Yenişehir Wiki
Advertisement
Beşikdüzü_'nün_kurtuluşu_gecesi_Kaymakam_Eyüp_Sabri_Kartal_konuşması_6_dk

Beşikdüzü 'nün kurtuluşu gecesi Kaymakam Eyüp Sabri Kartal konuşması 6 dk

Beşikdüzü'nün kurtuluşu gecesi Kaymakam Eyüp Sabri Kartal konuşması 6 dk‎ - İstiklal Harbi nin tercümesi Kurtuluş Savaşı mı? Yoksa Bağımsızlık Savaşı mı? - "Bağımsızlık savaşı" yerine neden "Kurtuluş savaşı" denir? Amaç nedir? -

Beşikdüzü_kurtuluşu_Eyüp_sabri_kartal_mesajı_-erdinç_kalay_kaydı

Beşikdüzü kurtuluşu Eyüp sabri kartal mesajı -erdinç kalay kaydı

Jandarma bahçesinde ayak üstü mesaj

Çanakkale_konuşması_90._yıl

Çanakkale konuşması 90. yıl

Çanakkale konuşması 90. yıl

Çanakklae_konuşması_90.._yıl

Çanakklae konuşması 90.. yıl

[1]

IMG-20160102-WA0000

Kurtuluş mu? istiklal mi?

TÜRKİYE'NİN_EN_YÜKSEK_BİNASIYDI_-_NE_HALDEN_NE_HALE_GELDİ?_-_MERSİN_METROPOL'ÜN_HİKAYESİ-2

TÜRKİYE'NİN EN YÜKSEK BİNASIYDI - NE HALDEN NE HALE GELDİ? - MERSİN METROPOL'ÜN HİKAYESİ-2

Bakınız

Şablon:Mersinbakınız d


Mersin
Mersin/Bilgi Notu

Marsina
Kismet (musical)

MERSİN'S HISTORY,CULTURE AND FOODS.
Mersin (il)
Mersin (Merkez ilçe)
mersin(ağaç)
Mersing, Malaya
Mersin, Mersin
Mersin, Trabzon
Mersinbeleni, Aydın
Mersinli, Manisa

Mersin namaz vakitleri
Bürokrasi
Mersin Milletvekilleri
Mersin belediye başkanları
Mersin valileri
Mersin vali yardımcıları
Mersin ili kaymakamları
Mersin coğrafyası
Mersin'in ilçeleri
Mersin'in iklimi
Mersin yemekleri
Mersin şivesi
Mersin Türküleri
Mersin Tarihi
Antik çağlarda Mersin
Bizans devrinde Mersin
Selçuklular devrinde Mersin
Osmanlılar devrinde Mersin
Mersinin düşman işgalinden kurtuluşu
Mersin'de savaşlar

Mersin'de Turizm
Mersin'de inanç turizmi
Tarihi ve turistik yerler
Mersin'in tarihî mekânları
Mersin turizmi
Yayla turizmi
Mersin kültürü
Mersin'in kültürel mekânları
Şahmaran efsanesi<be> Mersin'in tabii güzellik mekânları
Mersin sanatı
Mersin'de kültür ve sanat kuruluşları
Ekonomi
Mersin ekonomisi
MTSO
2009 Yılı Mersin Ekonomik Raporu
Mersin/Büyük işletmeler
Mersin/Büyük sanayii kuruluşları

Mersin/Deniz suyu analiz sonuçları

Mersin/Emekli
Sağlık
Mersin/En iyi doktorlar
MERSİN'S HISTORY,CULTURE AND FOODS.
MERSİN, MÜFTÜ (EFRENK) DERESİ ve MEZİTLİ DERESİ TURİZMİ
MERSİN - AKDENİZ - AKDENİZ ÖZEL EĞİTİM UYGULAMA MERKEZİ I. KADEME
Mersin/VP
Mersin/WP
Mersin/Videolar
Mersin/Resimler
Mersin/Kaynak
Mersin/ SÖZ
Mersin/Araştırmalar
Mersin/Evliya Çelebi Şablonlar: Şablon:Mersin sayfa başı
Şablon:Mersin

Akdeniz_incisi_Mersin_Mersin!!!!!

Akdeniz incisi Mersin Mersin!!!!!

Akdeniz akşamları şarkısıyla slayt sunumu

1.1. İngiliz ve Fransızlar Tarafından Mersin ve Havalisinin İşgali Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra İtilâf Devletleri, aralarında yapmış oldukları gizli anlaşmalar gereğince, Osmanlı Devleti’ni işgal ve istilâya başladılar.

Yörenin asayiş ve idaresini jandarmaya bırakan II. Ordu’nun karargâhtaki son birliği de 15 Aralık 1918’de Adana’dan ayrılmıştı.

Askerî birliklerin ayrılışından sonra Mersin Jandarma Taburu, Tarsus’tan katılan jandarma ve emniyet birlikleriyle birlikte şehrin güvenlik ve düzenini sağlayacak tedbirler almıştı. Atlı ve yaya devriyeler dolaşıyor, sahil sık sık gözetleniyordu. Subaylar ve Emniyet Amiri de hassas yerleri sıkı bir şekilde kontrol altında tutuyordu.

Bu arada Türkler dışındaki cemaatlerin bazı hazırlıklar yaptıkları, sabırsızlık içinde bir takım gelişmeleri bekledikleri göze çarpıyordu.

Nihayet 16 Aralık 1918 Pazartesi sabahı ufukta göze çarpan karartı ve dumanlardan düşman gemilerinin açıkta dolaştıkları ve yakında çıkarma yapacakları anlaşılmıştı.

17 Aralık 1918 sabahı gelerek Mersin limanına demirleyen düşman gemilerini gören halk acı gerçekle karşılaştı. Saat 09.00 sularında önünde beyaz, arkasında İngiliz bayrağı taşıyan filika iskeleye yanaştı. Filikadan inen İngiliz subayı iskele komiser muavinine bir zarf bırakarak ayrıldı.

Mersin Mutasarrıfı Galip Bey’e ulaştırılan ve tercüme edilen bu mektupta: “ Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesi gereğince asayiş ve emniyetin sağlanması için, Mersin’in işgal edileceği, kargaşaya meydan verilmemesi, herhangi bir karşı koyma hareketinde, sorumluluğun mahallî yönetime ait olacağı, askerî çıkartmanın istasyon civarındaki iskeleden yapılacağı ve askerlerin İstasyon İskelesi civarı ile İngiliz fabrikaları civarına yerleştirileceği ” bildirilmekte idi.

Mutasarrıf Galip Bey durumu Adana Valiliği ile Dâhiliye Nezareti’ne bildirdi. Gerekli talimatı aldı. Ayrıca istasyon civarındaki iskele çevresinde tedbirler aldırdı.

17 Aralık 1918’de, saat 10.00 – 11.00 arasında İngilizler’in karargâhı Halep’te bulunan Suriye Ordusu Komutanı Mc. Andrew’in emrindeki Mecusî ve Hintli askerler Mersin’e çıkarıldı.

Çıkış hareketi istasyon civarında bulunan ve savaş öncesi Almanlar’ın inşa etmiş olduğu havaî hatlı demir iskelede gerçekleştirildi.

Karaya ilk çıkan Hintli Müslüman birliklerden Yüzbaşı Mehmet Selahüddin Han komutasındaki bölüktü.

Bu kuvvetlerin bir kısmı iskele civarına bir kısmı da İngiliz fabrikasına yerleştirildi.

Bu sırada Mersin’deki cemaatler, özellikle Ermeniler, coşkun gösteriler düzenlemek ve çeşitli taşkınlıklar yapmak niyetindeydiler.

Fakat karaya ilk çıkan birliklerin Müslüman Hintli birlikler olması cemaatleri ve özellikle Ermeniler’i hayal kırıklığına uğrattı.

İlk İngiliz işgal birlikleri ve malzemelerinin çıkışı bir hafta kadar sürmüştü.

Amerikan Koleji karargâh olarak seçilmiş, istasyon binası da Arthur adındaki üsteğmen komutasındaki bir birlikle kontrol altına alınmıştı.

İngiliz İşgal Komutanlığı’nın yayınladığı bir mesajda Mersin Mutasarrıflığı’na verilen nota tekrar edilmiş halkın heyecana kapılmaması istenmişti.

Bu arada işgalin daha ilk başlarında Hintli Müslüman askerlerle Türk jandarmaları arasında karşılıklı yakınlık sağlanmış, Hintli Müslümanlar karşılarında Türk jandarmaları gördüklerinde Kelime-i Şahadet getirince, Türkler’in aynı karşılığı vermesiyle kendiliğinden oluşan bu yakınlık, İngiliz işgali müddetince devam etmiştir.

Ermeniler’in yaptıkları saldırılar Hintli askerlerin müdahalesiyle önlenmişti.

İngiliz işgalinin sukûnetle geçen ilk haftasından sonra, İngiliz İşgal Komutanlığı Fransızlar’ın da işgale katılacağını açıkladı.

Mutasarrıflıktan Fransız kuvvetlerine kalacak yer göstermesini istedi.

Gösterilen binalar arasında deniz kıyısındaki Taşhanı uygun bulundu.

Fransızlar’ın işgale katılmak üzere Suriye ve Lübnan’da silahlandırıp Fransız üniforması giydirdikleri ve “ Lejyon Ermeniyan ” adını verdikleri Ermeni askerleri getirecekleri söylentisi, Türkler’i kötü olayların doğabileceğini düşünerek telaş ve heyecana sevketmişti.

Durumun İngiliz İşgal Komutanlığı’na bildirilmesi üzerine gerekli tertibatın alınacağı ve olaylara meydan verilmeyeceği hususunda Türk tarafına teminat verildi.

Nihayet büyük çoğunluğu Taşnak ve Hınçak komitelerinden oluşan Ermeni gençlerinden oluşan Ermeni Gönüllü Alayı 1 Ocak 1919 günü saat 10.00’da Fransız Yarbay Ramiey Komutası’nda Merkez Gümrük İskelesi’nden karaya çıktı.

1500 kişilik bu kuvvetin 150’si Fransız, diğerleri Ermeni lejyoneri idi. Bu Ermeni lejyonerler iskeleye ayak basar basmaz naralar atarak, dine mukaddesata küfretmeye başladılar.

Gümrük binasında gördükleri ve ulaşabildikleri ayyıldızları baltalarla parçaladılar.

Fransız çıkartması sırasında, İskele ve çevresi ile Taşhan yolu ve civarı Hintli Yüzbaşı Mehmet Selahüddin Han emrindeki Müslüman Hintli askerlerle Jandarma Taburu Komutanı Yardımcısı Binbaşı Kadri’ye bağlı jandarmalar tarafından kontrol altına alınmış, çıkabilecek olayların önlenmesine çalışılmıştı.

Bu tedbirler Ermeni cemaatinin düzenlediği ilk gösterileri önlemişti. Fakat Ermeniler, kısa bir süre sonra tekrar zafer takları kurarak sevinç ve coşkularını ortaya koydular.

Ermeniler tarafından atılan naralar, edilen küfürler ve Türklük sembolü ayyıldıza karşı giriştikleri tahrip hareketi ise “ geçici ” olarak nitelenen istilânın, ulaşabileceği boyutların Türkler tarafından bir an önce kavranmasına ve düşmana karşı duyulan hıncın güçlenerek yenilenmesine yol açmıştı.

Fransız üniformalı Ermeni askerlerle Mersin’deki Ermeni gönüllülerinden oluşan bir tabur Taşhan’a, ikincibir tabur Araplar köyü, Hristiyan köyü ( Osmaniye Mahallesi ) çevresi ile Mesudiye Mahallesi’nin kuzeyindeki zeytinlikte kurulan çadırlara, Fransız asıllı askerlerle Cezayir ve Tunuslular’dan oluşan üçüncü tabur da, Kışla ile Müftü ( Hamidiye ) Mahallesi’ndeki medreseye yerleştirilmişti.

Fransız işgali, Mersin’in batısında Alata Çayı ( Erdemli )’na, Pozantı’nın kuzeyinde Akköprü’ye kadar uzanıyordu.

Fransız Askerî Komutanlık Karargâhı ve ikametgâhı, önceleri İngiliz uyruklu Rikards’ın evi, daha sonra ise İdadi binası ( Yanık Mektep ) idi .

Mersin’in işgalinden sonra, 19 Aralık 1918’de Tarsus da, büyük bir kısmı Ermeni lejyonerlerden oluşan, Yarbay Romieu Komutası’ndaki Fransız birlikleri tarafından işgal edildi. İşgale uğrayan diğer şehir ve kasabalarda olduğu gibi, Tarsus Türkler’i de işgalle birlikte çeşitli hakaret ve zulümle karşı karşıya kaldılar. Tarsus’un işgaline katılan Ermeni birliği I. Dünya Savaşı’nda Türk Kız Okulu olan binaya yerleştirilmişti.

Türk mahallesinde bulunan bu binanın önünden geçebilmek, işgalle birlikte büyük bir problem haline gelmişti. O civarda evi olanlar ancak başka sokaklardan dolaşarak evlerine gidebiliyorlardı. Çünkü oradan geçen Türkler’i gören Ermeniler, onlara hakaretler yağdırıyor, mukaddesata ve ırza küfrediyorlardı .

1.2. Teşkilatlanma[]

Mersin’in önce İngilizler, sonra Fransızlar tarafından işgalinden sonra işgale karşı Mersin ve havalisinde teşkilatlanmayı, cemiyetlerin kuruluşunu aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

1.2.1 Mersin’de Kuvay-ı Milliye Kuruluşunun İlk Önderleri[]

1- Topçu Yarbay İzzet Bey: Kuvay-ı Milliyenin ilk kuruluş günlerinde Konya’da Onikinci Kolordu Topçu Komutanı olan İzzet Bey, verdiği emir ve direktiflerle ilk kuruluşun askerî yönden teşkilatlanmasını sağlamıştır.

2- Binbaşı Hüseyin Hüsnü Bey: Onikinci Kolordu emrinde bulunan Binbaşı Hüseyin Hüsnü Bey, Konya Müdafaa-i Hukuk Heyet-i Merkeziyesi Başkanı olarak ilk Kuvay-ı Milliye kuruluşunun meydana gelmesini sağlamıştır.

3- Binbaşı Emin ( Mengenli ) Bey: Şereflikoçhisar’da Müdafaa-i Hukuk Başkanı olarak teşkilata memur edilen aynı görevle Silifke Askerlik Şubesi Başkanlığı’na atanan Binbaşı Emin Bey, Mut, Gülnar ve Silifke’de Kuvay-ı Milliye’nin kuruluşunda birinci derecede rol almış, Müdafaa-i Hukuk Heyet-iTemsiliyesi emri ile 4. Mıntıka Komutanlığı, Ermenek, Mut ve Gülnar, Anamur, Silifke havalisi Kuvay-ı Milliye Komutanlığı ve Mevki Komutanlığı’nda görev yapmıştır.

4- Milis Yüzbaşı Emin Resa ( Aslan Karakaş ) Bey: Birinci Dünya Savaşı’nda Teşkilat-ı Mahsusa’da görevli olan Milis Yüzbaşı Emin Resa Bey, Ilgın’da Kuvay-ı Milliye teşkilatına memur bulunduğu sırada Mersin’e tertiplenecek Kuvay-ı Milliye Müfrezeleri Komutanlığı’nda çalıştırılmak üzere Binbaşı Hüseyin Hüsnü Bey tarafından Konya’ya çağrılmış ve görevlendirilmiştir .

Lokomotif görevi yapan bu komutanların teşvik ve telkini ve yerli halkın olağan üstü gayreti ile Mut’dan başlayarak en ücra köylere kadar Müfrezeler ve akabinde Müdafa_i Hukuk Cemiyetleri kurulmuştur. Bunar:

1.2.3. Mut Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kuruluşu[]

1.2.4. Mut Bölüğü’nün Düzenlenmesi

1.2.5. Fedaî Müfreze'ler Birliği’nin Düzenlenmesi ve Görev Alanlar

Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal ( Atatürk )’in 11 Şubat 1920 tarihli telgraf şifresini alan Emin Aslan ( Karakaş ) derhal fedaî müfrezeleri yeniden düzenledi. Bir karargâh kurdu ve mevcut kuvveti üç bölüğe ayırdı. Bölük komutanları ve diğer görevlendirmeleri aşağıdaki gibi yaptı.

Karargâh Komutanı: Milis Yüzbaşı Emin Aslan ( Resa ).

Komutan Yaveri: Adanalı Niyazi Bey.

Emir Subayı: Şinasi Bey ( Emin Aslan’ın oğlu ).

İaşe Subayı: Adanalı Hacı Ali.

1. Bölük Komutanı: Yedek Teğmen Kozanlı Mustafa Nail.

2. Bölük Komutanı: Başçavuş Adanalı Hasan Tahsin Bey ( Şahin Efe ).

3. Bölük Komutanı: Yedek Teğmen Ali Rıza ( Timurtaş - Şahin Efe ).

Süvari Birliği Komutanı: Çerkez Süleyman Bey.

Makineli Tüfek Komutanı: Adanalı Tevfik ( Bölgen – Genç İzzet ) .

1.2.6. Kuvay-ı Milliye’nin Mağara ( Kırobası )’ya Ulaşması ve Mağara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşu

1.2.7. Yağda Bucağı Keloluk ( Güzeloluk ) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kuruluşu

1.2.8. Gülnar Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kuruluşu

1.2.9. Silifke Kuvay-ı Milliye ve Müdafaa-i Hukuk Teşkilatı’nın Kuruluşu

1.2.10. Arslanköy ( Efrenk ) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşu

1.2.11. Belenkeşlik’te Tarsus Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kuruluşu

1-2.12.Erçel Müdafaa-i hukuk Teşkilatının kuruluşu.

1.2.13. Mersin Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin

1.2.14. Tömük Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kuruluşu


1.3. Grup ve Müfreze Komutanları

1.3. 1. Mersin Grubu[]

Mıntıkası: Doğuda Deliçay, batıda Alata Çayı .

Karargâh Merkezi: Elvanlı

Grup Komutanları: Milis Yüzbaşı Emin Resa ( Aslan ) Bey, daha sonra Yüzbaşı İbrahim, Binbaşı İhsan, Binbaşı Çeçen Osman, Deniz Yüzbaşısı Muhittin, Binbaşı Ethem Beyler komutanlık etmiştir.

Grup Müfrezeleri:[]

1- Sahil Müfrezesi : Merkezi Çiftlik köyüdür. Silifkeli Yedek Teğmen Adil yerli halktan oluşturmuştur. Teğmen Adil’den sonra müfrezeye Alata köyünden Mehmet Ali ( Topçuoğlu ) ve Dağlı köyünden Yedek Teğmen Mehmet Rıfkı Komutanlık yapmıştır.

2- Bozan Müfrezesi: Mut tarafından gelmiş olan Başçavuş Tahsin Şahin Komutası’nda yerli halktan oluşturulmuştur. Müfrezeye bir süre Keloluk ( Güzeloluk )’tan Ahmet Çavuş komuta etmiştir. Müfreze daha sonra Gazi adını almış ve Yedek Teğmen Takiddin Şanlı komutan olarak görev yapmıştır.

3.Emirler Müfrezesi : Bu müfreze Mağara’dan gelen öğretmen Ali Rıza Timurtaş komutasında oluşturulmuş ve yerli halkla kuvvetlendirilmiştir.

Müfreze sonradan Demirtaş adını almış ve komutanlığına Jandarma Başçavuş Vezir Yusuf atanmıştır .

4- Hamzabeyli Müfrezesi: Şeref Genç komutasında oluşturulmuştur. Daha sonra Yılmaz adını alan müfrezeye Karayakup köyünden Yedek Teğmen Veli Mecdi komuta etmiştir. Jandarma Teğmen Cemil ve Dağduveren köyünden Alaylı Üsteğmen Hasan Ağa ise bu müfrezede takım komutanı olarak görev yapmıştır.

5- Çopurlu Müfrezesi : Mersinli Asteğmen Refik, ağabeyi Teğmen Hakkı ( Deniz ) ve Asteğmen Yusuf Kenan bu müfrezeye komutanlık etmişlerdir.

Bu müfreze, Çavuşlu’dan Ömer Çavuş ve Hıdıroğlu Ali Efendi vasıtası ile Subendi Savaşı’na katılmıştır.

6- Efrenk Müfrezesi : Efrenkli ( Arslanköylü ) Hüsnü Yıldırım komutasında oluşturulmuştur. Efrenk’te oluşan müfreze daha sonra Araplar köyüne taşınmıştır. Sonradan Yavuz adını alan müfrezeye Teğmen Hamdi ( Ongun ), Teğmen Hilmi ( Gök ) ve Milis Başçavuş Yalınayaklı Arap Yahya komuta etmiştir.

7- Alsancak Müfrezesi: Yedek Teğmen Osman Muzaffer ( Koçaşoğlu ) tarafından kurulmuştur. Önce Hebili’de bulunan müfreze daha sonra Akdam ve Burhan Köy’üne yerleşmiştir. Asteğmen Küçük Fahri ve Mustafa ( Gören ) bu müfrezede takım komutanlığı yapmışlardır.

8- Buluklu Müfrezesi: Yedek Teğmen Osman Heybetullah ( Tekeli ) komutasında oluşturulmuştur.

9- Makineli Tüfek Müfrezesi: Bu müfreze Yedek Teğmen Hamdi komutasında oluşturulmuş, müfrezeye daha sonra Yedek Teğmen Rifat ( Uslu ) komuta etmiştir. Kıdemli Başçavuş Şükrü ( Özlü ) ve Sakallı Fahri diye anılan Yedek Teğmen Fahri ( Dermancı ) bu müfrezede takım komutanlığı yapmıştır.

10- Süvari Müfrezesi: Milis Çerkez Süleyman Bey komutasında kurulan Süvari Müfrezesi 30 atlıdan oluşmuş ve karargâh emrinde görev yapmıştır. Mersin Grubunun toplam 800 – 1000 civarında silahlısı vardı .

1.3.2. Tarsus Grubu[]

Mıntıkası: Doğuda Tarsus Irmağı, batıda Deliçay. Grup Komutanları : Mutlu Yüzbaşı Yaşar Bey, Topçu Binbaşı İsmail Ferahim ( Şalvuz ), Binbaşı Çeçen Osman, Yüzbaşı İbrahim ve Yüzbaşı Mustafa Tevfik Beyler. Karargâh Merkezi: Karadiken köyü. Karargâh Komutanı: Teğmen Lütfi ( Oğuzcan ). Emir Subayları: Teğmen İsmet ( Yahşi ), Teğmen Ahmet Tevfik.

1.3.2.1Müfrezeler:

1- Bozkurt Müfrezesi: Merkezi Yanpar köyü olan müfrezenin komutanı Yedek Teğmen Mithat ( Toroğlu – Özkul Efe ) Bey’dir. Bu müfrezede Yedek Teğmen Muhsin ( Yanpar ) takım komutanlığı yapmıştır.


2- Tarsus Gençler Müfrezesi: Merkezi Burhan köyü olan müfrezenin komutanı Teğmen Lütfi ( Oğuzcan )dir. Daha sonra Nazım Vecdi ( İlteray ) de komutanlık yapmıştır. Mahmut ( Aysan ) da bu müfrezede subaylık yapmıştır.


3- Gökbayrak Müfrezesi: Mersin Jandarması’ndan katılan bölüktür. Komutanı Jandarma Üsteğmen Galip Tekin’dir. Bu müfrezede Teğmen Emin ( Semre ) ve Teğmen Cemil ( Özden ) subaylık yapmıştır 33.


4- Selçuk Müfrezesi: Genç İzzet ( Adanalı Yedek Teğmen Tevfik (Bölgen) komutasında oluşturulmuştur. Merkezi Karadiken köyü olan müfreze daha sonra Çakırlı köyü’ne taşınmıştır.


5- Demirbaş Müfrezesi: Yedek Teğmen Kozanlı Mustafa Nail’in (Bağlar Savaşında Şehit ) komutasında oluşturulmuştur. Mustafa Nail’in şehadeti üzerine Mersin’den, Yedek Teğmen Ömer Nazmi ( Çiftçi ) komutanlık yapmıştır.


6- Tozkoparan Müfrezesi: Merkezi Ulaş köyü olan bu müfreze Yedek Teğmen Veli Haşim ( Çiftçi ) komutasında oluşturulmuştur. Ömer Nazmi ( Çiftçi ), Yedek Teğmen Abdülkerim ( Şehit ), Teğmen Hamami Ahmet Bey’ler bu müfrezede takım komutanlıkları yapmışlardır.


7- Çeliktaş Müfrezesi: Milis Subay Molla Kerim komutasında oluşturulan müfrezenin merkezi Akçakoca köyüdür. Teğmen Harputluzâde Ahmet, Milis Güllüfakı, Milis Siyahî Kazım bu müfrezede subaylık yapmışlardır. Bu müfrezeye Molla Kerim’in şehadetinden sonra Hamami Ahmet komuta etmiştir.


8- Kayhan Müfrezesi: Yedek Teğmen Ali Rıza ( Timurtaş ) komutasında kurulan bu müfrezenin merkezi Melemez köyüdür.


9- Süvari Müfrezesi: Komutanı Yedek Teğmen İsmail Safa ( Çiftçi )’dır. Bu müfreze grup karargâhında bulunmaktaydı.Tarsus Grubu’na bağlı bu müfrezelerin silahlısı 1500 civarındaydı .


1.3.3. Kavaklıhan Grubu[]

Mıntıkası: Tarsus Berdan Irmağı doğusu. Grup Komutanları: İstihkam Üsteğmen Cemal Efe ( Emekli Albay Cemal Efe Ziyal ), daha sonra Yüzbaşı İbrahim Bey. Müfrezeler : Tarsus - Adana Şosesi’nin kuzeyinde konuşlanan müfrezeler . 1- Göçüklü Karahacı Müfrezesi. 2- Yanıkkışlalı Tekelioğlu Mustafa Ağa Müfrezesi. 3- Bucaklı Hasan Ağa Müfrezesi. 4- Polatlı Emin ( Polat ) Ağa Müfrezesi. 5- Urgankıranlı Molla İzzet Müfrezesi. 6- İncirgedikli Derviş Ağa Müfrezesi. 7- Aktaşlı Ali Ağa Müfrezesi. 8- Kurbanlılı Akış Ağa Müfrezesi. Akış Ağa’nın şehit olması üzerine Kuşutaşlı Dede Ağa komutanlık yapmıştır. 9- Naili Hürriyet’ten Kara Mehmet Ağa Müfrezesi: Kara Mehmet Ağa’nın şehit olması üzerine aynı köyden Baki Efendi komutanlık yapmıştır. 10- Karayayla Müfrezesi: Kıdemli Astsubay Zekeriya Karayaylalı komuta etmiştir. 11- Kanberhöyüklü Veysel Çavuş Müfrezesi. 12- Eminlik’ten Molla Nasuh Müfrezesi. 13- Bu grupta sonradan Yedek Teğmen Mersin’li Hilmi Gök komutasında bir bölük oluşturulmuştur.Tarsus-Adana Şosesi’nin güneyinde konuşlanan müfrezeler: 14- Efeler Müfrezesi: Komutanı Yedek Teğmen Rifat Sakallı ( Özaydın )’dır. 15- Karafakı-Arslanyürek Müfrezesi: Komutanları Yedek Teğmen İbrahim ( Serin ), Karafakılı Yahya’dır. 16- Berdan Müfrezesi: Komutanları Yarsuvarlı Duran Efendi, sonradan Esat ( Erdiş ) Çavuş’dur. 17- Karacaaslan Müfrezesi: Komutanı Karamehmetzâde Mustafa, takım komutanı ise Yedek Teğmen Kayıkçızâde Lütfi ( Arman )’dir. 18- Urfalı Mehmet Müfrezesi. 19- Pozçalılı Deli Mehmet Müfrezesi. 20- Küçükkarayaylalı İnad Ali Müfrezesi. 21- Selim ( Özışık ) Çavuş Müfrezesi . 41. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mehmet Hayri Bey, yanında 139. Alay Komutanı Yarbay Şemsettin ( Salur ), Tümen Mülhakı Yüzbaşı Hüseyin, Tümen Yaveri Teğmen Nazmi, Alay Yaveri Teğmen Kemal ( Albay Ağralı ), Topçu Komutanı Binbaşı İsmail Ferahim ( Şalvuz ) Beyler ile birlikte Silifke’den Mersin’e gelerek buradaki grup ve müfrezeleri denetlemiştir. Grup ve müfrezelerin düzen, tertip ve çalışmalarından çok memnun olmuştur. Müdafaa-i Hukuk Teşkilatları’nın müfrezelerin iaşe ve ikmal işleri hakkında gösterdikleri gayret ve çalışmayı da takdire değer bulmuştur. Kurmay Yarbay Mehmet Hayri Bey cephenin durumu hakkında genel bir bilgi aldıktan sonra 41. Tümen emrindeki Çukurova Cephesi’ni ikiye ayırmıştır.

1- Alata Çayı’ndan Tarsus Irmağı’na kadar Mersin ve Tarsus Gruplarının kontrolü altındaki saha “ Adana Sağcenah Mıntıkası ” adını almış, komutanlığına da Yarbay Şemsettin ( Salvur ) atanmıştır. 2- Tarsus Çayı’ndan Seyhan Irmağı’na kadar olan saha, “ Adana Solcenah Mıntıkası ” adını almış, komutanlığına da Jandarma Yüzbaşı Ali Ratip ( Sinan Tekelioğlu ) Bey atanmıştır .


1.4.MERSİN VE TARSUS’TA YAPILAN SAVAŞLAR[]

Yukarıda adlarını saydığımız Guruplar ve bu guruplara bağlı müfrezeler şu savaşları verdiler; Başnalar Savaşı, İçme Savaşı, Birinci Su Bendi Savaşı, İkinci Su Bendi Savaşı, Gudubes Savaşı, Emirler savaşı, Mezitli baskını, Tece baskını, Birinci Eshabıkehif Savaşı, Birinci Hacıtalip Savaşı, Bağlar Savaşı, Küçük Ziyaret Savaşı, İkinci Eshabıkehif Savaşı, Karadirlik Savaşı, Üçüncü Eshabıkehif Savaşı, Birinci Kavaklıhan Savaşı, Ballıca Savaşı, İkinci Kavaklıhan Savaşı, Karboğazı Savaşlarıyla işgalcileri Mersin ve havalisinden kaçmaya mahkum etmişlerdir.

1.5. Mersin ve Havalisinin Tahliyesi


1.5.1. Yenice ve Tarsus’un Tahliyesi[]

20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması’ndan sonra oluşturulan Tahliye Komisyonu’nun kararına göre Fransızlar, Adana ve havalisindeki yerleşim merkezlerinden Yenice’yi 19 Aralık 1921, Adana’yı 20 Aralık, Tarsus ve Hacıtalip’i 27 Aralık 1921’de, Mersin’i de 4 Ocak 1922’de tamamen tahliye etmiş olacaklardı.Bu tahliye plânı hemen hemen uygulandı. 19 Aralık 1921’de Yenice İstasyonu ile Sarıibrahimli köyü, 30. Alayın 2. Taburu tarafından işgal edildi.21 Aralık 1921 Salı günü saat 13.00’de Adana Muhafız Taburu’ndan alınan Bando Takımı ve bir bölük askerle birlikte özel bir trene binen Adana Mebusları Rifat ve Sabit Beyler’le Kars Mebusu Cavit Bey ve Muhittin Paşa trene binerek Tarsus’a hareket ettiler. Yenice’de halk ve mücahitler tarafından bayraklarla karşılandılar. Muhittin Paşa, halka: “Şimdi Tarsus’a şanlı bayrağımızı çekmeye gidiyorum.” dedi. Bu heyet Tarsus’a geldi. Tarsus halkı, kadın, erkek, yaşlı, genç ve çocuklar elleri bayraklı halde, sevinç ve coşku ile, müftünün ve herkesin duaları ile heyeti karşıladı. Çok sayıda kurban kesildi. Tarsus halkının bu sevinç gösterileri arasında, esnaf temsilcilerinin yaptığı geçit resmini takiben, Muhittin Paşa, bir subayın elindeki sancağı alarak, üç kez saygıyla öptü ve bu şanlı bayrak göndere çekildi .


1.5.2. Mersin’in Tahliyesi[]

Mersin’in Fransızlar tarafından tahliye edileceği gün yaklaşınca, şehirde bir “ Tören Komitesi ” kurulmuş ve bu komite üç günlük bir program hazırlamıştı. 4 Ocak 1338 ( 1922 )’de kuvvetlerimiz tarafından işgal edilecek olan Mersin, Fransız Tahliye Komisyonu’nun teklifi üzerine, 3 Ocak 1338 ( 1922 ) Salı günü işgal olundu. Mersin Grup Komutanı Binbaşı Ethem hazırlıklarını tamamlamış, şehrin doğu kapısına yaklaşmıştı. Grup Karargâhı ile 1. ve 2. Bölükler Bekirde köyüne, 3. Bölük Yalınayak köyüne, Solcenah Mıntıkası ve Grup süvarileri Karacailyas köyüne gelmişlerdi. Daha sonra bu birliklere, Adana’nın kurtuluşuna katılan Ankara Muhafız Alayı Bandosu ile Muhafız Alayı 3. Taburu’ndan Yüzbaşı Fasih ( Kayabalı ) komutasındaki 9. Bölük de katılacaktı.3 Ocak 1922 günü Sabah saat 07.00’de, Bekirde, Yalınayak ve Karacailyas’daki birliklerimiz yerlerinden ayrılarak, saat 09.30’da İstasyon civarına geldiler. Saat 10.00’dan önce savaş düzeninde yerini alan bu birlikler Adana’dan trenle gelecek olan heyet ile askeri bandoyu ve birliği beklemeye başlamışlardı. Mersin Mutasarrıfı Fahrettin, Merkez Komutanı Demir Ali, Biga Mebusu Hamdi, Mersin Mebusu Yusuf Ziya ve Millî Kuvvetler Komutanı Hacı Ömer Beyler’le, Müftü Efendi de gelecek olan heyeti bekleyenler arasındaydı. Mersin halkı da gün doğarken yola düşmüş, ellerinde bayraklarla gruplar halinde İstasyona gelerek sabırsızlık içinde trenin gelmesini beklemeye başlamıştı. Nihayet saat 10.30’da tren geldi. Trende bulunan 3. Tabur 9. Bölük , Mızıka Takımı ile beraber kolun başına alındı. Muhittin Paşa ile birlikte, kendisine Tarsus’ta katılan Suphi Paşa ve damadı Hakkı Bey, trenden indiler. Başkomiser Fevzi Bey nezaretinde Tarsus Caddesi’nde düzenlenen törende, halkın bayraklarla yaptığı coşkulu gösteri ve kesilen kurbanlar arasında, birliklerimiz karargâh binasına kadar yürüdüler. Burada yapılan konuşmaları takiben Fransız Bayrağı indirildi ve yerine Türk Bayrağı törenle çekildi. Bunu Muhittin Paşa’nın konuşması ve Müftü Efendi’nin konuşması izledi. 3-4 Ocak 1922 gecesi, belediye tarafından Ziya Paşa Gazinosu’nda, Fransız subayları, ordumuz subayları ve eşraf onuruna verilen bir ziyafette Muhittin Paşa, Mersin Mebusu İsmail Hakkı ve Biga Mebusu Hamit Beyler birer konuşma yaptılar. 4 Ocak 1922’de, Mersin’in ve bütün Çukurova’nın, Fransız kuvvetleri tarafından işgali fiilen sona ermiş, Cossard adını taşıyan yolcu gemisi ve limanda bulunan diğer iki gemiye binen Fransız unsurları, 4 Ocak akşam üzeri saat 16.00’da, deniz yoluyla hareket ederek yörede işgal altındaki bütün toprakları ve Mersin’i tamamen tahliye etmişlerdir. Adana Havalisi Kumandanı Muhittin Paşa da maiyetindeki heyetle birlikte 4 Ocak 1922’de Adana’yauğurlanmıştır .1970 yılına kadar 5 Ocak günleri yapılan Mersin’in kurtuluş günü törenleri, yukarıda verilen bilgiler doğrultusunda, ATASE Arşivi’ndeki kurtuluş günüyle ilgili kaydın ortaya çıkmasını sağlayan bir başvuru ve Genel Kurmay Başkanlığı’nın, İçel Valiliği’ne yazılı bilgi ve belgeleri ulaştırması üzerine 1970 yılından itibaren 3 Ocak 1922 gününe alınmıştır.


KAYNAKLAR:[]

1-KURTULUŞ SAVAŞINDA İÇEL/TARİH YAZMA KOMİTESİ 2-KAHRAMAN ÇUKUROVALILAR/İSMAİL FERAHİMŞALVUZ İstanbul-1937 3-KURTULUŞ GÜNÜ VE MERSİN YEREL TARİH ÇALIŞMALARI/ YEREL TARİH GURUBU 4-Milli Mücadele Döneminde Mersin Ve Havalisinde İz Bırakanlar, Ali ÇİFTCİ, Mersin 2002 5- Millî Mücadele'de Adana ve Havalisi (1918-1922) , 1999 , Kemal ÇELİK

==TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNE MERSİNDEN SEÇİLEN MERSİNLİ(MEZİTLİLİ) İLK MEB’US MEZİTLİLİ HAFIZ EMİN (İNANKUR) (Elvanlı’da 1.BMM’ne Seçilen İlk Meb’uslardan)==

1887 yılında Mezitli'de dünyaya gelmiştir.(1) Hafız Emin İnankur’un babasıyla ilgili bilgilere gelince: İrep (Rabia'nın yerel söylenişi) adındaki genç kız doğup büyüdüğü Lamas köyünden Mut'a gelin gider. {C Kocası ölünce çocuğuyla köyüne dönen İrep, oğlu Yahya'yı büyütür, okutur. Müderris Hacı Yahya Efendi'nin iki eşinden 4 erkek, beş kız 9 çocuğu dünyaya gelir.İlk eşi Meryem Hanımdan Hacı Veli, Fatma, Emin, Safiye, Ayşe dünyaya gelir. Eşinin ölümü üzerine evlendiği Hürü Hanımdan Mahmut, Mehmet, {C Meryem, Adeviye dünyaya gelir.Üçüncü çocuk Hafız Emin (İnankur), Konya'da öğrenim görmüş, hafız olmuş ve köyüne dönmüştür. Mersin'de oturan Hacı Yusuf Ağa'nın kızı Fatma Hanım'ın üç kızından biri Emine Hanım ile evlenmiştir. Oğlu Yakup, kızları Atiye (d.1915) ve Fatma (d.1918), Mezitli'de dünyaya gelmişlerdir. Müderris olmak isteyen Hafız Emin Efendi, eşi ve çocuklarını bırakıp Konya'ya gitmeyi düşünürken o sırada Çukurova'nın işgali üzerine köyünde kalmayı uygun bulmuştur.Bazı anı ve yazılarda "Müderris Emin Efendi" olarak söz edilmekte ise de rahmetli, Konya'da başladığı öğrenimini Milli Mücadele ve ailevi nedenlerle tamamlayamadığı için "müderris" olamamıştır. Babası Hacı Yahya Hoca Efendi müderris olduğu için "müderriszade" sıfatı daha uygundur.Kurtuluştan sonra ailece Mersin'e yerleşen Hafız Emin (İnankur)1926 yılında Mersin'de vefat etmiştir. Mezarı Vasiyeti üzerine Küçükfındık yaylasının Nohutharmanı mevkiindeki Söğütlü'de bulunan kabristanda babasının mezarının yanındadır.

Mücahit gazilerden merhum Rıza Bozkurt, 5 Ocak Kurtuluş Bayramlarından birinde yaptığı konuşmada, Atatürk'ün Mersin ziyaretindeki sorusunu cevaplayanın Emin Hoca olduğunu söylemiştir. Emekli öğretmen merhum Rauf Erdil "Atatürk'ün Mersin Gezileri (Mersin1988)" kitabında "Büyük Askerin sorusuna topluluk arasından eski bir asker olan Mezitli köyünden Emin Efendinin cevap verdiğini" (s.7) yazmıştır. Nedense {C anılarını yazanlardan Mithat Toroğlu'nun "bir köylü", Taha Toros'un "yürekli bir Türk", Lütfi Oğuzcan'ın "bir eski asker", Şeref Genç'in ve Fikri Mutlu'nun "kısa boylu bir köylü" diyerek geçiştirdikleri Mezitlili Hafız Emin Hoca, aynı adı taşıyan ve 4.,5.,7. dönemlerde İçel milletvekili seçilen Silifkeli Emin İnankur ile karıştırılmaktadır.

(1) Gündüz Artan, İçel Tarihi,Mersin 2001,sh.12,13.Mezitli köyü, o yıllarda Silifke karayolunun 1-2 km. kuzeyinde, şimdi "Eski Mezitli" denilen yerdeydi.Mezitli adının "insanları meziyetli"den kaldığını söyleyenler varsa da "antik dönemde Soloi-Pompeipolis liman kentinde esir ve kölelerin mezat ile satılmasından kaldığı" görüşü de dikkate alınmalıdır. Sözlüklerde "çoğaltılmış, büyümüş" yazıyor.

Hafız Emin İnankur Hoca, soyadı kanunundan önce 1926 yılında vefat etmiştir. Soyadı kanunu çıkınca kardeşleri ve çocuklarına, bazı kişiler İnankur soyadını almalarını önermişlerdir. Oğlu Yakup, İnankur soyadını almış, kardeşleri değişik soyadları almışlardır. Aynı ad -ve oğlunun aldığı soyadı- nedeniyle, Mezitlili Emin Hoca Efendi ile Silifkeli Emin Bey (İnankur)'i karıştıranlar olmuştur. Unutulmayacak Özellikleri Hafız Emin (İnankur) hakkında edindiğimiz bilgileri dört maddede sıralayabiliriz.

1. Milli mücadelenin başarılması için köyünde ve çevre köylerde çalışmış ve Mersin Müdafaa-i Hukuk Teşkilatında veznedar üye olarak görev yapmıştır.(Kurtuluş Savaşında İçel,sh.169,171) 2. Fedai Müfrezeler Kumandanı Emin Resa-Arslan Bey'e karşı tutumu dikkati çekmektedir. Emin Arslan'ın askeri bir yanılgısı sonucu Mezitli baskınında köy camisi, okulu ve beş evin yakılmasından başlayan ve keyfi tutumundan büyüyen hoşnutsuzluğun 4. Mıntıka Komutanı Binbaşı Emin Mengenli'nin bizzat Silifke'den Elvanlı'ya gelerek soruşturması ve çözümlemesiyle sonuçlanan olaylarda Emin Hoca'nın adı sıkça geçmektedir. 3. 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplanacak Büyük Millet Meclisine gönderilecek mebusların seçiminde, mebus seçilmesi ve sonrası da onunla ilgili önemli bir konudur. 4. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 17 Mart 1923 günü Mersin ziyaretinde "Sizler neredeydiniz?" sorusuna cevabı konusunda gerçekler.Bu dört konuda -bulabildiğimiz- bilgileri aktaralım:

Kuvayı Milliyede Hizmetleri Hafız Emin Hoca, Çukurova'nın işgali üzerine, Konya'ya gitmekten vazgeçip köyünde kalmıştır. 20 Şubat 1919'da Ermeni çetelerin Tece köyünü basarak evleri ateşe vermeleri, toplu öldürmeler ve yağmalar yapmasından sonra bir süre eşinin Mersin'de Hamidiye mahallesindeki evinde ailece kalmış iseler de tekrar Mezitli'ye dönmüşlerdir.5 Nisan 1920 günü Mezitli baskını, Emin Hoca'yı çok üzmüştür. (2) Onun, akranları ve yöremizin kuvayı milliye mücadelesinin ölümsüzleşen kahraman mücahitlerinden bir çoğu ile örneğin Veli Haşim, Mustafa Nail, Osman Senai (Muzaffer, Koçaşoğlu) ve Ömer Lütfi (Kutay, Hacı Bey) Beylerle dostluğu vardır.

(2) Mezitli baskını hakkında şu bilgileri hatırlamalıyız:"Fedai Müfrezeler Kumandanı Emin Resa-Arslan (Karakaş)'ın işgal kumandanına bir ultimatom vererek Mersin'in 10.000 kişilik bir kuvvetle sarıldığını, 48 saat içinde şehri boşaltmazlarsa zorla gireceklerini bildirmesi üzerine 5 Nisan 1920 günü 300 kişilik iki Fransız taburu, bir süvari bölüğü ağır silahlarla donanmış olarak Mersin'den hareket etti. Mezitli köyüne kadar ilerleyen Fransızlar köyü işgal edemeyince köyü ateşe verdiler, hayvanları alarak Mersin'e döndüler. (Zeki Sarıhan. Kurtuluş Savaşı Günlüğü. Ankara 1993)""Dört bacalı, iki direkli bir Fransız zırhlısı, önünde iki torpido ile Mezitli önüne gelerek tepeleri ve köyü üç saat bombaladı. Köyde cami, okul ve beş ev yandı. Fransızların asker çıkarma girişimi fedailer tarafından önlendi. Kara yoluyla gelen bir bölük Ermeni gamavorları da perişan halde Mersin'e kaçtı. (Şeref Genç. Kuvayı Milliye Dergisi)""Mezitli'de 20 mevcutlu Süvari müfrezesi vardı. Kıyaslanamıyacak kadar üstün sayıda düşmanla kısa bir süre çarpışmış, bir şehit vermiş ve çekilmek zorunda kalmıştı. Top ateşleri ve düsman saldırısı karşısında köylüler Cerman sırtına çekilmişti. Köyün alt kısmını ateşe veren ve bulduğu bütün hayvanları toplayan düşman öğleye doğru Mersin'e dönmüştü. Gerçeğe aykırı söylentiler de eklendiği için köyler halkı üzgün ve hoşnutsuzdu. Müfreze kumandanlarına şikayetçi oldular. (Şeref Genç. Kuvayı Milli Dergisi)"1 Mayıs 1920 günü Çevlik'te kurulan Mersin Müdafaa-i Hukuk teşkilatında veznedar; bir ay sonra 1 Haziran 1920'de Hacı Ömer Bey'in başkanlığında Erçel'de yeniden oluşturulan heyette de aza olarak görev yapmıştır. (3)

7 Mayıs 1920 günü Mersin Grup kumandanlarının, Emin Arslan'ın başkanlığında Çevlik köyündeki toplantıda bulunan Emin Hoca, köylerden silahlı yardım temini için görevlendirilmiştir.(Bu toplantıda, {C Mersin'den gelen, sigara kağıdına yazılmış bir nottan, 10 Mayıs sabahı düşmanın kara ve denizden topların himayesinde ağır makineli tüfekle takviyeli 1200 mevcutlu bir taburla, su bendini onarmak üzere Karaisalı köyü yönünde taarruz edeceği öğrenilmişti.)

Emin Resa ile Uyumsuzluk Karargahı Tömük'e taşınan Fedai Müfrezeler Komutanı Emin Resa (Arslan, Karakaş)'nın mücahitlerden bazıları aleyhindeki söz ve davranışları rahatsızlık yaratmıştı.


4. Mıntıka Kumandanı Binbaşı Emin (Mengenli) Bey'in hatıralarında (Şeref Genç tarafından Kuvayı Milliye Dergisinde dizi halinde yayınlanmıştır) bu konudaki gelişmeler anlatılmaktadır. (Sayı: 151) Aralarındaki yazışmalardan sonra Müfreze komutanlarından bir kısmı (Mersin Jandarma Gönüllü Birliği Kumandanı Galip (Tekin), Mustafa Nail, Ali Rıza, Osman Senai/Muzaffer, Veli Haşim) 10-11 Nisan 1920 {C Günleri Mersin'in Çevlik köyünde Deli Bey'in evinde toplandılar. İki gün süren toplantıda Emin Aslan'ın davranışlarını görüştüler. Kararlar aldılar. Tömük'teki Fedai Müfrezeler karargahı çevrilerek Emin Arslan'a kumandayı kendilerine bırakması bildirilecek, direnirse tutuklanacaktı. Bu kararları Silifke'de 4. Mıntıka Kumandanı Binbaşı Emin (Mengenli) Beye duyurdular. Müfreze kumandanlarının kararını 13 Nisan günü öğrenen Hafız Emin Efendi, Mezitli köyü ileri gelenlerinden iki arkadaşını yanına alıp Mezitli'deki Süvari, Tece'deki 4. Bölük kumandanlarıyla görüşerek durumu anlattı, yardımcı kuvvet göndermelerini sağladı, Tömük'e geldi. Emin Arslan'ın karargahı, Jandarma Veysel Çavuş tarafından basıldı. Emin Aslan tevkif edildi, silahı alındı, yanındaki askerlerin silahlarının mekanizmaları çıkarıldı.

Emin Arslan'ın odasına yönelen Emin Hoca:

-Ne diyorsunuz, düşman taarruza geçmek üzeredir. Vakit geçirmeden düşmana karşı koyacak tedbirleri alınız; ikinci bir Mezitli faciası yaratılmasın, narasını savurmuştur.Emin Arslan Bey, konuşma yeteneğiyle ve duygulu sözlerle gelenleri yatıştırmış, bir süre sonra imdadına yetişen askerlerle tutuklanmaktan kurtulmuştur. (Emin Arslan, o sırada kendisini öldürmek istedikleri şayiasını çıkarmıştır.)

(3) 20 Haziran 1920'de kurulan Tömük Müdafaa-i Hukuk teşkilatının başkanı Emin Hoca'nın ağabeyi Veli Efendi'dir. (Kurtuluş Savaşında İçel. s.169-171)

Durumdan haberdar edilen 4. Mıntıka Kumandanı ve Silifke Askerlik Şubesi Reisi Binbaşı Emin (Mengenli) yaylı arabayla Silifke'den 13 Nisan 1920 akşamı Tömük'e gelmiştir. Emin Arslan'ı, Emin Hoca'yı ve maiyetlerini yanına alarak nahiye merkezi Elvanlı köyüne gelmişlerdir. Emin Aslan, Emin Hoca ve arkadaşlarının ifadeleri geç saatlere kadar sürmüştür. Binbaşı Emin (Mengenli) Bey, ertesi gün yazılı emirlerle Mersin'den Galip, Mustafa Nail, Silifke'den İsmail Safa, Emin (İnankur) Beylerle Mut Müftüsü Nadir Efendiyi Elvanlı'ya çağırdı.Onlarla yapılan görüşmeler sonunda 18 Nisan 1920 tarihli yazılı emriyle "mıntıka ikiye ayrılmış; Mersin mıntıkasına Emin Arslan, Tarsus mıntıkasına Yüzbaşı Yaşar Bey kumandan olarak tayin edilmişlerdir." (4)

Meb’us Seçilmesi Emin Aslan Karakaş, Yedek Teğmen Lütfü (Oğuzcan) Beyi 6. Bölük Kumandanlığı ve Elvanlı Nahiye Müdürlüğüne tayin etmiştir. O günlerde Ankara'dan Mustafa Kemal Paşa'dan 23 Nisan 1920 günü Ankara'da hazır bulunacak şekilde mebus seçimi yapılması hakkında telgraf emri gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa Mersin Sancağından beş mebus seçilmesini, kendisinin aday gösterdiği dört kişinin yanına bir kişinin mahallen seçilmesini bildirmiştir. Gönderilen talimata göre Lütfü Bey, 15 Nisan 1920 günü civar köylerdeki Müdafaa-i Hukuk ve ihtiyar heyetlerini Elvanlı'ya davet etmiştir.13 Nisan 1920 günü ellidört kişinin katıldığı toplantıda Nahiye Müdürü ve mülki amir olarak seçimi idare eden Lütfü Bey, dört aday hakkında bilgi verdikten sonra beşinci mebusu kendi aralarından seçmelerini bildirir. Hazır bulunanlardan bazıları önerilir, hiçbiri kabul etmez. Bunun üzerine gıyabında Mezitlili Hacı Yahya Efendizade Hafız Emin Efendi üzerinde ittifakla mutabık kalınır. Hemen mazbatalar hazırlanır, imzalanır, mühürlenir ve İsmail Safa Beye teslim edilir. Mezitlili Emin Efendi sonradan istifa etmiş ve yedeksubay Ziya (Eraydın) Bey mebus olmuştur. (Lütfi Oğuzcan. Kuvayı Milliye c.9, sayı:104 Nisan 1969) [Soruşturma için Elvanlı'ya davet edilen zevat da bu seçimi izlemişlerdir.]Emin Hoca'nın mebus seçilmesini neden kabul etmediğini kayıtlardan bulamadık. Eşi ve üç çocuğunu köyünde bırakmasının güçlüğü gibi ailevi nedenlerle bu karara vardığı kanısındayız.

(4) Mıntıka ve müfreze kumandanlarına haber vermeden Fransızlara verdiği ültimatomla onları kışkırtarak Mezitli baskınına neden olan askeri bilgisizliği; baskın sırasında karargahı Karahadırlı sırtlarına çekmesi; uydurma raporlarla üst makamları aldatması ve müfrezeler için toplanan yardımları Müdafaa-i Hukuk'a aktarmadığı hakkındaki yolsuzluk söylentileri; Mustafa Nail ile Efrenklilerin arasını açmaya çalışması, müfreze kumandanları hakkında azil girişimleri; Fransızların Tarsus'tan sınırdışı ettikleri Salih (Güreş)'in Tömük'te Emin Resa tarafından tutuklanması, Kozanlı Mustafa Nail tarafından serbest bırakılması gibi konuları görüştüler.

"Yemendeydik Paşam!"

Hafız Emin (İnankur) Efendi, kurtuluştan sonra ailece Mersin'e yerleşmiştir. Mustafa Kemal'in 17 Mart 1923 günü Mersin'i ziyaretleri sırasında Emin Hoca, ailesiyle Mersin'de oturmaktadır. Kızı Atiye Özus Hanım(5), o gün 8 yaşında Gazipaşa İptidaisi (ilkokul) öğrencisi olarak Gazi'yi Mersin istasyonunda karşılamalarını, öğretmenleri Fehmi (Özgüner) Bey'in besteleyip öğrettiği "Hoşgeldin ey halâskar kumandan Hoşgeldin ey münci-i âlişan Sayende güldü bu nasiyeler Yaşa Paşa, sen bin yaşa Güzel Mersin baştan başa Kutluyor sizi Gazi Paşa. Aziz vatan ilham ile Yaşa Paşam binler yaşa" marşıyla karşıladıklarını hatırlamaktadır.

Gazi Mustafa Kemal Paşa ve eşi Latife Hanım, kendilerini karşılayanlarla birlikte, İstasyon caddesinde Mersinlilerin coşkun sevgi gösterileri ve pencerelerden, balkonlardan atılan güller,konfeti arasında Belediyeye doğru yürümektedir. Sağlı sollu evlerin ve binaların kime ait olduğunu yanındakilere sormaktadır. (Bazı yazılarda bu sırada geçtiği söylenen önemli konuşmanın, Gazi'nin Mersin Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Binasını [şimdi Mücahitler Caddesinde, Kızılay dispanserinin yanındaki köşede üç katlı bina] ziyaretinde geçtiğini, orada bulunanlardan Fikri Mutlu Kuvayı Milliye Dergisindeki yazısında (Sayı: 128) anlatmıştır. Gerçeği aktaran bu yazının bir bölümü şöyledir:"Kısa bir hasbıhalden sonra büyük misafir sordular:

-Bu bina kime aittir?

Cemiyet Başkanı Hacı Bey, bir Ermeniye ait olduğunu beyan ettiler. Bunun üzerine sinirlice bir halde Paşa:

-Arkadaşlar, istasyondan Hükümete gelinceye kadar yolun iki tarafındaki binaların kimlere ait olduğunu sordum. Ermeni ve Rumlara ait olduğunu söylediniz.

Bu adamlar bu binaları yaparken sizler ne yapıyordunuz? Karşılarında ve ayakta duran kısa boylu bir köylü yüksek sesle:


-Paşam bizler Yemen'de, Balkanlarda, Zeytin'de askerlik yapıyor ve nöbet bekliyorduk. Yüzlerinin hattı değişir gibi oldu ve derhal konuyu değiştirdiler." {C Atatürk, tüm Anadolu insanının ortak kaderini dile getiren bu beklenmedik cevabı, yakın arkadaşlarına aktarırken "hayatta karşılığını bulamadığım sözlerden biri de bu olmuştu" demiştir.(6)

Dış linkler[]

Advertisement