Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

Katl (C.: Mekâtıl) Kesmek.

Katl Öldürmek.

KATİL (Katl)

Katil adam öldürme demektir. Öldürene kâtil, öldürülene de maktûl veya katîl denir.

ADAM ÖLDÜRMEK Adam öldürmek Başkasının hayatına kıymak, katl. Cinayet, bir terim olarak insanın hayatına ve vucut tamlığına karşı işlenmesi yasaklanmış fiillerdir. Cinayet, öldürme ve yaralama olmak üzere iki kısma ayrılır. Öldürme, dünya ve ahirette cezayı gerektiren bir fiildir. Dünyadaki cezası kısas*, ahiretteki ise cehennem azâbıdır. Çünkü o, dünyada Allah'ın yaratmasına tecavüz, toplumun ve toplum hayatının emniyetini tehdid eden bir fiildir.

Kur'an-ı Kerim'de adam öldürmenin haram olduğunu bildiren birçok ayet vardır. Bu ayetlerin birinde şöyle buyurulur:

"Allah'ın haram kıldığı cana, haklı bir sebep olmadıkça kıymayın. Kim mazlum olarak öldürülürse biz onun velisine (mirasçısına hakkını isteme konusunda) bir yetki vermişizdir. O da öldürmede aşırı gitmesin. Çünkü o, zaten yardıma mazhar kılınmıştır." (el-İsrâ, 17/33)

Âdem (a.s.)'ın oğlu Kâbil*in Hâbil'i öldürme suçu, öldürmenin insanlığa tecavüz anlamına gelen bir suç olduğunu gösterir. Nitekim Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: "Bu yüzden İsrâiloğulları'na şu gerçeği hükmettik: Kim bir canı, bir can karşılığında veya yeryüzünde bir fesat çıkarmaktan dolayı olmaksızın, öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur." (el-Mâide, 5/32)

Katil için kısas cezası şu ayetle sabittir:

"Ey iman edenler, öldürenler hakkında size kısas (misilleme) yazıldı. Hür hür ile; köle köle ile; dişi dişi ile kısas edilir. Fakat öldürenin lehinde, öldürülenin kardeşi (velisi) tarafından cüz'î bir şey af * olunursa kısas düşer. Artık örfe uyarak, maktulün velisine güzellikle ödemede bulunmak gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve esirgemedir. O halde kim bu aftan ve diyetin edâsından sonra, katile veya yakınlarına karşı tecavüzde bulunursa, onun için pek acıklı bir azap vardır. Ey akıl sahipleri kısasta sizin için bir hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız. " (el-Bakara, 2/178-179)

Kısas hükmü, geçmiş semâvî dinlerde de yer almıştır: "Biz onda (Tevrat*ta) onların üzerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş karşılıktır. Sonuç olarak yaralar birbirine kısastır. Fakat kim bu hakkını bağışlarsa, o kendisine keffârettir. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse onlar zalimlerin ta kendileridir." (el-Mâide, 5/45)

Kur'an-ı Kerim, başkasını kasden öldüren katil için bir ceza daha bildirir:

"Kim bir mümini kasden öldürürse, cezası içinde ebedî kalıcı olmak üzere cehennemdir. Allah ona gazabetmiş ve lânet etmiştir. Ve ona büyük bir azap hazırlamıştır. " (en-Nisâ, 4/93)

Hadiste, kişinin ancak üç durumda ve hâkim kararıyla öldürülebileceği bildirilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır:

"Müslümanın kanı ancak üç şeyden birisi ile helâl olur. Zina eden evli, cana karşılık can, dinini terkeden ve İslâm toplumundan ayrılan kimse." (Buhârî, Diyet, 6; Müslim, Kasâme 25; Ebû Davud, Hudud, I; Tirmîzî, Hudud, 15) Bu hadisi İbn Mes'ud (r.a.) rivâyet etmiştir.

Başka bir rivâyet şöyledir: "Kişinin kanı üç durumda helâl olur: İmandan sonra kâfir olan yahut evlilikten sonra zina eden yahut da haksız yere bir cana kıyan kimse."

Katlin ve intiharın haramlığı konusunda çeşitli hadisler nakledilmiştir: "Bir müminin öldürülmesi, Allah katında, dünyanın sona ermesinden daha büyük bir olaydır."

"Şüphesiz, sizin kanlarınız ve mallarınız; bu gününüzün, bu ayınızın ve bu beldenizin haram olduğu gibi birbirinize haramdır." (Buhâri ilim, 37; Hacc, 132; Hudûd, 9; Müslim, Hacc, 147; Tirmîzî, Fiten, 6)

"Yedi helâk edici şeyden sakınınız. Bir tanesi de haklı durumlar müstesna Allah'ın haram kıldığı cana kıymaktır. " (Buhârî, Müslim, Ebû Davud ve Nesâi)

Kasden öldürmenin cezasını hadis tesbit etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Kasden öldürmede kısas vardır. Ancak, maktulün velisinin affetmesi halinde durum değişmektedir."

Yani başkasını kasden öldüren, maktulün akrabaları tarafından affedilmedikçe ona kısas uygulanması gerekir.

Kasden adam öldüren kimse asî ve fâsık olur. Onun işi Allah'a kalmıştır. Dilerse ona azap eder, dilerse bağışlar. İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre katilin tevbesi makbûldür. Böyle diyenlerin delilleri şu ayetlerdir:

"Şüphesiz Allah, kendisine şirk (ortak) koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları dilediği kimseler için bağışlar. " (en-Nisâ, 4/48-116)

"Şüphesiz Allah bütün günahları mağfiret eder." (ez-Zümer, 39/53) İbn Abbâs (r.a.) katilin bağışlanabileceği konusunda aksi görüştedir. Çünkü birisini kasten öldürenin cehenneme gireceği, Nisâ sûresi 93. ayetle sabittir.

Diğer yandan yüz kişi öldüren kimsenin tevbesinin bile kabule şayan olduğunu bildiren hadis-i şerif malûm ve meşhurdur. (Buhâri, Enbiya, 54; Müslim, Tevbe, 46-47). Kâtilin, sürekli cehennem ateşine gireceğini bildiren ayetin, tevbe etmeden ölmesi haliyle ilgili olduğu yahut durumunun Cenâb-ı Hakk'ın dilemesine bağlı bulunduğu öne sürülmüştür.

Şâfiî mezhebi, öldürmenin hükümlerini beş kısma ayırır: Farz, haram, mekruh, mendub ve mubah.

1- Farz: Mürted (dinden çıkan)'ın tevbe etmediği ve düşman savaşçısının İslâm'a girmediği yahut cizyeyi vermediği zaman öldürülmesi farzdır.

2- Haram: Kanının dökülmesi caiz olmayan masum kimsenin öldürülmesi haramdır.

3- Mekruh: Bir kimsenin, kâfir olan hasmını Allah'a ve Resulüne sövdüğü zaman onu öldürmesi mekruhtur.

4- Mübah: Kısas tatbik edilecek kimseyi veya devlet başkanının savaş esirini öldürmesi mubahtır. Çünkü o maslahata göre öldürüp öldürmemekte serbesttir. Nefis müdafaası için saldırganı öldürmek de mubahtır.

Dört büyük mezheb imamı, öldürmenin mübah olduğu halleri şu şekilde sıralarlar: Bir kimse yabancı birisinin evine girdiğini; yabancı bir erkeği karısı veya yakın akrabası ile zina ederken görse onu öldürmesi helâldir. Katile kısas gerekmez. Zina, erkekle kadının rızası sonucu oluşmuşsa Hanefi ve Hanbelîlere göre kadının kocası onları suçüstü yakalaması halinde her ikisini de öldürebilir. Eğer erkek, kadını zinaya zorlamışsa kadının bu erkeği öldürmesi mübah görülmüştür.

İnsanı en güzel bir şekilde yaratıp ruhundan üfleyerek şan ve şeref sahibi kılan ve içindeki sayısız nimetleriyle birlikte yeryüzünü emrine amade kılan Yüce Allah, insanın yaşama hakkını da muhterem sayarak korunmasını dinin temel amaçlarından biri saymıştır. Hz. Peygamber vedâ haccı hutbesinde, bütün insanlığa hitap ederek, "Şüphesiz bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ve bu şehriniz nasıl mukaddes bir şehir ise, canlarınız, mallarınız ve namuslarınız da öyle muhteremdir, tecavüzden korunmuştur." demiştir (Tecrid, IV/412, VI/334, X/389, 395).

Allah'ın özenerek yarattığı ve sayısız nimeti emrine verdiği insanın, dünyaya gelmesi de, ölümü de ilâhî iradenin elindedir. Allah'tan başka hiç kimsenin bu haktan onu mahrum etmeye yetkisi yoktur. Bu nedenle adam öldürmek büyük günah kabul edilmiştir. Yüce Allah Kur'ân'da haksız yere cana kıymayı haram kılmış, cezasının cehennem olduğunu bildirmiştir (Nisâ, 4/93). Aynı şekilde haksız yere bir kişiyi öldürmeyi bütün insanlığı öldürmek, bir kişiyi kurtarmayı da bütün insanlara hayat vermek olarak kabul etmiştir (Mâide, 5/32).

Hz. Peygamber ise, bırakın bir Müslüman'ın kanını akıtmayı savaş ortamında bile Müslümanlarla savaşmayan gayri Müslim kadınların, çocukların, yaşlıların, ibadetleriyle meşgul olan din adamlarının öldürülmesini, hatta ibadethanelerinin yıkılmasını, ağaçların kesilmesini, hayvanların öldürülmesini dahi yasaklamıştır. (İ.P.)

KATL (C.: Mekâtıl) Kesmek.

KATL Öldürmek.

KATL-İ ÂM Bir yerde çoklarının öldürülmesi. Herkesi kılıçtan geçirme. Toptan imha.

KATL-İ AMD Huk: Kasden ve bile bile öldürme.

KATL-İ NEFS İntihar. Kendi kendini öldürme.

KATL-İ NÜFUS Adam öldürme.

KATLÂ (Katîl. C.) Öldürülmüş kimseler.

KATLGÂH f. Öldürme yeri. Cinayet mahalli.

KATL Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki:

... (Kısas ve zinâ gibi şeylerden dolayı meşrû) bir hak olmadıkça, Allah'ın haram ettiği cânı katl etmeyin... (En'âm sûresi: 151)

Ekber-i kebâir (büyük günahlar): Bir şeyi Allahü teâlâya ortak etmek, adam katl etmek, anaya-babaya karşı gelmek, yalancı şâhidlik yapmaktır. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Buhârî)

Yol kesiciler, döğüşürken katl edilirse, yıkanmaz ve namazları kılınmaz. (İbn-i Âbidîn, Kâşânî)

Öldürmenin Çeşitleri

Amden Katl (Kasden Adam Öldürmek)

Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın (öldürülür). Ancak her kimin cezası, kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından bir miktar bağışlanırsa artık (taraflar) hakkaniyete uymalı ve (öldüren) ona (gereken diyeti) güzellikle ödemelidir. Bu söylenenler, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aşarsa muhakkak onun için elem verici bir azap vardır. (Bakara: 2/178)

Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. (Nisa: 4/93)

Öldürülmesi Caiz Olan Ve Olmayan Hayvanlar

Öldürülmesi Caiz Olan Ve Olmayan Hayvanlar konusunda 2 sayfada 14 kayitli hadis var

Konu : Öldürülmesi Caiz Olan Ve Olmayan Hayvanlar Ravi : Aişe Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hayvanlardan beş tanesi vardır ki bunların herbiri fasihtir (zararlıdır). Harem bölgesinde olsun, Hill (denen Harem dışı) bölgesinde olsun bunlar öldürülür: Karga, çaylak, akrep, sıçan, kelb-i akur (yırtıcılar)." [Müslim`in bir rivayetinde Hz. Aişe şöyle demiştir: "Resulullah (sav) beş fasığın hill`de ve Harem`de öldürülmesini emretti." Ebu Davud, Ebu Hüreyre (ra)`den kaydettiği bir rivayetinde, karga yerine "yılan" demiştir.] HadisNo : 4938

Konu : Öldürülmesi Caiz Olan Ve Olmayan Hayvanlar Ravi : İbnu Mes`ud Hadis : Resulullah (sav) ile birlikte Mina`da iken, Velmürselat suresi nazil oldu. Aleyhissalatu vesselam onu okuyordu. Ben onu, kendi ağızlarından öğrendim. Mübarek ağızları henüz surenin rutubetini taşırken, üzerimize bir yılan sıçradı. Aleyhissalatu vesselam: "Öldürün şunu!" buyurdular. Hemen öldürmek üzere atıldık. Fakat yılan önce davranıp kaçtı. Aleyhissalatu vesselam: "Şerrinden korundu, tıpkı siz de onun şerrinden korunduğunuz gibi!" buyurdular. HadisNo : 4939

Konu : Öldürülmesi Caiz Olan Ve Olmayan Hayvanlar Ravi : İbnu Ömer Hadis : Resulullah (sav)`ı minber üzerinde şöyle söylerken dinledim: "Yılanları öldürün. İki çizgili ve ebteri (engerek) de öldürün. Çünkü bunlar, gözleri kapar (kör eder) ve hamilelerde düşük yaparlar." Abdullah İbnu Ömer (ra) der ki: "(Bir gün) ben öldürmek için bir yılan kovalarken, Ebu Lübabe (ra) bana: "Öldürme onu!" diye nida etti. "Resulullah (sav) yılanların öldürülmelerini emir buyurdular!" dedim. O: "Ama daha sonra ev yılanlarının öldürülmelerini yasakladı!" dedi. Bunlar (ömürleri uzun olduğu için) avamir denen ev yılanları idi. HadisNo : 4940

Konu : Öldürülmesi Caiz Olan Ve Olmayan Hayvanlar Ravi : Ebu `l-Müseyyeb Hadis : (Bir gün) Ebu Said (ra)`in yanına girmiştim, namaz kılıyor buldum. Onu beklemek üzere oturdum. Derken evin bir köşesinde tavanı örten hurma dalları arasında bir kıpırtı gördüm. Oraya bakınca bir yılan olduğunu gördüm. Öldürmek üzere atıldım. Ebu Said oturmam için işaret etti. Tekrar yerime oturdum. Namazdan çıkınca bana evde bir oda gösterdi ve: "Bu odayı görüyor musun?" diye sordu. Ben: "Evet!" deyince devam etti: "Onda, bizden evlenmesi yakın bir genç vardı. Resulullah (sav) ile birlikte Hendek (harbin)e gittik. Genç, gün ortasında ehline uğramak için Aleyhissalatu vesselam`dan izin istiyordu. Bir gün ondan yine izin istedi. Aleyhissalatu vesselam ona: "Silahını beraberinde al, ben Kureyza`dan sana bir zarar gelir diye korkuyorum!" buyurdular. Adam silahını aldı. Ailesine geldi. Hanımı iki kapı arasında ayakta duruyordu. Elindeki mızrağı ile, dürtmek üzere kadına eğildi. Adama kıskançlık gelmişti. Kadın ona: "Mızrağını geri çek! Hele eve gir, beni dışarı çıkaran şeyi bir gör!" dedi. Adam içeri daldı. Bir de ne görsün: Yatağın üzerine çöreklenmiş iri bir yılan! Mızrağıyla ona yöneldi ve yılana sapladı. Sonra çıkıp, süngüyü avluya dikti. Derken yılan üzerine atıldı. Bilemiyoruz, hangisi evvel öldü; yılan mı, genç mi? Resulullah (sav)`a gelip, bu durumu anlattık ve: "Dua edin, Allah ona tekrar hayat versin!" dedik. Aleyhissalatu vesselam: "Arkadaşınız için istiğfar ediverin!" buyurdular. Sonra şu açıklamada bulundular: "Medine`de Müslüman olan cinler var. Onlardan birini görürseniz, kendisine üç gün ihtarda bulunun. Eğer bundan sonra yine de görünürse onu öldürün. Çünkü o bir şeytandır." [Bazı Tirmizi nüshalarında Sayd bölümünde (17. babta) gelmiştir.] HadisNo : 4941

Konu : Öldürülmesi Caiz Olan Ve Olmayan Hayvanlar Ravi : İbnu Ebi Leyla Hadis : İbnu Ebi Leyla babasından anlatıyor: "Resulullah (sav)`a ev yılanlarından sorulmuştu. Şu cevabı verdi: "Evlerinizde onlardan birini görecek olursanız, ona: "Size Hz. Nuh`un (gemiye sokarken) aldığı söz hakkı için ve de Hz. Süleyman İbnu Davud`un sizden aldığı söz hakkı için bize zarar vermemenizi ve bize görünmemenizi taleb ediyorum" deyin. Eğer tekrar dönerlerse öldürün." HadisNo : 4942

Konu : Öldürülmesi Caiz Olan Ve Olmayan Hayvanlar Ravi : İbnu Mes`ud Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Yılanların hepsini öldürün. Kim yılan(ın intikam alacağın)dan korkarsa, benden değildir." Bir rivayette şöyle buyrulmuştur: "Gümüş çubuk gibi olan uzun yılan hariç, bütün yılanları öldürün." HadisNo : 4943

Konu : Öldürülmesi Caiz Olan Ve Olmayan Hayvanlar Ravi : İbnu Abbas Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim, yılanı (intikam) arar diye (öldürmez) bırakırsa bizden değildir. Biz onlarla harbettigimiz günden beri onlarla sulh yapmadık." HadisNo : 4944 Konu : Öldürülmesi Caiz Olan Ve Olmayan Hayvanlar Ravi : Abbas Hadis : Anlattığına göre: "Ey Allah`ın Resulü" demiştir, "biz zemzem kuyusunu temizlemek istiyoruz. Fakat içinde şu küçük yılanlar var." Resulullah (sav), yılanları öldürmesini emretmiştir. HadisNo : 4945 Konu : Öldürülmesi Caiz Olan Ve Olmayan Hayvanlar Ravi : Aişe Hadis : Resulullah (sav) keler için fuveysık (fasıkcik) dedi ama, "öldürün!" diye emrettiğini işitmedim. HadisNo : 4946

Konu : Öldürülmesi Caiz Olan Ve Olmayan Hayvanlar Ravi : Sa`d İbnu Ebi Vakkas Hadis : Resulullah (sav) kelerin öldürülmesini emretti ve onu füveysika diye isimlendirdi. HadisNo : 4947 KEFFÂRET Alm. Busse, sühne (-gabe) (f), Fr. Expiation, pénitence (f), İng. Expiation, atonement. Günahları örten, işlenen günahların ve yapılan hatâların bağışlanması için yerine getirilen cezâî ibâdet. Lügatte, “günahı mahv etmek, örtmek” mânâsınadır. İslâm dîninde bâzı ibâdetlerde veya davranışlarda yapılan yanlış ve eksik işlerden dolayı, Allahü teâlâdan af dilemek, bağışlanmasını istemek niyetiyle yapılan ve cezâî tarafı da bulunan ibâdetlerdir.İslâm dînindeki her ibâdetin borcundan kurtulmak, onu vaktinde ve tam olarak yerine getirmek ile mümkündür. Kul, yâni insan kusurludur, her zaman hatâ edebilir. İşte Allahü teâlâ kullarının hatâsını bağışlamak için çeşitli imkânlar ve fırsatlar bahşeylemiştir. Keffâret, bu ilâhî lütuflardan biridir. Keffâretler, çeşitli şekillerde yerine getirilmektedir.

Beş çeşit keffâret vardır:

1. Oruç keffâreti: Ramazan ayında, oruçlu olduğunu bildiği halde ve geceden niyetliyken, faydalı bir şeyi, yâni gıdâ veya devâ olarak yenilmesi âdet olan veya zevk ve keyf veren bir şeyi yemek ve içmekle veya cimâ yapmak ve yapılmakla oruç bozulur, kazâ ve keffâret lâzım olur (Bkz. Oruç). Kazâ, bozulan oruç için bir gün tutmak; keffâret de mübârek Ramazan ayının nâmus perdesini yırtmanın cezâsıdır. Kazâ, adak ve nâfile oruçları bozunca, keffâret yapılmaz.

Oruç keffâreti olarak, Müslüman bir köleyi azâd etmek lâzımdır. Buna gücü yetmeyenin iki ay aralıksız oruç tutması gerekmektedir. Buna da gücü yetmeyen altmış fakiri sabah ve akşam doyurmalıdır veya her birine birer sadaka-ı fıtır (fitre) vermelidir. Bunların hiçbirine gücü yetmeyen ise bağışlanması için Allahü teâlâya duâ eder.

2. Yemin keffâreti: Bir sözü kuvvetlendirmek için ve Allahü teâlânın ismini söyleyerek kullanılan kelimelere ve cümlelere yemin denir (Bkz. Yemin). Müslüman yeminini bozmamalıdır. Bozarsa keffâret gerekir, yemini bozmadan keffâret verilmez. Yemin keffâreti hakkında Kur’ân-ı kerîm’de Mâide sûresi 39. âyetinde meâlen; “Yeminin keffâreti, âilenize yedirdiğinizin orta derecesinden on fakiri doyurmak yâhut giydirmek, yâhut bir köle âzâd etmektir. Bunlara gücü yetmeyene üç gün (ardarda) oruç tutması gerekir.” buyrulmaktadır.

3. Katl (katil; adam öldürme) keffâreti: İslâm hukûkuna göre kasten olmayan, yanlışlıkla öldürmeden dolayı meydana gelen keffârettir. Bir şahsı hatâ yoluyla öldüren kişi için keffaret gerekmektedir. Bu hususta Kur’ân-ı kerîm’de Nisâ sûresi 92. âyetinde meâlen; “Kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse, mü’min bir köle azâd etmesi ve ölenin âilesine (vârislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi lâzımdır. Vârisler diyeti sadaka olarak bağışlarlarsa mesele yok. Bunlara gücü yetmeyen de Allahü teâlâ tarafından tövbesinin kabûlü için, birbiri ardınca iki ay oruç tutması îcâb eder.” buyrulmaktadır.

4. Hacda yapılan traşın keffâreti: Hac etmek niyetiyle ihrâma giren kişi, saçlarını traş edemez. Herhangi bir özür dolayısıyla saçlarını traş ettirirse kendisine keffâret gerekir (Bkz. İhrâm). Buna “Keffâret-i halk” denir. Bunun için üç gün oruç tutulur. Bu orucun arka arkaya tutulması şart değildir. Ayrı ayrı günlerde de tutulabilir.

5. Zıhâr keffâreti: Kocanın hanımına, İslâm dîninde yasak edilmiş bâzı kelime ve deyimlerle hitap ve tesbih etmesinin cezâsıdır.

Kur’ân-ı kerîmde Mücâdele sûresi 3 ve 4. âyetlerinde meâlen; “Karılarına zıhar yapanları sonra dediklerini geri almak için dönecek olanlar, birbiriyle birleşmeden önce, (koca üzerine keffâret olarak) bir köle azâd etmek vardır. İşte siz, böyle keffâret hükmü ile öğütlenirsiniz. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. Fakat kim (keffâret ödemek için bir köle) bulamazsa, birbiriyle temastan evvel, arka arkaya iki ay oruç tutmak vardır. Ona da gücü yetmeyen (sabah akşam) altmış fakiri doyursun.” buyruldu. Zıhâr hakkında tafsilâtlı bilgi fıkıh kitaplarında mevcuttur.

Hastalığı veya başka bir âcizliği sebebiyle oruç tutamayacak duruma gelenler, keffâret olarak, her bir günlük oruç için bir fidye, yâni sadaka-ı fıtır (fitre) verir (Bkz. Fidye). Namaz ibâdetlerini de yerine getiremeden vefât eden kimsenin namaz borçlarından kurtulması için, ölmeden önce vasiyet etmesi hâlinde bir namazın keffâreti olarak bir fitre verilir. Namaz borçlarının çok olması hâlinde, borcun ıskatı (düşürülmesi) için keffâreti devir yapılarak ödenir. (Bkz. İskat)

Advertisement