فَأَتَتْ بِهِ قَوْمَهَا تَحْمِلُهُ قَالُوا يَا مَرْيَمُ لَقَدْ جِئْتِ شَيْئًا فَرِيًّا
Fe etet bihî kavmehâ tahmiluh(tahmiluhu), kâlû yâ meryemu lekad ci’ti şey’en feriyyâ(feriyyen).
1. | fe | : böylece |
2. | etet bi
(etet) |
: getirdi
|
3. | hi | : onu |
4. | kavme-hâ | : kendi kavmine (onun kavmine) |
5. | tahmilu-hu | : onu taşıyor |
6. | kâlû | : dediler |
7. | yâ meryemu | : ey Meryem |
8. | lekad | : andolsun ki |
9. | ci'ti | : sen geldin, sen yaptın |
10. | şey'en | : bir şey |
11. | feriyyen | : acayip, çirkin, kötü |
Diyanet İşleri | : | Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!” |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Çocuğunu kucağına alıp kavmine gelince ey Meryem dediler, gerçekte de pek büyük bir iş işledin. |
Adem Uğur | : | Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın! |
Ahmed Hulusi | : | (Meryem) çocuğu kucağında, ailesinin yanına döndü. . . Dediler ki: "Ey Meryem! Andolsun sen korkunç bir iş yapmışsın!" |
Ahmet Tekin | : | Sonra Meryem kucağında Îsâ ile kavmine geldi.
'Ey Meryem, sen görülmemiş bir şey, korkunç bir şey yaptın.' dediler. |
Ahmet Varol | : | Nihayet onu yüklenerek kavmine getirdi. Dediler ki: 'Ey Meryem! Andolsun sen şaşırtıcı bir şey yaptın! |
Ali Bulaç | : | Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın." |
Ali Fikri Yavuz | : | Sonra ona (çocuğu İsâ’yı) yüklenerek kavmine getirdi. Ona dediler ki: “- Ey Meryem! Doğrusu, sen acaip bir şey (babasız çocuk) getirdin. |
Bekir Sadak | : | (27-28) Cocugu alip kavmine getirdi, onlar: «Meryem! Utanilacak bir sey yaptin. Ey Harun'un kizkardesi! Baban kotu bir kimse degildi, annen de iffetsiz degildi» dediler. |
Celal Yıldırım | : | Onu alıp kavmine getirdi. Dediler ki: A Meryem ! And olsun ki çok şaşılacak bir şey getirdin ! |
Diyanet İşleri (eski) | : | (27-28) Çocuğu alıp kavmine getirdi, onlar: 'Meryem! Utanılacak bir şey yaptın. Ey Harun'un kızkardeşi! Baban kötü bir kimse değildi, annen de iffetsiz değildi' dediler. |
Diyanet Vakfi | : | Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın! |
Edip Yüksel | : | Onu alıp halkına getirdi. 'Meryem, sen şaşılacak bir şey işledin!,' dediler. |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Derken onu yüklenerek kavmine getirdi, hey Meryem! Dediler: alimallah yumurcak bir şey getirdin |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Derken onu taşıyarak kavmine getirdi, Onlar: «Hey Meryem, sen Allah biliyor ya yumurcak birşey getirdin! |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Sonra Meryem onu (İsa'yı) yüklenerek kavmine getirdi. Onlar (hayretler içinde şöyle) dediler: «Ey Meryem! doğrusu sen görülmemiş bir şey yaptın.» |
Fizilal-il Kuran | : | Bebeğini kucağına alıp yakınlarının yanına gelince kendisine dediler ki; Ey Meryem, sen çok utandırıcı bir suç işledin. |
Gültekin Onan | : | Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın." |
Hasan Basri Çantay | : | Derken onu yüklenerek kavmine getirdi. Dediler: «Hey Meryem, andolsun sen acâib bir şey yapmışsın». |
Hayrat Neşriyat | : | Nihâyet (Meryem) onu (çocuğu) yüklenip kavmine getirdi. (Onlar) dediler ki: 'Ey Meryem! Gerçekten görülmemiş (kötü) bir iş yapmışsın!' |
İbni Kesir | : | Derken çocuğu alıp kavmine getirdi. Ey Meryem; andolsun ki utanılacak bir şey yaptın, dediler. |
Muhammed Esed | : | Ve bir süre sonra, çocuğuyla beraber, kavmine döndü. "Ey Meryem!" dediler, "Sen, gerçekten, tuhaf bir iş yaptın! |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Artık onu yüklenerek kavminin yanına getirdi. Dediler ki: «Ey Meryem! Doğrusu pek büyük, çirkin bir şey ile gelmiş oldun.» |
Ömer Öngüt | : | Nihayet çocuğu kucağında taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: “Ey Meryem! Hakikaten sen çok tuhaf bir iş yapmışsın. ” |
Şaban Piriş | : | Sonra çocuğu alıp kavmine getirdi. -Ey Meryem, utanılacak bir iş yaptın! dediler |
Suat Yıldırım | : | Onu kucağına alıp akrabalarına getirdi. "Kız Meryem! dediler, sen ne tuhaf bir şey yapmışsın öyle!" |
Süleyman Ateş | : | (Meryem) onu taşıyarak kavmine getirdi: "Ey Meryem, dediler, sen tuhaf bir iş yaptın." |
Tefhim-ul Kuran | : | Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: «Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın.» |
Ümit Şimşek | : | Böylece onu kucağına alıp kavmine getirdi. 'Ey Meryem,' dediler. 'Sen pek tuhaf birşey yapmışsın. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Meryem, onu taşıyarak toplumuna getirdi. "Ey Meryem, dediler, şaşılacak bir iş yaptın!" |