if to spy on the inside of the houses;
|
Dikildi safha-i mînâda semt-i re´simize. Tavansız evlere, yâ Rab, ne hoş bir âvîze! |
Dikilmişti göğün mavi yüzünde tam tepeye. Tavansız evlere, ya Rab, ne hoş bir avize! |
It is stood on the top of the hill up to the blue sky. Homes without ceiling , God, what a lovely chandelier! |
Dur ey sirâc-ı ezel, gitme olduğun yerden:
|
Dur ey ezeli ışık, gitme olduğun yerden: Biraz şu karanlık sahneyi okşasın aydınlığın. |
Stop, eternal light, don't go,stay there: A bit, our light caresses the dark scene. ..
|
Şu´â-i muhriki altında, gündüzün, şemsin Yanan alınlar için bir hayât olur lemsin... |
Yakıcı ışınları altında, gündüz, güneşin
|
Under the burning rays, day, sun's touching is a life for the burned foreheads.
|
Açıktı pencereler; sağlı sollu her evden
|
Açıktı pencereler; sağlı sollu her evden
|
Windows are opened; provided from the left to right, kinds of sounds come from every houses, sad , sometimes merry. |
-Bak anne, aydede bak bak! -Aman da mâşallah Değirmi tabla kadar var... |
-Bak anne, aydede bak bak!
Yuvarlak tabla kadar var... |
Look, Mom, look at the-moon! Oh my God, ıt is as big as a round-table ...
|
-Susundu Ayşe, günah.
|
Susundu Ayşe, günah.
-İlahi teyze tuhafsın, neden günah olacak?
|
Ayşe,it is sin. -Goodness aunt,that's odd , why would ıt be a sin?
|
-Günah dedim ya, bırak, şimdi... -Haydi sen de bunak! |
-Günah dedim ya, bırak şimdi...
|
-Sin I said, leave it now ... -Come on, you're senile!
|
- Bunak munak deme billâhi çarparım elimi... Aşifteler sizi... Âhir zaman tevekkeli mi! |
-Bunak, munak deme billahi çarparım elimi... Aşifteler sizi... Ahir zaman boşuna mı! |
-Don't say senile, I swear to god! you get a slap on your face... Lascivious women... The last time is notjust a matter of chance! |
Evin birinde nevâ-sâz bir güzel ûdî; Birinde cezbe fezâ bir sadâ-yı dâvûdî, |
Evin birinde nağmeler düzen bir güzel udî; Birinde heyecan veren bir ses, dâvudî, |
Tune in one of the layout of the house in a beautiful oud; A sound that in one of the charm, Davudi, |
Tilâvet etmede Kur´an; gelip geçenlerse Ayakta irkiliyor incizâb edip o sese. |
Kur'an okumakta; gelip geçenlerse Ayakta irkiliyor kapılarak o sese. |
Reading the Kuran; people are startled while standing sized that sound
|
Duyulmasın mı biraz sonra başka bir acı ses? Aceb ne var? diyerek koştu önceden herkes; |
Duyulmasın mı biraz sonra başka bir acı ses? Acaba ne var? diyerek koştu önceden herkes; |
Do you sound a little bitter to be heard and then another? I wonder what? previously ran everyone; |
Fakat gidenlere baktım ki kaldırıp tabanı, Bucak bucak kaçıyor.Kaç bilir misin amanı! |
Fakat gidenler baktım ki kaldırıp tabanı, Bucak bucak kaçıyor: Kaç bilir misin amanı! |
But I looked Those that remove the plate, Escaping from everywhere: How do you know, my! |
Kısıldı karşıki evlerde mumların hepsi,
|
Kısıldı karşıki evlerde mumların hepsi, Kısıldı sanki bütün bir mahallenin nefesi! |
As if reduced all the lights of the candles at the opposite homes, Narrowed as if all the breath of a neighborhood! |
Kesildi nağme-i Kur´an, kesildi nağme-i sâz; Zaman zaman duyulan sâde bir- rakîk âvâz. |
Kesildi Kur'an'ın nağmesi, sazın nağmesi;
|
Being interrupted Quran's tune , rush's tune; From time to time required a simple 'thin sound,' |
Niçin kaçıştı ahâli, ne var ki yâ Rabbi?
|
Niçin kaçıştı halk, ne var ki ya Rabbi?
|
Why did public escape? I slowly inserted,understand what the reason is.
|
Ne manzaraydı, İlâhî, o gördüğüm sahne! Beş on herif yapışıp bir fakîrin ellerine, |
Ne manzaraydı, İlâhi, o gördüğüm sahne!
|
What a scene! Five or ten guy stuck on the poor's hands,
|
Sürüklüyor; öteden bir kadın diyor: -Bırakın!
|
Sürüklüyor; öteden bir kadın diyor: -Bırakın! Kocam ne yaptı? Nedir suçu günahsız adamın? |
A woman says: -Let! What did my husband ? What is the crime of innocent man?
|
Zavallının büyük evlâdı öldü askerde;
|
Zavallının büyük evladı öldü askerde;
|
Man 's elder son died in the army; The second son is exile at a place in Yemen.
|
Acıklı, göğsü sakat koyverin, didiklemeyin; Günahtır etmeyin, oğlum, ayıptır eylemeyin. |
Acıklı, göğsü sakat koyverin, didiklemeyin; Günahtır etmeyin, oğlum, ayıptır eylemeyin. |
Pathetic,crippled breast leave him to go, not let him unease; Do not sin, my son, it is a shame to do it. |
Efendi kim, o ne bilsin? Bilirse hem ne çıkar?
|
Efendi kim, o ne bilsin? Bilirse hem ne çıkar?
|
Gentleman who, he may know what? Both know that what comes out? He remotely has some kinship. |
Geçende komşuyu görmüş, demiş selâm söyle. Demek alınmıyacak Tanrı´nın selâmı bile! |
Geçende komşuyu görmüş, demiş selam söyle. Demek alınmıyacak Tanrı'nın selamı bile! |
Recently seen neighbor, said Say hello. I mean,even God's greeting won't be taken! |
Köpek sürürgibi insan sürüklenir mi ayol? -Kadın, çekil döverim ha! Sokulma, haydi defol! |
Köpek sürür gibi insan sürüklenir mi ayol? -Kadın, çekil döverim ha! Sokulma, haydi defol! |
Is the human dragged as if dragging a dog? Woman, get out here,otherwise beat you! |
-Herif bırak, diyorum. Durdu işte bak nefesi. -Ne dırlanıp duruyor? Susturun canım şu pisi! |
Herif bırak, diyorum... Durdu işte bak nefesi. -Ne dırlanıp duruyor? Susturun canım şu pisi! |
Leave The guy, I say ... Look here he stopped breathing. -What stands on talking idly? Make him stop talking my dear! |
Demez miyim size ben her zaman ki "dağdağasız" Yapın? Eşek gibi siz hiç lâf anlamaz mısınız? -Kadın, paşam, ne yaparsın? |
Demez miyim size ben her zaman ki "dağdağasız" Yapın? Eşek gibi siz hiç laf anlamaz mısınız? -Kadın, paşam, ne yaparsın? |
Can not I always say to you be silent! Do it? Are not you understand words like Donkey |
Paşam mı? Nerde paşa? Şu korkuluk gibi dimdik duran herif mi? Paşa! |
-Paşam mı? Nerde paşa?
Şu korkuluk gibi dimdik duran herif mi paşa?
|
Do Pasha? Where pasa? Such as the tall guy standingDid he on railing? Pasha |
Tasavvur et: İki arşın kazık kadar bir boy! Getir de üstüne kalpaklı bir kemik kafa koy. |
Düşün ki: İki arşın kazık kadar bir boy! Getir de üstüne kalpaklı bir kemik kafa koy. |
Think about that: as a pile height of two cubits! Bring and put a head wearing a calpac. |
Ocak süpürgesi şeklinde bir sakal yaparak "Senin bu işte yüzün, al!" deyip o yüzsüze tak. |
Ocak süpürgesi şeklinde bir sakal yaparak, "Senin bu işte yüzün, al!" deyip o yüzsüze tak. |
Stove cleaner in the form of making a beard, "that is your real personality!" saying , put it on brazen person. |
Ocak süpürgesi, lâkin süpürmüyor, yıkıyor; Nedense bittiği yerden cenâzeler çıkıyor! |
Ocak süpürgesi, fakat süpürmüyor, yıkıyor; Nedense bittiği yerden cenazeler çıkıyor! |
Stove cleaner, but not sweep, wash; For some reason, the end of funerals comes from |
Budak delikleri tarzında aç da çifte oyuk, Büyükçe bakla kadar alnının az altına sok. |
Budak delikleri tarzında aç da çifte oyuk, Büyükçe bakla kadar alnının az altına sok. |
Open knot holes in the style of the double cavity, Insert at the bottom of rather large horsebean like forehead |
Bilir misin çalı altında gizli inler olur. Yılan sabah çıkar, akşam usulcacık sokulur; |
Bilir misin çalı altında gizli inler olur: Yılan sabah çıkar, akşam usulcacık sokulur; |
Do you know there are secret caves under the shrubs. The snake gets out in the morning, quietly inserts in the evening; |
Bıyık o kırda yetişmiş diken yemişli çalı; Ağız da in gibi aslâ görünmüyor, kapalı., |
Bıyık o kırda yetişmiş diken yemişli çalı; Ağız da in gibi asla görünmüyor, kapalı. |
Moustache that grew up like thorny driedfruit in the rural area; Mouth isn't seen as if a cave,closed. |
Bu şekl-i mûhişi mümkünse bir düşün şöyle, Paşam dedikleri u´cûbe işte aynıyle! |
Bu korkunç şekli mümkünse bir düşün şöyle, Paşam dedikleri garip yaratık işte aynı böyle! |
Think thisterrible shape' , if possible, The person called Pasha is a weird'creature, here |
Belinde seyfi "sadâkat´; elinde bir kamçı, Ferik nişanları altında gördüğüm umacı, |
Belinde "bağlılık" kılıcı, elinde bir kamçı, General nişanları altında gördüğüm öcü, |
Waist "loyalty" the sword, a whip in his hand, Under general signs I saw the aim, |
Ziyâ-yı bedr-i münîrin içinde, yâ Rabbi, Dururdu sîne-i îmâna girmiş, ukde gibi! |
Ayın parlak ışığı içinde, ya Rabbi, Dururdu imanın göğsüne girmiş düğüm gibi! |
'in the bright light of the moon, or the Lord. Would keepfaith chest, such as the node entered! |
Semâ, zemin bütün envâr iken o pis gölge, Cebîn-i pâkine leylin ne pâyidâr leke! |
Gök, yer bütün nur içindeyken o pis gölge, Temiz alnında gecenin ne silinmez leke! |
Sky, in the light inside all those nasty shadows, On the night's clean forehead what an indelible stain ! |
-Kuzum, nasıl paşasın, görmüyor musun? Kocamı sürükleyip duruyorlar... -Defol kadın, adamı Vurunca öldürürüm ha! Benim şakam yoktur. Çekil hanım, paşa laf dinlemez vurur mu vurur. |
-Kuzum, nasıl paşasın, görmüyor musun? Kocamı Sürükleyip duruyorlar...
-Defol kadın, adamı vurunca öldürürüm ha! Benim şakam yoktur. Çekil hanım, paşa laf dinlemez;vurur mu vurur. |
Sweetie, how Pasha, do not you see? Keep dragging my husband ... -Go away woman, if I shut the man ,I kill him!It is not a joke |
Bilir misin onu! Şevket-meâb Efendimiz´in birinci bendesidir... -Hay yetişmesin pampin! |
Bilir misin onu! Şevketli Efendimiz'in birinci kuludur... -Hay yetişmesin pampin! |
Do you know him! Şevketli Effendi, the first slave ... -Hay growing pampin! |
-"Sürün!" demiş, ona Şevketli´nin irâdesi var. -Sürüm sürüm sürünün tez zamanda alçaklar! |
-"Sürün!" demiş, ona Şevketli'nin fermanı var. -Sürüm sürüm sürünün tez zamanda alçaklar! |
"Crawl!" he said, he has got Şevketli'nin decree. Live a life of misery at quick time,swine! |
Ya sen, zebâni kıyâfetli, gulyabâni paşa, İlâhi yumru başın bir geleydi sivri taşa! |
Ya sen, zebani kıyafetli, gulyabani paşa, İlahi yumru başın bir geleydi sivri taşa! |
What about you, the old dragon robes, ghoul pasha, bump head comes to a sharp stone, Goodness! |
Yılan bakışlı şebek bir bakın şunun gözüne! Kazık boyundan utan... Tû! Herif, senin yüzüne! |
Yılan bakışlı şebek, bir bakın şunun gözüne! Kazık boyundan utan... Tû! Herif, senin yüzüne! |
Hideously ugly person with snake-eyed , look at that eye! Be ashamed with your stake height ... ! The guy, to spit on your face! |
Sakın mahallede erkek bırakmayın, götürün. Sayıyla vermediler, öyle, posta posta sürün! |
Sakın mahallede erkek bırakmayın, götürün. Sayıyla vermediler, öyle, posta posta sürün! |
Do not leave the neighborhood boys, take it. They did not give points, so push them away with groups! |
Bakın şu hayduda, durmuş yıkın diyor evimi! Torunlarım ya herif, aç kalıp dilensin mi? |
Bakın şu hayduda, durmuş yıkın diyor evimi! Torunlarım ya herif, aç kalıp dilensin mi? |
See this robber, says snake tomy house! My grandchildren, guy, Do they beg if they don't find anything to eat? |
Mahallemizde de çıt yok ne oldu komşulara? Susup da kurtulacak sanki hepsi aklısıra. |
Mahallemizde de çıt yok, ne oldu komşulara? Susup da kurtulacak sanki hepsi aklısıra. |
Do not click in our neighborhood, what happened to the neighbors ? As if all of saved when they remain silent. |
Ayol, yarın da sizin hânümânınız sönecek... Ne var sıçan gibi evlerde şimdiden sinecek? |
Ayol, yarın da sizin ocağınız sönecek... Ne var sıçan gibi evlerde şimdiden sinecek? |
Well, tomorrow your stove will die down... What is it like rats cower fear homes already? |
Yazık sizin gibi erkeklerin kıyâfetine... -Yetişti yaygaran artık... Çekil kadın evine! |
Yazık sizin gibi erkeklerin kıyafetine... -Yetişti yaygaran artık... Çekil kadın evine! |
Pity the men dress like you ... Clamorous comes well then...go to your house,woman! |
Atın Şu kaltağı gitsin, tıkın hemen içeri. - Paşam, bayıldı kadın. Anlamam o hîleleri. |
Atın şu kaltağı gitsin, tıkın hemen içeri. -Paşam, bayıldı kadın. -Anlamam o hileleri. |
push out that hussy, let her go,stick her into it. Pasha, women fainted. -I don't understand cheats. |
Atın şu kaltağı gitsin, tıkın hemen içeri. Paşam, bayıldı kadın. -Anlamam o hileleri. |
Atın şu kaltağı gitsin, tıkın hemen içeri. Paşam, bayıldı kadın. -Anlamam o hileleri. |
push out that hussy, let her go,stick her into it. Pasha, women fainted. |
Demek ki bekleyelim gelsin âlemin keyfi... Saat üç oldu, geciktik, omuzlayın herifi. |
Demek ki bekleyelim gelsin âlemin keyfi... Saat üç oldu, geciktik, omuzlayın herifi. |
So, we wait for coming of banners' pleasure in life... It is three o'clock,we were late,put the guy on your shoulders. |
Refik-i ömrü giderken cenâze hâlinde, Serildi, kaldı kadın âşiyân-ı lâlinde, |
Hayat arkadaşı giderken cenaze hâlinde, Serildi, kaldı kadın suskun yuvasında, |
While the spouse is on the way of of the funeral Fell, Laid on the ground, women stayed at her silent home,
|
Benim de bitti nihâyet tahammülüm, tâbım; Boşandı seyl-i dümû´um, boşandı a´sâbım. |
Benim de bitti sonunda tahammülüm, gücüm, Boşandı gözyaşı selim, boşandı sinirlerim. |
Over at the end of my patience, my strength, Became empty my tears',became empty my nerves. |
Utandım ağlıyarak ağladım utanmıyarak! Diyordu sanki o bîçâre karşıdan: Alçak |
Utandım ağlayarak, ağladım utanmayarak! Diyordu sanki o zavallı karşıdan: Alçak |
Embarrassed crying, I cried without being embarrassed! As if the poor is saying: Swine |
Demin gerekti hamiyyet! Hem ağlamak ne demek? Figân ederse kadın, susturur koşup erkek |
Demin gerekliydi haysiyetli davranış! Hem ağlamak ne demek? Ağlayıp çırpınırsa kadın, susturur koşup erkek. |
Just now dignified behavior is needed! Why are you crying? If the woman is anxious and cries,the man comes and make her calm. |
Eve döndüm, bütün o fâcialar Geldi karşımda durdu subha kadar. |
Eve döndüm, bütün o trajediler Geldi karşımda durdu sabaha kadar. |
'I returned home, all the tragedies Arrived in front of me stopped until morning. |
Döndü dîdemde bin hayâl-i elîm! Öttü beynimde bin figân-ı yetîm. |
Binlerce acıklı hayal döndü gözümde, Binlerce yetimin feryadı öttü beynimde! |
Thousands of eyes turned tragic imagination, Thousands of orphan cry in my brain |
Ağlasın inlesin de bir mazlûm, Olayım seyre sâde ben mahkûm! |
Ağlasın inlesin de bir mazlum, Ben sadece seyretmeye mahkûm olayım! |
Cries and moans an opressed person, I am just condemned to watch! |
Yalınız ben miyim fakat câni? Kim çıkıp "Yapmayın!" demişti, hani? |
Yalnız ben miyim fakat cani? Kim çıkıp "Yapmayın!" demişti, hani? |
Is that only me,but murderer? Who said don't do,where is he? |
Sustu herkes duyunca feryâdı, Kimsecikler yerinden oynamadı. |
Sustu herkes duyunca feryadı, Kimsecikler yerinden oynamadı. |
Everyone stopped to hear scream, Nobody moved. |
Sesi hattâ kısıldı Kur´ân´ın Sustu güyâ sadâsı Mevlâ´nın! |
Sesi kısıldı hatta Ku r' a n' ı n, Sustu sanki sesi Mevla'nın! |
Voice of the Quran is reduced, Stopped as if the voice of Mevlana! |
Sus! O susmaz: Nidâ-yı tehdîdi, Dinle bak nerden in´ikâs etti: |
Sus! O susmaz: Tehdit eden sesi, Dinle bak nereden yankılandı: |
Stop talking! He doesn't stop: threatening tone, Listen : where the sound echo: |
Arnavutluk´ta gürleyen toplar Geliyor işte pâyitahta kadar. |
Arnavutluk'ta gürleyen toplar Geliyor işte İstanbul'a kadar!
|
Albania's booming cannons Here ComesIstanbul'it! |
4'li tablo sunumu[]
İstibdâd(Orjinal Metin)
|
İstibdâd-Baskı(Güncel Türkçesi)
|
İngilizce Tercüme
|
Osmanlıca استبد اد
|
Kardeşim Midhat Cemâl´e Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istibdâd, |
Kardeşim Midhat Cemal'e Yıkıldın gittin amma ey kirli baskı dönemi, |
To My brother Cemal, Dirty oppression period were destroyed and gone.
|
قارده شم مدحت جماله ييقيلدك٬ كيتدك اما اى ملو ث دور استبد اد
|
Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd! |
Milletin kalbinde silinmez bir kirli hatıra bıraktın!
Atalarımız mezarlarından diyor: "Ey sefil oğullar, |
You left an indelible memory in the heart of the nation's |
بر اقدك ملتك قالبده چيقماز بر ملو ث ياد! دييور اجداد يمز مقبرلرند ن: اى سفل احفاد٬
|
Niçin binlerce suçsuzu öldürürken her gelen cellat, |
While thousands of innocent people are killed by hangmen , |
نيچون بيكلر ماصوم اولدورر كن هر كلن جلاد٬ خر وش اتمزدى٬ مز بو حانه اوسون٬ كمسه دن فرياد؟
| |
Otuz milyon ahâlî, üç şakînin böyle mahkûmu Olup çeksin hükûmet nâmına bir bâr-ı meş´ûmu! |
Otuz milyon halk üç eşkıyanın böyle mahkûmu |
Thirty million people in three bandits such prisoners |
اوتوز ميليون اهالى اوچ شقينك بويله محكومى اولوب چكسون حكومت نامنه بر بار مشئومى!
|
Utanmaz mıydınız bir, saysalar zâlimle mazlûmu? Siz, ey insanlık isti´dâdının dünyâda mahrûmu! |
Utanmaz mıydınız bir, saysalar zulm edenle edileni? Siz ey bu dünyanın insanlık yeteneğinden yoksun çocukları! |
Were you a shameless, count those atrocities? |
اوتانماز ميديكز بر٬ صايسه لر ظالمله مطلومى؟ سز٬اى انسانلق استعدادينك دنياده محرومى٬
|
Semâlardan da yüksek tuttunuz bir zıll-i mevhûmu!" O birkaç hayme halkından cihangîrâne bir devlet |
Göklerden de yüksek tuttunuz aslı esası yok bir gölgeyi!" O birkaç çadır halkından dünya çapında bir devlet |
No basis in truth you did make a shadow sky high! |
سملردن ده يوكسك طوتدكز بر ظل موهومى! آو بر قاچ خيمه خلقندن جهانكيد بر دولت
|
Çıkarmış, bir zaman dünyâyı lerzân eylemiş millet; Zaman gelsin de görsün böyle dünyâlar kadar zillet |
Çıkarmış, bir zaman dünyayı titretmiş olan millet; Zaman gelsin de görsün böyle dünyalar kadar zillet, |
a time when the nation is the world shaked; Also let the time come to such worlds bad,
|
چيقارمش٬ بر زمان دنيا يى لرزان ايله مش ملت؛
زمان كلسونده كورسونبويله دنيالر قدر ذلت |
Otuz üç yıl devâm etsin, başından gitmesin nekbet... Bu bir ibrettir ammâ olmıyaydık böyle biz ibret! |
Otuz üç yıl devam etsin, başından gitmesin felaket... Bu bir ibrettir, ama biz olmamalıydık böyle bir ibret! |
Keep the thirty-three years, the disaster don't leave you... This is an example, but we should not be a sign like that! |
اوتوز اوچ ييل دوام ايتسون٬ باشندن كيتمسون نكبت...
بو بر عبد تدر اما اوملل يه يدق بويله بز عبرت |
Semâ peymâ iken râyâtımız tuttun zelîl ettin; Mefâhir bekleyen âbâdan evlâdı hacîl ettin; |
Gökte dalgalanırken bayraklarımız tuttun yere indirdin; Çocuklarından övünülecek işler bekleyen babaları utandırdın; |
You took down our flags lowered in the sky on the ground; Fathers of children waiting to be proud of jobs;
|
سماپيما ايكن راياتمز طوتدك ذايل ايتدك؛
مفا خر بكله ين آبادن اوﻻدى خجيل ايتدك؛ |
Ne âlî kavm idik; hayfâ ki sen geldin sefil ettin; Bütün ümmîd-i istikbâli artık müstahîl ettin; |
Ne yüce millet idik, yazık ki sen geldin alçalttın; Bütün gelecek ümidini artık imkânsız kıldın; |
What great nation we were, unfortunately you came down lower; All hope for the future is now made impossible |
نه عالى قوم ايدك حيفا كه سن كلدك سفيل ايتد؛
بوتون امّيد استقبالى آرتيق مستحيل ايتدك؛ |
Rezîl olduk... Sen ey kâbûs-i hûnî, sen rezîl ettin! Hamiyyet gamz eden bir pâk alın her kimde gördünse, |
Rezil olduk... Sen ey kanlı kâbus, sen rezil ettin!
|
We have the infamous ... You, bloody nightmare, you disgrace! Get a clean, showing signs of any who has dignity if you have seen, |
رذيل اولدق.. سن اى كابوس خونى٬ سن رذيل ايتدك!
حميت غمز ايدن بر پاك آلين هر كيمده كورد كسه٬ |
"Bu bir cânî!" dedin sürdün, ya mahkûm eyledin hapse. Müvekkel eyleyip câsûsu her vicdâna, her hisse. |
"Bu bir cani!" dedin sürdün, ya da mahkûm ettin hapse. Vekilin kılıp casusları her vicdana, her hisse, |
This is a criminal!" You said you drive, or sentenced to jail . Unto every conscience of the agent spies, each share, despair ...
|
بو بر جانى! ديدك سوردك٬ يامىكوم ايلدك حبسه.
موكل ايليوب جاسو سي هر وجد انه٬ هر حسه. |
Düşürdün milletin en kahraman evlâdını ye´se... Ne mel´unsun ki rahmetler okuttun rûh-i İblîs´e! |
Düşürdün milletin en kahraman evlatlarını ümitsizliğe... Ne lânetlisin ki rahmetler okuttun Şeytan'ın ruhuna! |
Dropped the most heroic sons of the nation's despair ... What cursed spirit of Satan that you tought mercy! |
دوشوردك ملتك اك قهرمان اولاديى ياسه..
نه ملعو نسك كه رهمتلر اوقوتدك هوح ابليسه! |
Değil kâbûsun artık devr-i devlet intibâhındır. Gel ey nâzende hürriyyet ki canlar ferş-i râhındır. |
Şimdi artık senin kâbusunun değil, uyanıklığın devridir. Gel ey nazlı hürriyet ki canlar yolunun yaygısıdır. |
Now not your nightmare, the period for alertness. Come that’s beam coy, lives that the path of freedom . |
د كل كابو سك آربيق٬ دور دولت اتبا هكدر.
كل اى نازنده حريت كه جنلر فرش راهكدر. |
Emindir mevki´in: En pâk vicdanlar penâhındır. Serâpâ mülk-i Osmânî müeyyed taht-gâhındır. |
Artık sana korku yoktur, çünkü en temiz vicdanlar sığınağındır. Bütün Osmanlı Ülkesi senin sağlam taht yerindir. |
Now you have nothing to fear, because the cleanest consciences are your shelter. The Ottoman Land is the place of your strong throne. |
اميندر موقعك: اك پك وجدانلر پناهكدر.
سراپا ملك عسمانى مۇيدتختكاهكدر |
Serîr-ârâ yı ikbâl ol ki: Bir millet sipâhındır. Bizim mahalleye poyraz kışın da uğrayamaz; |
Yücelik tahtını süsle, işte bu millet askerindir. Bizim mahalleye poyraz kışın da uğrayamaz; |
Decorate the throne of glory, Here it is. This nation belongs to the soldiers. Northeast wind doesn't pass by our neighbourhood,too. |
سرير آراى اقبال اول كه: بر ملت سپاهكدر.
بزم محله يه پويراز قيشين دا اوغراياماز؛ |
Erir erir akarız semtimizde geldi mi yaz! Bahârı görmeyiz amma latîf olur derler... |
Erir erir akarız semtimizde geldi mi yaz! Baharı görmeyiz amma güzel olur derler... |
When the summer comes,at our neighbourhood we flow by melting. We don't see spring but they say it is beautiful ... |
ارير ارير آقارز سمتمز د كلد مي ياز!
بهارى كورمه يز اما لطيف اولور ديرلر.. |
Çiçeklenirmiş ağaçlar, yeşillenirmiş yer. Demek, şu arsada ot bitse nev-bahâr olacak... |
Çiçeklenirmiş ağaçlar, yeşillenirmiş yer. Demek, şu arsada ot bitse ilkbahar olacak... |
Come into flower trees, come into leaf place. I mean, this plot will be the grass runs out, the spring ... |
چيچكله نير مش آغاچلر٬ يشلله نير مش ير.
ديمك٬ شو عرصه ده اوت بيتسه نو بهار اوله جق.. |
Ne var gidip Yakacık´larda dem-güzâr olacak? Fusûlü dörde çıkarmaz bizim sokaklarımız; |
Ne var gidip Yakacık'larda vakit geçirecek? Mevsimleri dörde çıkarmaz bizim sokaklarımız; |
Is it necessary to spend time in Yakacık? Our streets doesnt' make seasons four. |
نه وار كيدوب ياقه جقارده دمكزار اوله جق ؟
فصولى درده چيقارماز بزم سوقاقلريمز؛ |
Kurak, çamur, iki mevsim tanır ayaklarımız! Müneccimin, bereket versin, eski takvîmi Haber verir bize, mevsim şehirde gelmiş mi? |
Kurak, çamur, iki mevsim tanır ayaklarımız! Müneccimin, bereket versin, eski takvimi Haber verir bize, mevsim şehirde gelmiş mi? |
The dry, mud, our feet recognizes two seasons! Astrologers'old calendar gives us fruitfulness.When the season came to town, will they tell us?
|
قوراق٬ چامور٬ ايكى موسم طامير آياقلريمز!
منجمك٬ بركت ويرسون٬ اسكى تقويمى خبر ويرر بزه٬ موسم شهرده كلمشمى؟ |
Sıcak, ziyâde sıcak bir geceydi; baktım ki: Oturmak evde ölümden beter, dedim: Belki, |
Sıcak, çok sıcak bir geceydi; baktım ki:
Oturmak evde ölümden beter, dedim: Belki, |
Hot, very hot night, I looked at that: Sit at home, worse than death, I said: Maybe,
|
صيجاق٬ زياده صيجاق بر كيجه يدى؛ باقدم كه:
اوطورمق أوده اولومدن بتر٬ ديدم: بلكه |
Çıkar dışarda gezersem biraz nefeslenirim; Epey de yorgunum amma gelince dinlenirim. |
Çıkar dışarda gezersem biraz nefeslenirim. Epey de yorgunum amma gelince dinlenirim. |
Subtract a little breath if I go travel out. I am very tired but when I come, I rest.
|
چيقار طيشارده كزرسه م برآز نفسله نيرم؛
اپىده يورغونم اما كلمجه ديكله نيرم. |
Bizim müsâmere meydânı Yayla tümseğidir; Uzak çekerse de poyraz tutar, yazın iyidir. |
Bizim seyir alanı Yayla tümseğidir; Uzak çekerse de poyraz tutar, yazın iyidir. |
Our cruise area is plateau of small pile. If it is far, there is notrheast wind.
|
بزم مسامره ميدانى يايلا تومسكيدر؛
اوزاق چكرسه ده پويراز طوتار٬ يازين اييدر. |
Giyip ayağımı çıkarken sopam yetişti hele... Emîn olup gidemem, çünkü, vermesek el ele. |
Giyip ayağımı çıkarken sopam yetişti hele... Emin olup gidemem, çünkü, vermesek el ele. |
Especially stick caught while wearing my foot ... I am sure, I can not go, because, I would not hand in hand
|
كييوب آياخمى چيقاركن صوپام يتشد ى هله..
امين اولوب كيده مم٬ چونكه٬ ويرمسه ك ال اله. |
Odur cihanda benim, varsa yoksa, mu´temedim; Vakûr, hâtırı mer´î, vefâlı, çok denedim. |
Benim dünyada, varsa yoksa, odur güvendiğim; Ağır başlı, hatırı sayılır, vefalı, çok denedim. |
My world, if not, I trust he is; Heavy-headed, respectable, loyal,I tried much.
|
ودر جهانده بنم٬ وارسه يوقسه٬ معتمدم؛
وقور٬ خاطرى مرعى٬ وفالى٬ چوق ده نه دم. |
Bizim sokakları tahmîn için deyin ki: Kuyu! Doğar şehirde güneş, yükselir minâre boyu, |
Bizim sokakları tahmin için deyin ki: Kuyu! Doğar şehirde güneş, yükselir minare boyu, |
To estimate our streets say: Well! The sun rises in the city, rises up to the minaret height,
|
بزم سوقاقلرى تخمين ايچون دييك كه: قويو!
طو غار شهرده كونش٬ يوكدلير مناره بويى |
İdâre kandili karşımda göz kıpar hâlâ; Gurûb ikindiyi bulmaz, leyâl hep yeldâ! |
İdare kandili karşımda hâlâ göz kırpar; Güneşin batması ikindiyi bulmaz, geceler hep uzundur! |
Oil lamp still blinks to the administration in front of me; Afternoon for as soon as the sun goes down, all night long!
|
اداره قديلى قارشيمده كوز قيپار حالا؛
غروب ايكندىيى بولماز٬ ليال هپ يلدا! |
Nasılsa bedrin o akşam nigâh-ı sîmîni, Tarassud etmek için sanki evlerin içini; |
Nasılsa ayın o akşam gümüşten bakışı, Gözetlemek için sanki evlerin içini; |
Somehow the look of silver moon that evening, As if to spy on the inside of the houses;
|
نصلسه بدرك او اقشام نكاه سيمينى٬
ترصد ايتمك ايچون صانكه اولرك ايچنى؛ |
Dikildi safha-i mînâda semt-i re´simize. Tavansız evlere, yâ Rab, ne hoş bir âvîze! |
Dikilmişti göğün mavi yüzünde tam tepeye. Tavansız evlere, ya Rab, ne hoş bir avize! |
It is stood on the top of the hill up to the blue sky. H omes without ceiling , God, what a lovely chandelier!
|
ديكيلدى صفحة ميناده سمت رأسمزه.
طاوانسز اولره٬ يارب٬ نه خوش بر آويزه! |
Dur ey sirâc-ı ezel, gitme olduğun yerden: Biraz şu sahne-i deycûru okşasın şu´len. |
Dur ey ezeli ışık, gitme olduğun yerden: Biraz şu karanlık sahneyi okşasın aydınlığın. |
Stop, eternal light, don't go,stay there: A bit, our light caresses the dark scene. ..
|
طور اى سراج ازل٬ كيتمه اولديغك يردن:
برآز شو صحنه ديجورى اوقشاسون شعله ك. |
Şu´â-i muhriki altında, gündüzün, şemsin Yanan alınlar için bir hayât olur lemsin... |
Yakıcı ışınları altında, gündüz, güneşin Yanan alınlar için bir hayat olur dokunuşun... |
Under the burning rays, day, sun's touching is a life for the burned foreheads.
|
شعاع محر قى آلتنده٬ كوندوزين٬ شمسك
يانان آلينلر ايچون بر حيات اولور لمسك.. |
Açıktı pencereler; sağlı sollu her evden Gelirdi türlü sadâlar, acıklı, ba´zen şen. |
Açıktı pencereler; sağlı sollu her evden Gelirdi türlü sesler, acıklı, bazen şen. |
Windows are opened; provided from the left to right, kinds of sounds come from every houses, sad , sometimes merry.
|
آچيقدى پنجره لر؛ صاغلى صوللو هر اودن
كليردى دورلو صدالر٬ آجيقلى٬ بعضأ شن. |
-Bak anne, aydede bak bak! Aman da mâşallah Değirmi tabla kadar var... |
-Bak anne, aydede bak bak!
-Aman da maşallah Yuvarlak tabla kadar var... |
Look, Mom, look at the-moon! Oh my God, ıt is as big as a round-table ... -
|
_ باق آننه٬ آى دده بق بق!
_آمانده ماشاالله دكيرمى طابله قدر وار.. |
-Susundu Ayşe, günah. -İlâhi teyze tuhafsın, neden günâh olacak? |
Susundu Ayşe, günah. -İlahi teyze tuhafsın, neden günah olacak?
|
Ayşe,it is sin. -Goodness aunt,that's odd , why would ıt be a sin?
|
_ صوصكدى عايشه٬ كناه.
_ الهى تيزه تحفسك٬ نهدن كناه اوله جق؟ |
-Günah dedim ya, bırak, şimdi... -Haydi sen de bunak! |
-Günah dedim ya, bırak şimdi...
-Haydi sen de bunak! |
-Sin I said, leave it now ... -Come on, you're senile!
|
_كناه ديدم يا٬ براق شيمدى.. _ هايدى سن ده بوناق!
|
- Bunak munak deme billâhi çarparım elimi... Aşifteler sizi... Ahir zaman tevekkeli mi! |
-Bunak, munak deme billahi çarparım elimi... Aşifteler sizi... ahir zaman boşuna mı! |
-Don't say senile, I swear to god! you get a slap on your face... Lascivious women... The last time is notjust a matter of chance!
|
_بوناق موناق٬ ديمه بالله چارپارم المى..
آشيفته لر سزى.. آخر زمان توكلى مى! |
Evin birinde nevâ-sâz bir güzel ûdî; Birinde cezbe fezâ bir sadâ-yı dâvûdî, |
Evin birinde nağmeler düzen bir güzel udî;
Birinde heyecan veren bir ses, dâvudî, |
Tune in one of the layout of the house in a beautiful oud; A sound that in one of the charm, Davudi,
|
اوك بر نواساز بر كوزل عو دى؛
برنده جزبه فزا بر صداى داودى، |
Tilâvet etmede Kur´an; gelip geçenlerse Ayakta irkiliyor incizâb edip o sese. |
Kur'an okumakta; gelip geçenlerse Ayakta irkiliyor kapılarak o sese. |
Reading the Kuran; people are startled while standing sized that sound
|
تلا وت ايمته ده قرآن؛ كلوب كچنلرسه
آياقده ايركيليور اانجزاب ايدوب اوسسه. |
Duyulmasın mı biraz sonra başka bir acı ses? Aceb ne var? diyerek koştu önceden herkes; |
Duyulmasın mı biraz sonra başka bir acı ses? Acaba ne var? diyerek koştu önceden herkes; |
Do you sound a little bitter to be heard and then another? I wonder what? previously ran everyone;
|
طويولماسونمى براز صوكره باشقه بر آجى سس؟
عجب نه وار؟ دييه رك قوشدى اوجكه دن هركس؛ |
Fakat gidenlere baktım ki kaldırıp tabanı, Bucak bucak kaçıyor.Kaç bilir misin amanı! |
Fakat gidenler baktım ki kaldırıp tabanı, Bucak bucak kaçıyor: Kaç bilir misin amanı! |
But I looked Those that remove the plate,
Escaping from everywhere: How do you know, my! |
Osmanlıca
|
Kısıldı karşıki evlerde mumların hepsi, Kısıldı sanki bütün bir mahallenin nefesi! |
Kısıldı karşıki evlerde mumların hepsi, Kısıldı sanki bütün bir mahallenin nefesi! |
As if reduced all the lights of the candles at the opposite homes, Narrowed as if all the breath of a neighborhood!
|
Osmanlıca
|
Kesildi nağme-i Kur´an, kesildi nağme-i sâz; Zaman zaman duyulan sâde bir- rakîk âvâz. |
Kesildi Kur'an'ın nağmesi, sazın nağmesi; Zaman zaman duyulan sade bir ince sesti. |
Being interrupted Quran's tune , rush's tune; From time to time required a simple 'thin sound,'
|
Osmanlıca
|
Niçin kaçıştı ahâli, ne var ki yâ Rabbi? Yavaş yavaş, sokulur, anlarım nedir sebebi. |
Niçin kaçıştı halk, ne var ki ya Rabbi? Yavaş yavaş sokulur, anlarım nedir sebebi. |
Why did public escape? I slowly inserted,understand what the reason is.
|
Osmanlıca
|
Ne manzaraydı, İlâhî, o gördüğüm sahne! Beş on herif yapışıp bir fakîrin ellerine, |
Ne manzaraydı, İlâhi, o gördüğüm sahne!
Beş on herif yapışıp bir fakirin ellerine, |
What a scene! Five or ten guy stuck on the poor's hands,
|
Osmanlıca
|
Sürüklüyor; öteden bir kadın diyor: -Bırakın! Kocam ne yaptı? Nedir cürmü bî-günâh adamın? |
Sürüklüyor; öteden bir kadın diyor: -Bırakın! Kocam ne yaptı? Nedir suçu günahsız adamın? |
A woman says: -Let! What did my husband d? What is the crime of innocent man?
|
Osmanlıca o
|
Zavallının büyük evlâdı öldü askerde; İkinci oğlu da sürgün Yemen´de bir yerde. |
Zavallının büyük evladı öldü askerde; İkinci oğlu da sürgün Yemen'de bir yerde. |
Man 's elder son died in the army; The second son is exile at a place in Yemen.
|
Osmanlıca
|
Acıklı, göğsü sakat koyverin, didiklemeyin; Günahtır etmeyin, oğlum, ayıptır eylemeyin. |
Acıklı, göğsü sakat koyverin, didiklemeyin; Günahtır etmeyin, oğlum, ayıptır eylemeyin. |
Pathetic,crippled breast leave him to go, not let him unease; Do not sin, my son, it is a shame to do it.
|
Osmanlıca
|
Efendi kim, o ne bilsin? Bilirse hem ne çıkar? Kilercisiyle uzaktan biraz hısımlığı var. |
Efendi kim, o ne bilsin? Bilirse hem ne çıkar? Küercisiyle uzaktan biraz hısımlığı var. |
Gentleman who, he may know what? Both know that what comes out? He remotely has some kinship.
|
Osmanlıca
|
Geçende komşuyu görmüş, demiş selâm söyle. Demek alınmıyacak Tanrı´nın selâmı bile! |
Geçende komşuyu görmüş, demiş selam söyle. Demek alınmayacak Tanrı'nın selamı bile! |
Recently seen neighbor, said Say hello. I mean,even God's greeting won't be taken!
|
Osmanlıca
|
Köpek sürür gibi insan sürüklenir mi ayol? -Kadın, çekil döverim ha! Sokulma, haydi defol! |
Köpek sürür gibi insan sürüklenir mi ayol? -Kadın, çekil döverim ha! Sokulma, haydi defol! |
Is the human dragged as if dragging a dog? Woman, get out here,otherwise beat you!
|
Osmanlıca
|
-Herif bırak, diyorum. Durdu işte bak nefesi. -Ne dırlanıp duruyor? Susturun canım şu pisi! |
Herif bırak, diyorum... Durdu işte bak nefesi.
-Ne dırlanıp duruyor? Susturun canım şu pisi! |
Leave The guy, I say ... Look here he stopped breathing. -What stands on talking idly? Make him stop talking my dear!
|
Osmanlıca
|
Demez miyim size ben her zaman ki "dağdağasız" Yapın? Eşek gibi siz hiç lâf anlamaz mısınız? -Kadın, paşam, ne yaparsın? |
Demez miyim size ben her zaman ki "dağdağasız" Yapın? Eşek gibi siz hiç laf anlamaz mısınız? -Kadın, paşam, ne yaparsın? |
Can not I always say to you be silent! Do it? Are not you understand words like Donkey
|
Osmanlıca
|
Paşam mı? Nerde paşa? Şu korkuluk gibi dimdik duran herif mi? Paşa! |
-Paşam mı? Nerde paşa? Şu korkuluk gibi dimdik duran herif mi paşa?
|
Do Pasha? Where pasa? Such as the tall guy standingDid he on railing? Pasha
|
Osmanlıca
|
Tasavvur et: İki arşın kazık kadar bir boy! Getir de üstüne kalpaklı bir kemik kafa koy. |
Düşün ki: İki arşın kazık kadar bir boy! Getir de üstüne kalpaklı bir kemik kafa koy. |
Think about that: as a pile height of two cubits! Bring and put a head wearing a calpac.
|
Osmanlıca
|
Ocak süpürgesi şeklinde bir sakal yaparak "Senin bu işte yüzün, al!" deyip o yüzsüze tak. |
Ocak süpürgesi şeklinde bir sakal yaparak, "Senin bu işte yüzün, al!" deyip o yüzsüze tak. |
Stove cleaner in the form of making a beard, "that is your real personality!" saying , put it on brazen person.
|
Osmanlıca
|
Ocak süpürgesi, lâkin süpürmüyor, yıkıyor; Nedense bittiği yerden cenâzeler çıkıyor! |
Ocak süpürgesi, fakat süpürmüyor, yıkıyor; Nedense bittiği yerden cenazeler çıkıyor! |
Stove cleaner, but not sweep, wash; For some reason, the end of funerals comes from
|
Osmanlıca
|
Budak delikleri tarzında aç da çifte oyuk, Büyükçe bakla kadar alnının az altına sok. |
Budak delikleri tarzında aç da çifte oyuk, Büyükçe bakla kadar alnının az altına sok. |
Open knot holes in the style of the double cavity, Insert at the bottom of rather large horsebean like forehead
|
Osmanlıca
|
Bilir misin çalı altında gizli inler olur. Yılan sabah çıkar, akşam usulcacık sokulur; |
Bilir misin çalı altında gizli inler olur: Yılan sabah çıkar, akşam usulcacık sokulur; |
Do you know there are secret caves under the shrubs. The snake gets out in the morning, quietly inserts in the evening;
|
Osmanlıca
|
Bıyık o kırda yetişmiş diken yemişli çalı; Ağız da in gibi aslâ görünmüyor, kapalı., |
Bıyık o kırda yetişmiş diken yemişli çalı; Ağız da in gibi asla görünmüyor, kapalı. |
Moustache that grew up like thorny driedfruit in the rural area; Mouth isn't seen as if a cave,closed.
|
Osmanlıca
|
Bu şekl-i mûhişi mümkünse bir düşün şöyle, Paşam dedikleri u´cûbe işte aynıyle! |
Bu korkunç şekli mümkünse bir düşün şöyle, Paşam dedikleri garip yaratık işte aynı böyle! |
Think thisterrible shape , if possible, The person called Pasha is a weirdcreature, here
|
Osmanlıca
|
Belinde seyfi "sadâkat´; elinde bir kamçı, Ferik nişanları altında gördüğüm umacı, |
Belinde "bağlılık" kılıcı, elinde bir kamçı, General nişanları altında gördüğüm öcü, |
Waist "loyalty" the sword, a whip in his hand, Under general signs I saw the aim,
|
Osmanlıca
|
Ziyâ-yı bedr-i münîrin içinde, yâ Rabbi, Dururdu sîne-i îmâna girmiş, ukde gibi! |
Ayın parlak ışığı içinde, ya Rabbi. Dururdu imanın göğsüne girmiş düğüm gibi! |
In the bright light of the moon, or the Lord.Would keepfaith chest, such as the node entered!
|
Osmanlıca
|
Semâ, zemin bütün envâr iken o pis gölge, Cebîn-i pâkine leylin ne pâyidâr leke! |
Gök, yer bütün nur içindeyken o pis gölge, Temiz alnında gecenin ne silinmez leke! |
Sky, in the light inside all those nasty shadows, '
|
Osmanlıca
|
-Kuzum, nasıl paşasın, görmüyor musun? Kocamı sürükleyip duruyorlar... -Defol kadın, adamı vurunca öldürürüm ha! Benim şakam yoktur. -Çekil hanım, paşa laf dinlemez; vurur mu vurur. |
-Kuzum, nasıl paşasın, görmüyor musun? Kocamı Sürükleyip duruyorlar... -Defol kadın, adamı vurunca öldürürüm ha! Benim şakam yoktur. -Çekil hanım, paşa laf dinlemez;vurur mu vurur. |
Sweetie, how Pasha, do not you see? Keep dragging my husband ...
-Go away woman, if I shut the man ,I kill him!It is not a joke |
Osmanlıca
|
Bilir misin onu! Şevket-meâb Efendimiz´in birinci bendesidir... -Hay yetişmesin pampin! |
Bilir misin onu! Şevketli Efendimiz'in birinci kuludur... -Hay yetişmesin pampin! |
Do you know him! Şevketli Effendi, the first slave ...
-Hay growing pampin! |
Osmanlıca
|
-"Sürün!" demiş, ona Şevketli´nin irâdesi var.
-Sürüm sürüm sürünün tez zamanda alçaklar! |
-"Sürün!" demiş, ona Şevketli'nin fermanı var. -Sürüm sürüm sürünün tez zamanda alçaklar! |
"Crawl!" he said, he has got Şevketli'nin decree.
Live a life of misery at quick time,swine! |
Osmanlıca
|
Ya sen, zebâni kıyâfetli, gulyabâni paşa, İlâhi yumru başın bir geleydi sivri taşa! |
Ya sen, zebani kıyafetli, gulyabani paşa, İlahi yumru başın bir geleydi sivri taşa! |
What about you, the old dragon robes, ghoul pasha, bump head comes to a sharp stone, Goodness!
|
Osmanlıca
|
Yılan bakışlı şebek bir bakın şunun gözüne! Kazık boyundan utan... Tû! Herif, senin yüzüne! |
Yılan bakışlı şebek, bir bakın şunun gözüne! Kazık boyundan utan... Tû! Herif, senin yüzüne! |
Hideously ugly person with snake-eyed , look at that eye! Be ashamed with your stake height ... ! The guy, to spit on your face!
|
Osmanlıca
|
Sakın mahallede erkek bırakmayın, götürün. Sayıyla vermediler, öyle, posta posta sürün! |
Sakın mahallede erkek bırakmayın, götürün. Sayıyla vermediler, öyle, posta posta sürün! |
Do not leave the neighborhood boys, take it. They did not give points, so push them away with groups!
|
Osmanlıca
|
Bakın şu hayduda, durmuş yıkın diyor evimi! Torunlarım ya herif, aç kalıp dilensin mi? |
Bakın şu hayduda, durmuş yılan diyor evimi! Torunlarım ya herif, aç kalıp dilensin mi? |
See this robber, says snake tomy house! My grandchildren, guy, Do they beg if they don't find anything to eat?
|
Osmanlıca
|
Mahallemizde de çıt yok ne oldu komşulara? Susup da kurtulacak sanki hepsi aklısıra. |
Mahallemizde de çıt yok, ne oldu komşulara? Susup da kurtulacak sanki hepsi aklısıra. |
Do not click in our neighborhood, what happened to the neighbors ?
As if all of saved when they remain silent. |
Osmanlıca
|
Ayol, yarın da sizin hânümânınız sönecek... Ne var sıçan gibi evlerde şimdiden sinecek? |
Ayol, yarın da sizin ocağınız sönecek... Ne var sıçan gibi evlerde şimdiden sinecek? |
Well, tomorrow your stove will die down...
What is it like rats cower fear homes already? |
Osmanlıca
|
Yazık sizin gibi erkeklerin kıyâfetine... -Yetişti yaygaran artık... Çekil kadın evine! |
Yazık sizin gibi erkeklerin kıyafetine... -Yetişti yaygaran artık... Çekil kadın evine! |
Pity the men dress like you ... Clamorous comes well then...go to your house,woman!
|
Osmanlıca
|
Atın Şu kaltağı gitsin, tıkın hemen içeri. - Paşam, bayıldı kadın. Anlamam o hîleleri. |
Atın şu kaltağı gitsin, tıkın hemen içeri. -Paşam, bayıldı kadın. -Anlamam o hileleri. |
push out that hussy, let her go,stick her into it. Pasha, women fainted. -I don't understand cheats.
|
Osmanlıca
|
Atın şu kaltağı gitsin, tıkın hemen içeri. Paşam, bayıldı kadın. -Anlamam o hileleri. |
Atın şu kaltağı gitsin, tıkın hemen içeri. Paşam, bayıldı kadın. -Anlamam o hileleri. |
push out that hussy, let her go,stick her into it. Pasha, women fainted.
|
Osmanlıca
|
Demek ki bekleyelim gelsin âlemin keyfi... Saat üç oldu, geciktik, omuzlayın herifi. |
Demek ki bekleyelim gelsin âlemin keyfi... Saat üç oldu, geciktik, omuzlaym herifi. |
So, we wait for coming of banners' pleasure in life... It is three o'clock,we were late,put the guy on your shoulders.
|
Osmanlıca
|
Refik-i ömrü giderken cenâze hâlinde, Serildi, kaldı kadın âşiyân-ı lâlinde, |
Hayat arkadaşı giderken cenaze hâlinde,
Serildi, kaldı kadın suskun yuvasında, |
While the spouse is on the way of of the funeral Fell, Laid on the ground, women stayed at her silent home,
|
Osmanlıca
|
Benim de bitti nihâyet tahammülüm, tâbım; Boşandı seyl-i dümû´um, boşandı a´sâbım. |
Benim de bitti sonunda tahammülüm, gücüm, Boşandı gözyaşı selim, boşandı sinirlerim. |
Over at the end of my patience, my strength, Became empty my tears',became empty my nerves.
|
Osmanlıca
|
Utandım ağlıyarak ağladım utanmıyarak! Diyordu sanki o bîçâre karşıdan: Alçak |
Utandım ağlayarak, ağladım utanmayarak! Diyordu sanki o zavallı karşıdan: Alçak |
Embarrassed crying, I cried without being embarrassed! As if the poor is saying: Swine
|
Osmanlıca
|
Demin gerekti hamiyyet! Hem ağlamak ne demek? Figân ederse kadın, susturur koşup erkek |
Demin gerekliydi haysiyetli davranış! Hem ağlamak ne demek? Ağlayıp çırpınırsa kadın, susturur koşup erkek. |
Just now dignified behavior is needed! Why are you crying? If the woman is anxious and cries,the man comes and make her calm.
|
Osmanlıca
|
Eve döndüm, bütün o fâcialar Geldi karşımda durdu subha kadar. |
Eve döndüm, bütün o trajediler
Geldi karşımda durdu sabaha kadar. |
'I returned home, all the tragedies Arrived in front of me stopped until morning.
|
Osmanlıca
|
Döndü dîdemde bin hayâl-i elîm! Öttü beynimde bin figân-ı yetîm. |
Binlerce acıklı hayal döndü gözümde, Binlerce yetimin feryadı öttü beynimde! |
Thousands of eyes turned tragic imagination, Thousands of orphan cry in my brain
|
Osmanlıca
|
Ağlasın inlesin de bir mazlûm, Olayım seyre sâde ben mahkûm! |
Ağlasın inlesin de bir mazlum, Ben sadece seyretmeye mahkûm olayım! |
Cries and moans an opressed person, I am just condemned to watch!
|
Osmanlıca
|
Yalınız ben miyim fakat câni? Kim çıkıp "Yapmayın!" demişti, hani? |
Yalnız ben miyim fakat cani? Kim çıkıp "Yapmayın!" demişti, hani? |
Is that only me,but murderer? Who said don't do,where is he?
|
Osmanlıca
|
Sustu herkes duyunca feryâdı, Kimsecikler yerinden oynamadı. |
Sustu herkes duyunca feryadı, Kimsecikler yerinden oynamadı. |
Everyone stopped to hear scream, Nobody moved.
|
Osmanlıca
|
Sesi hattâ kısıldı Kur´ân´ın Sustu güyâ sadâsı Mevlâ´nın! |
Sesi kısıldı hatta Ku r' a n' ı n, Sustu sanki sesi Mevla'nın! |
Voice of the Quran is reduced, Stopped as if the voice of Mevlana!
|
Osmanlıca
|
Sus! O susmaz: Nidâ-yı tehdîdi, Dinle bak nerden in´ikâs etti: |
Sus! O susmaz: Tehdit eden sesi, Dinle bak nereden yankılandı: |
Stop talking! He doesn't stop: threatening tone, Listen : where the sound echo:
|
Osmanlıca
|
Arnavutluk´ta gürleyen toplar Geliyor işte pâyitahta kadar. |
Arnavutluk'ta gürleyen toplar Geliyor işte İstanbul'a kadar! |
Albania's booming cannons Here Comes Istanbul'it!
|
Osmanlıca
|
Safahat besteleri - Safahat | |
---|---|
Şiirlere göre | Ezelden Aşinanım - Hüseyni Ney Taksimi - Nihavend Marşı -Acem Asiran Tambur Taksimi - Acem Asiran Istiklal Marsı -Nihavend Violonsel Taksimi Nihavend Istiklal Marsı Rast Keman Taksimi Rast Istiklal Marsi
Rast Marş Istiklal Marsi (Acemsiran) Istiklal Marsi (Nihavend) Istiklal Marsi (Rast1)Istiklal Marsi (Rast2) Cenk Marşı Ey Bu Topraklar İçin Toprağa Düşmüş AskerBağlantı başlığı |
Makamlara göre | x |
Dosyalar | Mehmet Akif Ersoy/Bestelenen şiirleri (→Cenk Marşı)
Mehmet Akif Ersoy/Bestelenen şiirleri Istiklal Marsi (Rast2) Istiklal Marsi (Rast1) Istiklal Marsi (Nihavend) Istiklal Marsi (Acemsiran) Rast Marş Rast Keman Taksimi Nihavend Istiklal Marsı Nihavend Istiklal Marsı Nihavend Violonsel Taksimi Acem Asiran Istiklal Marsı Acem Asiran Tambur Taksimi İstiklal Marşı/Nihavend Ezelden Aşinanım Ey Bu Topraklar İçin Toprağa Düşmüş Asker Bütün Dünyaya Küskündüm Mehmet Akif Ersoy/Bestelenen şiirleri |
Tasnif et:
Türk Halk Müziği Vurmalı Çalgılar Dosya:Anadolu ateşi davul Türk Halk Müziği Vurmalı Çalgılar Dosya:Davul Oyunlari-1 Dosya:Anadolu Atesi Davul Show Dosya:DAVUL & DARBUKA SHOW Türk Halk Müziği Telli Çalgılar 'DIVAN SAZI Okan Murat Öztürk - Nihavend Saz Semaisi […') Dosya:DIVAN SAZI (added video DIVAN SAZI) Dosya:Okan Murat Öztürk - Nihavend Saz Semaisi (added video Okan Murat Öztürk - Nihavend Saz Semaisi) Dosya:Okan Murat Öztürk - Kaytağı Şablon:Türk Müziği Türk Halk Müziği Vurmalı Çalgılar Dosya:Daff.jpg Dosya:Daf-isfahan.jpg Dosya:Pandei inter.jpg Dosya:Rhythm Tech tambourine.jpg Vurmalı Çalgılar Dosya:Kudum.jpg Dosya:Koltukdavul.jpg Dosya:Davul.jpg Dosya:Darbuka.jpg Şablon:Türk Müziği Dosya:Zils.jpg Vurmalı Çalgılar Zil Dosya:İstanbul Vurmalı Çalgılar Topluluğu |
II.Kitap (1912): Süleymaniye Kürsüsünde
Süleymaniye Kürsüsünde 2 - Süleymaniye Kürsüsünde 3 - Süleymaniye Kürsüsünde 4 - Süleymaniye Kürsüsünde 5 - Süleymaniye Kürsüsünde 6 - Süleymaniye Kürsüsünde 7 - Süleymaniye Kürsüsünde 8 - Süleymaniye Kürsüsünde 9 - Süleymaniye Kürsüsünde 10 | |
---|---|
Safahat/II. Kitap ( Süleymaniye Kürsüsünde ) | Süleymaniye Kürsüsünde adlı tek bir şiirden oluşmaktadır.(Süleymaniye Kürsüsünde 32 kb.büyük olduğu için 10 bölüme ayrılmıştır.) Süleymaniye Kürsüsünde 2 - Süleymaniye Kürsüsünde 3 - Süleymaniye Kürsüsünde 4 - Süleymaniye Kürsüsünde 5 - Süleymaniye Kürsüsünde 6 - Süleymaniye Kürsüsünde 7 - Süleymaniye Kürsüsünde 8 - Süleymaniye Kürsüsünde 9 - Süleymaniye Kürsüsünde 10 |
Video | [[Dosya:Süleymaniye kürsüsünde2 2. bölüm - mehmet akif ersoy - safahat]] - |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
IV. Kitap (1913) : Fatih Kürsüsünde İki Arkadaş Fatih Yolunda - Vaiz Kürsüde | |
---|---|
Safahat/IV. Kitap (Fatih Kürsüsünde) | Fatih Kürsüsünde: İki Arkadaş Fatih Yolunda - Vaiz Kürsüde |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
V.Kitap: (1917) Hatıralar Mehmet Akif'in kaybedilen vatan karşısında isyanlarını ve tevbelerini cem eden şiirleri....Koca Osmanlı Çınarının yıkılışı ve şairin ÇIĞLIKLARI.... Ey bunca zamandır bizi te'dib eden Allah - UYAN - Ne irfandır veren ahlâka yükseklik. Ne vicdandır - Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile - Nihayet neyse idrak ettiğin şey ömr-i fânîden - Biz ki yarmıştık şu unun büyük ummanını - Şehamet dini, gayret dini ancak Müslümanlıktır - El-Uksur'da - Berlin Hatıraları - Necid Çöllerinden Medine'ye | |
---|---|
Safahat/V. Kitap ( Hatıralar ) | Hatıralar:Ey bunca zamandır bizi te'dib eden Allah-UYAN-Ne irfandır veren ahlâka yükseklik. Ne vicdandır-Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile-Nihayet neyse idrak ettiğin şey ömr-i fânîden-Biz ki yarmıştık şu unun büyük ummanını-Şehamet dini, gayret dini ancak Müslümanlıktır-El-Uksur'da-Berlin Hatıraları-Necid Çöllerinden Medine'ye |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
VI.Kitap (1924) Asım Çanakkale şehitlerine şiiri de bu şiir içinde yer alır. Şair Asım'ın neslini ordumuzda görmektedir. Entellektüel ama bir o kadarda duası göklerden çevrilmeyecek kadar maneviyatlı bir gençlik ister. Oğlunun adınıda zaten Asım koyar. (Bakınız: Hz. Asım) | |
---|---|
Safahat/VI. Kitap ( Asım ) | Asım şiiri olup uzunca bir şiirdir Çanakkale şehitlerine şiiri de bu şiir içinde yer alır: Asım(I.Bölüm)- Asım II.Bölüm - Asım III.Bölüm - Asım IV.Bölüm - Asım V.Bölüm - Asım VI.Bölüm - Asım VII.Bölüm (Çanakkale şehitlerine şiirini içerir) - Asım VIII.Bölüm |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
VİDEO SAFAHAT : Safahatın Audio Video Sunumu Projesi Milli Şairimizin Safahat adlı eserinin Video olarak sunumu projesinde 1.aşama: güzel okuma çalışmaları; 2.aşama: alt yazılı şiirlerin sunumu; 3.aşama;tercümelerinin sunumu ; 4. aşama: görsel konuyu anlatacak ögelerle video çalışması; 5.aşama: Videoların youtube yüklenmesi; 6.aşama; | |
---|---|
Yusuf Ziya Özkan'ın Safahat okumaları | * Cenk Marşı [2]
|
Adnan Özçelik AL okumaları | x |
Yenişehir SBAL okumaları | x |
Safahat Tercümeleri Safahat/İngilizce - Safahat/Almanca - Safahat/Azerice | |
---|---|
* Safahat'ın ingilizceye tercümesi projesi -
|
İstiklal Marşı Oratoryosu - İstiklal Marşı - Safahat - Şablon:İMO
İstiklal marşı online döküman | |
---|---|
İMO/Ekibi | Proje sahibi:Eyüp Sabri Kartal - Mersin Yenişehir Kaymakamı
genel koordinatör:murat çınarlı nevit kodallı gssl. md. yrd. görsel uygulamalar: murat çınarlı nevit kodallı gssl. md. yrd. metin ve canlandırma: murat çınarlı nevit kodallı gssl md. yrd. nimet kabur nevit kodallı gssl edb. öğrt. bayram özfırat ö. yıldırımhan lisesi edb. öğrt. demet gürbüz dumlupınar lisesi edb. öğrt. muhammet benli sabancı lisesi edb. öğrt. müzikler:n. kodallı gssl ibrahim özişler koro öğrt. |
İMO/Proje oluşumu | İMO - İstiklal Marşı Oratoryosu Projesi |
İMO/İcraları | İstiklal Marşı Oratoryosu/2011-
İstiklal Marşı Oratoryosu/2011 - Yenişehir İstiklal Marşı Oratoryosu/2011 metin İstiklal Marşı Oratoryosu/2010 İstiklal Marşı Oratoryosu/2009 İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Müftülüğü İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Kaymakamlığı
İstiklal Marşı Oratoryosu/Nevit Kodallı Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi İstiklal Marşı Oratoryosu/Şevket Pozcu Lisesi İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Dumlupınar Lisesi İstiklâl Marşı Oratoryosu/Yenişehir Mehmet Adnan Özçelik Anadolu Lisesi |
İMO/Tasarımları | İstiklal Marşı Oratoryası/Kitapçık - İstiklal Marşı Oratoryası/A4 |
Kaynak | *İstiklal Marşı Oratoryosu/linkler
|
Yapılacaklar | *İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Güzel Sanatlar Lisesi Performans videosu youtube ve dailmotion sitelerine yüklenerek bu sayfaya konacaktır . Slaytlar google documanda ise webde yayınlanarak konmalıdır. Slayt resimleri de bu siteye eklenmelidir.
|
Yapılanlar | x |
Yorumlar | İMO/Öğretmen tepkileri |
Kavramlar | *Ortam: Sevr anlaşması ve sevr mağarası kıyaslaması. En korkulacak 2 hal.
|
İstiklal marşı oratoryosu
İstiklal Marşı Oratoryosu İstiklal Marşı/Oratoryo İstiklal Marşı Istiklal Marsi (Acemsiran) Şablon:İMO |
İstiklal Marşının Dünya Dillerine Tercümesi Projesi (Şimdilik sadece 24 dile çevrildi...) | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
İstiklal Marşı/Arapça - İstiklal Marşı/Çince - İstiklal Marşı/Belarusça - İstiklâl Marşı/İngilizce -
|
Safahat Tercümeleri Safahat/İngilizce - Safahat/Almanca - Safahat/Azerice | |
---|---|
* Safahat'ın ingilizceye tercümesi projesi -
|
Safahat dışı şiir ve nesirleri İstiklâl Marşı - Sadi - SA'Dî - DESTÛR - GAZEL - KUR'ÂN'A HİTÂB - EL-HAKKU YA'LÛ | |
---|---|
http://tr.yenisehir.wikia.com/wiki/Safahat_D%C4%B1%C5%9F%C4%B1nda_kalm%C4%B1%C5%9F_%C5%9Eiirler | |
Safahat dışı şiirleri | İstiklâl Marşı - Sadi - SA'Dî - DESTÛR - GAZEL - KUR'ÂN'A HİTÂB - EL-HAKKU YA'LÛ - |
Tercüme ve makaleleri | x |
Tercüme çalışmaları[25] | Kur'an meali çalışması - Müslüman Kadını (1909) - Hanoto’nun Hücumuna Karşı Şeyh Muhammed Abduh’un Müdafaası (1915) - İçkinin Hayat-ı Beşerde Açtığı Rahneler (1923) - Anglikan Kilisesine Cevap (1924) - İslâmlaşmak (1919) - İslâm’da Teşkilât-ı Siyasiye (1922). |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
Safahat Alfabetik Sıraya Göre Şiirler | |
---|---|
A | *Acem Şahı - Âhiret Yolu - Alınlar Terlemeli - Âmin Alayı - Âsım - Âtiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak - Azim - Azimden Sonra Tevekkül - |
B | *Bayram - Bebek Yâhud Hakk-ı Karâr . Berlin Hatıraları . Bir Ariza - Bir Gece - Bir Mersiye - Bir Mezar Taşına Yazılmış İdi - Bir Resmin Akasına Yazılmış İdi - Bu Da Bir Mezar Taşı İçin Yazılmış İdi - Bir yığın kundakçıdan yangın görenler milleti - Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz - Biz ki yarmıştık şu'unun büyük ummanını - Bülbül - |
C | * Cânan Yurdu - Cenk Marşı |
Ç | Çanakkale Şehidlerine - Çanakkale Şehitlerine - Çık da bir seyret baharın cuş-i rengârengini - Çocuklara - |
D | *Derviş Ahmed - Dirvâs - Durmayalım - Dur Yolcu (Bu şiir bizde yok bakalım |
E | *Edirne - El Uskur'da . Ezanlar - Ey bunca zamandır bizi te'dib eden Allah - Ey milletimin lahzada halkettiği ordu |
F | *Fatih camii . Fatih Camii Şiiri . Fatih Kürsüsünde . İki Arkadaş Fatih Yolunda - Firavun İle Yüzyüze |
G | *Gece - Geçinme Belâsı - Gül,Bülbül - |
H | *Hakkın Sesleri . Hakkın Sesleri/Mehmet Akif Ersoy . Hatıralar . Hasta - Hasır - Hasbihal - Hayat Arkadaşıma - Hicran - Hüsâm Efendi Hoca - Hüsran - Hüsran-ı Mübin -Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi - |
İ | İmam : Köse İmam (Akif'in örnek imam modeli) |
J - K | *Japon'lar
|
L | * |
M | *Mahalle Kahvesi - Mahalle Kavgası - Meal-i Celili - Mehmet Ali'ye - Mehmer Ali'ye - Meyhane - Mevlid-i Nebi - Mezarlık - Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile -Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi - |
N | *Ne Eser, Ne de Semer - Necid Çöllerinden Medine'ye . Nefs-i Nefis - Nevruz'a - Nerdesin? - Nihayet neyse idrak ettiğin şey ömr-i fânîden |
O | *Ordunun Duası İstiklal Marşı gibi bu da millete ve orduya ait olduğundan Safahata alınmamıştır.
|
Ö | * |
P | *Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi - |
R | *Resim İçin - Resmim İçin - Ressam Haklı - |
S | Şark |
Ş | *Şair Huzurunda Münekkid - Şark- Şehitler Abidesi İçin - Şeytan |
T | *Tebrik - Tek Hakikat - Tevhid Yâhud Feryâd- Umar mıydın? - - Tercümedir - tercümedir1 (İkinci tercümedir) |
U | *Uyan |
V | *Vahdet - Vaiz Kürsüde . |
Y | *Yâ Râb Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabâhı? . Ya Rab Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabahı? . Yaş Altmış - Yeis Yok! - Yemişçi İhtiyar |
Safahat konu indeksi | |
---|---|
Safahat kelime indeki | |
A | *Acem şahı
|
B | *Balkanlar : Cenk Marşı
|
C | Cehalet : Olmaz ya... Tabii... Biri İnsan, Biri Hayvan!
|
Ç | *Çalışmak :Küfe - Durmayalım -Uyan
|
D | * |
E | * Edirne - Edirne kal'esi (Edirne)
|
F | * |
G | * |
H | Akif'in manzum hikayeleri: Kocakarı ile Ömer(Hz. Ömerin idareciliği) - Köse İmam (Karı boşama derdindeki adama karşı köse imamın itabı ve halden dertlenmesi)
|
İ | İmam : Köse İmam (Akif'in örnek imam modeli)
|
J - K | *Japon'lar -
|
L | *Lala Şahin (Edirne) - |
M | Mahkeme Asım şiiri içinde
|
N | * |
O | *Ordu:Ey milletimin lahzada halkettiği ordu - Ordunun duası -Cenk Marşı - İstiklâl Marşı |
Ö | * |
P | * |
R | Ramazan Vak'ası(Asım'dan)
|
S | Şark - Acemi Semerci |
Ş | Şeriat :Köse İmam
|
T | *Tosunum (Köse İmam)
|
U | *Utanma :Durmayalım
|
V | * |
Y | *Yediği Herze :Köse İmam |
Z | *Zalim idareci : Acem şahı |
MAE Mevzuat | |
---|---|
Mehmet Akif Ersoy - Mehmet Akif Ersoy kitapları - Mehmet Akif Ersoy mevzuatı | |
MAE hakkında | MAE/Hakkında vecizeler |
Wiki linkleri | x |
Kabulü | İstiklal Marşının Kabülü Hakkında Kanun |
Anma günü | İstiklal marşının kabul edildiği gün ve Mehmet Akif Ersoy'u anma günü hakkında kanun İstiklâl Marşının kabul edildiği günü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma günü hakkında yönetmelik |
Yenişehir Kaymakamlığı Safahat Çalışma Grubu | |
---|---|
Yahya Günsür Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi/TL11CW | |
Organize Safahat Grubu | Kullanıcı:Vahit - Kullanıcı:Semiha
Kullanıcı:Kayadelen Kullanıcı:Ayse ER Kullanıcı:Eylem GÜNER Kullanıcı:Ragıp ALKAN |
Bilgisayar Lisesi | *Kullanıcı:Elif Aydemir - Müd. Yrd.(Edebiyat öğretmeni)
|
Sosyal Bilimler Lisesi | *Mürşit Tekin
|
M.Adnan Özçelik Lisesi | xxx |
Safahat okulararası görev dağılımı | *Safahat/I. Kitap 'ı Sosyal Bilimler Lisesi,Yahya Günsür Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, Şevket Pozcu Lisesi
|
Diğer Safahat Çalışanları | Kullanıcı:Cagriorki
Kullanıcı:İkizlerim Kullanıcı:Ayhankaya1971 Kullanıcı:M.Murşit Tekin Kullanıcı:Msbl düzgün Kullanıcı:Çiğdem bilir Kullanıcı:Sait Yılmaz Kullanıcı:Sibel inan Kullanıcı:Elifköse Sevilşen Kullanıcı:Metinkilic1975 Kullanıcı:Kimsesizseyyah GSL md yd Murat Çınarlı Kullanıcı:Abdulvahap Müftülük Kullanıcı:Muhammet altan Kullanıcı:Mehmet Boz Kullanıcı:Mehmet Ömer Kesilmiş Kullanıcı:Aysegultokdemir Kullanıcı:Çevlik Kullanıcı:Gunay sendilmen Kullanıcı:Betul Demır Kullanıcı:Mehmet KAVACIK Kullanıcı:Ayşeüncücan Kullanıcı:Elifaydemir Kullanıcı:Halim bozkurt Kullanıcı:Atik77 Kullanıcı:Mustafa Ekici |
Mehmet Akif Ersoy Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
Safahat çalışmaları | |
---|---|
Makaleler | x |
Basım çalışmaları | *Gençler için safahat - Mersin Yenişehir Kaymakamlığınca
|
Safahat sunuları | * Safahat AV sunumu - Mersin Yenişehir Kaymakamlığınca |
Safahat Tasarım Çalışmaları | *Safahat Kitap tasarımları
|
Safahat programları | *Safahat Kutlamaları -
|
Safahat okumaları | *Adnan Özçelik AL Safahat Okumaları
|
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi