Yenişehir Wiki
Advertisement
179.Sayfa Evliya Çelebi Seyahatnamesi 9.Kitap Evliya celebi
Evliya Çelebi
181.Sayfa

İnsanoğlunun san’atları : Bu kilise yakınında dörtköşe yekpâre mermer üzerine tunçtan bir siyah fil yapmışlar. Kulakları , başı ve hortumu hareket edüp, gözleri saat rakkası gibi dönmekte idi. Öğle vakti fil harekete gelüp, bir ses çıkarup, hortumunu göğsüne oniki kere vurup, sesi göklere ulaşırdı. Bundan öğle vakti olduğu anlaşılırdı. Yemek yerlerdi. Başka vakitte yemek yemezlerdi. Çünkü çoğu perhiz ile geçinirlerdi. Hakîr papazlarla anlaşarak bir çok kere bu kiliseye girüp, seyrettim. Sağ taraftaki açık duvarın yüzüne elli adım uzunluğunda bir cennet resmi yapmışlar ki, insan görünce ruhunu teslim edüp, cennete gireceği gelir. Karşı tarafında bir karanlık duvarın yine elli adımlık yerinde cehennem resmi yapmışlar ki, Sırat Köprüsünü gören doğru yola gelir. Mizânı esvel deresi, gayyâ kuyusu pek güzel resmedilmiştir. Bunları öyle resmetmişler ki, bütün ressamlar bir yere gelse böyle cennet ve cehennem resimlerini yapamazlar. Çünkü Frenk nakkaşı , Allah’ın resmini yapıp, öyle bir cehennem resmi yapmış ki, o cehennem dereleri içinde neft ve katran, yakıcı ateş içinde kebab edilenler, zebâniler, deve gerdanı gibi yılanlar, çiyanlar ve akrepler sokarak her adamın ıstırabını görenler ölmeden yiyip, içmekten el çekeceği gelir. İnsan korku içinde kalır. Hulâsa bu kilisenin tasvirinde fayda yok gibidir amma bu kadar sene seyâhatimiz esnasında böyle acâip eser görmediğimden küstahça bu kadar yazdım. Mevzuumuza gelelim: Bu Kâşe şehri altına serdar Hüseyin Paşa askeri arkadaşlarımızla varıp (Haller Gabor)’u krallığa istediğimiz vakit Kâşe halkına haber gönderüp, <<Dışarıda Tâun vardır, İsa Aleyhisselâmın doğduğu gündür, birkaç gün sabredin>> demiş. Meğer geciktirmelerinin sebebi Hz. İsa’nın doğumu bahanesiyle bize deniz gibi askerlerini göstermekmiş. Beşinci gün bizim askerden on adam ile (Mektupları getirin) diye başları deve kuşu tüylü ve siyah şapkalı Avusturyalılar geldi. Bizden Mustafa Oda başı ile onbir adam ve birde hakîr, ile oniki olup, mektupları alarak Kâşe’ye girdik. Gözlerimiz bağlanarak kapudan sarayına varup, bir iskemlede oturduk. Kapudanda gelip oturdu. Elin


Advertisement