Yenişehir Wiki
Advertisement


EÇS/11/41 Evliya Çelebi Seyahatnamesi 11.Cilt Evliya celebi
Evliya Çelebi
EÇS/11/43

Han, askerim, vezirlerim, evlâdımdan hangisi bu hudud mil­lerinden içeriye girerse iflah olmayıp mağlûp olsunlar diye beddua etmiştir. Doğrusu lanet olunmuş sınırdır. Rab neh­rinden içeri girdiğimiz için kırk ellibin askerimiz helak oldu. Bundan sonra Yanık kalesine giden İslâm askeri yanar, Bec'e giden piç ve hiç olur. Prag'a giden asker ferağ olur. Allah göstermesin..


İki elçi, Sultan Süleyman'ın yaptırdığı miller üzerine çıktılar. İki taraftan tercümanlar gidip gelmeğe başladı. Bi­zim paşanın silâhdar, çuhadar, üsküfleri, çarkap, tirkeş ve kemer kuşaklarıyla bütün silâhlı iç ağaları, temiz matara­cıları ve temiz giyinmiş şatırlarıyla durup, İstolsi-Belgrad odabaşısı Hacı Mustafa Paşa ve Estergon paşam iskender Pa­şa ve tercümanlar ile konuşurdu. Bazı odabaşılar ve tercü­manlar öteye beriye varıp gelip, iki tarafın elçilerini orta mi­te getirip elele sıkışıp barış olmasına çalışırlardı. Bu miller Komran kalesine yarım saat yakındır. Bunların karşı taraf­ları Tuna aşırı Uyvar kalesi içinden geçen Litre, Vak Tunaya karıştığı yerdir. Bu sırada sonunu düşünen kâfir elçisi ye­rinden kalkıp salınarak bizim paşanın ayağına doğru geldi­ğini bizim paşa görünce iskemle üstünden kalkıp o da orta mile doğru gitmeğe başladı. Elçiler sanki karıncaya binmiş giderlerdi.. Kâfir elçisi de karınca basmaz yürüyüştt ile yürü­yerek, bizimki de öylece vararak orta milde birbirlerinin el­lerine yapıştılar. Birbirlerini ağırladılar. İkisi orta milin di­ninde birer iskemle üzerine oturup barış için çekiştiler. So­nunda saadetlû pâdişâhın hatt-ı hümâyûnu gereğince barışı yirmi iki yıl üzerinden yirmiiki madde ile kabul ettiler. Me­ğer başı yumuşak bir kefere imiş, bizimki onun yanında inadcı imiş.. Zerre kadar kâfirin dediklerini kabul etmedi. Çünkü Gürcü Paşadan ve Köprülü oğlundan korkardı.

Nihayet bizim tercümanlar ve ihtiyarlar onların elçisine «Buyurun, müslüman elçisi on adım yürüdü, siz de o kadar yürüyün, paşa sizi bekler» derler. Onların tercümanları ve ih­tiyarları da bizim paşanın elini eteğini öperek «Sultanım, bi-


İÇ LİNKLER[]

DIŞ LİNKLER[]

Advertisement