Mevlana: Mesnevi-i Manevi ve Ruh-ul Mesnevi | |
---|---|
Mevlana/VP -Mevlana/WP - Mevlana/Sözleri - Mevlana/Resimleri - Mevlana/Kitapları - Mevlana/Vecizeleri - Mevlana/Kaynak - Mevlana/Video - Mevlana/Siteleri | |
Mevlana | Mevlanâ < Mevlânâ < Mevlana Celalleddin-i Rumi < Mevlânâ Celaleddin-i Rumi < Mevlâna Celâleddin-i Rûmî < Mevlana'nın hayatı |
Mesnevi | Mesnevi-i manevi < Mesnevi-i Manevi < Ruh-ul Mesnevi < Rûhû’l Mesnevî < Şablon:Ruh-ul Mesnevi < Şablon:Mesnevi < Mesnevi/Dokument < Mesnevi/Web siteleri < Mesnevi/Araştırmaları < Mesnevi/Kitapları < Mesnevi/Periyodikleri < Mesnevi/Şerhleri <Mesnevi ve sûfi şiirinin poetikası |
Mevlevi | Mevlevilik < Mevlevi Ayinleri < Mevlevi musikisi <Mevlevi bestekarları |
Mesnevihan | Mesnevi/Video < Mesnevi/Sesli <Mesnevi/PPT |
Şablon:Mevlana |
16.BEYT[]
ORJİNAL METİN |
LATİNO TRANSKRİPTİ |
TÜRKÇE TERCÜMESİ |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
| |
1. |
روزهاكررفت كوروباكنيست |
LATİNO TRANSKRİPTİ 1. MISRA BOŞ. |
Kimin aşka meyli yoksa o kanatsız bir kuş gibidir, vah ona!
|
When the lover feels no longer LOVE's quickening,
He becomes like a bird who has lost its wings. Alas. |
2. |
تو بمان آى آنكهجون تو باك نيست |
LATİNO TRANSKRİPTİ 2. MISRA BOŞ, |
Sevgilimin nuru önde, artta olmadıkça ben nasıl önü, sonu idrak edebilirim?
|
How can I retain my senses about me, When the BELOVED shows not the light of His countenance
|
Bi-gâh, lügatde vakitsiz demekdir.
Günler bi-gâh oldu, geçdi, ma’nasınadır.
Bâk, ba-ı Arabî ile kayırmakdır, mübâlât gibi.
Bade-zâ Sürûrî ve şârih-i Mevlevî dahi ona tâbi olup demişlerdir ki, bu kelâm üslüb-ı Hekim kaidesi üzere vârid olmuşdur.
Aslında der-i gam-ı tân idi.
Velâkin imhâz-ı nush için Hazret-i Mevlânâ kendiye nisbet etdi.
Bu suretde mana demek olur ki, bizim ol hûşa mahrem olmamız gamında ve nâ-yâftlik elinde günlerimiz söz-güdâzlara mukârin olduğu halde geçdi.
Günlerimiz gitdiyse ve hevâ vü heves evkâtimizi izâ’at etdiyse ol günlere de ki; git, kayırmak yokdur,sen kal ey mürşid-ikâmil ki senin gibi pâk yokdur.
Senin terbiye vü himmetin sebebiyle bize tedârik-i mâfât etmek mümkündür.
Kâın demek isterler ki gerçi evkâtı hevâ ve heves ve ziyâ- yı nefes üzerinegüzer iden kimesneye tedârik-i mâfâtde su’übet vardır.
Onunçün denilmiştir.
METNİN ORJİNALİ
|
LATİNO TRANSKRİPTİ
|
TÜRKÇE TERCÜMESİ
|
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
فى التا خير آفات |
LATİNO TRANSKRİPTİ BURAYA YAZILACAKTIR
|
Geciktirmede afetler vardır |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
Zira tarık-ı aşk tarık-ı zühd gibi değildir.
Bu sebebdendir ki kelimât-ı süfiyede gelir:
METNİN ORJİNALİ
|
LATİNO TRANSKRİPTİ
|
TÜRKÇE TERCÜMESİ
|
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
الصوفى بعد الاربعين بارد |
LATİNO TRANSKRİPTİ BURAYA YAZILACAKTIR
|
Kırk yaştan sonraki sufi soğuktur |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
Ve ekser kümmel-i insânın sülüku ibtidâ-ı şebâbda vâki olmuşdur ki vakt-i harâret ve rütübetdir.
Ve anlar ki mahrûmu’l-bidâye vü merzûku’l-nihâye Fadil-ı ıyâz ve Mâlik Dinâr ve nezâiri gibi.
Bunların dahi Hakk’a inâbet ve rücü’ları kable’l-erbâ- in vâki olmuşdur.
Velâkin sâlik bir mürşid-i kâmilce mukârin olıcak, fi’l-cümle tedrik-i mâfât mümkündür
Zira mevt-i sûrinin sinn-i malûmu olmadığı gibi mevt-ı manevinin dahi fazl-ı Hakk’a nisbetle vakt-i ma’hûdu yokdur.
Eğerçi ki evâıl-ı mukâşefeden nihâyetü’l-merâtibe vusüle dek, kırk yıl takdir etmişlerdir.
Ve bu manâya sülük-ı zâhiride dahi nazire vardır.
Mesela Kaffâl-ı Şâşi ve İmâm Kuduri rahimellah kiber-i sinn halinde iştigâl-i ulüm edip imdâd-ı Bitri ile fâ- iku’l-akrân olmuşlardır.
Egerçi ki hıfz—ı Kur’an ve te’allüm-i ulüm bi-hasebi’l -gâlib hâl-i şebâbda vâki olmuşdur.
Zira ol vakitde kuvâ-yı müdrikede olan süver-i ıdrâkiye sebât ve istikrâr üzerinedir.
Nitekim hadisde gelir,
Hadis Metni
|
Meali
|
Kaynak
|
العلم فىالصغر كالنفش فىالحجر |
Küçük iken öğrenmek taşın üzerindeki nakış gibidir |
(Hadis Kaynağı Buraya Yazılacaktır)
|
METNİN ORJİNALİ
|
LATİNO TRANSKRİPTİ
|
TÜRKÇE TERCÜMESİ
|
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
العلم فىالصغر كالنفش فىالحجر |
LATİNO TRANSKRİPTİ BURAYA YAZILACAKTIR
|
Küçük iken öğrenmek taşın üzerindeki nakış gibidir |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
Fe-emmâ bu fakire lâyıh olan budur ki, gam-ı mâda olan izâfât mülâbese içindir.
Hakikâtde rüze muttasıldır.
Takdir-i kelâm rüzhâ-i mâ der gam-ı aşk bi-gâh şod demekdir.
Zira beyne’I-uşşâk gam-ı mutlak gam-ı aşka mahmûldur.
maksûd eyyâmın gam-ı aşkla güzerânı üzerine tehassur ünedâmet değildir.
Zira bi-gam-ı aşk güzer eden evkâtın surûru gamdan mâ'duddur.
Nitekim Kemâl Hucendi divânında gelir:
METNİN ORJİNALİ
|
LATİNO TRANSKRİPTİ
|
TÜRKÇE TERCÜMESİ
|
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
كربيارندبمن شادىءبكريخنه را جه كنمشادىءبىدوست كه صدغم بااوست |
LATİNO TRANSKRİPTİ BURAYA YAZILACAKTIR
|
Eğer kaybettiğim mutluluğu bana getirseler, yüzlerce kederin onunla olduğu dostsuz mutluluğu ne yapayım |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
Ve gam-ı aşkla geçen eyyâmın gamı ferahdan mahsubdur.
Nitekim Yunus Emre kelimâtında gelir:
Aşkınla geçüren demi Neylesün gussa vü gamı
Pes Hazret-i Mevlânâ'nın murâdı mutlak eyyâmın mûrûrunu beyândır.
Manâ-yı dü beyt budur ki; Şems-i Tebrîzi kuddise sırrıhüyamukârenet ve câm-ı sohbetindenpür-hâlet olalıdan beri günlerimiz gam-ı aşk u şevkde geçdi.
Ve söz u harâret ü gudâzlere hemrâh u musâhib oldu.
Eger günlerimiz gam-ı aşkla geçdiyse geçsindi.
Günlerin geçdiğini kayırmak yokdur.
Zîra ol dahi arâz makûlesidir.
fâni ve zâil olan ise sohbete ve sezâver ve irtibâta layık değildir.
Onunçün bazı kibâr buyurmuşlardur;
METNİN ORJİNALİ
|
LATİNO TRANSKRİPTİ
|
TÜRKÇE TERCÜMESİ
|
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
لا تكن زمانياولامكانيا |
LATİNO TRANSKRİPTİ BURAYA YAZILACAKTIR
|
Sen zamana ve mekana bağlı olma |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
Sen kal ey Şeyh Hüsâmeddin ki senin gibi pâk-dil ve ehl-i heves ve temeyyüz ve sohbete lâyık aziz yokdur.
Yani maksüd, senün vücûd-ı keder-i eyyâm değildir.
Zira eyyâmın sensiz kâidesi yok ve belki gâ- ilesı pek çokdur.
Nitekim Hâce Hâfız kelimâtında gelir:
METNİN ORJİNALİ
|
LATİNO TRANSKRİPTİ
|
TÜRKÇE TERCÜMESİ
|
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
اوقات خوش آوبيخبرىبودن بود كه با دوست بسررفت باقىهمه بى حاصلى وبيخبرى بود |
LATİNO TRANSKRİPTİ BURAYA YAZILACAKTIR
|
Güzel vakitler dosdla geçen vakitlerdir.Geri kalanın hepsi faydasız ve ondan haber almadan geçer |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
• Pes hitâb-ı tomezkûr Şeyh Hüsâmeddin’e müteveccih olur.
Zîra Kitâb-ı Mesnevi’de Hazret-i Mevlânâ’nın her yerde muhâtabı odur.
Şems-i Tebrizi değildir.
Zira Hazret-i Mevlânâ’nın Hüsâmeddin’e nisbetle Şems ile sohbeti azdır.
Hususan Şems te’lif-i kitabdan mukaddem vedâ-ı âlem-i fâni etmiş ve dâire-i sohbetden çıkıp gitmişdir.
Hüsâmeddin ise kitâb-ı mezkürun nazm-ı te’lifine bâ’is ü bâdi ve hîn-i imlâ’da dahi sohbeti mütemâdidir.
Bâ-husus Mevlânâ’nın nazm-ı Mesnevi’ye mübâşeretine Hüsâm’ın işâretinde Mevlanâ’nın ser-i destândan bir varak pâre üzerinde ünvân-ı kitâb müştemil olduğu ebyât-ı hecede çıkarıp Hüsâm’a sunduğu inde uli’l-elbâb-ı mezküre göre karine-i kaviyyedır.
Bu râyiha-ı Rabbaniye’den âyine-i cânına tecelli hâsıl olduysa ve bu makâle-i Hakkâniyeden dil-i pür-ızdırâbınâ sükün ve teselli geldiyse bildin ki, kelâm-ı Mevlevi’de zikr olunan üslûb-ı hikemîden gayrıya mesâğ yokdur, diyen kimesne dâyire-i feyzitazyîk ve kelâm-i câmi’i kendi hesâbı mertebesine [49] kasrıyla istib’âd ve tevfîk etdi.
METNİN ORJİNALİ
|
LATİNO TRANSKRİPTİ
|
TÜRKÇE TERCÜMESİ
|
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
الافوسعوا رحمةالله الواسعة تاءملوا فانه لا ينقضى عجايب كلماته الجمعة |
LATİNO TRANSKRİPTİ BURAYA YAZILACAKTIR
|
Allah’ın bol olan rahmetini genış tutun ve hepsini tefekkür edin.Çünkü Allah’ın mâna yüklü sözlerinin yeni ve şaşırtıcı mânaları hiç bitmez |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
Li-muharririhi;
Hoş gör efendi suhen-i kâbiri
METNİN ORJİNALİ
|
LATİNO TRANSKRİPTİ
|
TÜRKÇE TERCÜMESİ
|
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
كم ترك الاول للللأخر |
LATİNO TRANSKRİPTİ BURAYA YAZILACAKTIR
|
son için ilki nasıl terk eder? |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
Hususan unvân-ı dibâce-i hümayundan bu mahallemüntehi olunca nigâşte-i kalem-i anber-rakam olan ebkâr-ı me’âni ilâ e’l-ân kimesnenin âğüş-ı idrâkine girmemiş ve bir fikr-i dakîk ol sırr-ı amika ermemişdir.
Kâle tealâ,
Ayet Metni
|
Meali
|
Ayet no
|
قل بفضل اله وبر حمته فبذلك فليفر حوا
|
De ki ancak Allah’ın lütfu ve rahmetiyle,işte bunlara sevinsinler |
(Yunus 58)
|
Şablon:Ruh-ul mesnevi