Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Süleymaniye Kürsüsünde 6 ' Mehmet akif ersoyBayrakSuleymaniye
Mehmet Akif Ersoy
Süleymaniye Kürsüsünde 8
Disambig Bakınız: Süleymaniye Kürsüsünde 7/1 , Süleymaniye Kürsüsünde 7/2 , Süleymaniye Kürsüsünde 7/3 , Süleymaniye Kürsüsünde 7/4 , Süleymaniye Kürsüsünde 7/İngilizce , Süleymaniye Kürsüsünde 7/Osmanlıca , Süleymaniye Kürsüsünde 7/Farsça , Süleymaniye Kürsüsünde 7/Arapça

Safahat kitapları: Birinci Kitap Safahat, İkinci Kitap Süleymaniye Kürsüsünde(1912) -Üçüncü Kitap Hakkın Sesleri(1913) - Dördüncü KitapFatih Kürsüsünde (1913) - Beşinci Kitap Hatıralar (1917) -Altıncı Kitap Asım (1924) Yedinci Kitap Gölgeler (1933) - Safahat Dışında kalmış Şiirler

(Süleymaniye Kürsüsünde 32 kb.büyük olduğu için 10 bölüme ayrılmıştır.)

[]

Süleymaniye Kürsüsünde
Güncel Türkçesi
İngilizce Tercüme
Osmanlıca
Rusya´dayken beni gördükçe gelir, derdi: "İmam,

Oku sen yoksa işin... Öldü sizin hasta adam!

Rusya'dayken beni gördükçe gelir, derdi: "İmam,

Oku sen yoksa işin... Öldü sizin hasta adam!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Çıkmıyor vâris-i meşu´u da bizden başka...

Beni kaç kerreler ağlattı bu hınzırca şaka!

Çıkmıyor meşru mirasçısı da bizden başka..."

Beni kaç kereler ağlattı bu hınzırca şaka!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Yine lâhavle deyip geçmede kaldım muztar;

Çünkü altüst olacak bunca tasavvurlar var...

Yine lahavle deyip geçmek zorunda kaldım:

Çünkü alt üst olacak bunca tasavvurlar...

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
İşte hülyâlarımın canlı yerindeyken, of,

Nüksedip karşıma çıkmaz mı o illet Moskof!

İşte hülyalarımın canlı yerindeyken, of,

Depreşip karşıma çıkmaz mı o illet Moskof!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Gözlerim çoktan açık olmasa, derdim: Kâbûs...

İyi amma nereden bitti bu kurnaz câsûs?

Gözlerim çoktan açık olmasa, derdim: Kâbus...

İyi ama nereden çıktı bu kurnaz casus?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Ayak üstünde dikilmiş, gözümün tâ içine

Bakıyor, hem de o şimşek gibi gözlerle yine!

Ayak üstünde dikilmiş gözümün ta içine

Bakıyor, hem de o şimşek gibi gözlerle yine!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Çelebim, gel bakalım, gel... Dikilip durma, çay iç...

Hasta canlandı, ne dersin? Bunu ummazdım a hiç...

Çelebim, gel bakalım, gel... Dikilip durma, çay iç...

Hasta canlandı, ne dersin? Bunu ummazdm a hiç...

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Kahraman milletti gördüm ya: Biraz silkindi,

Leş yiyen kargaların sesleri birden dindi!

Kahraman milleti gördün ya: Biraz silkindi.

Leş yiyen kargaların sesleri birden dindi!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Eski sevdâları, kâbilse, unutsun Ruslar...

-Ne dedin?Anlamadım! Hey gidi hülyâcı Tatar!

Eski sevdaları, mümkünse, unutsun Ruslar...

-Ne dedin? Anlamadım! Hey gidi hülyâcı Tatar!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Kahraman milleti gördün.. dediğin Türkler mi?

Sana söylersem eğer, şimdi, düşündüklerimi,

Kahraman milleti gördün... dediğin Türkler mi?

Sana söylersem eğer, şimdi, düşündüklerimi,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Ebediyyen bu hayâlâta vedâ eylersin.

-Ya senin votkacılardan mı hayır beklersin?

Sonsuza kadar bu hayallere veda edersin.

-Ya senin votkacılardan mı hayır beklersin?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Hasta canlandı, o iş bitti, diyorsun; heyhat!

Olamaz böyle sefil ümmet için hakk-ı hayat.

Hasta canlandı, o iş bitti diyorsun; nerede!

Hayat hakkı tanınamaz böyle sefil bir ümmete.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Duyulan nağme-i hürriyyet onun son nefesi!

Yaşamaz yoksa emîn ol ki bu barbar çetesi,

Duyulan hürriyet nağmesi onun son nefesi!

Gerçekte bu barbar çetesi, emin ol ki,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Medenî Avrupa´nın dâmen-i irfânında;

Asya´nın belki o kumluk Arabistân´ında,

Medeni Avrupa'nın irfanı eteğinde sürdüremez hayatını.

Asya'nın belki o kumluk Arabistan'ında,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Lâşe hâlindeki bir devlete vardır medfen...

Anlıyordum ki: Herif çatlıyacak ye´sinden.

Leş halindeki bir devleti gömmeye bir yer bulunur..

Anlıyorum ki: Herif çatlayacak üzüntüsünden.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
İntikamın olamaz böyle müsâid sırası,

Diye; nerdeyse bulup hasmımın artık yarası,

İntikamın böyle uygun sırası olamaz diyerek,

Artık düşmanımın yarası neredeyse bularak,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Başladım deşmeye. Lâkin bu cedel başlıyalı,

Dinliyormuş bizi şâhin gibi bir Afganlı.

Başladım deşmeye. Fakat bu tartışma başlayalı,

Dinliyormuş bizi şahin gibi bir Afganlı.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Vâkıa Rusça konuştuk yine külhâni, fakat,

Seslerin tavrına çoktandır edermiş dikkat.

Gerçi Rusça konuşmuştuk, fakat kabadayı yine,

Seslerin tonuna çoktandır dikkat edermiş.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Çay semâverlerinin hepsini birden yıkarak

Rusu gırtlaklayıvermez mi?Aman, etme, bırak!

Çay semaverinin hepsini birden yıkarak,

Rusu gırtlaklayıvermez mi? Aman, etme, bırak!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Demeden şaşkını yağmur gibi ıslattı hacı!

Ne tuhaftır ki: Zuhûr etmedi bir da´vâcı.

Demeden şaşkını yağmur gibi ıslattı hacı!

Ne tuhaftır ki: Ortaya çıkmadı bir davacı.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Etse zâten ne çıkar? Hak zıpırındır; yalınız;

Dövülen mahkemelerden kovulur, çünkü cılız!

Çıksa zaten ne olur? Hak zıpırındır yalnız:

Dövülen mahkemelerden kovulur, çünkü cılız!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Bir de İstanbul´a geldim ki: Bütün çarşı, pazar

Na´radan çalkanıyor! Öyle ya... Hürriyyet var!

Bir de İstanbul'a geldim ki: Bütün çarşı pazar

Naradan çalkanıyor! Öyle ya... Hürriyet var!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş... Doğru:

Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru.

Coşku geldi mi, mantık savuşurmuş... Doğru:

Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının;

Kafalar tütsülü hülyâ ile, gözler kızgın.

Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının;

Kafalar tütsülü hülya ile, gözler kızgın.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Sanki zincirdekiler hep boşanıp zincirden,

Yıkıvermiş de tımarhâneyi çıkmış birden!

Sanki zincirdekiler hep boşanıp zincirden,

Yıkıvermiş de tımarhaneyi çıkmış birden!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Zurnalar şehrin ahâlisini takmış peşine;

Yedisinden tutarak tâ dayanın yetmişine!

Zurnalar şehrin halkını takmış peşine;

Yedisinden tutarak ta dayanın yetmişine!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli;

En ağır başlısının bir zili eksik belli!

Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli;

En ağır başlısının bir zili eksik, belli!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.

Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!

Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük,

Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlanacak...

-Yaşasın! -Kim yaşasın? -Ömrü olan. -Şak! Şak! Şak!

Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlanacak...

-Yaşasın! -Kim yaşasın? -Ömrü olan. -Şak! Şak! Şak!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Ne devâirde hükûmet, ne ahâlîde bir iş!

Ne sanâyi ; ne maârif. ne alış var, ne veriş.

Ne devlet dairelerinde memur var, ne halkta bir iş!

Ne sanayi, ne eğitim, ne alış var, ne veriş.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Çamlıbel sanki şehir: Zabıta yok râbıta yok;

Aksa kan sel gibi, bir dindirecek vâsıta yok.

Çamlıbel sanki şehir: Asayiş yok, rabıta yok;

Aksa kan sel gibi, bir dindirecek vasıta yok.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
"Zevk-i hürriyeti onlar daha çok anlamalı"

Diye mekteblilerin mektebi tekmil kapalı!

"Hürriyet zevkini onlar daha çok anlamalı"

Diye mekteplilerin mektebi hep kapalı!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
İlmi tazyîk ile ta´lîm, o da bir istibdâd...

Haydi öyleyse çocuklar, ebediyyen âzâd!

İlmi zorla öğretmek, o da bir baskıdır...

Hadi öyleyse, çocuklar sonsuza kadar özgür!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Nutka gelmiş öte dursun hocalar bir yandan...

Sahneden sahneye koşmakta bütün şâkirdan.

Nutka gelmiş bir yandan öte dursun hocalar...

Sahneden sahneye koşmakta bütün öğrenciler.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Kör çıban neşterin altında nasıl patlarsa,

Hep ağızlar deşilip, kimde ne cevher varsa,

Kör çıban neşterin altında nasıl patlarsa,

Hep ağızlar deşilip, kimde ne cevher varsa,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Saçıyor ortaya, ister temiz, ister kirli;

Kalmıyor kimseciğin muzmeri artık gizli.

Saçıyor ortaya, ister temiz, ister kirli;

Kalmıyor kimseciğin içinde sakladığı artık gizli.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Dalkavuk devri değil, eski kasâid yerine,

Üdebânız ana avrat sövüyor birbirine!

Dalkavuk devri değil, eski kasideler yerine,

Edipleriniz ana avrat sövüyor birbirine!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Türlü adlarla çıkan nâ-mütenâhî gazete,

Ayrılık tohumunu bol bol atıyor memlekete.

Türlü adlarla çıkan sayısız gazete,

Ayrılık tohumunu bol bol atıyor memlekete.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
İt yetiştirmek için toprağı gâyet münbitBularak fuhuş ekiyor salma gezen bir sürü it!
İt yetiştirmek için toprağı gayet verimliBularak, fuhuş ekiyor salma gezen bir sürü it!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Yürüyor dîne be on maskara, alkışlanıyor,

Nesl-i hâzır bunu hürriye´t-i vicdan sanıyor!

Yürüyor dine beş on maskara, alkışlanıyor!

Şimdiki nesil bunu vicdan hürriyeti sanıyor!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Kadın, erkek koşuyor borç ederek Avrupa´ya

Sapa düşmekte sizin şıklara, zannım, Asya!

Kadın erkek koşuyor borç ederek Avrupa'ya...

Sapa gelmekte sizin alafrangalara, sanırım, Asya!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Hakk´a tefvîz ile üç tâne yetişmiş kızını;

Taşıyanlar bile varmış buradan baldızını,

Allah'a ısmarlayıp üç tane yetişmiş kızını;

Taşıyanlar bile varmış buradan baldınızı,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Analık ilmi için Paris´e, yüksünmiyerek...

Yük ağır, ecri de nisbetle azîm olsa gerek!

Analık ilmi için Paris'e, yüksünmeyerek...

Yük ağır, karşılığı da o nisbette büyük olsa gerek!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Şüphesiz yıktı o hülyâları meçhûdâtım...

Ama ben kendimi bir müddet için aldattım:

Şüphesiz yıktı o hülyaları gördüklerim...

Ama ben kendimi bir müddet için aldattım:

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Galeyandır... Galeyan geldi mi kalmaz mantık...

Su bulanmazsa durulmaz... Hele sabret azıcık...

Coşkudur... Coşku geldi mi kalmaz mantık...

Su bulanmazsa durulmaz... Hele sabret azıcık...

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
İyi, lâkin ne kadar beklemiş olsan, işler

Eskisinden daha berbâd, iyileşmek ne gezer!

İyi, fakat ne kadar beklemiş olsan, işler

Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Vatanın tâkati yoktur yeniden ihmâle:

Dolu dizgin gidiyor baksana izmihlâle!

Vatanın yeni bir ihmale dayanacak gücü yoktur:

Baksana, doludizgin yok olmaya doğru gidiyor!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة



Şiir Metni
Güncel Türkçesi
İngilizce Tercüme
Osmanlıca

Rusya´dayken beni gördükçe gelir, derdi: "İmam,


Oku sen yoksa işin... Öldü sizin hasta adam!


Çıkmıyor vâris-i meşu´u da bizden başka... "


Beni kaç kerreler ağlattı bu hınzırca şaka!


Yine lâhavle deyip geçmede kaldım muztar;


Çünkü altüst olacak bunca tasavvurlar var...


İşte hülyâlarımın canlı yerindeyken, of,


Nüksedip karşıma çıkmaz mı o illet Moskof!


Gözlerim çoktan açık olmasa, derdim: Kâbûs...


İyi amma nereden bitti bu kurnaz câsûs?


Ayak üstünde dikilmiş, gözümün tâ içine


Bakıyor, hem de o şimşek gibi gözlerle yine!


-Çelebim, gel bakalım, gel... Dikilip durma, çay iç...


Hasta canlandı, ne dersin? Bunu ummazdım a hiç...


Kahraman milletti gördüm ya: Biraz silkindi,


Leş yiyen kargaların sesleri birden dindi!


Eski sevdâları, kâbilse, unutsun Ruslar...


-Ne dedin?Anlamadım! Hey gidi hülyâcı Tatar!


Kahraman milleti gördün.. dediğin Türkler mi?


Sana söylersem eğer, şimdi, düşündüklerimi,


Ebediyyen bu hayâlâta vedâ eylersin.


-Ya senin votkacılardan mı hayır beklersin?


-Hasta canlandı, o iş bitti, diyorsun; heyhat!


Olamaz böyle sefil ümmet için hakk-ı hayat.


Duyulan nağme-i hürriyyet onun son nefesi!


Yaşamaz yoksa emîn ol ki bu barbar çetesi,


Medenî Avrupa´nın dâmen-i irfânında;


Asya´nın belki o kumluk Arabistân´ında,


Lâşe hâlindeki bir devlete vardır medfen...


Anlıyordum ki: Herif çatlıyacak ye´sinden.


İntikamın olamaz böyle müsâid sırası,


Diye; nerdeyse bulup hasmımın artık yarası,


Başladım deşmeye. Lâkin bu cedel başlıyalı,


Dinliyormuş bizi şâhin gibi bir Afganlı.


Vâkıa Rusça konuştuk yine külhâni, fakat,


Seslerin tavrına çoktandır edermiş dikkat.


Çay semâverlerinin hepsini birden yıkarak


Rus?u gırtlaklayıvermez mi?Aman, etme, bırak!


Demeden şaşkını yağmur gibi ıslattı hacı!


Ne tuhaftır ki: Zuhûr etmedi bir da´vâcı.


Etse zâten ne çıkar? Hak zıpırındır; yalınız;


Dövülen mahkemelerden kovulur, çünkü cılız!


Bir de İstanbul´a geldim ki: Bütün çarşı, pazar


Na´radan çalkanıyor! Öyle ya... Hürriyyet var!


Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş... Doğru:


Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru.


Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının;


Kafalar tütsülü hülyâ ile, gözler kızgın.


Sanki zincirdekiler hep boşanıp zincirden,


Yıkıvermiş de tımarhâneyi çıkmış birden!


Zurnalar şehrin ahâlisini takmış peşine;


Yedisinden tutarak tâ dayanın yetmişine!


Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli;


En ağır başlısının bir zili eksik belli!


Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.


Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!


Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlanacak...


-Yaşasın!


-Kim yaşasın?


-Ömrü olan.


-Şak! Şak! Şak!


Ne devâirde hükûmet, ne ahâlîde bir iş!


Ne sanâyi ; ne maârif. ne alış var, ne veriş.


Çamlıbel sanki şehir: Zabıta yok râbıta yok;


Aksa kan sel gibi, bir dindirecek vâsıta yok.


"Zevk-i hürriyeti onlar daha çok anlamalı"


Diye mekteblilerin mektebi tekmil kapalı!


İlmi tazyîk ile ta´lîm, o da bir istibdâd...


Haydi öyleyse çocuklar, ebediyyen âzâd!


Nutka gelmiş öte dursun hocalar bir yandan...


Sahneden sahneye koşmakta bütün şâkirdan.


Kör çıban neşterin altında nasıl patlarsa,


Hep ağızlar deşilip, kimde ne cevher varsa,


Saçıyor ortaya, ister temiz, ister kirli;


Kalmıyor kimseciğin muzmeri artık gizli.


Dalkavuk devri değil, eski kasâid yerine,


Üdebânız ana avrat sövüyor birbirine!


Türlü adlarla çıkan nâ-mütenâhî gazete,


Ayrılık tohumunu bol bol atıyor memlekete.


İt yetiştirmek için toprağı gâyet münbit


Bularak fuhuş ekiyor salma gezen bir sürü it!


Yürüyor dîne be on maskara, alkışlanıyor,


Nesl-i hâzır bunu hürriye´t-i vicdan sanıyor!


Kadın, erkek koşuyor borç ederek Avrupa´ya


Sapa düşmekte sizin şıklara, zannım, Asya!


Hakk´a tefvîz ile üç tâne yetişmiş kızını;


Taşıyanlar bile varmış buradan baldızını,


Analık ilmi için Paris´e, yüksünmiyerek...


Yük ağır, ecri de nisbetle azîm olsa gerek!


Şüphesiz yıktı o hülyâları meçhûdâtım...


Ama ben kendimi bir müddet için aldattım:


Galeyandır... Galeyan geldi mi kalmaz mantık...


Su bulanmazsa durulmaz... Hele sabret azıcık...


İyi, lâkin ne kadar beklemiş olsan, işler


Eskisinden daha berbâd, iyileşmek ne gezer!


Vatanın tâkati yoktur yeniden ihmâle:


Dolu dizgin gidiyor baksana izmihlâle!

Rusya'dayken beni gördükçe gelir, derdi: "İmam,


Oku sen yoksa işin... Öldü sizin hasta adam!


Çıkmıyor meşru mirasçısı da bizden başka..."


Beni kaç kereler ağlattı bu hınzırca şaka!


Yine lahavle deyip geçmek zorunda kaldım:


Çünkü alt üst olacak bunca tasavvurlar...


İşte hülyalarımın canlı yerindeyken, of,


Depreşip karşıma çıkmaz mı o illet Moskof!


Gözlerim çoktan açık olmasa, derdim: Kâbus...


İyi ama nereden çıktı bu kurnaz casus?


Ayak üstünde dikilmiş gözümün ta içine


Bakıyor, hem de o şimşek gibi gözlerle yine!


-Çelebim, gel bakalım, gel... Dikilip durma, çay iç...


Hasta canlandı, ne dersin? Bunu ummazdm a hiç...


Kahraman milleti gördün ya: Biraz silkindi.


Leş yiyen kargaların sesleri birden dindi!


Eski sevdaları, mümkünse, unutsun Ruslar...


-Ne dedin? Anlamadım! Hey gidi hülyâcı Tatar!


Kahraman milleti gördün... dediğin Türkler mi?


Sana söylersem eğer, şimdi, düşündüklerimi,


Sonsuza kadar bu hayallere veda edersin.


-Ya senin votkacılardan mı hayır beklersin?


-Hasta canlandı, o iş bitti diyorsun; nerede!


Hayat hakkı tanınamaz böyle sefil bir ümmete.


Duyulan hürriyet nağmesi onun son nefesi!


Gerçekte bu barbar çetesi, emin ol ki,


Medeni Avrupa'nın irfanı eteğinde sürdüremez hayatını.


Asya'nın belki o kumluk Arabistan'ında,


Leş halindeki bir devleti gömmeye bir yer bulunur..


Anlıyorum ki: Herif çatlayacak üzüntüsünden.


İntikamın böyle uygun sırası olamaz diyerek,


Artık düşmanımın yarası neredeyse bularak,


Başladım deşmeye. Fakat bu tartışma başlayalı,


Dinliyormuş bizi şahin gibi bir Afganlı.


Gerçi Rusça konuşmuştuk, fakat kabadayı yine,


Seslerin tonuna çoktandır dikkat edermiş.


Çay semaverinin hepsini birden yıkarak,


Rusu gırtlaklayıvermez mi? Aman, etme, bırak!


Demeden şaşkını yağmur gibi ıslattı hacı!


Ne tuhaftır ki: Ortaya çıkmadı bir davacı.


Çıksa zaten ne olur? Hak zıpırındır yalnız:


Dövülen mahkemelerden kovulur, çünkü cılız!


Bir de İstanbul'a geldim ki: Bütün çarşı pazar


Naradan çalkanıyor! Öyle ya... Hürriyet var!


Coşku geldi mi, mantık savuşurmuş... Doğru:


Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru.


Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının;


Kafalar tütsülü hülya ile, gözler kızgın.


Sanki zincirdekiler hep boşanıp zincirden,


Yıkıvermiş de tımarhaneyi çıkmış birden!


Zurnalar şehrin halkını takmış peşine;


Yedisinden tutarak ta dayanın yetmişine!


Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli;


En ağır başlısının bir zili eksik, belli!


Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük,


Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!


Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlanacak...


-Yaşasın!


-Kim yaşasın?


-Ömrü olan.


-Şak! Şak! Şak!


Ne devlet dairelerinde memur var, ne halkta bir iş!


Ne sanayi, ne eğitim, ne alış var, ne veriş.


Çamlıbel sanki şehir: Asayiş yok, rabıta yok;


Aksa kan sel gibi, bir dindirecek vasıta yok.


"Hürriyet zevkini onlar daha çok anlamalı"


Diye mekteplilerin mektebi hep kapalı!


İlmi zorla öğretmek, o da bir baskıdır...


Hadi öyleyse, çocuklar sonsuza kadar özgür!


Nutka gelmiş bir yandan öte dursun hocalar...


Sahneden sahneye koşmakta bütün öğrenciler.


Kör çıban neşterin altında nasıl patlarsa,


Hep ağızlar deşilip, kimde ne cevher varsa,


Saçıyor ortaya, ister temiz, ister kirli;


Kalmıyor kimseciğin içinde sakladığı artık gizli.


Dalkavuk devri değil, eski kasideler yerine,


Edipleriniz ana avrat sövüyor birbirine!


Türlü adlarla çıkan sayısız gazete,


Ayrılık tohumunu bol bol atıyor memlekete.


İt yetiştirmek için toprağı gayet verimli


Bularak, fuhuş ekiyor salma gezen bir sürü it!


Yürüyor dine beş on maskara, alkışlanıyor!


Şimdiki nesil bunu vicdan hürriyeti sanıyor!


Kadın erkek koşuyor borç ederek Avrupa'ya...


Sapa gelmekte sizin alafrangalara, sanırım, Asya!


Allah'a ısmarlayıp üç tane yetişmiş kızını;


Taşıyanlar bile varmış buradan baldınızı,


Analık ilmi için Paris'e, yüksünmeyerek...


Yük ağır, karşılığı da o nisbette büyük olsa gerek!


Şüphesiz yıktı o hülyaları gördüklerim...


Ama ben kendimi bir müddet için aldattım:


Coşkudur... Coşku geldi mi kalmaz mantık...


Su bulanmazsa durulmaz... Hele sabret azıcık...


İyi, fakat ne kadar beklemiş olsan, işler


Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer!


Vatanın yeni bir ihmale dayanacak gücü yoktur:


Baksana, doludizgin yok olmaya doğru gidiyor!

I was in Russia when they see me Read if you work ... Your sick man is dead! I have cried bccauce of this" Me flying, how many times this tricks joke! Again I bored : Because so many imaginations will be upside down ... Here ın the middle of my dreams, Do you meet me as soon as he Muscovite Depressive malady! 'My eyes are not open already, would say: Nightmare ...' 'Well, but where the output of this wily spy? " In the foot on the sewn into my eyes Viewing, as well as he eyes like lightning again! -Celebi, come here... Stop standing in the tea inside The patient came to life, what about it? I dont hope this Did you see the hero or the nation: ıt has shaked Carrion-eating crows sounds stopped suddenly! old loves, if possible, forget it Russians ... -What did you say? I do not understand! Hey, Those dreamer Tatar Hero nation saw ... said the Turks? If you say, now, my thoughts, Would you say goodbye to these dreams forever. are you hoping to Russians -The patient came to life, saying that business is over, where! Nation shall be granted the right to such a miserable life. Tuneless heard his last breath of freedom! In fact, the barbaric gang, make sure that Not continue at the foot of civilized life of Europe's wisdom. Maybe it's sandy Arabia Asia, Carrion is a place to bury a state in the form .. I understand that: The guy burst woe. Appropriate order, saying it can not be revenge,


Now, almost finding the enemy wounds, I started to dig. But have started this discussion, Afghans listening to us like a hawk. Though I spoke Russian, but the bully again Does attention tone sounds a long time. Tea machine destroying them all at once,

Take somebody by the throat to Russian ? Oh, do not, give it up! Soak in the rain without saying pilgrims surprised! Ironically: its a plaintiff did not. Lo already, what happens? Rights absurd alone: Beaten fired the courts, because the weak! I also came to Istanbul said: All the bazaar market Shaking scream! One way or ... There is freedom! Excitement came, logic savuşuyor... Correct: Each had his mind on that day some difficult see. No one is not aware of, apparently, did; Hulya ends with incense, eyes angry. It always divorce chain, Break down suddenly appeared in the madhouse! Go after the people of the city wearing oboes; Holding seven of Lean in their seventies! His hand felt flagged four regiments walks; The most severe heads missing a bell, clear! Singing at the top of each stone is a multilingual whistle Maximized around the track hundreds hick! Who says what, right hand hit the acclaimed ... -Hooray! -Who lives? Of-life. -Snap! Snap! Snap! What civil servants in government offices there, what a publicity job! What industry, what training, what to purchase, no shopping. Camlibel as if the city: Public Order No, no nexus; Aqsa blood like a flood, not a means to ease. "More than they understand the joy of freedom" She is always closed mekteplilerin school! Science forced to teach, and he is a printed ... So come on, guys free forever! The other teachers on the one hand ... let alone come Nutka Students run the whole scene to scene. How to detonate under the scalpel blind boils, I always smite mouths, who has what matter if you have That spreads, whether it is clean, or dirty; Nobodys not only in the stores no longer a secret. The transfer is not adulatory, instead of the old poem, Doing abuse at somebody hurl main tread each other! The names of numerous kinds of newspapers, The separation of seed lots of the country is taking. It is very fertile soil for growing Finding, it is a lot of prostitution Sowing the keel browsing! Religion is walking five to ten mascara, draw applause! The current generation thinks that freedom of conscience! Debt by men and women running to Europe ... Sapa water closet pans you come, I think, in Asia! Order God raised three daughters; Even here there were those with sister-in-law, Maternity Paris for scientific, doesn’t want job ... Heavy load, the money must be proportionally larger! Of course it destroyed hülyaları saw ... But I cheated myself for a while: It is enthusiasm... Enthusiasm was not logic ... Water ıf ıt doesn’t want find,ıt doesn’t settle down... Especially the little bit of patience Good, but how much you're waiting, work Worse than before, to heal what travels! There is no negligence against the power of a new fatherland: Say, do not have a rattling pace is going to be!

örnek osmanlıca مقدمة




Süleymaniye

Suleymaniye

Mehmet Akif Ersoy Süleymaniye Kürsüsünde

Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

Advertisement