Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

d) Kurtlar Sofrası (Birinci Dünya Savaşı)[]

Avrupa Devletleri, Balkan Savaşı sonunda, Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki topraklarının paylaşılmasını tamamlamışlar, şimdi sıra Asya’daki topraklarımızın ve Anadolu’nun paylaşılmasına gelmişti.

Birinci Dünya Savaşı, adı üstünde neredeyse dünyadaki bütün devletlerin ve milletlerin birbirleriyle savaştığı çok büyük bir emperyal kavgaydı. Sömürgeci devletler, bu kanlı savaşla sömürgelerini daha da artırmak, sanayileri için yaşamsal önemdeki hammadde kaynaklarını ele geçirmek istiyorlardı. Bunun için birbiriyle kıyasıya ve amansız bir kavgaya girişmişlerdi.

Kurtlar sofrası kurulmuştu. Herkes, bu sofradan daha fazla pay kapmak istiyordu. Pek farkına varmasak, yahut bilmezden gelsek de, sofranın ana yemeği aslında bizdik. Çünkü paylaşılacak ganimetlerin en iştah çekicisi bizim topraklarımızdı. Üstelik yeni dönemin en önemli enerji kaynağı olan petrol bizim topraklarımızda bulunmuş, bu da öteden beri bizi yemek isteyenlerin iştahlarını daha bir kabartmış, arzularını daha bir kamçılamıştı.

Yöneticilerimiz ise, gerçeklerden habersiz, tarifsiz bir saflık içinde, acaba bu sofradan bize de bir pay düşer mi beklentisi içindeydiler. Taraflardan birinin müttefiki olarak sofranın bir kenarına ilişmeyi akıllılık saydılar. Hâlbuki vahşi etoburlara benzeyen emperyalist devletlerle bizim beslenme rejimimiz bile aynı değildi. Hiçbir zaman aynı olmamıştı ve olamazdı da. Bu farklılık kurtlarla kuzuların genetik yapıları kadar ters bir durumdu.

Birinci Dünya Savaşı, milletimiz için, garipliklerle, felaketlerle, acı ve ızdıraplarla dolu kötü bir maceraydı. Bu savaşta biz, kedisini yemek için kurulmuş kurtlar sofrasına oturmuş kuzuya benziyorduk. Gelin görün ki, bizim aydınlarımızın ve devlet adamlarımızın çoğu, bizi kesinkes yemeye niyetli bu kurtlara karşı büyük bir aşk, sevgi ve bağlılık duyuyorlardı. Kimisi bu tarafı, kimisi o tarafı tutuyor, ama kendi insanlarına, kültürlerine, tarihlerine sevgi bir tarafa, hastalıklı bir aşağılık duygusu içinde aşağılayarak, nefretle ve tiksinti ile bakıyorlardı. Mevlana’nın dediği gibi; ‘Kurdun kuzuyu yemeye niyetlenmesinde şaşılacak bir şey yoktur. Ama şaşılacak olan şey, kuzunun da kurda gönül bağlaması ona âşık olmasıdır.’ Böyle garip bir atmosfer içinde kendimizi, aniden Birinci Dünya Savaşı cehenneminin içinde buluverdik.

Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

Advertisement