Bakınız: hal |
[]
Ad[]
- [1] Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların bütünü.
- [2] davranış, görünüş biçimi.
- [3] güç, derman
- [4] [[{{{2}}}#
|{{{2}}}]] istenmeyen, üzücü durum, dert, tasaMecaz. مجاز. Mecaz-ı mursel . مجاز مرسل. Mecaz-ı akli . مجاز عقلى- [5] [[{{{2}}}#Şablon:Eskimiş|{{{2}}}]] İçinde yaşanılan anda sahip olunan koşullar.
- [6] [[{{{2}}}#Şablon:Dil bilgisi|{{{2}}}]] durum
- [1] durum
- [1] Hâline bakmadan Avrupa'ya geziye gitmiş.
- [2] Senin hâlini bugün hiç beğenmedim.
- [3] Bugün bahçeyle uğraşacak hâlim yok.
- [4] Geçen gün sinemaya gittiğimizde başımıza ne hâller geldi, bir bilsen!
- [5] "Bugün yazılan her kitap hâlden istikbale bir habercidir. Hâl dediğimiz şey yarından sonra mazi olacaktır."- Y. K. Beyatlı. (Kaynak: TDK, Güncel Sözlük)
- [1] hâl almak, hâlden anlamak, hâle yola koymak, hâl hâlin yoldaşıdır, hâl hatır sormak, hâline gelmek, hâlini almak, hâli üzere, hâli duman olmak
- [2] hâline bakmamak, hâline köpekler bile güler, hâli tavrı yerinde
- [3] hâli harap olmak, hâli kalmamak, hâli vakti yerinde
- [] hâl değişimi, hâl dili, hâl tercümesi, hâl ulacı, hâlihazır, arzuhâl, behemehâl, fevkalade hâl, hasbihâl, her hâlükârda, hüsnühâl, ilmihâl, iyi hâl, lisanıhâl, olağanüstü hâl, seferî hâl, tercümeihâl, yalın hâl, aksi hâlde, fena hâlde, herhâlde, her hâlde, o hâlde, şu hâlde, insan hâli, insanlık hâli, isim hâli, keyif hâli, nez hâli, vasıta hâli, yönelme hâli, yükleme hâli, kendi hâlinde, koro hâlinde, orta hâlli
|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|
|}
|}[]
Ad[]
- [1] hal, durum
- [2] şimdiki durum, şimdiki zaman
- حال
Ad[]
- خال
en:hâl ky:hâl