مَّا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَأْخِرُونَ
Mâ tesbiku min ummetin ecelehâ ve mâ yeste’hırûn(yeste’hırune).
1. | mâ | : olmaz |
2. | tesbiku | : öne geçer, öne alır |
3. | min ummetin | : bir ümmet(ten) |
4. | ecele-hâ | : onun eceli, onun için tayin edilen zaman dilimi |
5. | ve mâ | : ve olmaz |
6. | yeste'hırûne | : tehir eder (erteler, geciktirir) |
Diyanet İşleri | : | Hiçbir toplum ecelini geçemez ve ondan geri de kalamaz. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Hiçbir ümmet, ne helâk edileceği zamânı mukadder vaktinden öne alabilir, ne de onu geciktirebilir. |
Adem Uğur | : | Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez, ve onu geciktiremez. |
Ahmed Hulusi | : | Hiçbir topluluk ecelini ne öne çekebilir, ne de erteleyebilir. |
Ahmet Tekin | : | Hiçbir millet belirlenmiş vadeden önce helâk olmaz, vadelerini erteleyemezler de. |
Ahmet Varol | : | Hiçbir millet ecelini ne öne alabilir ne de onu geriye bırakabilirler. |
Ali Bulaç | : | Hiç bir ümmet, kendi ecelini ne öne alabilir, ne de onlar ertelenebilirler. |
Ali Fikri Yavuz | : | Hiç bir ümmet, ne ecelinin önüne geçebilir, ne de onu geciktirebilir. |
Bekir Sadak | : | Hicbir ummet kendi suresini one de alamaz, geciktiremez de. |
Celal Yıldırım | : | Hiç bir ümmet ecelinin ne önüne geçebilir, ne de ondan geri kalabilir. |
Diyanet İşleri (eski) | : | Hiçbir ümmet kendi süresini öne alamaz, geciktiremez de. |
Diyanet Vakfi | : | Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez, ve onu geciktiremez. |
Edip Yüksel | : | Hiç bir toplum belirlenmiş süresini ne geçebilir, ne de gerisinde kalır. |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Hiç bir ümmet ecelini ne sebkeder ne de geriletebilirler |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez ve onu geciktiremez. |
Fizilal-il Kuran | : | Hiçbir millet ne yokoluş gününü öne alabilir ve ne de yaşama süresini aşabilir. |
Gültekin Onan | : | Hiç bir ümmet kendi ecelini ne öne alabilir, ne de onlar ertelenebilirler. |
Hasan Basri Çantay | : | Hiçbir ümmet ne ecelinin önüne geçebilir, ne de onlar (bunu) gecikdirebilirler. |
Hayrat Neşriyat | : | Hiçbir ümmet, ne ecelinin önüne geçebilir, ne de (ondan) geri kalabilir. |
İbni Kesir | : | Hiç bir ümmetin süresi öne geçmez, geciktiremezler de. |
Muhammed Esed | : | (Ve zaten) hiçbir ümmet kendisi için belirlenmiş sürenin bitimini öne alamayacağı gibi erteleyemez de. |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Hiçbir ümmet, ecelini ne geçebilir ve ne de geciktirebilirler. |
Ömer Öngüt | : | Hiçbir millet ne süresini geçebilir, ne de ondan geri kalır. |
Şaban Piriş | : | Hiç bir ümmet ecelinin önüne geçemez ve erteleyemez. |
Suat Yıldırım | : | Hiç bir ümmet vaadesini ne öne alabilir, ne erteleyebilir. |
Süleyman Ateş | : | Hiçbir millet ne süresini geçebilir, ne de (ondan) geri kalır (her kavim mutlaka, kendileri için belirtilmiş sürede helâk olur). |
Tefhim-ul Kuran | : | Hiç bir ümmet, kendi ecelini ne öne alabilir, ne de onlar ertelenebilirler. |
Ümit Şimşek | : | Hiçbir millet, ecelini ne öne alabilir, ne geriye atabilir. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Hiçbir ümmet kendisi için belirlenen sürenin ne önüne geçebilir ne de o süreyi geriletebilir. |