Yenişehir Wiki
Advertisement


EÇS/11/85 Evliya Çelebi Seyahatnamesi 11.Cilt Evliya celebi
Evliya Çelebi
EÇS/11/87


TERTİP ÜZERE ÂL-İ OSMAN HEDİYELERİ YÜRÜMEĞE BAŞLADI

Paşa önce pâdişâh sorgucunu öpüp basma koydu. Sonra kralın eline verdi. Kral da şapkasına soktu. Heman paşa cevahir ve murassa topuzu öpüp çasara verdi. O da ayağa kalkıp topuzu divüp ehline gösterdi. Hepsi baş açıp duâ ettiler. Sonra hepimiz çasar önündeki sofa üzerinde bütün Hiten miski, ham anber, mâverdî öd ve bütün destar-ı Muhammedi, kuşaklık, sırmalı hil'atlar meydana geldi. Çasarın fermanı ile evvelâ bir hil'at valdesine, biri baş vezire, biri baş papaşa giydirildi. Rab suyu çenginde ölen Zirin oğluna bir hil'at giydi­rildi. Çasar, eline bir gümüş külünk verip ban oldu. Daha sonra diğer vezirlerine, beylerine, iş erlerine, kapudanlarma, komisar ve arşak-larma hil'atlar giydirildi. Sonra bütün altın işlemeli ipek halılar gel­di. Derhal duvarlara gerdiler. Sonra bütün ağalar aşağı divanhaneye indiler. Ama bugün açlıktan hepimiz tamam olduk. Ne su, ne şerbet, ne kahve, ne bir lokma yemek... Âl-i Osman divanını burada hatırla­yıp, Osmanlı devletinin nimetinin kıymetini anladık.

Paşa çasara «Pâdişâhım, krala olan muhabbetinden kendi atların­dan iki at gönderdi, teşrif buyurub görün» deyince heman kral eteği­ni beline dolayıp dört kat aşağı indi. Gördü ki, cevahire garkolmuş atlar.. İmrahoruna teslim etti.

Küheylânın garib görünüşü: Atlar kâfirlere teslim edildi. Egersiz, diba çulu tarifi adlı namlı küheylân, siyah şapkalı kâfirleri görüp, müslüman kıyafetinde kimse olmadığını görünce hemen iki ard ayağı üzere kalktı, yularını tutan iki kâfiri şapkalarına ön ayaklarıyla vurarak beyinlerini dağıttı. Heman cesaret gösterip birkaç kâfir, atın yularından yapışmak istediler. Dört kâfiri de tepeledi. Saray meyda­nındaki kâfirlerin içine girip hepsini birbirine katıt. At tam yarım saat yıldırım gibi saray meydanını allak bullak etti. Paşa heman (bre şu atı tutun!) diye ahır halifelerine ferman etti. Bir beyaz külâhlı yedekci (gel ceyhunum gel!) deyince atın gözlerinden kanlı yaşlar akıp kişneyerek yedekcinin yanına geldi,

Elçi paşaya hakir dedim ki: «Sultanım, bu at bir gazi attır, biz­zat Âl-i Osman pâdişâhı binmiştir. Bu at bu meydanda bu kadar rüs-






İÇ LİNKLER[]

DIŞ LİNKLER[]

Advertisement