Emanet | |
---|---|
4/48 إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤدُّواْ الأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا - Emâneti Ehline Veriniz! değil Emaneti ehline iade ediniz - En tüeddu; iade ediniz, demektir. İta ediniz - veriniz demek değildir. Emanet sıfatı - Fe-ruddû | |
Kavramlar | Emanet - Eminlik. İstikamet üzere bulunmak. |
Yakın kavramlar | EMAN Korkusuzluk - Af ve yardım dileme. Eminlik. (Bak: Aman)Vedîatu'llâhız Vedîatu'llâhız vedîatu'llâhız- |
Cem'i | EMANAT (Emanet. C.) Emanetler - . Şehr emâneti, Rusumat emâneti Sandık emaneti EMANETDAR f. Kendisine birşey emanet edilen kimse, emanetçi. EMANETDARÎ f. Emanetçilik. EMANETEN Emanet yoluyla, emanet olarak. * Bir resmî daire tarafından bizzat, ihale şeklinde ve iltizam suretiyle olmayarak. |
İmitasyon Türkçesi | saklam |
Atasözleri | Berber berbere benzer ama, başın Allah'a emanet - Emanet eşeğin yuları gevşek olur |
Deyimler | Az: əmanət - tk: amanat - tr:orunçak |
* Birisine koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için bırakma. Emniyet edilip inanılan şey.
(Dinimiz, emaneti ehline bırakmamızı emreder. İdare makamları da birer emanettir. Hz. Ömer (R.A.) halifelik makamına getirilince şöyle demiştir: "Ey insanlar! Ben Allah ve Peygamberimize itaat ettiğim sürece, siz de bana uyun ve itaat edin. Doğru yoldan saparsam, kılıçlarınızla beni doğrultun." Demek ki müslüman hata ve haksızlık karşısında pasif kalamaz.) |
EMAN Korkusuzluk.
EMANAT (Emanet. C.) Emanetler.
EMANET Eminlik. İstikamet üzere bulunmak.
- Birisine koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için bırakma. Emniyet edilip inanılan şey.
- Başkasının hukuku emniyet edilip, inanılabilen.
- Osmanlılar Devrinde bazı devlet dairelerine verilen isim. Şehr emâneti, Rusumat emâneti gibi...(Dinimiz, emaneti ehline bırakmamızı emreder. İdare makamları da birer emanettir. Hz. Ömer (R.A.) halifelik makamına getirilince şöyle demiştir: "Ey insanlar! Ben Allah ve Peygamberimize itaat ettiğim sürece, siz de bana uyun ve itaat edin. Doğru yoldan saparsam, kılıçlarınızla beni doğrultun." Demek ki müslüman hata ve haksızlık karşısında pasif kalamaz.)
EMANETDAR f. Kendisine birşey emanet edilen kimse, emanetçi.
EMANETDARÎ f. Emanetçilik.
EMANETEN Emanet yoluyla, emanet olarak.
- Bir resmî daire tarafından bizzat, ihale şeklinde ve iltizam suretiyle olmayarak.
Vedîatu'llâhız Vedîatu'llâhız vedîatu'llâhız
Emanet Eminlik. İstikamet üzere bulunmak.
Birisine koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için bırakma. Emniyet edilip inanılan şey.
Başkasının hukuku emniyet edilip, inanılabilen.
Osmanlılar Devrinde bazı devlet dairelerine verilen isim. Şehr emâneti, Rusumat emâneti gibi...
(Dinimiz, emaneti ehline bırakmamızı emreder. İdare makamları da birer emanettir. Hz. Ömer (R.A.) halifelik makamına getirilince şöyle demiştir:
"Ey insanlar! Ben Allah ve Peygamberimize itaat ettiğim sürece, siz de bana uyun ve itaat edin. Doğru yoldan saparsam, kılıçlarınızla beni doğrultun."
Demek ki müslüman hata ve haksızlık karşısında pasif kalamaz.)
İmitasyon Türkçe[]
- [1] saklam
Atasözleri[]
- Berber berbere benzer ama, başın Allah'a emanet
- Emanet eşeğin yuları gevşek olur
Deyimler[]
- Rabbime emanet
- az: əmanət
- tk: amanat
- tr:orunçak