Huda Farsça Hüda
Rabb. Sâhib. Cenab-ı Hak. Hâlık.
Hud'a Hile, oyun. Aldatma. Düzen. Mekir. Bir kere aldanmak. Herkese aldanan. Safdil.
Kur'ân, hem doğru yolu gösterir hem de eğer rehberliğine itibar edilirse, doğru olana taşır ve ulaştırır[1]. Bu anlamda o, "huden lî'n-nâs"[2] vasfıyla bütün insanlara hakkı ve hakikati gösterir; "Huden li'l-muttekîn"[3] vasfıyla da, onun gösterdiği yolda yürüme azim ve kararlılığında olan insanları, hakikate ve saadete ulaştırır.
Rehber kitap, yollardaki trafik işaretlerine benzetilebilir. Nasıl ki trafik işaretleri, sürücüleri, salimen hedeflerine ulaştıracak mesajları ihtiva ediyorsa, Kur'ân da, ifadeleriyle, muhataplarına istikamet verir. Bu durumda o, nûr sıfatıyla, insanların önünü aydınlatırken, rehberliği ile, bir ileri fonksiyon daha icra eder ve muhataplarına doğru adresler verir. Onları doğru talimatlarla destekler.
Kur'ân'ın rehber kitap oluşu, onun, insanlığın tek başına mutluluğunu kazanmasında yeterli olacağı anlamına gelmez. Kur'ân, insan, kendini ve kâinat kitabını okurken onun elinde bir kılavuzdur. Bu kılavuz, insanın ihtiyacı olan temel konularda yeterli, özlü malumata sahiptir. İnsanlar, bu direktifler ve tavsiyeler istikametinde yürüyüşlerine, tarihin güçlerini kullanarak devam edeceklerdir. Eğer Kur'ân'ın, öğüt, tavsiye ve direktifleri nazarı itibara alınırsa, o zaman Kur'ân'ın yol göstericilik konusundaki desteği sürekli olur. Bu anlamda yollarını şaşırmadan hedefe doğru yürümelerinde Kur'ân, muttakîler'i, sonuna kadar desteklemeye devam eder.[4]
[1] Razi, Fahrudd'in, Mefatihu'1-Ğayb, Tahran, tarihsiz, II,19
[2] Bakara 185
[3] Bakara 2
[4] Doç. Dr. Halis Albayrak Tefsir Usulu, Kur’an Araştırmaları, Şule Yayınları: 63-64.
[]
Özel ad[]
- Türk Dil Kurumu: "Huda"
pt:Hüda