- https://surahquran.com/mp3/index.html
- https://soundcloud.com/optic-chiasma/rlpdjcfvqk4e
- http://www.youtube.com/watch?v=vFW9OsoY-2s
69.Hakka Suresi -Hakka - Hakka Suresi/Elmalı Orijinal Elmalı PDF | |
---|---|
69/1 - 69/2 - 69/3 - 69/4 - 69/5 - 69/6 - 69/7 - 69/8 - 69/9 - 69/10 - 69/11 - 69/12 - 69/13 - 69/14 - 69/15 - 69/16 - 69/17 - 69/18 - 69/19 - 69/20 - 69/21 - 69/22 - 69/23 - 69/24 - 69/25 - 69/26 - 69/27 - 69/28 - 69/29 - 69/30 - 69/31 - 69/32 - 69/33 - 69/34 - 69/35 - 69/36 - 69/37 - 69/38 - 69/39 - 69/40 - 69/41 - 69/42 - 69/43 - 69/44 - 69/45 - 69/46 - 69/47 - 69/48 - 69/49 - 69/50 - 69/51 - 69/52 | |
Hakka Suresi/1-37Hakka Suresi/38-52Hakka Suresi/AlbanianHakka Suresi/AzericeHakka Suresi/BulgarcaHakka Suresi/BulgarianHakka Suresi/Elmalı/1-37Hakka Suresi/Elmalı/38-52 -Şablon:KK Ayet Ayet KK -Ayet Ayet Kur'an-ı Kerim Sureleri |
Kur'an Terimleri Fihristi - KTF A - B - C - Ç - D - E - F - G - Ğ - H - I - İ - K(Kef) - Q (Qaf) - L - M - N - O - Ö- R - S - Ş - T - U - Ü- V - W Y - Z | |
---|---|
KUR'ÂN TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ (EL-EŞBÂH VE'N-NEZÂİR Fİ'L-QUR'ÂNİ'L KERÎM)
Kur'an Konu Fihristi - (KKF) [3] Mukâtil b. Süleyman el-Belhî el-Horâsânî - Mucem-ul Müfehres |
Mahşerde kitabını sağından alanların mutluluklarını kıraat ilminin farklılıklarını kullanarak tasvir eden müthiş bir tiyatral tasviri 14. yy en büyük Qari olan Mustafa İsmail'in okuyuşu ile tasviri.
1. vücuhta heyecan ve titreme 2. okumada kararlılık 3. Zevk ve gayş var
dinlemek için:
فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَيَقُولُ هَاؤُمُ اقْرَؤُوا كِتَابِيهْ
Fe emmâ men ûtiye kitâbehu bi yemînihî fe yekûlu hâumukreû kitâbiyeh.
1. | fe emmâ | : fakat, ise, o zaman |
2. | men | : kişi, kimse |
3. | ûtiye | : verilir |
4. | kitâbe-hu | : onun kitabı, (yani onun amel defteri, hayat filmi, HD, tapeleri) |
5. | bi yemîni-hî | : onun sağından |
6. | fe | : o zaman |
7. | yekûlu | : der, söyler |
8. | hâum(u) | : haydi alınız |
9. | ikreû | : okuyun |
10. | kitâbiyeh | : kitabım, amel defterim, hayat filmim |
O zaman kitabı sağından verilen kimse ise o zaman: “Alınız, kitabımı okuyun.” der. |
إِنِّي ظَنَنتُ أَنِّي مُلَاقٍ حِسَابِيهْ
İnnî zanentu enniy mülâkın hısâbiyeh.
1. | innî | : muhakkak ki ben |
2. | zanentu | : zannettim, inandığım için biliyordum |
3. | ennî | : ben ..... olduğumu |
4. | mulâkin | : mülâki olunacak |
5. | hisâbiyeh | : hesabım |
Muhakkak ki ben, hesabıma mülâki olacağımı (hesabımla karşılaşacağımı) biliyordum. |
فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ
Fe huve fî îşetin râdıyeh(râdıyetin).
1. | fe | : artık, işte |
2. | huve | : o |
3. | fî | : içinde |
4. | îşetin | : yaşayış, yaşayış tarzı |
5. | râdiyetin | : razı olarak, razı olduğu |
İşte o razı olduğu bir yaşayış içindedir. |
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ
Fî cennetin âliyeh(âliyetin).
1. | fî cennetin | : cennette |
2. | âliyetin | : yüksek, yüce |
O yüksek bir cennettedir. |
قُطُوفُهَا دَانِيَةٌ
Kutûfuhâ dâniyeh(dâniyetun).
1. | kutûfu-hâ | : onun olgunlaşmış meyveleri |
2. | dâniyetun | : aşağı sarkmış, yakınlaşmış durumda |
Onun olgunlaşmış meyveleri (Divşirimleri) yakınlaşmış (aşağı sarkmış) durumdadır. |
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا أَسْلَفْتُمْ فِي الْأَيَّامِ الْخَالِيَةِ
Kulû veşrebû henîen bimâ esleftum fîl eyyâmil hâliyeh(hâliyeti).
1. | kulû | : yeyin |
2. | ve işrebû | : ve için |
3. | henîen | : afiyetle |
4. | bimâ | : şeyle, şeyler sebebiyle |
5. | esleftum | : geçmişte yaptınız |
6. | fî el eyyâmi | : günlerde |
7. | el hâliyeti | : geçmiş |
Yiyin, için, afiyet olsun; geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık olarak! |
Meal[]
19. İşte o vakit, kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: "Gelin, kitabımı okuyun!"
20. "Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum."
21. Artık o, hoşnut bir hayat içindedir.
22. Yüksek bir cennettedir.
23. Onun meyveleri sarkar (kolaylıkla devşirilebilir).
24. (Onlara şöyle denir:) "Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık, afiyetle yiyin, için."
Muhammed Hamdi Yazır tefsiri[]
Oku (İkra')- Okur (Kari) - Okumak (Kıraat - Taallüm) - H-index - okunurluk - Atıf yapılabilirlik -Sesli okumak- Kur'an neden sesli okunur | |
---|---|
Okur yazar - Okur-yazarlık | |
Kavramlar | oku-okumak-okuyucu-[[]] |
Ka-ra-e | Karae-Ikra-ikra-ikra'-kıraat-karii |
Yazar | Yazar |
Okunurluk | H-İndex - Müşirlik - Uç şahıs olmak
مؤشر هيرش هذه المقالة هي عن مؤشر لرصانة البحث العلمي. مؤشر H هو مؤشر الذي يحاول قياس كل من الإنتاجية ورصانة الاقتباس من متن المنشورة للعمل العلمي أو المدرسي H-index The h-index is an author-level metric that attempts to measure both the productivity and citation impact of the publications of a scientist or scholar. The index is based on the set of the scientist's most cited papers and the number of citations that they have received in other publications - شاخص اچ شاخصی عددی است که میکوشد بهرهوری و تأثیرگذاری علمی دانشمندان را به صورت کمی نمایش دهد - |
Alak Suresi/1-19 |
Kariyan -Kariyan-ı meşhuran
Kıraat | |
---|---|
Örnek video sayfası sumeyye eddeb ve Mustafa Kamil
"Kur'an'ı tertil ederek oku" müzemmil 73/4 "Kuran'ı maharetle okuyan bir insan, Kiramen Katibiin melekleri ile beraberdir. Kur'anı okumada zorlanarak da olsa okuyan insana iki sevap vardır." Buhari tevhid 93 | |
Kari | Qāri' . Kari . Kaari .Qari . Qurrā'. Qurrā . قَارٍئ .قارئى.Hafiz. Hafız Qari qari - qari' - Qaari - qaari - qaari' - kariyan - kariyan-ı meşhuran - qariyan-ı meşhuran
Kari' - kari' - kaari' - Kâri - kâri - kari - kaari - Tali okuyan - okuyucu - okutucu - Kaari - Hafiz - Hafız - Kaari - qari |
Kıraat ilmi | Kiraat ilmi -Kıraat ilmine dair - Tilavet - Vucuh - Takrib Aşere- Kıraat - Kıraatı seb'a |
Karia | Karia- Al-Qāri’a Karia suresi |
Şiir | Ey sevgili kari Safahat şiiri |
Kaynak | Kaari/WP Kaari/VP Kaari/VS Kaari/WP -Kaari/VP - Kaari/VS |
Türemiş | Qariden türeyin kelimeler - Kuran .Quran |
Qurra | Famous Qurrā' - Muhammed Medyen |
Üstadlar | *Mahmoud Khalil Al-Hussary - Mustafa Ismail - مصطفى إسماعيل - Muhammad Jebril - Mohammed Al-Laithi - Mahmoud Al-Minshawi - Muhammad Siddiq Al Minshawi -Minşavi - Muhammed Sıddık Minşevi |
Afghanistan: | *Barakatullah Saleem |
Egypt: | Tuhi - Tuhi tahrim
soundcloud minşavi kullanıcısı Souncloud minşevi playlistleri Suratmp3 Suarat Minşevi mücevved Sayyid Mitwalli -Ahmed Nuaina - Abdul Basit 'Abd us-Samad - -Yassir Sharqawi- Ibrahim al-Sha'shaa'ee - الشيخ ابراهيم عبد الفتّاح الشعشاعي - Abul Ainayn Shiesha- أبو العينين شعيشع -Mahmoud Al-Tablawy - Qutb AlTaweel - Abdul Nasir Harak - Mustafa İsmail -Ahmed Nuayna Çocuk doktoru kari 2. Mustafa ismail -Muhammed Rıfat- [4] - Tuhi - Medyen |
India: | Ustazul Qurra Moulana Qari Mohammed Ali Khan - Nawab Ahmad - Zakaria Badat - Bangladesh: Qari Habibullah Belali -Kamal Uddin |
Indonesia: | Nasurullah Jamaludin -Mohammad Ridwan Al-Jufrie - الحبيب محمد رضوان الجفري Iran:
|
Kuwait: | Mishary Rashid Al-Afasy -Sheikh Ahmed Al Ajmy |
Malaysia: | Abdul Rahim Ahmad -Mokhtar Ahmad -Razdi Kamarul Hailan -Ismail Hasyim -Faridah Mat Saman -Rogayah Sulong -Mohammad Hussein Yunus |
Afrika | Morocco:Omar El-Qazabri -Burma:Sheikh Muhammad Ayyub |
Pakistan: | Sheikh Sadaqat Ali- Muhammad Farooq- محمد فاروق -Muhammad Ilyas -Qari Karamat Ali Naeemi -Abdul Majid Noor -Qari Shakir Qasmi - Qari Shakir Qasmi- قارى شاكر قاسمى -Qari Waheed Zafar Qasmi -Zahir Qasmi- Juneid Jamshed -Sheikh Amin |
Saudi Arabia: | Sheikh Abu Bakr Ash-Shatri -Sheikh Saud Ash Shuraim -Sheikh Abdur Rahman As Sudais -Saad Al-Ghamdi- Sheikh Saad Al-Ghamdi - Sheikh Abdullah Awwad al Juhayny - Sheikh Salah al Budair -Sheikh Ali bin Abdul Rahman Al Hudhaifee -Sheikh Maher Al Mueaqly -Sheikh Ali Jabir -Sheikh Abdullah Basfar -Sheikh Abdul Bari Thubaity - Sheikh Abdul Muhsin Al Qasim < |
Somalia: | Ahmed Abbas -Saad Abdullah -Muhammad Hassan -Abdirashid Sufi - |
South Africa: | Abdurrahman Sadien -Ismail Londt Harun Moos -Muhammad Philander- Hussein Dalvi |
Diğer | Tunisia:Abu Abdillah al-Muzaffar Turkey:Remzi Er Ismail Bicer United Kingdom:Hafs Al-Gazzi *Sheikh Mufti Muhammad Loonat .U.S.A.: Harun Amin al-Amriky -Netherlands: Sheik-Ul-Qura Hafiz-ul Qari Khair Muhammed Chisti Sheik Ul Qurra Hafiz al Qari Dr. Mustafa Atilla Akdemir (www.iur.nl) |
Links:http://suratmp3.com/modules/mp3Quran/en/Reciter,35,Sheikh-Muhammad-Siddiq-Minshawi-Mojawwad.html Adib Al Dayekh - Adib dayekh أديب الدايخ |
18. ›æ� 왢 Š� Ȥm¢ ˆ§ ÷¡ß� ì¤ í� o gün arz olunursunuz - kıyam ve nü�ur olmu�tur. Mah�erde
hakkın huzurı azametinde hisaba çekilirsiniz. Burada arz, hisabdan mecaz olup bir hukümdara askerinin
ahvalini görmesi için arz olunmalarına te�bih tarikıyle ifade olunmu�tur. Bununla beraber dünyadaki arzlargibi zâhirî bir geçitten ıbaret olmadı�ı anlatılmak üzere �öyle buyuruluyor:
›ò¥î�Ï¡b� ᤠآ ä¤ß¡ ó1¨ ‚¤ m� ü� öyle arz olunursunuzki gizli bir haliniz kalmaz - «
Ü£Û¡ aë‹¢Š� 2� ë� ¨ è£ Ô�Û¤ a †¡ y¡ aì� Û¤ a é¡ � ‰¡ b » sirri temamen zâhir olur. �mam Ahmed, Abdibni humeyd,
Tirmizî, �bni mâce, �bni hâtim, �bni merduye ebu musele�'arî radıyallahü anhten rivayet
etmi�lerdirki
Sh:»5327
Resulullah sallâllahü aleyhi vesellem �öyle buyurdu: nâs kıyamet günü üç Kerre arz olunur. Bu arzların
ikisi cıdal ve i'tizarlardır. Amma üçüncüsü i�te o zaman ellerde sahîfelerin uçu�ması «tetâyüri suhuf». �imdi
bu �öyle beyan buyuruluyor: 19. ›4¢ ìÔ¢î�Ï� é© ä¡îà© î�2¡ é¢2�bn� ס ó� m¡ ë@a¢ å¤ ß� bߣ
�b�� Bu
kitab Sûrei �srada «
3£ ×¢ ë� � ò¡ à� î¨ Ô¡Û¤ a â� ì¤ í� é¢Û� x¢ Š¡‚¤ 㢠ë� é©
6Ô¡ä¢ Ç¢ óÏ© ꢊ� ö¡b¬Ÿ� ê¢bä�ߤŒ�Û¤ a� æ§ b� ã¤a¡
a‰¦ ì’¢ ä¤ß� é¢îÔ¨ ܤí� b2¦bn� ס », âyetinde beyan olunan kitabdırki insanın ömrünün hasılı olan amel
defteri, Dünyada yaptı�ı ve her gece ve gündüz Meleklerin kaydeyledikleri amellerin sahîfelerinden
müte�ekkil defteri kebîr veya onun bilançosu gibi bir sahîfeye yazılmı� mizanlı hulâsası veya hisabınınrü'yet edildi�ine dair vesîkasıdır. Ve bunun esas yevmiyyesi insanın hergün kendi hafızasında kendi
boynuna asılıdır. Burada yemîn. �imâl mukabili oldu�undan sa� el, sa� taraf demektirki, sa�lamlık,
dürüstlük, uygunluk, temizlik ugur, hayr ve kesb ifade eder. Kitabının insana sa�ıyle verilmesi ta'birinde
mühim nükteler vardır. Evvelâ, insanın bir i�ini kendi eliyle yapması, kendi kudreti, kendi vasıtasiyle istedi�i
gibi yapması, kesbetmesi demektir. Sa� eliyle yapması sa�lam, dürüst, uygun, kendi lehinde iyi yapması,
sol eliyle yapması da tersine yapması, arkaya atması ise ihmal etmesi, ba�kasından umması ma'nalarını
ifade eder. Onun için hesenât yazan Melâike sa�da, seyyiât yazan Melâike solda denildi�i gibi Melek
sa�dan, �eytan soldan gelir denilir. Ve eshabı yemîne kitabları sa�dan, eshabı �imâle de soldan verilir.
Verilmesi ta'biri dahi hepsi Allahın tevfikı, takdiri, hukmü icrasına ba�lı olması hasebiyledir. Çünkü «
3£ ×¢ ë� � é©
6Ô¡ä¢ Ç¢ óÏ© ꢊ� ö¡b¬Ÿ� ê¢bä�ߤŒ�Û¤ a� æ§ b� ã¤a¡ » medlûlünce insanın kendi mukadderatı
kendi boynuna geçirilmi�, halk ve emr-ü huküm Allaha aid olmakla beraber insanın mes'uliyyeti ihtiyarî
fi'illerine rabt edilmi� oldu�u cihetle insan yaptı�ı hayır ve �er, iyi veya kötü, sevab
veya
Sh:»5328günah amelleri yaparken kendi iste�iyle yaptı�ı için onu defterine kaydedecek Meleklere kâtibine emreder
gibi kendisi imla ettirip yazdırıyor demek oldu�undan kendi yazmı� demektir. E�er o yazdırdı�ı, hisabına
geçirtti�i muameleler ileride Hakkın huzurunda kendi yüzünü kara çıkarmıyacak vechile iyi hisab edilmi�
matlûbu, zimmeti iyi kar�ıla�tırılmı�, yine kendi tarafından hak göziyle kontrol edilmi� kârlı güzel, salih,
do�ru, dürüst ameller ise o defterler kendi lehinde olmak üzere sa�lam, mu'teber, kendi, hisabına güzel
yazı ile yazılmı� bir defter olaca�ından o onu sa� eliyle ve lehine hizmet eden sa�lam vasıta ile yazmı� ve
ındel hisab hukmünü i'lâmını verecek olan hâkim de onun lehinde olarak yazısını onun kendine yazdırmı�
ve binaenaleyh hisabını kolayca kendine gördürüp hukmünü de istedi�i gibi kendine verdirerek i'lamını
sa� eliyle kendine teslim etmi� olur. Böyle olmak için de herkes «
Ù� 2�bn� ס a¤Š� Ó¤ a¡ × 6 bj¦î,© y� Ù� î¤Ü� Ç� â� ì¤ î�Û¤ a Ù� ¡ 1¤ä�2¡ ó1¨ � 6 » emri mucebince
hergün kendi boynuna geçirilmi� kitabı, yevmiyye defteri demek olan hafızasında kendi nefsini ve
Meleklere yazdırdı�ı amellerini hak göziyle okuyup Allaha kar�ı kendi vicdanında kendi hisabını görmek ve
ona göre « †£ Ó�bß� ¥ 1¤ã� Š¤ Ä¢ ä¤n�Û¤ ë� � †§
7 Ì�Û¡ o¤ ß� » emrine tevfikan yarın için hazırlanmak ıktiza
eder. Bu da evvel ve âhir Allahın bir tevfikı, sonra o defteri meydana çıkaran ve hukmü verecek olan da
nihayet Allah tealâ oldu�u cihetle kitabını sa�ıyle yazan buyurulmamı� «kitabı kendiye sa�ıyle verilen»
buyurulmu�tur. Vicdanında hergün hakka kar�ı nefsini muhasebe etmeyen kimse i�ini arkaya atmı�defterini kendi haberi olmaksızın ve zararını dü�ünmeksizin a�zına geleni söyliyerek arkadan arkaya
yazdırmı� demek olaca�ı gibi, i�ini Allahın emri dairesinde do�ru yapmıyan, e�riyi do�ru, do�ruyu e�ri
yapma�a kalkı�arak defterini kötü amellerle ve hep zimmet sahîfelerile doldurtan kimse de defterini ters
tutmu�, solak yazmı� yazdırmı�
Sh:»5329
demektir. Halbuki Meleklerin tuttu�u zabt onun aleyhinde olarak muameleyi oldu�u gibi göstermi� ve ona
imza ettirilmi� olmak haysiyyetiyle sa�lam, do�ru ve haddi zatinde mu'teber bulundu�undan o kimse de
kendi mukadderatını kendi yazmı�, fakat kendine dü�man gibi aleyhinde olmak üzere tescil ve imza etmi�,
ters yola gitmi� oldu�unu o gün anlamı� bulunur.
Di�er bir nükte: Allaha iyman ederek ve hisabını dü�ünerek hakk-u hayrı sevüp �err-ü bâtıldan sakınmı�
olan kimsenin huzurı Hakta yüzü ak olarak hisabı dost tarafından görülmü�, huküm ve i'lâmı dürüst dost
eliyle sa�dan lehine verilmi� olur. Bil'akis Allaha küfreden, hakkı ve hayrı sevmeyip nankörlükle aksine
giden kimselerin hisabı da sevmedi�i hasmı tarafından rü'yet edilmi� ve hukmü, i'lâmı da aleyhine olaraksoliyle verilmi� olur. Onun için kitabı kendine sa�ıyle verilmi� olan kimse o gün dost huzurunda hisab
verirken veya hisabı güzel oldu�una dâir hukmünü, vesîkasını sa�lam eline alınca hisabına ümidini veya
neticesinde ıhvanına ferah ve ni�atını veya Cennete giderken pasaportunu göstermek üzere der ki
›â¢ ë
¯ª
¢ b¬ç� ha i�te size - alın, gelin, bakın ›é¤
7î�2¡bn� ס aë@ª
¢ Š� Ó¤a okuyun kitabımı 20.
›é¤
7î�2¡b� y¡ Ö§ 5�ߢ ó㣩 a� o¢ ä¤ä� Ã� ó㣩 a¡ çünkü ben, ben anlamı�tım ki ben her halde bir
gün olup hisabıma kavu�aca�ım - ya'ni böyle ı'tikad etmi�, bu fikir ve zannı beslemi� idim de ona göre
hisabımı ihtiyat ile sa�lam, defterimi dürüst tutmu� idim «
Ù� 2�bn� ס a¤Š� Ó¤ a¡ × 6 bj¦î,© y� Ù� î¤Ü� Ç� â� ì¤ î�Û¤ a Ù� ¡ 1¤ä�2¡ ó1¨ � 6 » emrine imtisal etmi�
idim diye yüz aklı�iyle kendini gösterir, sevinir. Bu ma'nâ mü'minin hisaba sureti kat'iyyede iyman ve yakîn
ile inanması lüzümuna mebnîdir. Ekser müfessirîn burada zannı önceden ılim ve
ı'tikad
Sh:»5330
ma'nâsına olarak bu mealde tefsir etmi�lerdir. Maamafih ba'zılarının dedi�i gibi bu, �u demek de olabilir:
ben hisaba inanmakla beraber bir çok kusurlar etti�imi ve nefsimde sûi amellerimin kıymeti az oldu�unubiliyor ve bundan dolayı zimmetim çok, matlûbum az çıkmasından korkuyor, hisabımda mü�kilâta
çataca�ımı zannediyordum, halbuki benim farkına varmadı�ım hisaba bile almadı�ım en gizli, en küçük
amellerim bile takdir olunmu� yüksek kıymetler, ecirler biçilmi�, bu ise benim de�erimden, benim
kudretimden de�il, raufi rahîm olan sevgili rabbımın mahza lûtf-ü keremiyle olmu� bir fadl ü rahmettir, diye
sevinir. Herkese bu suretle i'lân eder, i'lâmını gösterir. Bu ma'nâ hem daha zâhir hem daha ahlâkîdir.
Bunun neticesi 21. ›ò§
=î�™¡ a‰� ò§’� îÇ© óÏ© ì� è¢ Ï� artık o hu�nud bir hayattadır. - Rıza ve
hu�nudluk sahibinin sıfatı iken radıye ve merdıyye mertebelerinin cem'ıne i�aret olmak üzere mecazi aklî
denilen isnadi mecazî suretiyle mübalega için ya�ayı�ın kendisine nisbet edilmi�tir ki yalnız o kendisi razı
ve hu�nud olmakla kalmıyacak, onun güzel ahlâkından, güzel mesaîsinden feyzlanarak daha ziyade
güzelle�mi� olan nefsi hayat da ondan razı o kendisi mardî ve sevimli olacaktır demek olur. Bu da �öyle
iyzah olunuyor: 22. ›ò§
=î�Û¡bÇ� ò§ä£
�u� óÏ© âlî yüksek bir Cennette - Dünya Cenneti gibi süfliyyat
ile, mihnet ve âlâm ile karı�ık de�il, halıs bir saadet-ü ni'met ve aynı hayat olan yüksek Âhıret Cennetinde,
ki 23. ›ò¥î�ã¡a…� bè� Ï¢ ìÀ¢ Ó¢ div�irimleri, ya'ni ıktitaf olunacak yemi�leri, meyveleri, ni'metleri,
uzakta de�il, yakında sarkıp duruyor. Alın istedi�iniz kadar 24. ›bd¦î¬ä© ç� aì2¢Š� ‘¤ aë� aìÜ¢×¢
yiyin için âfiyetle, içinize sine sine ›á¤ n¢1¤Ü�¤ a� b¬à� 2¡ pe�in takdim ettiklerinize
mukabil.Sh:»5331
-�SLÂF, kar�ılı�ı veresiye olarak önceden arz-u takdim demektir. Onun için �er'an da selef, ta'biri âharle
selem denilen muameleye ıtlak olunurki para pe�in mal veresiye olmak üzere yapılan bir alı� veri�, daha
do�rusu veri� alı�tır. Mal ma'lûm, mü�teri sa�lam oldu�u surette parayı pe�in veren tüccar için bunda
kazanç daha çok olur. Burada « ᤠn¢1¤Ü� ¤ a� » buyurulmakla hem bu ma'naya hem «
Ü£Ûa a왢 Š¡Ó¤ a� ë� ¨ ä¦� y� b™¦ Š¤ Ó� é� 6b » ma'nasına hem de büyü�e takdim etmek ve ona hizmet
eylemekteki büyük istifadeye i�aret buyurulmu�tur. Bunlar ise darlık zamanında yapılamaz. Çünkü daralmı�
kimsenin veresi veya hediyye verme�e hali olamıyaca�ı gibi müddet de yokdur. Onun için buyuruluyorki
›ò¡î�Û¡b‚� Û¤ a â¡bí£
�ü�¤ a óÏ¡ geçmi� günlerde, yâhud bugünkü derdin bulunmadı�ı, halin
müsaid, ba�ların sa� ve sâlim oldu�u bo� ve müsaid günlerde - ki Dünyada ölümden veya maraz ve
ibtilâdan evvelki fursat günleridir. Bunun da en güzeli gençlik hengâmıdır. Rivayet olunmu�turki o gün
Allah tealâ �öyle buyurur: ey dostlarım! Dünyada size ben çok vakıt bakardım benim yolumda dudaklarınız
susuzluktan kurumu�, gözleriniz içine çökmü�, karınlarınız kasıklarınıza geçmi�, bugün artık yiyin için, o
geçmi� günlerde takdim ettiklerinize mukabil gça. ��te bunlar o Hâkkadan böyle murada irerekkurtulacaklardır. Lâkin vay o günleri bo�una geçirenlere veya sonu gelmez dipsiz hevaya sarf eden veya
sermayeyi batakcılara kapdıranlara. Çünkü nice kimseler çalı�ır, hayır denebilecek �eyler yaparlar amma,
Hakk için Allah için de�il, halk için riya için kulların keyfine hizmet için yapdıklarından dolayı ecirleri nihayet
onlardan alabildikleriyle kalır. Onların fenasiyle de müfliste batan mal gibi batar gider. Hak yanında elem
ve hırmandan ba�ka kendilerine bir �ey kalmaz. Bütün o Hâkka onların ba�ında patlar, bunlar kitablarını
tersine ve
Sh:»5332
solak yazanlardır. Onun için buyuruluyorki - 25.
›4¢ ìÔ¢î�Ï� é© Û¡bà� ’¡ 2¡ é¢2�bn� ס ó� m¡ ë@a¢ å¤ ß� bߣ
�a� ë� ilh... 27. ›bè� n�î¤Û� bí� ah
nulaydı o - bu « bç » zamiri mevt vak'asına gönderilmi� mavtei ulâ ile tefsir edilmi�tir. Gerçi mevte lâfzı
serahaten geçmemi�tir, lâkin ma'nen geçmi�tir. Hâkkanın ba�ı bununla ba�lamı� ve bunu söyliyen hisabı
görünce uyunmı� demektir. O vakıt bulundu�u halin tattı�ı ölüm acısından çok acı ve fecî' oldu�unu bil'fiıl
görerek o halde o mevti temenni edip derki ah nulaydı o ilk ölüm ›ò�
7î�™¡ bÔ�Û¤ a o¡ ã�b×� kazıye
olaydı - KAZA, bir i�i tamamiyle kesip atmak, kat'î hukmü verip icra etmektir. Ya'ni i�i bitirip her�ey'i kesipatan olaydı da beni bu felâketten, bu Hâkkadan kurtaraydı. Bu yalnız ke�ke ölmekle i� biteydi diye geçmi�e
aid bir temenni de�il, ölümden kaçan o adamın gördü�ü bu felâket içinde bir daha ölme�e mum olup da
onu �imdi bir halâs çaresi olmak üzere hasretle temenni etti�ini ve bu suretle Hâkkanın ölümden çok
�iddetli olaca�ını ifade eder. O artık ne ölür ne dirilir, sade �öyle hasret ve nedamet çeker 28.
›é¤
7î�Û¡bß� ó䣩 Ç� óä¨ Ë¤ a� b¬ß� - « bß » burada nefiy veya istifhamı inkârîdir. Ya'ni neye yaradı
benden yana malım? Hiç bir �ey'e yaramadı, yaradıysa ba�kalarına yaradı, bana ancak hasret ve azâbı
kaldı 29. ›é¤
7î�ã¡bÀ� ܤ ¢ ó䣩 Ç� Ù� Ü� ç� mahvoldu benden saltanatım - onunla iftihar etti�im
herkese tasallut etti�im, güvendi�im, mülküm hukûmetim, servet-ü sâmanım, yâhud tutundu�um bütün
hüccet ve bürhanım - felâketler içinde fakîr ve dermansız, çaresiz kaldım. Böyle bir sözle nedamet ve
tehassür belliki Dünya saltanatına güvenip de hisabını yanlı� tutan, ba�kalarına ceza verdi�i halde kendi
hakkında cezayı inkâr
Sh:»5333
ederek haksızlı�a zulme giden mal ve saltanat sahiblerine aiddir. Müfessirler burada �u fıkrayı
kaydederler