فَسَلَامٌ لَّكَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ
Fe selâmun leke min ashâbil yemîn(yemîni).
1. | fe | : o zaman |
2. | selâmun | : selâm |
3. | leke | : sana |
4. | min ashâbi el yemîne | : yemin sahiplerinden, yeminlerini yerine getirenlerden |
İmam İskender Ali Mihr | : | O zaman ashabı yeminden (hayat filmleri sağından verilenlerden) “sana selâm olsun” (denir). |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Artık esenlik sana sağ taraf ehlinden. |
Abdullah Parlıyan | : | artık sağcılardan sana selam denilecek. |
Adem Uğur | : | Ey sağdaki! Sana selam olsun! |
Ahmed Hulusi | : | (Eğer öyle ise): "Ashab-ı yemîn'den senin için bir Selâm var" (denilir). |
Ahmet Tekin | : | 'Sağduyulu hareket ederek, Allah’ın kitabına iman edip hayata geçiren, birbirlerine sabrederek mücadeleyi, merhametli davranmayı tavsiye eden, hayırlı sonuca ulaşan herkesten sana selâm olsun, selâmette ol, selâmettesin' denir. |
Ahmet Varol | : | Sağ ashabından sana selâm olsun. |
Ali Bulaç | : | Artık, "Ashab-ı Yemin"den selam sana. |
Ali Fikri Yavuz | : | Artık (ey sağcı), sana sağcı kardeşlerinden selâm olsun! (emniyet ve selâmet içindesin.) |
Bayraktar Bayraklı | : | (90-91) Eğer sağdakilerdense, kendisine, “Sağdakilerden sana selâm vardır” denilir. |
Bekir Sadak | : | «Ey sagcilardan olan kisi, sana selam olsun!» denir. |
Celal Yıldırım | : | (90-91) Ve eğer meymenetlilerden ise, meymenetlilerden sana selâm olsun ! |
Cemal Külünkoğlu | : | (90-91) Eğer (ölen kişi) ahiret mutluluğuna eren (amel defteri sağından verilen) kimselerden ise, kendisine: “Selam olsun sana (ey) ahiret mutluluğuna eren kimse!” (denilir). |
Diyanet İşleri (eski) | : | 'Ey sağcılardan olan kişi, sana selam olsun!' denir. |
Diyanet Vakfi | : | «Ey sağdaki! Sana selam olsun!» |
Edip Yüksel | : | 'Sana sağdakilerden selam olsun!' |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | artık selâm sana Eshab-ı Yemîn'den |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | artık selam sana, sağın adamlarından. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | «(Ey sağcı), sana sağcılardan selam!» |
Fizilal-il Kuran | : | Defterlerini sağdan alacak olan arkadaşlarının selâmı var sana. |
Gültekin Onan | : | Artık, 'Ashab-ı Yemin'den selam sana. |
Hasan Basri Çantay | : | Artık sağcılardan selâm sana! |
Hayrat Neşriyat | : | (90-91) Eğer (o kimse) Ashâb-ı Yemînden ise, bunun üzerine (kendisine): 'Sana Ashâb-ı Yemînden selâm olsun!' (denilecektir.) |
İbni Kesir | : | Selem sana sağcılardan. |
Kadri Çelik | : | (Kendisine) “Defterlerini sağdan alanlardan selâm olsun sana (denir).” |
Muhammed Esed | : | (cennette şu sözlerle karşılanacaktır:) "Dürüst ve erdemlilerden (olan) sana selam olsun!" |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | İmdi sana Ashâb-ı Yemîn'den bir selâm (denilecektir). |
Ömer Öngüt | : | "Ey sağcı! Sağcılardan sana selâm!" denir. |
Şaban Piriş | : | Sağ taraf halkından sana selam! |
Suat Yıldırım | : | (90-91) Eğer ashab-ı yeminden ise "Selâm sana ashab-ı yeminden!" denilecek. |
Süleyman Ateş | : | "(Ey sağcı) Sana sağcılardan selâm var!" |
Tefhim-ul Kuran | : | Artık, «Ashab-ı Yemin»den selam sana. |
Ümit Şimşek | : | Selâm olsun sana Ashab-ı Yeminden. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | "Selam sana kutlu ve uğurlu kişilerden!" denir ona.
|