Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
  • Mehmed Akif'in Japonlar İçin Yazdığı Şiir
  • Yarın için yaşayanın, bugün için yaşayan karşısında hiç şansı olmaz.
  • Mehmed Akif'in Japonlar İçin Yazdığı Şiir Merhum Mehmed Akif'in japonları övdüğü dizeler


JAPON’LAR[]

Sorunuz, şimdi, Japonlar da nasıl millettir?

Onu tasvire zafer-yâb olamam, hayrettir!

Şu kadar söyleyeyim: Din-i mübinin orada,

Ruh-u feyyazı yayılmış, yalınız şekli: Burada.

Siz gidin, saffet-i İslam’ı Japonlarda görün!

O küçük boylu, büyük milletin efradı bugün,

Müslümanlıktaki erkan-ı sıyanette ferid;

Müslüman denmek için eksiği ancak tevhid.

Doğruluk, ahde vefa, va’de sadakat, şefkat;

Acizin hakkını i’laya samimi gayret;

En ufak şeyle kanaat, çoğa kudret varken;

Yine ifrat ile vermek, veren eller darken;

Kimsenin ırzına, namusuna yan bakmayarak,

Yedi kat ellerin evladını kardeş tanımak;

“Öleceksin!” denilen noktada merdane sebat;

Yeri gelsin, gülerek, oynayarak terk-i hayat,

İhtirasat-ı hususiyye söyletmeyerek,

Nef-i şahsiyi umumunkine kurban etmek...

Daha bunlar gibi çok nadire gördüm orada.

Ademin en temiz ahfadına malik bir ada.

Medeniyyet girmiş yalınız fenniyle...

O da sahiplerinin lahik olan izniyle.

Dikilip sahile binlerce basiret, im’an;

Ne kadar maskaralık varsa kovulmuş kapıdan!

Garbın eşyası, eğer kıymeti haizse yürür;

Moda şeklinde gelen seyyie gümrükte çürür !

Gece gündüz açık evler, kapılar mandalsız;

Herkesin sandığı meydanda, bilinmez hırsız.

Ya o mahviyyeti insan göremez bir yerde...

Togo’nun umduğumuz tavrı mı vardır? Nerde...

“Gidelim!” der, götürür! sonra gelip ta yanıma;

Çay boşaltırdı ben içtikçe hemen fincanıma.

Müslümanlık sanırım parlayacaktır orada;

Sâde, Osmanlı’ların gayreti lazım arada.

Misyonerler, gece gündüz yeri devretmedeler,

Ulema, vahy-i İlahiyi mi bilmem, bekler?

Mehmet Akif Ersoy

Bunlar 1912 yılında neredeyse bir asır önce Mehmet Akif Ersoy’un yazmış olduğu mısralardır.

Ben okurken çok etkilendim ve sizinle de paylaşmak istedim üstad ne güzel anlatmış....

Türkiye’de aydınlar ve halk arasında bir Japon sempatisinin olduğunu söylemek mümkündür. Türk toplumunun Japonya’ya ve Japonlara gösterdiği iltifat doğru ve gerçekçi temeller üzerinde şekillenmemiştir. Daha çok muhayyel bir tarih anlayışına dayalı olan ilgi Japonya’nın teknoloji ve kültür alanında kaydettiği ilerleme ile de perçinlenmektedir.

Özellikle alan uzmanı olmayan, Japonca bilmeyen kimi tarihçilerin ya da tarihçiliğe soyunan farklı disiplinlerden akademisyenlerin belgelere, birinci el kaynaklara dayanmaksızın kaleme aldıkları kitap ve makaleler toplumdaki yanlış kanaatlerin artarak devam etmesine sebebiyet vermektedir.

Daha önce bildiri olarak sunduğumuz Muhayyel Tarihe İtiraz: Ertuğrul Faciası, Yamada Torajiro ve Abdülhalim Noda Shotaro Üzerine başlıklı çalışma.

Bu durumun, yani Japon sempatisinin tarihî arka planı da vardır. Sonraki bölümde de anlatılacağı üzere Rus-Japon Savaşı (1904-1905) temel sebeplerden biridir. Son iki yüz yılında Osmanlı Devleti’nin en büyük rakibi konumundaki Rusya’nın Japonya gibi küçük, dünya tarihinde bir etkisi olmayan ve Asyalı bir devlet tarafından mağlubiyete uğratılması Osmanlı aydınlarını ve onlar aracılığı ile Osmanlı toplumunu da çok etkilemiştir.

Batılılar karşısında Doğu’nun yeni kurtarıcısı olarak görülmeye başlanan Japonya, Abdürreşit İbrahim, Mehmet Akif, Pertev Demirhan, Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Said-i Nursi, hatta Mustafa Kemal Atatürk gibi aktivist, aydın ve devlet adamlarının eserlerine de konu olmuştur.

Japon modelinin ya da Japon kalkınmasının Osmanlılar arasında büyük bir merak uyandırdığını söylemek mümkündür. Arap harfli Türkçe eserler incelendiğinde 1890’lardan 1928 yılına kadar Japonya ile ilgili yaklaşık 55 adet kitabın kaleme alındığı görülecektir.

Bu eserler toplumun Japonya algısının oluşmasında büyük bir katkıya sahiptir. Günümüze kadar uzanan Japon sempatisinin en önemli kaynaklarından biri de Büyük Türk şairi Mehmet Akif Ersoy’un, Safahat’ın ikinci kitabı olarak yayımladığı Süleymaniye Kürsüsünde adlı eseridir. Ersoy bu kitabında Japonya’dan ve Japonlardan büyük bir övgüyle bahseder.

Japonya’yı hiç görmemiş olan şairin, Japonya ve Japonlar hakkındaki bilgileri esas olarak dostu Kadı Abdürreşit İbrahim Efendi’den aldığı bilinmekte olup İbrahim, Japonya konusunda Akif’e kaynaklık eden en önemli şahsiyettir.[1]

Hiç şüphesiz, dönemin asker aydınlarından olan ve 1904-1905 Rus-Japon Savaşına gözlemci sıfatıyla katılmış Pertev Demirhan’ın anlattıkları da Akif’i ayrıca etkilemiştir. İbrahim gibi Pertev Paşa’da Osmanlı-Japon ilişkilerinde önemli roller oynamış, ayrıca gayriresmî olarak iki ülke arasındaki temaslarda aracı olmuştur. Bu iki önemli şahsiyetten başka Akif’i Japonya konusunda etkileyen bir başka kişi de Japon Müslümanlardan Hasan Hatano Uho’dur.

İki dünya savaşı arası dönemde tüm Asya’yı Japonya’nın liderliği altında birleştirmeyi amaçlayan Japon milliyetçilerden biri olan Hatano, Japon Büyük Asyacılık (Pan Asyacılık) fikrinin İslam dünyasındaki en önemli propagandistlerindendir.

Büyük Asyacıların manifestosu niteliğindeki “Asya Tehlike’de” başlıklı kitap onun adıyla basılmış ve Abdürreşit İbrahim ve Muhammed Himi Nakao[2] tarafından Osmanlıcaya çevrilmiştir. [3] 

Japon Profesör Misawa Nobuo’dan aldığımız şifahi bilgiye göre bu kitap aslında Hint Müslümanlarından Muhammed Barakatullah tarafından kaleme alınmış ancak İngilizlerin takibatına uğrayacağı endişesiyle Uho’nun adıyla yayımlanmıştır.

Misawa’ya göre Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’ye de gelen ve hatta bir süre tutuklu kalan Uho Mehmet Akif ile de tanışmaktadır.İşte bu kaynaklardan beslenen Akif’in Süleymaniye Kürsüsünde adlı eserinde yer alan Japonya hakkındaki övgü dolu mısralar, Osmanlı döneminden günümüze kadar uzanan süreçte Türk kamuoyundaki Japonya sempatisinin kaynaklarından birini oluşturur.

 Japonya’nın Yükselişi ve Osmanlı Toplumunda Japonya Sevgisinin Oluşumu[]

Osmanlı toplumunda Japonya sevgisinin oluşumu,Japonya’nın Türk aydınlarının dikkatini çekmesi ve bir örnek olarak gösterilmesinin sebepleri çok yönlüdür. Fakat Japonya’nın kısa sürede fakir ve ezilen bir ülke olmaktan çıkıp Batılı sömürgecilere meydan okumaya başlaması en önemli hususlardan biridir. Konuyu daha iyi anlamak için Japonya’nın yakın geçmişine kısaca değinmek faydalı olacaktır.

İmparator Mutsuhito’nun Meiji unvanıyla 1867’de tahta çıkışıyla beraber, dünya ile ilişkisi kopuk[4], Doğu Asya’nın fakir tarım ülkelerinden biri durumundaki Japonya, silah zoruyla da olsa kapılarını dış dünyaya açmış[5], yüzünü Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’ya çevirerek, her alanda yapılan yeniliklerle kısa sürede sanayileşme ve Batılılaşma yolunda büyük adımlar atmıştır.[6] Sanayileşmeye koşut olarak artan hammadde ve pazar ihtiyacıyla büyüyen nüfusu, Japonya’nın ana karada toprak ve nüfuz sahibi olma mücadelesine girmesine sebep olmuştur.

Çin, Kore, Rusya gibi Asyalı ülkelerle, Asya’da çıkarları ve sömürgeleri bulunan İngiltere ile Almanya gibi Batılı-Hristiyan devletler Japonya’nın bölgedeki rakipleri ya da hedefleri hâline gelir.[7]

Kore üzerinde hâkimiyet kurma mücadelesi sonucunda patlak veren 1894-1895 Çin-Japon Savaşı’ndan Japonya’nın zaferle çıkması tüm dünyayı olduğu gibi Japon halkını da etkilemiş, Japonların Meiji idaresine (1868-1912) ve ordularına itimatları güçlenerek özgüvenleri artmıştır.[8]

Asya’da elde edilen nüfuz ve yeni topraklar, Japonların Çin ve Türkistan’daki (Orta Asya) müstakbel müttefiklerini, yani Müslümanları keşfetmesini sağlamıştır.

Japonya’nın hedeflediği bölgedeki Müslüman nüfusun tamamına yakınının Türk soylu olduğu düşünülürse, aslında Japonların Türk Dünyası’nı da projelendirdiği açıktır.

Takip eden süreçte Japonya, bu kez Çin’in nüfuzu ve ticaret-işletme hakları için Rusya ile karşı karşıya gelir ve 1904-1905 Rus-Japon savaşı başlar.[9]

Bu savaştan zaferle ve büyük siyasi-ekonomik kazançlarla çıkan Japonya, Batı Dünyası’nda şaşkınlık yaratmış, İslam âleminde ise hayretin yanında büyük bir takdir ve sempati de kazanmıştır.

Bu durum özellikle Rusya mağduru Asya ve diğer coğrafyalardaki Müslüman aydınları etkilemiş, Japonya, İslam Âlemi’nin müttefik yeni gücü olarak görülmeye başlamıştır.[10]

Japon milliyetçilerle hükümet ve saray içindeki uzantıları da ezilen halkların Japonya’ya duyduğu yakınlığı kendi, Büyük Asyacılık (dai ajia shugi) idealleri doğrultusunda kullanmaya çalışmışlar ve pek çok Asyalı kanaat önderiyle irtibata geçmişlerdir.

Burada amaç, Asya’yı tüm Hıristiyan ve Batılılardan temizleyerek Asya Asyalılarındır şiarıyla kıtadaki halkları Japonya’nın önderliğinde birleştirmek, şeklinde bir iddiada vardır. Ancak bu iddia temesizdir..[11]

Bu dönemde Japonya ile ilişkiye geçen en önemli Müslüman aktivistlerden biri de hiç şüphesiz Rusya Türklerinden Kadı Abdürreşit İbrahim Efendidir.[12]

O, Rusya Müslümanlarının kurtuluşunu Japonya’da görmüş, Batılıların ve Hıristiyanların Müslüman halklar üzerindeki sömürgeci baskılarının Japonlar tarafından bertaraf edileceğine inanmıştır.

Bu amaçla Japon milliyetçileriyle irtibata geçen İbrahim Efendi, onların aracılığı ile Japon devlet adamlarıyla yakın temas kurmuştur.[13]

Abdürreşit İbrahim Japonya’ya yaptığı seyahatini, Âlem-i İslâm ve Japonya’da İntişar-ı İslâmiyet, adlı eserinde detaylarıyla anlatmaktadır.[14]

İbrahim Japonlarla kurduğu yakın ilişkinin de etkisiyle Türk dünyasına Japonya propagandası yapmış, yakın olduğu Müslüman aydınlara Japonya’nın yükselişini ve gücünü anlatarak topluma yön veren entelektüeller arasında bu ülkeye sempati kazandırmaya çalışmıştır.

İbrahim’in Rus esaretindeki Türk halkaları ile olan ilişkileri de göz önüne alınmalıdır.

Süleymaniye Kürsüsünde Japonya ve Japonlar[]

Abdürreşit İbrahim’in dostlarından biri olan Mehmet Akif’in de Japonya propagandasından etkilendiğini söylemek mümkündür. Akif’in, Süleymaniye Kürsüsünde adlı şiir kitabında konuşturduğu vaiz, yani Abdürreşit İbrahim, Japonları şu şekilde tarif ediyor:

        Sorunuz, şimdi, Japonlar da nasıl millettir?
       Onu tasvîre zafer yâb olamam, hayrettir!
       Şu kadar söyliyeyim: Dîn-i mübînin orada,
       Rûh-i feyyâzı yayılmış, yalınız şekli Buda
       Siz gidin, safvet-i İslâm´ı Japonlarda görün!
       O küçük boylu, büyük milletin efrâdı bugün,
       Müslümanlık´taki erkânı siyânette ferîd;
       Müslüman denmek için eksiği ancak tevhîd.
       Doğruluk ahde vefâ, va´de sadâkat, şefkat;
       Âcizin hakkını i´lâya samîmî gayret;
       En ufak şeyle kanâ´at, çoğa kudret varken,
       Yine ifrât ile vermek, veren eller darken;
       Kimsenin ırzına, nâmûsuna yan bakmıyarak
       Yedi kat ellerin evlâdını kardeş tanımak;
       “Öleceksin!” denilen noktada merdâne sebat;
       Yeri gelsin, gülerek oynıyarak terk-i hayat;
       İhtirâsât-ı husûsiyyeyi söyletmiyerek
       Nef -i şahsîyi umûmun kine kurbân etmek
       Daha bunlar gibi çok nâdire gördüm orada.
       Âdemin en temiz ahfâdına mâlik bir ada.
       Medeniyyet girebilmiş yalınız fenniyle...
       O da sahiplerinin lâhik olan izniyle.
       Dikilip sâhile binlerce basiret im’ân;
       Ne kadar maskaralık varsa kovulmuş kapıdan!
       Garb´ın eşyâsı, eğer kıymeti hâizse yürür;
       Moda şeklinde gelen seyyie gümrükte çürür!
       Gece gündüz açık evler, kapılar mandalsız;
       Herkesin sandığı meydanda bilinmez hırsız.
       “Togo”nun umduğumuz tavrı mı vardır? Nerde?
       “Gidelim!” der, götürür sonra gelip tâ yanıma,
       Çay boşaltırdı ben içtikçe hemen fincanıma.
       Müslümanlık sanırım parlıyacaktır orada;
       Sâde Osmanlıların gayreti lâzım arada
       Misyonerler, gece gündüz yeri devretmedeler,
       Ulemâ vahy-i İlâhîyi mi bilmem, bekler?][15]


Japonları bu şekilde öven vaiz ayrıca şunları da ekliyor:


       Şark’ı baştan başa yıllarca dolaştım gezdim;
       Hem de oldukça gördüm… Kafa gezdirmezdim!
       Bu Arabmış, bu Acemmiş, bu Tatarmış demedim.
       Müslüman unsurunun hepsini gördüm kendim.
       Küçük âdemlerin rûhunu tedkîk ettim.
       Büyük âdemlerin fikrini ta’mîk ettim.
       İstedim sonra neden böyle Japonlar yüksek?
       Nedir esbâb-ı terakkîsi? Yakından görmek.
       Bu uzun boylu mesaî, bu uzun boylu sefer,
       Bu kanâat verecekmiş bana dünyâda meğer... ][16]

Sonuç[]

       Sorunuz, şimdi, Japonlar da nasıl millettir?
       Onu tasvîre zafer yâb olamam, hayrettir!
       Şu kadar söyliyeyim: Dîn-i mübînin orada,
       Rûh-i feyyâzı yayılmış, yalınız şekli Buda
       Siz gidin, safvet-i İslâm´ı Japonlarda görün!
       O küçük boylu, büyük milletin efrâdı bugün,
       Müslümanlık´taki erkânı siyânette ferîd;
       Müslüman denmek için eksiği ancak tevhîd.]


dizeleri oldukça çarpıcıdır. Burada aslında o, Japonların Müslümanlığa ne kadar yakın insanlar olduğunu anlatmaya çalışmıştır. Ancak Japonların, Müslüman denmek için eksiği ancak tevhit diyecek kadar ileri bir yaşam tarzı vardır. Her ne kadar Japon yaşam kültürünün öğelerinden alkol (sake), gerek keyif verici özelliği, gerek Japon kültürünün ve dininin önemli bir parçası olması itibariyle bu toplum için önemli olsa da Vergilerin ve hatta ödüllerin bile alkollü içki ile alınıp verilmiş olsa da Japonlar için içkinin ne derece önemli olsa da Kaymakam Eyüp Sabri Kartal'ın da belirttiğine göre; "Japonlar için önemli olan İÇKİ babı aslında fıkıh kitaplarında TEFERRUAT bahislerindendir. Yani içki İslamiyettin asıl meselelerinden değildir. Hanefi fıkhında bazı alkol türlerine (Arpa,hurmadan yapılan içki ile light şarap cinslerine) bazı fakihler (İmam-Muhammed ve Ebu Hanife) izin verebilmektedir. Bu içki türlerine ruhsatta ayrık görüş, İmam Ebu Yusuf'a aittir. İşte Mehmet Akif bunu bildiği için Japonların içki bağımlılığını Japonların müslüman olmasına engel görmemektedir."    

       Doğruluk ahde vefâ, va´de sadâkat, şefkat;
       Âcizin hakkını i´lâya samîmî gayret;
       En ufak şeyle kanâ´at, çoğa kudret varken,
       Yine ifrât ile vermek, veren eller darken;
       Kimsenin ırzına, nâmûsuna yan bakmıyarak
       Yedi kat ellerin evlâdını kardeş tanımak;

Bu dizelerde anlatılanlar ise doğrudur. Ancak önemli nokta, bu karakterler kültür ve geleneklerden kaynaklanmasıdır. Kimsenin ırzına, nâmûsuna yan bakmıyarak cümlesi ise biraz sorunludur. Şöyle ki, Türk ve Müslüman ahlakının kadına ve cinselliğe bakışı ile Japonların bakışı tamamen farklıdır.

Evet, kadın-erkek Japonlar o dönemde özellikle kırsal kesimde aynı hamamda aynı anda yıkanabiliyorlardı. Ama bu durum onlar için sıradan bir şeyken, İslam kültüründe kabul edilebilir bir husus olmayıp aynı zamanda yasaktır. [17]

Yedi kat ellerin evlâdını kardeş tanımak; dizesi de düşündürücüdür.

Abdürreşit İbrahim Japonya’ya gitmeden yaklaşık altmış yıl önce Japonya’ya kaza sebebiyle, isteyerek ya da yanlışlıkla ayak basan tüm yabancılar öldürülüyordu. Özellikle gemi kazası geçiren yabancıların, karaya çıkıp kurtulduklarını düşündükleri anda öldürüldüklerini biliyor olmamız (günümüzdeki Japonların misafirperverliliğini, cana yakınlığını yaşamamıza rağmen) bu sözlerin o dönem için geçerli olamayacağını söylemeye mecbur bırakıyor.[18]

Özellikle o dönemde yeşermeye başlayan ve topluma sirayet eden Japon milliyetçiliğinde en üst ırk Japonlardır. Yabancılar ise değersizdir.

       Medeniyyet girebilmiş yalınız fenniyle...
       O da sahiplerinin lâhik olan izniyle.
       Dikilip sâhile binlerce basiret im’ân;
       Ne kadar maskaralık varsa kovulmuş kapıdan!
       Garb´ın eşyâsı, eğer kıymeti hâizse yürür;
       Moda şeklinde gelen seyyie gümrükte çürür!


Şiirin bu kısmı abartılı olabilir mi?

Japonya’ya Batı bilimi ve yaşam tarzının girişi 1854’de Amerikalıların silah zoruyla ülkenin limanlarını dış ticarete açmasıyla başlamış, Meiji dönemiyle beraber tamamen Batı tarzı bir örgütlenmeyle ve kanlı isyanlar pahasına devam etmiştir.

1868 öncesi tek derdi Felemenkçe ya da Batı tıbbı öğrenmek olan insanların başlarına gelenler, Japonya’nın ilk özel üniversitesini (Keio) kuran Fukuzawa Yukuchi’nin hatıralarında detaylı olarak aktarılmıştır.[19] 

Öte yandan Amiral Togo ile ilgili yazılanlar doğrudur.

O dönemde, özellikle yüksek mevkilerde bulunmuş Japonların görevden ayrıldıktan sonra bilgi ve birikimlerini, gönüllü öğretmenlik yaparak halka aktarmaya çalışmaları takdire şayandır.     

       Müslümanlık sanırım parlıyacaktır orada;
       Sâde Osmanlıların gayreti lâzım arada
       Misyonerler, gece gündüz yeri devretmedeler,
       Ulemâ vahy-i İlâhîyi mi bilmem, bekler?[20]

İşin özü aslında bu kısımda yatmaktadır. Vaiz burada yüklendiği görevi sanki deklere ediyor:

Osmanlılarla Japonların yakınlaşması ve iş birliği yapması.

Bunun için de Osmanlı Devleti’nin biraz çaba harcaması.

II. Abdülhamid döneminde başlayan Türk-Japon ilişkilerinin çok hızlı gelişmemesinin en önemli sebebi dış politikayı çok iyi bilen ve uygulayan bu Sultanın ihtiyatlı tavrıdır.

İbrahim ise Rusya’ya karşı Osmanlı-Japon ittifakını istiyordu.

Müslümanlık sanırım parlıyacaktır orada dizesi ise sadece iyi bir temenni olarak kalmıştır.[21]

Şark’ı baştan başa yıllarca dolaştım gezdim; diyerek başlayan ve İstedim sonra neden böyle Japonlar yüksek?

diyerek devam eden kısımdan da anlaşıldığı üzere vaiz, gördüğü kadarıyla Japonya’nın ülke düzenine,

- Osmanlı Devleti hatta Rusya da dahil olmak üzere-  diğer Müslüman toplumlara göre daha sistemli ve disiplinli bürokrasisine ayrıca Japon nezaketine hayran kalmış ve bunu överek anlatmıştır.

Burada gözden kaçırılan nokta ise Japonların nezaket hariç bırakılırsa siyasi, ekonomik, toplumsal konulardaki üstünlükleri tamamen Batı’nın bilimini nezaketle almasıyla ortaya çıkmış olmasıdır.


Mehmet Akif’in Japonlarla ilgili mısraları sıradan insanları etkilediği gibi milliyetçi aydınlar arasında da olumlu bir Japonya algısının şekillenmesine katkıda bulunmuştur.

[1] Konuyla ilgili yazan pek çok araştırmacı bu bilgiyi veriyor. Tespit edebildiğimiz kadarıyla bu dostluğu ilk yazan, Fevziye Abdullah Tansel’dir. Fevziye Abdullah Tansel, Mehmet Akif: Hayatı ve Eserleri, Kanaat Kitabevi, 1945. Ayrıca, Eşref Edip, Mehmet Akif Hayatı-Eserleri ve Yetmiş Muharririn Yazıları, c. 1, İstanbul, 1962, s. 359-361’de detaylı bilgi vardır. Yukarıdaki bilgi ve Akif - İbrahim dostluğu için bkz., Mehmet Akif Ersoy, Süleymaniye Kürsüsünde, Hazırlayan Fazıl Gökçek, Dergâh Yayınları, İstanbul 2007, s. 11-21.

[2] Muhammed Himi Nakao’nun adı eserde Nakawa olarak geçiyor. Bu şahsın mezarının Ankara’da olduğu tarafımızdan tespit edilmiş olup hakkındaki araştırmamız devam etmektedir.

[3] Bu kitap günümüz Türkçesine çevrilmiştir; Hasan Hatano Uho, Asya Tehlikede, Japoncadan Mütercimleri Japonyalı Muhammed Hilmi Nakawa ve Abdürreşit İbrahim, Yayına Hazırlayanlar: Ali Merthan Dündar-Mahir Ünsal Eriş, Türk Japon Kültürünü Araştırma ve Dayanışma Derneği Kültür Yayınları, Ankara 2009.

[4]Tokugawa dönemi ile Japonya’nın dış dünyaya limanlarını kapaması için bkz. Mayumi Itoh, Globalization of Japan: Japanese Sakoku Mentality and U.S. Efforts to Open Japan, New York: St. Martin's Press, 2000.

[5] A. B. D. Hükümetinin, 1853 ve 1854 yıllarında Amiral Perry’i bir donanmayla Japonya’ya göndererek silah zoruyla anlaşma yapmaya zorlaması ve ardından diğer Batılı ülkelerle yapılan anlaşmalar için bkz. Kenneth G. Henshall, A History Of Japan, Palgrave Publishers Ltd. Great Britain, 2001, s. 48-70.

[6] Meiji Dönemi ile birlikte Japonya’nın nasıl Batılılaşmaya başladığı ile ilgili olarak bkz. Takii Kazuhiro, The Meiji Constitution, The Japanese Experience Of  The West and Shaping Of The Modern State, Çeviren: David Noble, International House Of Japan, 2007. Japon modernleşmesini Osmanlı modernleşme çabaları ile kıyaslayan   diğer önemli bir kaynak: Political Modernization in Japan and Turkey,Yayına Hazırlayan: Robert E. Ward – Dankwart A. Rustow, Princeton University Press, 1964. Ayrıca Batılaşma sancılarının Japon aydınlar üzerindeki etsileri için bkz.,  Fukuzawa’nın Özyaşam Öyküsü, Çeviren: Esra Üstündağ-Selamoğlu, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2007.

[7] Batı’nın Japonya için bir rakip ve düşman olarak algılanmasının sebep-sonuçları için bkz. Cemil Aydın,  The Politics of Anti-Westernism in Asia, Columbia University Press, 2007.

[8] Çin-Japon Savaşı için bkz. S. C. M. Paine, The Sino-Japanese War of 1894-1895: Perceptions, Power, and Primacy, Cambridge University Press, 2005; Li Chien-Nung, The Political History of China 1840-1928, Çeviren ve Yayına Hazırlayanlar: Ssu-Yu Teng ve Jaremy Ingalls, D. Van Nostrand Company Inc. Princeton, New Jersey, Toronto, London, New York, 1964, s.127-144.

[9] Ian Nish, “China And The Russo Japanese War”, On the Periphery of the Russo-Japanese War Part I, Discussion Paper, The Suntory Centre, Suntory and Toyota International Centres for Economics and Related Disciplines, London School of Economics and Political Science, Discussion Paper Houghton Street, No. IS/04/475, April 2004.s.1-17. Bu makale için bkz.; http://sticerd.lse.ac.uk/dps/is/IS475.pdf. Ian Hill Nish, The Origins of the Russo-Japanese War (Origins of Modern Wars), Longman, London 1985.

[10] Konuyla ilgili olarak, Selçuk Esenbel, “Japan’s Global Claim to Asia and the World of Islam: Transnational Nationalism and World Power, 1900-1945”, The American Historical Review, 2004, (ayrı basım) okunmalıdır.

[11] Bu konuyla ilgili olarak: Pan İslamizim’den Büyük Asyacılığa: Osmanlı İmparatorluğu, Japonya ve Orta Asya, 2. Baskı, Ötüken Yayınları, Ankara 2011 künyeli çalışmamıza bakılabilir. Ayrıca, Pan-Asianism in Modern Japanese History: Colonialism, Regionalism and Borders.Yayına Hazırlayanlar: Sven Saaler and J. Victor Koschmann, London and New York: Routledge, 2007; Brij Tankha, Okakura Tenshin and Pan Asianism: Shadows of the Past, Global Oriental, 2008.

[12] Hayatı ve eserleri için bkz. İsmail Türkoğlu, Sibiryalı Meşhur Seyyah Abdürreşit İbrahim, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1997.

[13] Abdürreşit İbrahim’in Japonya’daki faaliyetleri için bkz. Sakamoto Tsutomu, “abuderureshito.iburahimu no sai rainichi to koumu shin seiken ka  no  isuraamu  seisaku”, nichi chuu sensou to isuramu,KIEAS, Tokyo 2008. Ayrıca, Nadir Özbek, “From Asianism to Pan-Turkisim: The Activities of Abdürreşid İbrahim in Young Turk Era and Japan”, The Rising Sun and the Turkish Crescent, Yayına Hazırlayanlar: Selçuk Esenbel ve Inaba Chiharu, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2003, s. 86-105; Sakamoto Tsutomu, “The First Japanese Hadji Yamaoka Kôtarô and Abdürreşid İbrahim”, The Rising Sun and the Turkish Crescent, Yayına Hazırlayanlar: Selçuk Esenbel ve Inaba Chiharu, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2003, s. 105-122; Abdürreşid İbrahim, Caponya, Çevirenler: Kaori Komatsu Hisao Komatsu, Daisanshokan, Tokyo 1991.

[14] Bu eser, iki kere günümüz Türkçesine aktarılmıştır. Abdürreşid İbrahim, 20. Asrın Başlarında İslâm Dünyası Çin ve Hindistan’da İslamiyet, (Âlem-i İslâm) Yeni Asya Yayınları, Hazırlayan: Mehmet Paksu, İstanbul 1987 ve Abdurreşîd İbrâhîm, Âlem-i İslâm ve Japonya’da İslâmiyet’in Yayılması, Hazırlayan: Ertuğrul Özalp, İşaret Yayınları, İstanbul 2003.

[15] Mehmet Akif Ersoy, Safahat, Hazırlayan: A. Vahap Akbaş, Beyan Yayınları, İstanbul 2007, s, 180, 181.

[16] A,g,e. 198,199.

[17] Abdürreşit İbrahim 1933 yılında Japonya’ya yerleşmiş 1944 yılında Tokyo’da vefat etmiştir. Mezarı Tokyo-Tama-Bochi’dedir. Mezarlığın girişine göre en sonda soldan 3. mezarda yatmaktadır.

[18] Kaldı ki günümüzde bile Japonya’da yabancı olmak bu manada biraz zordur. Bazı içkili mekânlara sırf Japon olmadıkları için yabancıların alınmaması bir yana, gaijin (yabancı) kelimesi hâlen kullanılmakta olup yurt dışından gelen kişilere bu şekilde hitap edilir.

[19] Bu konularla ilgili olarak daha önceki dipnotlarda verdiğimiz kaynaklar okunabilir.

[20] Mehmet Akif Ersoy, Safahat, Hazırlayan: A. Vahap Akbaş, Beyan Yayınları, İstanbul 2007.s, 180,181.

[21] Japonya’nın İslam’a ve Müslümanlara bakışı için 2 numaralı dipnotta verdiğimiz çalışmalarımıza bakılabilir. Ayrıca, A. Merthan Dündar, Japonya’da Türk İzleri: Bir Kültür Mirası Olarak Mançurya ve Japonya Türk-Tatar Camileri, Vadi Yayınları, Ankara 2008 ve A. Merthan Dündar, “Japonya’da Bir Başkurt Önder: Molla Muhammed Gabdulhay Kurbangaliyev”, Tarihten Bugüne Başkurtlar, Tarih, Dil ve Kültür Üzerine İncelemeler, Yayına Hazırlayanlar: A. Melek Özyetgin, A. Melek Dündar, İlyas Kamalov, Ötüken Yayınları, İstanbul 2008.

2'li tablo sunumu[]

Şiir Metni
Güncel Türkçesi
Şiir Metni Buraya
Güncel Türkçesi Buraya
Şiir Metni Buraya
Güncel Türkçesi Buraya

3 lü şablon[]

Şiir Metni
Güncel Türkçesi
İngilizce Tercüme
Şiir Metni Buraya
Güncel Türkçesi Buraya
İngilizce Tercüme Buraya
Şiir Metni Buraya
Güncel Türkçesi Buraya
İngilizce Tercüme Buraya
Şiir Metni Buraya
Güncel Türkçesi Buraya
İngilizce Tercüme Buraya

4'lü iki beyitin tablo sunumu için sütun ve satırları kopyalamak için tıklayınız edit

Şiir Metni
Güncel Türkçesi
İngilizce Tercüme
Osmanlıca
Aslı
Güncel Türkçesi Buraya
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Aslı
Güncel Türkçesi Buraya
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Aslı
Güncel Türkçesi Buraya
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Aslı
Güncel Türkçesi Buraya
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Bakınız

D


MAE
Mehmet Akif Ersoy
MAE/Hasan Basri Çantay
MAE/Kur'an
MAE/Kur'an'a hitab
MAE/Kur'an'a hitab/ESK sadeleştirmesi
MAE/Eşşek
MAE/Hakkında vecizeler
MAE Mevzuat

Mehmet Akif Ersoy/Ekşi sözlük
Mehmet Akif Ersoy/Mottolar
Mehmet Akif Ersoy/Tefsiri
Mehmet Akif Ersoy/Anıları
Mehmet Akif Ersoy/Şiirleri
Mehmet Akif Ersoy/Eserleri
Mehmet Akif Ersoy/Sözleri
Mehmet Akif Ersoy/Hayatı
Mehmet Akif Ersoy/PPT
Mehmet Akif Ersoy/Resimler
Mehmet Akif Ersoy/Videolar
Mehmet Akif Ersoy/İcralar
Mehmet Akif Ersoy/Besteleri
Mehmet Akif Ersoy/Bestelenen şiirleri

Mehmet Akif Ersoy/Bibliyografya
Mehmet Akif Ersoy/Kronolojisi

Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü/İl Yürütme Kurulu
Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü/İl Yürütme Kurulu/2014 Bursa Faliyetleri
Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü/İlçe Yürütme Kurulu
Mehmet Akif Ersoy/Anma faaliyetleri
Mehmet Akif Ersoy/Anıları/Kendini beğenmiş bir müsteşrik

İstiklal Marşı
İstiklal marşı oratoryosu

Mehmet Akif Ersoy/Zabıt Ceridesi

Mehmet Akif Ersoy/Vikisöz
Mehmet Akif Ersoy/Vikikaynak
Mehmet Akif Ersoy/Vikipedi
MAE/Hakkında vecizeler

Mehmet Akif Ersoy/Bülbül
Mehmet Akif Ersoy/Firavun
Mehmet Akif Ersoy/Şeriat
Mehmet Akif Ersoy/Argo kulanması
Mehmet Akif Ersoy/Abdülhamit II

Mehmet Akif Ersoy/Abdülhamid istibdadında ne yaptı? [[]][[]][[]][[]][[]][[]]
Mehmet Akif Ersoy/Makaleler
MEHMET ÂKİF'TE SÂDİ TESÎRİ
Hakkında yazılan önemli kitaplar Bir Kur’an Şâiri: Mehmed Âkif ve Kur’an Meâli (2000)- Dücane Cündioğlu
Âkif’e Dâir (2005) - Dücane Cündioğlu Mehmed Âkif’in Kur’an Tercümeleri (2005)- Dücane Cündioğlu
Hakkında yazılan önemli makaleler Mehmet Akif Ersoy/Dini yönü
Mehmet Akif Ersoy Üstün Hizmet Ödülü
Bağcılar Belediyesi tarafından ilki 2013 de düzenlendi
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi/Uygulama ve Araştırma Merkezi
Safahat Mehmet Akif Ersoy/Kur'an'a Hitab
Mehmet Akif Ersoy/Eyüp Sabri Kartal Aktiviteleri
MAE/Alfabetik
MAE/Akifname
MAE/Hasan Basri Çantay
MAE/Muhammed Hamdi Yazır'ın mektubu

Şablon:Mehmet Akif Ersoy Portal:Mehmet Akif Ersoy Şablon:Akif

Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

Advertisement