Yenişehir Wiki
Advertisement
Disambig Bakınız: Türk Musikisi , Bestekârlar , Türk musikisi bestekârları , Klasik Türk musikisi bestekârları , Kadim Türk musikisi bestekârları , Selçuki Türk musikisi bestekârları , Osmani Türk musikisi bestekârları , Cumhuriyet Devri Türk musikisi bestekârları , Türkiye dışındaki Türk musikisi bestekârları , Türki Devletlerde Türk musikisi bestekârları

XIX. YÜZYIL klasik Türk mûsikîsinin en önde gelen isimlerindendir. 1779 yılında doğdu. Doğum yeri hakkında çeşitli söylentiler vardır.Emin Ongan, bu büyük bestekarın torunu Musahibzâde Celal Bey'den aldığı bilgilere dayanarak 1948'de Türk Mûsikîsi Dergisi'nde yayınlanan makalesinde:

"Sultan I. Ahmed devrinde Kırım'dan hicret eden Tatar Osmanoğlu ahfadından olup, İstanbul'da Haydar mahallesinde doğmuştur" diye yazıyor, îbnü-lemin Mahmud Kemal înal, Hoş Sadâ adlı eserinin 267. sayfasında, Emin Ongan' in makalesinden aldığı bu pasajı aynen yazmış, ancak sayfaya şöyle bir dipnotu eklemiş:

"İlyas Efendi'nin Enderun Tarihi'nin 446. sayfasında Şâkir Ağa'nın doğduğu yer şu şekilde gösterilmiştir: "Maskat-ı re'si Köprü kasabasıdır." (însanın doğduğu yer: maskat-i re's) Bu Köprü kasabasının neresi olduğuna dair bir açık bilgi yoktur.

Yılmaz Öztuna, Türk Mûsikîsi Ansiklopedisi adlı eserinin C. II. 2. kısım sayfa 264'de Şâkir Ağa maddesinde:

"Kendisini şahsen tanıyan Letaif-i Enderun müellifi Hızır İlyas Efendi'nin yazdırma göre Köprü kasabasında (Vezirköprü), torunu Musahibzâde'nin babası Mehmed Ali Bey'den (Şâkir Ağa'nın oğlu) dinledigine göre de İstanbul'da doğdu" diye yazmaktadır.

Enderün-ı Hümayün'da Şâkir Ağa ile uzun yıllar birlikte olan Hızır İlyas Ağa'nın verdiği bilginin daha doğru olduğu ve Şâkir Ağa'nın çocuk yaşlarında İstanbul'a geldiği alaşılmaktadır.

Şâkir Ağa'nın babası Hayriyye Tüccarlarından Ahmed Emin Ağa'dır. Küçük yaşta babasını kaybeden Şâkir Ağa, halası veya teyzesi tarafından büyütülmüştür.

Henüz 12 yaşında iken kendisine bir keman alınıp bir de Musevi hoca tutulmuş ve mûsikîye böyle başlamıştır. Ancak, babası mûsikîyle uğraşmasını istemediğinden bu çalışmasını yasaklamıştır. Mûsikîyle uğraşmasına engel olunması küçük Şâkir'in ciddî şekilde rahatsızlanmasına yol açmış, bunun üzerine de babası Enderün'a girmesine müsaade etmiştir.

III. Selim'in Hazîne Kethüdası Salih Bey'in dairesinden yetişmiş, ilk mûsikî derslerini Hanende Başçavuş Mustafa Ağa'dan almıştır. Parlak sesi ve fevkalade kabiliyeti ile göze çarpan genç Şâkir Enderun'da hoca olan Hammamîzâde İsmail Dede Efendi'den de çok faydalanmış, eserler meşketmiştir. Fakat daha o sıralarda Dede ile Şâkir Ağa arasında başlayan gizli rekabet (çekişme) daha sonraki yıllarda belirli bir şekilde ortaya çıkmıştır.

1808'de II. Mahmud padişah olduğu zaman Hazîne Odası'ndan Çavuş rütbeli Şâkir Ağa, çok iyi bir bestekar, fevkalade güzel sesli ve okuyuşundaki üslubu, tavrı ile değerli bir hanende idi. Ayrıca iyi bir tanburî ve kemanî olarak da şöhrete ulaşmıştı. II. Mahmud'un padişah oluşundan birkaç yıl sonra (Musâhib-i Şehriyârî) (padişah nedîmi), 1820 yılmda (H. 1235) ise müezzinbaşı oldu. Hızır İlyas Ağa, Letaif-i Enderun 'da 1235 (1819-1820) yılı olaylarım anlatırken Şâkir Ağa'nın müezzinbaşılığı hakkında:

"Müezzin başılık şarkıcı çavuşlardan Şâkir Ağa 'ya vâdedildi............... Seferülhayrın hayırlısı ile on beşinci güne rastlayan cumartesi günü Şâkir Ağa'ya müezzinbaşılık müjdesi geldi" diye yazmıştır. Öztuna, Türk Mûsikîsi Ansiklopedisi C. II. 2. kısım s. 265'de: "1820'de Hanende çavuşlardan Hazîneli Şâkir Ağa, önce Has Oda'ya alındı. 1821 'de müezzinbaşı oldu. 8 yıl bu görevde kaldı. (42-50 yaşları). Müezzinbaşılığa tayin tarihi 21 Haziran 1821'dir" diye yazmıştır.

Şâkir Ağa, 1828'de saraydan ayrıldı. Kendisine (Haceganlık) payesi verildi. Bir süre vergi tahsildarlığı da yapmıştır. Daha sonra evinde mûsikî dersleri vermiş ve saraydan ayrılışından 12 yıl sonra, üç padişah devri (III. Selim - II. Mahmud - I.Abdülmecid) görmüş olan Şâkir Ağa, evinde ölmüştür. Eyüp Sultan Camii mihrabı önüne gömülmüştür. Bir ara Hacca da gittiği söylentisi vardır. Hangi tarihte gittiği, hatta gidip gitmediği bile kesin olarak bilinmemektedir.

Şâkir Ağa'nın mûsikîdeki en parlak dönemi II. Mahmud devridir. "Hazîneli Çavuş Şâkir Ağa'nın çok güzel "davudi" sesiyle II. Mahmud huzurunda okuduğu..." (Letaif-i Enderun) adlı eserde kayıtlıdır. 1812 tarihinde bestelediği ve padişah huzurunda okuduğu bildirilen Bestenigar Kar'ı bugün kayıptır.

Bu büyük bestekar 1812 yılında 33 yaşında iken (Ferahnak) makamım icad etti. Bu makamdan klasik takımı Dede Efendi ile birlikte oluşturdular. Şâkir Ağa, Kar, I. Beste, Yürük Semaî'yi; Dede Efendi'de II. Beste ile Ağır Semaî'yi bestelediler. Ayrıca her ikisinin de aynı makamdan şarkıları vardır. Faslın peşrevi ve saz semaîsini ise tanburî Zeki Mehmed Ağa bestelemiştir. Dede ile Şâkir Ağa'nın mûsikîdeki çekişmeleri epeyce sürmüşse de sonunda Dede'nin üstünlüğü tartışılmaz bir şekilde kabul edilmiştir.

Zekaîzâde Hafız Ahmed Efendi'nin hocam Sadeddin Heper'e anlattığı bir olayı, o da bana anlatmıştı. şöyle ki: Günlerden bir gün Şâkir Ağa, Dede'ye gelerek: Dede'm, bir şarkı yaptım. Emsalinin yapılacağına inanmıyorum. Amma acaba okuyan bulunur mu? deyince Dede: Ağa'm oku da dinleyelim, demiş. Şâkir Ağa da "Efsun okur uşşakına ol gamze-i câdû" mısra'ı ile başlayan Evcara makamında ve Ağır Aksak Semaî usulündeki şarkısını kendine has üslubu ve şahane sesiyle okumaya başlamış. Şarkıyı dinlerken gözlerinden akan yaşlar sakallarından süzülen Dede:

— Ağa, emsalinin yapılacağına ben de inanmıyorum. Ancak Üsküdarlı Vâhib Efendi'ye meşk et o okur, diye hissiyatım dile getirirken bir de büyüklük örneği vermiştir.

Şâkir Ağa'nın bestekarlığını: Çok ince bir duygu ve zevkin yüksek sanat kudreti taşıyan melodik cümlelerle görkemli (ihtişamlı) anlatımı olarak nitelendirebiliriz. Klasik formdaki dört eserinin (ki bir tanesi tartışmalıdır) dışındaki eserleri şarkı formunda olduğundan Şâkir Ağa'yı büyük bir şarkı bestekarı olarak gösterebiliriz.

Eserleri[]

  • Bakma sakın benden yana
  • Bana tavr–ı nigahın ah
  • Sim–ten gonca–dehen bir dilruba
  • Bırak hercayi edvarı
  • Bir baktı da mest–ı gazab–ı çeşm–ı siyehle
  • Senin–çün düştüm dillere
  • Sana takrir–ı hal ettim
  • Aç yüzünü hayranım sana
  • Bir dilber–ı hazır cevab ettim cihanda intihab
  • Görmedim sen gibi yar
  • Dam–ı efsuna bend ettin dili
  • Gücenmezsen budur arz–ı niyazım
  • Bir misli var mı kıl beyan
  • Dün gece sende ben derd–mende
  • Ey dilber–ı hüsn–afet
  • Sünbülistan etmiş etraf–ı fesi
  • Bende oldum can ile bir gül–feme
  • Beni cevrin harab etti
  • Ne yamandır dil–ı biçareye olmak müşteri
  • Ey şah–ı felek kevkebe–ı devran senindir
  • Tesir–ı tahassürle gönül nevha–ger oldu
  • Efsun okur uşşakına ol gamze–ı cadu
  • Erdi bahar naz ile gel açıl ey gonca–leb
  • Sen gibi bir mail–ı naz
  • Bir dilbere dil düştü ki mahbub–ı canımdır
  • Bir kerre bakmadın dil–i zarın figanına
  • Ey şah–ı melek–huy kaddi–ı bala–yı ferahnak
  • Ey şuh–ı cihan sevdi seni can
  • Meyl eder bu hüsn ile kim görse ey gül–fem seni
  • Sakıy be–nur–ı bade ber–efruz cam–ı ma
  • Mecliste ey büt elzem mi bade
  • Can ile ben ey dil–ruba sevdim seni
  • Umulmazdı bu iş senden
  • O şuha ben demin vardım
  • Verdi bir nazende devre velvele
  • Ey cefa–cu dad elinden
  • İşittim ey gül–ı gülzar
  • Buyur bezme ey kerem–kar
  • Düştü gönül yandı nara
  • Dinleyenler hub sadasın
  • Gör netti cana firkatin
  • Gül mevsimidir seyr edelim baharı
  • Sabah olmuş tan yerleri atıyor
  • Zevki çoktur şu cihanın
  • Hiç menendin yok senin bir tanesin
  • Evvel benim nazlı yarim severim kimseler
  • Ey sakı–ı Cem neşe–ı mül taze yetişti
  • Ey tut–ı mirat–ı tekellüm
  • Mevsim–ı güldür gülistan vaktidir
  • Meğer o imiş senin derdin
  • Düşündüğün nedir öyle
  • Her dilden ol meh çalmıyor
  • Hiç bulunmaz böyle dil–baz neler etti bana
  • Muy–ı julidem oluptur serde ankaa lanesi
  • Gelmiş değil böyle peri
  • Olmayınca senden ata kul neylesin ya Rabbena
  • Bu ettiğin düşmez sana
  • Nev–civansın ey sitemkar
  • Sevdalı nigahınla bir şuh afet–ı cansın
  • Gönül aşkınla bend oldu efendim
  • Sevmişim bir kaddi mercan
  • Eski hali hiç göremem
  • İhtira–ı tab–ı müstesnadır bu hoş bina
  • Şeh–ı künc–ı sehavetsin sen ey şah–ı kerem
  • Lutf eyle canım söyle nedir bu
  • Padşahım olsun efzun ömr–u şan–u şevketin
  • Sünbüller içinde görecek verd–ı izarın
  • Bir şuhun oldum maili
  • Ey lebi gonca izarı susen
  • Nolsun aya gül–bün–ı naz
  • Görmemiş ta devr–ı Yusuf'dan beri
  • Vadin unutma ey peri
Advertisement