Mevlana: Mesnevi-i Manevi ve Ruh-ul Mesnevi | |
---|---|
Mevlana/VP -Mevlana/WP - Mevlana/Sözleri - Mevlana/Resimleri - Mevlana/Kitapları - Mevlana/Vecizeleri - Mevlana/Kaynak - Mevlana/Video - Mevlana/Siteleri | |
Mevlana | Mevlanâ < Mevlânâ < Mevlana Celalleddin-i Rumi < Mevlânâ Celaleddin-i Rumi < Mevlâna Celâleddin-i Rûmî < Mevlana'nın hayatı |
Mesnevi | Mesnevi-i manevi < Mesnevi-i Manevi < Ruh-ul Mesnevi < Rûhû’l Mesnevî < Şablon:Ruh-ul Mesnevi < Şablon:Mesnevi < Mesnevi/Dokument < Mesnevi/Web siteleri < Mesnevi/Araştırmaları < Mesnevi/Kitapları < Mesnevi/Periyodikleri < Mesnevi/Şerhleri <Mesnevi ve sûfi şiirinin poetikası |
Mevlevi | Mevlevilik < Mevlevi Ayinleri < Mevlevi musikisi <Mevlevi bestekarları |
Mesnevihan | Mesnevi/Video < Mesnevi/Sesli <Mesnevi/PPT |
Şablon:Mevlana |
23.BEYT[]
ORJİNAL METİN |
LATİNO TRANSKRİPTİ |
TÜRKÇE TERCÜMESİ |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
| |
1. |
شاد باش اى عشق خوش سوداىم |
LATİNO TRANSKRİPTİ 1. MISRA BOŞ. |
Kibirlerinden Allah isterse (inşaallah ) demediler. Allah da onlara insanların âcizliğini gösterdi |
OAnd because of their pride they did not say... “God Willing:”
and so the weakness of man to them God was then revealing.
|
2. |
اىطبيب جمله علت هاىما |
LATİNO TRANSKRİPTİ 2. MISRA BOŞ, |
”İnşaallah” sözünü terk ettiklerini söylemeden maksadım, insanların yürek katılığını ve mağrurluğunu söylemektir |
I mean... to make such an exception like this is truly cruelty;
not to merely say that… a mere shape has then... no reality
|
illet, şol manâdan ibâretdir ki bir mahalle hulül eyleye ve ol mahallin hâli onunla mütegayyir ola.
Zira hulülu ile şahsin halı kûvvetden zaafa mütegayyir olur ve hadd-i itidâlden çıkar.
Burada illetden murâd illet—i cısmâniye değildir.
Belki illet—i bâtındır ki tabiate göre şehvet ve nefse göre hevâdır.
Ve havada gerçi cümle sıffât-ı rezi le dâhildir.
Velakin yedi sıfat-ı zemimeyi istisna etmişlerdir ki cehennemin ebvâb-ı seb’ası ol yedi sıfatın mukâbelesinde vaki olmuşdur.
Şöyle ki, ol sıfâtı tezkiye etmeyen hakkında ebvâb-ı cehennem meftüh kalır.
Ol sıfât; ucb u kibr uriyâ vügadab u hased u hubb-ı mâl u hubb-ı câhdır.
Ve ruh mertebesine göre illet cehldir ve sırra göre mâsivâya iltifâtdır.
Bu makule rezâile illet ve maraz [60] ıtlak olunmak üç veche üzerine mebnidir evvelkisi budur ki, maraz—ı beden, marizı tasarruf-ı kâmilden mâni olduğu gibi bu rezâil dahi idrâk—i fezâilden mânidir.
İkincısi budur ki, maraz hayatı dünyeviye tahsilinden mani olduğu gibi bu rezil dahi hayat-ı uhreviyye tahsilinden mânidir.
Üçüncüsü budur ki, mariz olan kimesne eşyâ-yı muzırraya meyl etdiği gibi bu rezâil dahi nefsin i’tikâdât-ı reddiyeye meyline sebebdir.
Onunçün bir mârize hâtırın ne diler, dediler.
Yâni bır nesnemurâd etmemeyi murâd ederdim.
Zira bedene muzırr olan nesneyi iştihâ etmede fâide yokdur.
Kezâlik nefse muzırr olan umüra meyl etmede belâ çokdur.
sâliklerin riyâzât u mücâhedeleri bu maddeyi kat içindir.
Onunçün bu tarikte bir kimesneye bedduâ etseler
METNİN ORJİNALİ
|
LATİNO TRANSKRİPTİ
|
TÜRKÇE TERCÜMESİ
|
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
اذا قك الله طعم نفسك |
LATİNO TRANSKRİPTİ BURAYA YAZILACAKTIR
|
Allah sana nefsinin tadını versin |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
Zira taarn-ı nefs ve müştehâ-yı tabiati zevk etmenin fevkinde maraz yokdur.
Onunçün hadisde gelir:
Hadis Metni
|
Meali
|
Kaynak
|
الحمية رأس كل دواء |
Hamiyet bütün ilaçların başıdır |
(Hadis Kaynağı Buraya Yazılacaktır)
|
METNİN ORJİNALİ
|
LATİNO TRANSKRİPTİ
|
TÜRKÇE TERCÜMESİ
|
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
الحمية رأس كل دواء |
LATİNO TRANSKRİPTİ BURAYA YAZILACAKTIR
|
Hamiyet bütün ilaçların başıdır |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
Ve bir hadisde dahi gelir
Hadis Metni
|
Meali
|
Kaynak
|
من العصمة ان لاتخد |
Bulamâman ismetindedir |
(Hadis Kaynağı Buraya Yazılacaktır)
|
Hadis Metni
|
Meali
|
Kaynak
|
فافهم الا شارة من العبا |
İbaredeki işâreti iyi anla |
(Hadis Kaynağı Buraya Yazılacaktır)
|
METNİN ORJİNALİ
|
LATİNO TRANSKRİPTİ
|
TÜRKÇE TERCÜMESİ
|
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
فافهم الا شارة من العبا |
LATİNO TRANSKRİPTİ BURAYA YAZILACAKTIR
|
İbaredeki işâreti iyi anla |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
Mana-yı mısra-ı evvel budur ki; şâd ol ey bezm-i hûş sevdâlı aşkımız.
Yâni gam yüzü görme, yüzün daima gülsün ve sevdan artıp eksılmesin.
Bu hitâbın zâhiri gerçi aşkadır.
Fe-emâm nefs aşk-şâd olmak vehâş sevdâ olmak ile muttasıf değildir.
Belki bu sıfat hakikatde âşığındır.
Yâni aşık dîma aşk ile şâd ve hûş sevdâdır.
Zira aşka mübtelâ olan kimesnede gam ve gussa-ı mâsivâ kalmaz.
Ve sevda-yı aşkla hâli hûş olur.
Zira akl-ı meâş ile mukayyed olmak nâhoşluğundan kurtulur.
Ve bu sebebdendir ki gam-ı mahşer bile hâtıra gelmeyip şöyle bi-bak u bi-pervâ gezer.
Nitekim kelimât-ı Sâib’de gelir:
METNİN ORJİNALİ
|
LATİNO TRANSKRİPTİ
|
TÜRKÇE TERCÜMESİ
|
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
دل عاشق جه غم از شورش حشر دارد نيست اند يشهء سيلاب ده وبرانر |
LATİNO TRANSKRİPTİ BURAYA YAZILACAKTIR
|
Sevdalı gönül mahşer günündeki endişeyi niye merak etsin. Viran olmuş köy için sel endişesi yoktur |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
Mana-yı mısr-ı sâni budur ki; ey bizim iIel-i bâtına ve emrâz-ı kalbiyemizin tabibi olan aşk.
Yâni tabib-i beden-i marizi inhirâfdan i’tidâle tahvil için muâlece etdiği gibi aşk dahi dil-i insânın istikâmet ve Hakk’a teveccü.
Hüne mani olan ahvâlini tebdil için müzâvele eyler.
Ve bu ikisinin miyânında fi’l-hakika fark vardır.
Zira muâlece-i tıbbiyede şifa maznündur.
Fe-emmâ aşka göre maktu’dur.
Zira aşk bir âteşin cevherdir ki mâsivâ-süzdur.
İllet-i hod meyl-i mâsivâdan ibaretdir ve aşk dahi fi nefsi’l-emır bir derd ki derman kabül eylemez ve ilâc [61] götürmez.
Nitekim kelimât-ı Cami'de gelir:
METNİN ORJİNALİ
|
LATİNO TRANSKRİPTİ
|
TÜRKÇE TERCÜMESİ
|
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
نتوان علاج عشق تو كر خود طبيب صد بار حقمهاى مداواتهى شود |
LATİNO TRANSKRİPTİ BURAYA YAZILACAKTIR
|
Eğer kendi kendinin doktoru isen aşkın ilacını bulamazsın. Yüz çeşit hile ile tedavi etsen bile boşunadır |
İNGİLİZCE TERCÜMESİ
|
Anınçün cünûn-ı aşka mübtelâ olanlar cünün-ı akla mübtelâ olanlara mu’âlece eder.
Fe-emmâ aksine bir vechile imkan yokdur.
Li-muharririh
Yanıma gelse ilacıyla tabîb Başka bir derd olur ilâcı ânın
Tatlıdır aşk veli kim ki ân ı Tatmadıysa haline acı ânın Şablon:Ruh-ul mesnevi