Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Hürriyet Şiiri Safahat Bayrak
Mehmet Akif Ersoy
Ezanlar
* "Her idarecide olması gereken hassasiyet"te model bir hadise anlatılır; Ancak gözyaşı ile dinlenebilir. Aslında hepsi şah beyit ama en Şah beyiti : Kenâr-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu,/Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer'den onu!

Kenarı Dicle Kısmının Hikayesi[]

Bir gün Ömer'i telaş içinde, hızlı hızlı giderken görünce…

"Nereye" diye sordum.

"Devlete ait bir deve kaçmış, onu aramaya" diye cevap verince…

"Senden sonraki idarecilere ağır yük bırakıyorsun. Kimse senin yaptığını yapamaz" dedim.

Bunun üzerine…

“Allah'a yemin ederim ki, Fırat’ın kenarında bir oğlak kaybolsa korkarım kıyamet gününde hesabı Ömer'den sorulur" dedi.

Adobe Post 20190413 054849
Bakınız

Şablon:Kocakarı ile Ömer - d


Kocakarı ile Ömer

Kocakarı ile Ömer - Mehmet Akif Ersoy - Safahat

Kocakarı ile Ömer/Güncel Türkçe Kocakarı ile Ömer/İngilizce Kocakarı ile Ömer/Osmanlıca Kocakarı ile Ömer/Arapça Kocakarı ile Ömer/Azerice Kocakarı ile Ömer/Arapça hikaye parçası
Kocakarı ile Ömer/1 Kocakarı ile Ömer/2 Kocakarı ile Ömer/3 Kocakarı ile Ömer/4
Kocakarı ile Ömer/Açıklama Kocakarı ile Ömer/Video Kocakarı ile Ömer/Makaleler


Kocakarı_ile_Ömer_-_mehmet_akif_ersoy_-_safahat

Kocakarı ile Ömer - mehmet akif ersoy - safahat

Kocakarı ile Ömer - mehmet akif ersoy - safahat

Kocakarı_ile_ömer_orjinal_metin_ve_türkçe

Kocakarı ile ömer orjinal metin ve türkçe

kocakarı ile ömer orjinal metin ve türkçe

Kocakarı_ile_ömer_-_mehmet_akif_ersoy-_safahat_-_yusuf_ziya_özkan

Kocakarı ile ömer - mehmet akif ersoy- safahat - yusuf ziya özkan

Safahat_projesi_TRT_Haber

Safahat projesi TRT Haber

Safahat projesi TRT Haber

Asim_Yildirim_-_KOCAKARI_İLE_ÖMER_(Mehmet_Akif_Ersoy)_1

Asim Yildirim - KOCAKARI İLE ÖMER (Mehmet Akif Ersoy) 1

Asim Yildirim - KOCAKARI İLE ÖMER (Mehmet Akif Ersoy) 1 [1]

Düz Liseler İçin 2'li Tablo Sunumu[]

Yaşlı karı ile Ömer
Necip üstadım Ali Ekrem Bey'e
Yok ya Abbâs'ı bilmeyen, kimdi?...

O sahâbîyi dinleyin, şimdi:

Abbas'ı bilmeyen,yoktur ya, kimdi?...

O sahâbîyi dinleyin şimdi:

"Bir karanlık geceydi pek de ayaz...

İbni Hattâb'ı görmek üzre biraz,

Karnlık bir geceydi, pek de ayaz...

Hz. Ömer'i görmek üzere biraz,

Çıktım evden ki yollar ıpıssız.

Yolcu bir benmişim meğer yalnız!

Çıktım evden ki yollar ıpıssız.

Yolcu bir benmişim meğer yalnız!

Aradan geçmemişti çok da zaman,

Az ilerden yavaşça oldu iyân,

Aradan geçmemişti çok da zaman,

Az ilerden yavaşça oldu ayan,

Zulmetin sînesindeukde gibi,

Ansızın bir müheykel a'râbî!

Karanlığın sinesinde düğüm gibi

Ansızın, heykelleşmiş arabi ,

Bembeyaz bir ridâ içinde garîb,

Geliyor muttasıl mehîb mehîb.

Bembeyaz bir hırka içinde garib,

Geliyor sürekli , mehib mehib(heybetli).

Ben sokuldum, o geldi, yaklaştık;

Durmadan karşıdan selâmlaştık.

Ben sokuldum, o geldi, yaklaştık;

Durmadan, karşıdan selamlaştık.

Düşünürken selâm alan sesini,

O heyûlâ uzandı tuttu beni

Düşünürken selam alan sesini,

O hayalet uzandı, tuttu beni;

Bir de baktım, Ömer değil mi imiş?

Ömer! Böyle geç zaman, bu ne iş?

Bir de baktım, Ömer değil mi imiş?

-Ya Ömer! Böyle geç zaman, bu ne iş?

- Şu mahallâtı devre çıkmıştım...

Gel beraber, benimle, üç beş adım.

-Şu mahalleleri dolaşmaya çıkmıştım...

Gel beraber, benimle üç beş adım.

Ne sadâ var, ne bir yürür bîdâr;

Uhrevî bir sükûn içinde civâr.

Ne sada var, ne bir yürür bidar (uykusuz);
Ahiret gibi bir sükun içinde civar
Ömer olmuş gezer, sıyânet-i Hak...

Şu yatan beldenin huzuruna bak!

Ömer olmuş gezer, Hakkın koruyucusu.

Şu yatan beldenin huzuruna bak!

O semâlar kadar yücelmiş alın,

Çakarak sînesinden âfâkın,

O semâ kadar yücelmiş alın,

Çakarak sînesinden ufukların,

Bir zaman sönmeyen nigâhıyle,

Necm-i sâhirde sanki bir hâle!

Bir zaman sönmeyen nigahiyle (bakışıyla),
Uykusuz yıldızlarda sanki bir hale!
Duruyor her evin önünde Ömer,

Dinliyor bî-haber içerdekiler

Duruyor her evin önünde Ömer,

Dinliyor, bir haber içerdekiler.

Geçmedik en harâb bir yapıyı,

Yokladık sağlı sollu her kapıyı.

Geçmedik en harap yapıyı,
Yokladık sağlı sollu her kapıyı.
Geldik artık Medîne hâricine;

Bir çadır gördü, durdu kaldı yine.

Geldik artık Medine haricine;

Bir çadır gördü, durdu kaldı yine.

Ocak başında oturmuş bir ihtiyarca kadın.

"Açız! Açız!" diye feryâd eden çocuklarının,

Ocak başında oturmuş ihtiyarca kadın,

"Açız! Açız!" diye feryat eden çocuklarının,

Karıştırıp duruyorken pişen nevâlesini;

Çıkardı yuttuğu yaşlarda çırpınan sesini:

Karıştırıp duruyorken pişen yemeklerini
Çıkardı yuttuğu yaşlarda çırpınan sesini:
- Durundu yavrularım, işte şimdicek pişecek...Fakat ne hâl ise bir türlü pişmiyordu yemek!
-Durun yavrularım, işte şimdicek pişecek...Fakat, nedense, bir türlü pişmiyordu yemek!
Çocukların yeniden başlamıştı nâle leri...

Selamı verdi Ömer, daldı âkıbet içeri.

Çocukların yeniden başlamıştı inleyişleri...

Selamı verdi Ömer, daldı sonunda içeri.

Selamı aldı kadın pek beşûş bir yüzle.

- Bu yavrular niçin, ey teyze, ağlıyor, söyle?

Selamı aldı kadın, pek gülümser bir yüzle.
Bu yavrular, niçin ağlıyor ey teyze, söyle?

- Bu gün ikinci gün, aç kaldılar...

- O halde, neden ? biraz yemek komuyorsun?

-Yemek mi?

-Çömleği sen,

-Bu gün ikinci gün, aç kaldılar...-O halde, neden biraz yemek komuyorsun?-Yemek mi?

Çömleği sen,

- Tirid mi zannediyorsun? İçinde sâde su var;

Çakıl taşıyla beraber bütün zaman kaynar!

Et mi sandın? İçinde sade su var;

Çakıl taşıyla beraber bütün zaman kaynar!

Ne çare! Belki susarlar, dedim. Ayıplamayın.

- Peki senin kocan, oğlun, ya kardeşin, ya dayın...

Ne çare! Belki susarlar, dedim. Ayıplamayın.

-Peki senin kocan, oğlun, ya kardeşin, ya dayın...

-Tek erkeğin de mi yok?- Hepsi öldü...- Kimsem yok.

- Senin midir bu küçükler?

- Torunlarım.

- Ne de çok!

- Tek erkeğin de mi yok?-Hepsi öldü...-Kimsem yok.

-Senin midir bu küçükler?

-Torunlarım.

-Ne de çok!

Adam, Emîre gidip söylemez mi hâlini?

- Ah!

Emîre öyle mi? Kahretsin an-karîb Allah!

Adam emir sahiplerine gidip söylemez mi durumunu?

-Ah!

Emir sahibi öyle mi? Kahretsin en yakın zamanda onu Allah!

Yakında râyet-i ikbâli ser-nigûn olsun...

Ömer, belâsını dünyâda isterim bulsun!

Yakında ikbal sancağı yerle bir olsun...
Ömer, belasını dünyada isterim bulsun!
- Ne yaptı, teyze, Ömer, böyle inkisâr edecek?

- Ya ben yetîm avuturken Emîr uyur mu gerek?

-Ne yaptı teyze, Ömer böyle beddua edecek?

-Ya, ben yetim avuturken Emir Sahibi uyumu gerek?

Raiyyetiz, ona bizler vedîatu'llâhız;

Gelip de bir aramak yok mu?

-Haklısın yalnız,

Bizler, onun halkıyız, ve onun yönetimine verilmş ilahi birer emanetiz;

Gelip de bir aramak yok mu?

-Haklısın yalnız,

Zavallının işi pek çok zaman bulup gelemez;

Gidip de söylememişsen ne haldesin bilemez

Zavallının işi pek çok, zaman bulup gelemez;

Gidip de söylememişsen, ne haldesin, bilemez

- Niçin hilâfeti vaktiyle eylemişti kabûl?

Sonunda böyle çürük özrü kim sayar makbûl?

-Öyleyse, halifeliği zamanında niçin eyledi kabul?

Sonunda böyle bir çürük özrü kim sayar makbul?

Zavallının işi çokmuş!... Nedir, muhârebe mi?

İşitme sen de civârında inleyen elemi,

Zavallının işi çokmuş!.. Nedir (işi), savaş mı?

İşitme sen de etrafında inleyen kederi,

Medîne halkını üryan bırak, Mısır'da dolaş...

" Gazâ! Gazâ!" diye git, soy cihânı, gel paylaş!

Medine halkını çıplak bırak, Mısır'da dolaş...

Gaza! Gaza! diye git, dünyayı soy, (sonra)gel paylaş!

Çocukların bu sefer yükselince feryâdı,

Kadın, tehevvürü artık cünûna vardırdı;

Çocukların bu sefer yükselince feryadı,

Kadın, köpürmeyi artık çılgınlığa vardırdı:

- Şu nevhalar ki çıkar tâ bulutların içine,

Ömer! Savâik-i tel'în olur, iner tepene!

-Şu çığlıklar, ki çıkar, tâ bulutların içine;

Ömer lanet yıldırımları olup , iner tepene!

Yetimin âhını, yağmur duası sanma:

O çığlık, kaderin bir şimşek çakışıdır ki, gönderir yokluğa!

- Açız! Açız! Bize bir lokma olsun ekmek ver...- Susundu yavrularım, işte oldu, şimdi pişer!
"Açız! Açız! Bize bir lokmacık olsun ekmek ver..."

"Susundu yavrularım, işte oldu, şimdi pişer!

Gidip de söyleyeyim ha? Dilencilik yapamam!

Ömer de kim? benim ondan kerîm adamdı babam,

Gidip de söyleyeyim ha? Dilencilik yapamam!

Ömer de kim? Ondan çok daha cömertti benim babam.

Ölür de yüz suyu dökmem sizin Halîfenize!..

Ömer vuruldu bu son sözle...

Haklısın, teyze!

Ölürüm de, yüz suyu dökmem sizin halifenize!..

Ömer, vuruldu bu son sözle...

-Haklısın, teyze!

Avut çocukları, ben şimdicek gider gelirim.

Halîfe önde, bitik suçlu, münfa'il, nâdim;

Çocukları teselli et, ben şimdi gider gelirim.

Halife önde; bitik, suçlu, kırgın, pişman;

Ben arkasında, perîşan, çadırdan ayrıldık.

Sabâha karşı biraz başlamıştı aydınlık.

Ben arkasında, perişan bir şekilde, çadırdan ayrıldık.

Sabaha karşı biraz aydınlık başlamıştı .

Köyün köpekleri ejder misâli saldırıyor,

Bırakmıyor bizi yoldan, fakat kim aldırıyor!

Köyün köpekleri ejderha gibi saldırıyor,

Bırakmıyor bizi bu yoldan, fakat kim aldırış ediyor!

Medîne'nin dalarak münhanî sokaklarına;

Dönüp dönüp hele geldik zahîre anbarına.

Medine'nin eğri büğrü sokaklarına dalarak;

Döne döne hele ki vardık yiyecek ambarına.

Halîfe girdi açıp, ben de girdim emriyle.

Arandı her yeri, bir mum yakıp ale'l-acele.

Halife açıp (ambara) girdi, ben de girdim emriyle,

Aradı her yeri, bir mum yakarak alelacele.

- Şu tek çuval unu gördün ya! Haydi yükle bana;

Bu testi yağ doludur, elverir o yük de sana.

-Şu tek çuval unu gördün ya! Haydi yükle sırtıma;Bu testi (de) yağ doludur, elverir (artık) o yük de sana.
Çuval Halîfe'de, yağ bende, çıktık anbardan;

Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.

Çuval halifede, yağ bende, çıktık ambardan;

Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.

Mesâfe, baktım, uzun; yük yaman; Ömer yaralı;

Dedim ki:

Ben götüreydim... Verir misin çuvalı?

Baktım, mesafe, uzun; yük ağır, Ömer ise yaralı;

Dedim ki:

-Ben alsaydım... Verir misin çuvalı?

- Hayır, yorulsa değil, ölse yardım etme sakın:Vebâli kendine âiddir İbni Hattâb'ın.
-Hayır, değil yorulsa, ölse de yardım etme sakın:Günahı kendine aittir Hattâboğlu'nun.
Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin mi demin?

Yarın huzûr-i İlâhide, kimseler Ömer'in,

Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin mi demin?

Yarın Allah'ın huzurunda, kimseler Ömer'in,

Şerîk-i haybeti olmaz, bugünlük olsa bile;

Evet, hilâfeti yüklenmiyeydi vaktiyle.

Zararına ortak olmaz, bugünlük olsa bile;

Halifeliği üstlenmeyeydi vaktiyle.

Kenâr-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu,

Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer'den onu!

Dicle'nin kenarında bir kurt kapsa bir koyunu,

İlahi adalet gelir de, Ömer'den sorar onu!

Bir ihtiyar karı bî-kes kalır, Ömer mes'ûl!

Yetîmi, girye-i hüsrân alır, Ömer mes'ûl!

Bir ihtiyar kadın kimsesiz mi kalır? Ömer sorumlu!

Bir yetim hüsran gözyaşları seline mi kapılır? Ömer sorumlu!

Bir âşiyân-ı sefâlet bakılmayıp göçse:

Ömer kalır yine altında, hiç değil kimse!

Yoksulluk-sefalet içindeki bir yuva ilgisizlikten göçerse

Hiç kimse değil, altında yine Ömer kalır!

Zemîne gadr ile bir damla kan dökünce biri:

O damla bir koca girdâb olur boğar Ömer'i!

Yeryüzüne; haksızlık ile bir damla kan dökünce biri:

O damla bir koca girdap olur, gelir, boğar Ömer'i

Ömer duyulmada her kalbin inkisârından;

Ömer koğulmada her mâtemin civârından!

Ömer duyulmada kırılan her kalbin bedduasında;

Matemlere bürünmüş her yerden Ömer'dir kovulmada!

Ömer Halîfe iken başka kim çıkar mes'ûl?

Ömer ne yapsın, İlâhî, beşerzalûm ü cehûl!

Ömer halife iken başka kim sorumlu tutulur?

Ömer ne yapsın, Ey Allah'ım, insan nefsine çokça zulm eden(zalum), ve ne çok bilmez(cehul)dur!

Ömer'den isteniyor beklenen Muhammed'den...

Ömer! Ömer! Nasıl aldın bu bârı sırtına sen?

Muhammed'den beklenen Ömer'den isteniyor ...

Ömer! Ömer! Nasıl aldın bu yükü sırtına sen?

- Sen almasan acaba kim gelip de senden iyi,İdâre eyliyecek düştüğün bu ma'rekeyi?
-Sen almasan, acaba kim gelip de senden iyi,Yönetebilecek, içine düştüğün bu mücadeleyi?
Evet, adâleti "mutlak" hayâl edersen eğer,

Ömer değil ya ne olsan bırak ki hepsi heder!

Evet, adaleti "mutlak adalet" gibi düşünürsen eğer,

Ömer değil ya ne olsan bırak ki hepsi boşa gider!

Beşer, adâleti "mutlak" tahayyül eylerse,

Görür ümîdini mahkûm her zaman ye'se.

İnsanlık, adaleti "mutlak" olarak düşünürse,

Ümidini, her zaman mahkum olarak görür, ümitsizliğe.

Sen ey Ömer, ne meleksin, ne bir emîr-i zalûm...

Fakat elinde ne var? Fıtraten beşer mazlûm!

Sen ey Ömer, ne meleksin, ne bir (kendi nefsine zulmeden) emir-i zalum...

Fakat elinden ne gelir? İnsan, yaradılışından ötürü mazlum.

Görür bürûc-i semânın bütün sitâreleri,

Zalâm içinde, yük altında inleyen Ömer'i!

Görür, gökyüzü burçlarındaki bütün yıldızlar,

Karanlık içinde, yük altında inleyen Ömer'i!

Huzûr-i Hakk'a çıkarken bu unlu cebhenle,

Değil zemîni, getir şâhid âsümânı bile!

Allah'ın huzuruna çıkarken bu una bulanmış alnın ile,

Değil yeryüzünü, gökyüzünü bile tanık tut!

- Uzak mı yol? Daha çok var mı?- Ancak üç beş adım.Mecâli kalmamış artık zavallının...

Baktım:

-Uzak mı yol? Daha çok var mı?-Ancak üç beş adım.

Gücü kalmamış artık zavallının...

Baktım:

Olanca azmini cebr eyleyip, nefes nefese;

Yavaş yavaş yürüyor. Geldi bin belâ ne ise!

Olanca azmini zorlayıp nefes nefese;

Yavaş yavaş yürüyor. Geldi bin bela ne ise!

Sokuldu haymeye, indirdi arkasından unu:

- Bırak da testiyi yerleştirin kenâra şunu.

Sokuldu çadıra, indirdi sırtından unu:

-Bırak da testiyi yerleştirin kenara şunu.

Hemen çakılları çömlekten indirip attı,

Uzandı testiye, yağ koydu, sonra un kattı.

Hemen çakılları çömlekten indirip attı;

Uzandı testiye, yağ koydu, sonra un kattı.

Oturmak istedi, lâkin belâya bak ki:Ocak,

Hemen sönüp gidecek...

- Teyze, yok mu hiç yakacak?

Oturmak istedi, fakat belaya bak ki: Ocak,

Hemen sönüp gidecek...

-Teyze, yok mu hiç yakacak?

Kadın getirdi beş on parça yaş diken Ömer'e;

Ömer de yakmak için büsbütün serildi yere.

Kadın getirdi beş on parça yaş diken Ömer'e;

Ömer de yakmak için büsbütün serildi yere.

Ocak tüter, Ömer üfler zefir-i hârıyle;

Zemîni lihye-i beyzâtârumâriyle,

Ocak tüter, Ömer üfler ateşli nefesiyle;

Yeri, darmadağınık beyaz sakalıyla,

Sücûd tavr-ı huşû'unda, muttasıl süpürür;

İçinde rûhu yanar, cebhesinde ter köpürür!

'İnanç ve huşu içinde secde edercesine '''devamlı süpürür;İçinde ruhu yanarken, alnında ter köpürür!
Döner muhît-i nigâhında tûde tûde duman;

Bulut geçer gibi necmin hıyat-ı nûrundan!

Bakışlarının çevresinde küme küme dumanlar döner;

Önünden',' yıldızların nurdan iplikleri bulut gibi geçer!

Ocak tutuştu, yemek pişti;

- Var mı teyze kabın?

Getir de indirelim...

- Var büyükçe bir kap, alın.

Ocak tutuştu, yemek pişti;

-Var mı teyze kabın?

Getir de indirelim...

-Var büyükçe bir kap, alın.

Yemek sıcaktı, fakat kim durup da bekliyecek!

Ömer çocuklara bir bir yedirdi üfliyerek

Yemek sıcaktı, fakat kim durup da bekleyecek!

Ömer çocuklara bir bir yedirdi üfleyerek!

Kesildi haymede mâtem, uyandı rûh-i sürûr;

Çocuklar oynaşıyorlar, kadın ferîh ü fahûr.

Çadırda üzüntü son buldu, başladı neşeli ruh hali;

Çocuklar oynaşıyorlar, kadın ise mağrur ve sevinçli.

Ömer bu âlemi gördükçe gaşy içindeydi...

Dedim:

- Sabâh oluyor kalkalım...

- Evet, haydi!

Ömer bu âlemi gördükçe kendinden geçmekteydi...

Dedim:

-Sabah oluyor kalkalım...

-Evet, haydi!

Yarın Emâret'e gel teyze, öğleyin beni bul;

Emîr'e söyleriz elbette hayr olur me'mul.

Yarın yardım vakfına gel, teyze, öğleyin beni bul;

Halifeye söyleriz, elbette bir hayır umulur

Yüzü gülmüştü teyzenin, baktık,
Biz de çıktık vedâ edip artık.
Yüzü gülmüştü teyzenin baktık,

Biz de çıktık veda edip artık.

Hiç görünmeksizin gelip geçene,

Doğru indik Halîfe'nin evine.

Hiç görünmeksizin gelip geçene,

Doğru indik Halife'nin evine.

"Şimdi nerdeyse gün doğar, kalıver."

Diye, koyvermiyordu, çünki, Ömer.

"Şimdi nerdeyse gün doğar, kalıver"

Diye, koyvermiyordu, çünkü, Ömer.

Etti az sonra subh-i velveledâr
Uyuyan şehri kâmilen bîdâr
Az sonra sabahın gürültüsü
Uyuyan şehri tamamen uyandırdı.
Öğle geçmişti, çıktı geldi kadın.

- Galiba, teyze, uykusuz kaldın!

Öğle geçmişti, çıktı geldi kadın.

-Galiba, teyze, uykusuz kaldın!

İşte bağlanmak üzredir nafakan,

Alacaksın her ay gelip buradan.

İşte bağlanmak üzredir nafakan,

Alacaksın her ay gelip buradan.

Şimdi affeyledin mi beni?

-Böyle göster fakat adaletini.

Şimdi bağışladın mı beni?

-Bari böyle göster adaletini.


Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

Advertisement