|
←EÇS/11/52 | Evliya Çelebi Seyahatnamesi 11.Cilt Evliya Çelebi |
EÇS/11/54→ |
şehrin bağlarında öyle fisk ve fücur, iyş ve işret ettiler ki, nice bin kâfirler ile papaslar ile ellerinde buhurdanlarla sokaklarda dolaşıp kiliselere gittiler. Şehrin ortasından küçük bir su geçer. Nehrin iki tarafı baştan başa bağ ve gülistandır. Köşkler, fıskiyeler vardır. Bec âyânı bu şehrin bağlarında aylarca zevk ve safa ederler, bütün dilberler şehirden geçen nehirde yüzer ve rakının keyfi ile birbirleriyle kucak ku -cağa olurlar. Mahbub ve mahbubesi meşhurdur. Hattâ avretleri bizim Osmanlılarla beraber oturup içki içerler, kocası bir şey demeyip dışarıya gider. Kendi aralarında ayıp değildir. Çünkü bu kâfir diyarında hüküm, avretindir. Meryem Anadanberi böyledir. Nehir üzerinde sanatlı un değirmenleri vardır. Siyah barut değirmenleri vardır ki gören şaşırıp kalır.
Paşa efendimiz burada bir hafta oturduktan sonra Budin vezirine bildirdi. Ertesi gün kral tarafından baş defterdar gelip paşaya bir hanto araba getirip buyurun kralımız size selâm eyledi, Sultan Süleyman otağı bağında sultanıma ziyafet eyledi ve sultanıma kendi arabalarından bir araba gönderdi» deyince elçi paşa :
— Baka inadcı murdar tercüman mikel! Biz burada habsolunup ziyafet yemeğe ve iş ve kazanç içün gelmedim. Heman bana şifa verici bir haber getirin.. Yoksa, Allah alimdir, sabahleyin Budin'e giderim.
Deyince:
— Sultanım, işte pazar günü mübarek günümüzdür. İşte yakın geldi. O gün alay ile girersiz, buyurun, siz safa edüp, misafirimizsiz. Bir yemek yiyüp seyir ve temâsâ edüp, yine gelin..
— Gitmem, hey mel'un! İşte adamlarım çoktur, onlar gitsinler! Deyince paşadan izin alıp Bec tarafına üçbin adım gidip bağlar
İçinde.
Süleyman Han otağı kalesine geldik. Bu otağın büyük kapısı önüne gelince çasarin bütün divan erbabı bizi karşılamağa çıktı. Buraya «irince hepimiz şaşırdık. Sultan Süleyman'ın otağı, maksureleri, sofaları ve divanhanesinde durup, bütün atlarımızı dışarıya çıkardılar. Birçok tecrübe görmüş adamlarımız «niçin atlarımızı dışarı çıkardı-