Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

{{eser1 | önceki =Mürselat Suresi/41-50 | sonraki =Nebe Suresi/31-40 | başlık =Nebe Suresi/1-30 | bölüm = | notlar =Önemli!!! düzenlenen sayfalar ayn harfli fasılalara kadar yapılması gerekmektedir. Elmalı Tefsiri (Orjinal)

Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (M. Pickthall )
. عَمَّ يَتَسَاءَلُونَ
Neden soruşturuyorlar? O büyük nübüvvet haberinde
Birbirlerine neyi soruyorlar?
Whereof do they question one another?
عَنِ النَّبَإِ الْعَظِيمِ
Ki onlar onda ıhtilâfa düşüyorlar
(It is) of the awful tidings,
الَّذِي هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ
Hayır ileride bilecekler
Ki onlar onda ayrılığa düşmektedirler.
Concerning which they are in disagreement.
كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
Hayır, hayır ileride bilecekler
Hayır, ilerde bilecekler.
Nay, but they will come to know!
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
Değilmi ki biz arzı bir döşek yaptık
Hayır hayır, ilerde bilecekler.
Nay, again, but they will come to know!
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا
Ve dağları birer kazık
Biz yeryüzünü bir beşik yapmadık mı?
Have We not made the earth an expanse,
وَالْجِبَالَ أَوْتَادًا
Ve sizleri çift çift yarattık
Dağları da birer kazık kılmadık mı?
And the high hills bulwarks?
وَخَلَقْنَاكُمْ أَزْوَاجًا
Ve uykunuzu bir sübat yaptık
Sizleri çift çift yarattık.
And We have created you in pairs,
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا
Ve geceyi bir libas yaptık
Uykunuzu bir dinlenme yaptık.
And have appointed your sleep for repose,
وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ لِبَاسًا
Ve gündüzü bir meaş yaptık
Geceyi bir örtü yaptık.
And have appointed the night as a cloak,
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا
Ve üstünüze yedi sağlam bina çattık
Gündüzü de bir geçim zamanı yaptık.
And have appointed the day for livelihood.
وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا
Ve içlerine şa'şaalı parıl parıl bir kandil astık
Üstünüze yedi sağlam bina (gök) çattık.
And We have built above you seven strong (heavens),
وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا
Ve o mu'sıralardan şarıl şarıl bir su indirdik
İçlerine ışık saçan bir kandil astık.
And have appointed a dazzling lamp,
وَأَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَاءً ثَجَّاجًا
Çıkaralım diye onunla taneler ve otlar
Yoğunlaşmış bulutlardan şarıl şarıl bir su indirdik.
And have sent down from the rainy clouds abundant Water,
لِنُخْرِجَ بِهِ حَبًّا وَنَبَاتًا
Onunla taneler ve otlar çıkaralım diye.
Thereby to produce grain and plant,
وَجَنَّاتٍ أَلْفَافًا
Şübhesiz ki o fasıl günü bir miykat olmuştur
Ve sarmaş dolaş bağlar bahçeler (çıkaralım diye).
And gardens of thick foliage.
إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مِيقَاتًا
O gün ki sur üfürülür derken gelirsiniz fevcâ fevc
Kuşkusuz o hüküm günü kararlaştırılmış bir vakit olmuştur.
Lo! the Day of Decision is a fixed time,
يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا
Semâ da açılmış olmuştur ebvab
O gün Sûr'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz.
A day when the trumpet is blown, and ye come in multitudes,
وَفُتِحَتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ أَبْوَابًا
Ve dağlar yütürülmüş olmuştur serab
Gök de açılmış, kapı kapı olmuştur.
And the heaven is opened and becometh as gates,
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا
Şübhesiz ki Cehennem olmuştur mırsad
Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur.
And the hills are set in motion and become as a mirage.
إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا
Azgınlar için bir meâb
Kuşkusuz Cehennem gözetleme yeri olmuştur.
Lo! hell lurketh in ambush,
لِلطَّاغِينَ مَآبًا
Devirlerce içine kalacaklar
Azgınlar için son varılacak yer olmuştur.
A home for the rebellious.
لَابِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا
Ne bir serinlik tatacaklar ne de bir şarab
Orada çağlarca kalacaklardır.
They will abide therein for ages.
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا
Ancak bir hamîm ve bir gassak
Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de içecek bir şey.
Therein taste they neither coolness nor (any) drink
إِلَّا حَمِيمًا وَغَسَّاقًا
Ancak bir kaynar su ve irin (içecekler).
Save boiling water and a paralysing cold:
جَزَاءً وِفَاقًا
çünkü ummazlardı onlar hiç bir hisab
Bir ceza ki tam yaptıklarına uygun.
Reward proportioned (to their evil deeds).
إِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَابًا
Âyetlerimizi tekzîb ede ede kesilmişlerdi kezzab
Çünkü onlar hiçbir hesap ummazlardı.
For lo! they looked not for a reckoning;
وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كِذَّابًا
Her şey'i ise biz ıhsa etmiş bir
They called Our revelations false with strong denial.
وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا
kitaba geçirmişiz
Biz ise herşeyi sayıp bir kitaba geçirmişiz.
Everything have We recorded in a Book.
فَذُوقُوا فَلَنْ نَزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا
Artık tatınız, artık size azâb artırmaktan başka bir şey yapacak değiliz
(Onlara): "Şimdi tadın (cezanızı). Artık size azabınızı artırmaktan başka bir şey yapmayacağız" (denir).
So taste (of that which ye have earned). No increase do We give you save of torment.
Disambig Bakınız: NebeSuresi, NebeSuresi/MEALNebeSuresi/VİDEO, NebeSuresi/TEFSİR, NebeSuresi/TEZHİB, NebeSuresi/HAT, NebeSuresi/FAZİLETİ, NebeSuresi/HİKMETLERİ, NebeSuresi/, NebeSuresi/KERAMETLERİ, NebeSuresi/AUDİO, NebeSuresi/HADİSLER, NebeSuresi/NAKİLLER, NebeSuresi/EL YAZMALARI, NebeSuresi/VP
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Advertisement