|
←EÇS/10/57 | Evliya Çelebi Seyahatnamesi 10.Cilt Evliya Çelebi |
EÇS/10/59→ |
dır. Hattâ kalenin güney tarafında toprak altında baruthane olan yerde kâfirler zamanında Erşek şehri adı ile bir büyük şehir varmış. Hâlâ bağlıktır. Bu bağların bir ucu Süleyman Han tepesine varır. Bir ucu kaleden bir top menzili uzakta, Şoşkot deresine varıncaya kadar baştan başa dağlardır. (Osmanlı askerine sıladır, mahsulümüz helâl olsun.) dediklerinden bütün gaaziler sulu meyve yemekten bıktılar. Meyveleri, havası, şehir halkının rengi, lisanları, iş ve kazançları, elbiseleri hep Budinli gibidir. Yüzelli parça mâmur köyü vardır. Buradan sonra beşinci gün Sadrazam Köprülü-zâde Fazıl Ahmed Paşa deniz gibi askerle Estergon kalesi altına gelüp, çadırlarını dikti. Estergon, Tepedelen, Baruthane, Ciğerdelen kalelerinden o kadar top şenlikleri oldu ki, yer gök ve felek kubbesi güm güm gümledi. Her taraf siyah dumandan, görünmez oldu. Bir saat sonra Estergon kalesi siyah dumandan sıyrılıp, beyaz nur gibi göründü. Bütün bedenleri sancak, bayrak, flandıra ile süslenmişti. Hemen vezir-i âzam durmadan Tuna nehri kenarına altı oda yeniçerileri ile Zağarcı-başı İbrahim Ağayı ve Kadı-zâde İbrahim Paşayı, Söhrab-Mehmed Paşa, Kaplan Paşa, Hısım-Mehmed Paşa ve bütün eyâlet askerini, Tuna'dan gemilerle karış Uyvar toprağına geçirüp, karşı tarafta gemiler üzerinde köprü yapmaya, başlattı. Estergon tarafında da köprü yapılmaya başlanıp, bir gecede on adet gemi, sadrazam tarafından, yedi gemi de karşı taraftan yapıldı. Ve gündüz durmadan köprünün tamamlanmasına çalışıldı.
Sergüzeşt: Allah'ın hikmeti, Kadı-zâde İbrahim Paşa efendimiz köprü yapmağa karşı tarafa gemilerle geçti. Bu hakîr, Estergon temâşası içün beri tarafta kalıp, tâyinatımız olmadığından onbir baş atlarımız ve adamlarımız aç kaldık. Zahire elde etmek için beş adet gülâmımla ve on adet arkadaşlarımızla Estergon'un batısına beş saat gidüp, bir güzel yulaflı ve arpalı tarla bulup, bütün atlarımızı yığın yulafa salıp, biz dahi arpa demeti döğmeye başladık. Derhal birer yük arpa elde ettik. (Bre medet, asker bu tarafa gelmeden biraz daha arpa dövelim) derken, gördük ki, üçyüz adet atlı gaazi yiğitler bize