Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

GİZEM

  • Sözlük 1: (Tür.) Ka. - Sır karşılığı olarak kullanılan uydurma bir kelime.
  • Sözlük 5: Sır; Aklın erişemediği çözülemeyen şey
  • Sırr Şiddetli ateş veya soğuk.
  • Sırr Gizli hakikat. Gizli iş. Herkese söylenmeyen şey.
  • Müşâhedetullah'ın mahalli bulunan kalbdeki lâtife.
  • İnsanın aklının ermediği şey. Allah'ın hikmeti.
[1] Bazı nesnelere parlaklık verme, dış etkilerden koruma, sızmalarını önlemk vb. amaçlarla sürülen, saydam veya donuk vernik.
[1] Aynaların arkasına ve kaplama metal eşyanın yüzüne sürülen ince tabaka.
[3] Varlığı veya bazı yönleri açığa vurulmak istenmeyen, gizli kalan, gizli tutulan şey.
[4] Aklın erişemediği, açıklanmayan veya çözülemeyen şey, giz, gizem.
[5] Bir işin, bir şeyin dikkat, yetenek, deneyim ve sezgi yardımıyla kavranabilen en zor, en ince yanı.
[6] Bir amaca ulaşmak için kullanılan, başvurulan özel ve gizli yöntem.

Şiir[]

Sırrını kimseye fâş etme sırrın fâş olur.
Sen kendi sırrını saklayamazsan
El sana nasıl sırdâş olur.

ESATİR[]

  • İlk zamanlara ait uydurma hikâyeler. Masallar. Mitoloji. * Saflar. Sıralar.
  • ESATİR-ÜL EVVELÎN İlk zamanlara ait efsâneler.
  • Esatir İlk zamanlara ait uydurma hikâyeler. Masallar. Mitoloji.
  • Saflar. Sıralar.

Deyimler[]

ser verip sır vermemek

Türk Dilleri[]

  • az - sir
  • |tk - tilsim

Tatarca[]

[1] peynir

Azerice}[]

[1] Saklı

Atasözler[]

Gözlüye gizli yoktur
İbadet de gizli, kabahat de
İbadet de gizli,kabahat da
Kabahat da gizli olmalı,ibadet de

Çeviriler[]

en -confidential

Türk Dilleri[]

  • yaşut
  • yaşru
  • ogrı
  • kizlençü
  • beküt

Eşi sözlük 18 sayfada[]

  • canak comlek gibi kaplara parlaklik vermek, dis etkilerden korumak icin surulen saydam ya da mat vernik turu..
  • "sana bir sır verecem, ama kimseye söylemicen tamam mıdır" cümlesinin ve/veya türevlerinin sonsuza kadar tekrarlanmasına yol açan "gizli" tutulması gerektiği varsayılan bilgi/bilgiler, tümü...
  • -sir-

sirrini doktu gune$ ay'a: nasil deliler gibi sevdigini; bir yarim gulu$ vardi, ay'in, gune$in e$lik edip aydinlattigi hacamat edilmi$ yuzunde

"dolunay'i bekle" dedi ay, "o zaman yuzum, senin olacaktir"

gune$ sustu bir an:

"ama" dedi, fisildayan bir sesle,

"ben yava$ yava$ sahip olmayi ve yava$ yava$ tutulmayi seviyorum sana ":

"mukemmel, harekettedir".

ay sariliverdi gune$e, sonuverdi * ate$i gune$in.

reha yunluel / $iirhane

  • (bkz: sir bankası)
  • onat kutlar'ın eserinden senaryolaştırmasını ve yönetmenliğini ali özgentürk'ün yaptığı, başrollerinde ise sumru yavrucuk, civan canova, ayten uncuoğlu, özge barut ve anta toros'un oynadığı 1997 yapımı türk filmi.
  • sır: her kimseye soylenmemesi gereken gizli bilgi...
  • sır: kimi maddeye parlaklik vermek icin surulen ince maden katman..
  • mabeyinci pavlos'un epey yaşlı ve bir o kadar da şahane bir şiiridir.

sır

semiramis ecenin surları sanki,

seni benden ayıran şu ince fistan.

gel atalım urbaları üstümüzden,

et ete sarılalım, anadan doğma,

kavuşmadık yerimiz kalmasın, güzel!

göğsün göğsümde, dudakların ağzımda

susalım; sessizlik ve sırdır ötesi.

geçkin sevgiliye

kurban olsun kız oğlan kız tazeliği

sendeki geçkinliğe güzel filinna!

istemem ellenmemiş körpe memeyi,

bu olgun yemişler benimken koynunda.

elin baharından güzeldir sendeki güz,

sende kış, elin yazından sıcak bana!

(türkçe söyleyen: oktay rifat)

  • pentagramın ortalama bir şarkısı. sözleri şöyledir:

kaybolmuşluk dert olmasın sana yönler yalan hep aynı yoldayız can bir nefes, yük olmasın sana kesme sakın hep aynı yoldayız

uyan, aç gözlerini ömür biter yol kalır uyan, aç artık kalbini akıl biter sır kalır

yalnızlığın dert olmasın sana bağlanmışız derinden biz bize dört bir yanın karanlık olsa da bu yalnızlık bölünmüş herkese

uyan, aç gözlerini ömür biter yol kalır uyan, aç artık kalbini akıl biter sır kalır

  • kimseye sırrını söyleme. sen birisine söylersen, o da başkasına söyler. mücevherâtı hazînedâra teslim et, ama sırrını kendine sakla. sadî şîrâzî
  • bir sertap erener sarkisi...

bir yanmis konakta bir kadin var orda hala soylu hala sır

teninde baharlar sevdasi kapkara hala ayni yanar kor efsane kadın kimdi askim sordular ama hic anlatmadin...

  • eskiler tarafından "sır verme dostuna, o da söyler kendi dostuna" veya "iki kişinin bildiği sır değildir" şeklinde sözlerle kısmen tanımlanmış olay.
  • baskasi ile paylasana kadar sizin esiriniz olan, ancak biri ile paylastiginiz anda onun esiri haline geliverdiginiz kisiye ozel bilgi..
  • Çininin yuzeyinin camsiligini verendir. bugun bile muazzam bir cini uretmek icin hangi bilesiklerin hangi oranlarda biraraya getirilerek alasim haline geldigi bilinmemektedir. sir'in ana maddesi "erimis kum"dur. (tipki, cam gibi) lakin bu eriyik salt kumdan olusmaz. icerisine kursun, cinko ya da "adlari bile bilinmeyen tas gibi madenler" katilir. esas, ciniyi cini yapan yesil ve mavi renkli tonun (firuze denir bu renge) karisiminin orani ise muallaktir. cini icin hazirlanan eriyigin (hamurun) icindeki kalay oksidi, sodyum, potasyum, soda, karpit, kuhercile, cakmak tasi gibi kimyasal maddelerin oranlarinin ne olacagi hususu, cini'nin ilk ortaya cikis zamanlarinda bu isle ugrasan ustalarin akillarinda mevcuttur, denmektedir.

(bkz: perdahlamak)

  • "aşk, iki kişi arasında bir sırdır" diye bir söz anımsıyorum. sır da bazen iki kişi arasında bir aşk olabiliyor.
  • üç kişi aralarında sır saklayabilirler, ikisi ölü olmak kaydıyla..
  • kocaman bir yörünge içinde var olunan bir kristal küre, nefes alınan, saklanılan bir fanustur sır. başlayıp bittiği kişiden ibaret olmayan insanın korunağı. acısının azametiyle var ettiği gecenin koyuluğu kadar gerçektir. sır taşıyan, koca bir göğü sarınır üzerine ve kalbindeki tutsak bir gemiyi çözer bağından. sonra varlığıyla donatır uçsuz bucaksız yaşamı, kırık bir iğ gibi azalırken, zaman ortak eder bir diğerini sırrına. saklanmakla üstesinden gelinecek ne kadar az şey var. sizi adınızla çağıran kaç kâbus biliyorsunuz?


  • "sana bir sır vereceğim ama kimseye söyleme" cümlesinin nesnesi olan "sır", kişide yarattığı heyecan ve merak dalgası, arkasından gelen "hadi ama anlat" ısrarı ve çoğu kez de anlatıldıktan sonra yarattığı küçük çaplı hayalkırıklığı ile öne çıkar.. bu merak ve heyecan diğer insanların pek o kadar olağandışı olmasa da "sır" olarak nitelendirdikleri şeyleri dinlerken aslında sır sözcüğünü duyar duymaz kendimizinkileri düşünüyor olmamızdan kaynaklanıyordur belki. alain* abi nefis özetlemiş : "sır bizim benzersizliğimizin kasvetli ve rahatsız edici yanıdır."


  • bir nükleer silah gibidir bazen. sır verdiğiniz kişiyle aranızdaki ilişki zamanla bir dehşet dengesine dönüşür. bu durumda sır ne kadar büyükse stratejik amaçlarla kullanılabilmeye o

«123456789101112131415161718/18»

  • Will Henry nin bir tanimina gore : "sirrini saklarsan kolendir, soylersen efendin"
  • aynanın ardında duran.
  • Umberto Eco 'nun "ketumluguyla meshur bir dernege" siklikla atiflarda bulundugu foucault sarkacı adli kitabinin bir bolumunde : belbo , bilgisayarina girerek sırlarini calmaya calisanlara " sifreyi biliyor musunuz ? diye soruyordu. bu bir parolaydi. dogru sifreyi bilmeyenler bilgiye yani sirra ulasamiyorlardi.

"sifreyi biliyor musun?" sorusunun yaniti , diger bir deyisle, gizin , sirrin anahtari olan sifre "hayir"dir.

bilgi edinmek isteyenler ancak birsey bilmediklerini itiraf edebiliyorlarsa , bilgi edinme hakkina sahip olurlar.

sir bir bilgidir, paroladir, sozcuktur, isarettir, sirrin icerigi de varligi da ayri ayri onemlidir. bir konunun sir olabilmesi icin bunun bir kisi veya grup tarafindan bilinmesi ve bu bilginin yabancilardan saklanmasi gerekir. (bu en basit aciklamasi). hermes ogretisinde insiye adayini bas rahip karsilar ve ona sir saklayacagi ve itaatkar davranacagi hakkinda yemin ettirirdi.hermetik sirlarin ogretildigi inisiyeler eger ogrendikleri sirlarin en kucuk bir ayrintisini bile ifsa etseler kesinlikle olum cezasina captirilirdi.

yuce pir *bir dortlugunde soyle buyuruyor:

gece ustadima sordum kac kez ,

bana bu alemin sirrini soyle tez,

ustadim cevap verdi gulerek:

- bu alemin sirri bilinir , ama soylenmez

  • en tatlıları yalnız kendine sakladıklarındır, en acıları da...
  • anlatılabileceği * kelimeleri henüz hiçbir dilde yer almadığı için en çok iki kişi arasında kalması gerekendir.
  • bir kulak fisiltisinda dunyalari titretecek söz öbekleri.
  • iki insani birbirine en cok yakinlastiran ve uzaklastiran tek seydir. ortacagda kaleyi fethetmek icin surlardan iceri atilan vebali kedi gibi biseydir bu sir... girdigi yerde ne huzur kalir ne guven... o sebeple biriyle yakinlasmak ve insanlari birbirlerinden uzaklastirmak icin en cok kullanilan seydir.
  • dogasi geregi varolmamasi gereken*.
  • (bkz: sırlı)
  • 1998 çıkışlı bir kızılırmak albümü.

toprağın acısını, coşkusunu, sevincini sesinde bir ırmak gibi yaşatan sevgili şivan perwer' e... sesleriyle yine yanımızda olan ekrem ataer, murat hasarı ve ülkü' ye... müziğimize kattıkları renkler için, erdal erzincan ve cemal kaplan' a... kürtçe ezgilerin redaksiyonu için, azadiye welat emekçilerine, turhan yapıştıran ve nesimi aday' a, frankfurt' ta şiwan perwer, cengiz aktaş, memo' nun kayıtlarını alan, ercan pancarcı ve stüdyonun yanısıra evlerini de bize açan pancarcı ailesine... dostluk, sevgi ve yoldaşlıklarıyla her zaman yanımızda olan yeşim akataş, filiz - sibel kelebek, necla aday, alican şengezer ve ethem güner' e teşekkürler... kızılırmak dolusu sevgiyle... >albüm kartonetinden< --- spoiler ---

albümün şarkılarına - türkülerine gelince;

- adiloş bebe - gidemem - newroz - onikiler - delal - gurbet elde - heseno bira - özgürlük sevdasına - kara tren - zor imiş meğer - yoruldum yorgunum - eylen yolcum


  • kimin olduğuna göre önemi değişen bilgi. özelliği mümkün olduğunca az kişinin bilmesi olan ve nesne olmayan şey. bir insanın hayatını yönetebildiği kadar yönlendirebilen fenomen. sahipliğinin sende olmasının baskasının sahipliğinde olmasından daha fazla acı veren duygu. bazen bir başkasıyla dost olmana yol açan araç. saklamak için çok çaba sarfedilen, bu şekilde beyni çalıştırarak zeka seviyesini yükselten enstrüman. açığa çıktığında utandırdığı kadar rahatlatan, gerçek dostla fiktif dostu hem senin için hem karşındaki için ayrıştıran ilginç bir şey.
  • bazıları için hayatta varolma bazıları için yokolma sebebi.
  • edit: hayır, ağdadan bahsetmiyorum.


  • pentagramın tahammul sınırlarını zorlayan sarkısı. uzun, sıkıcı ve igrenc bir melodisi var. nasıl olmusta pentagram sarkısı olmus hakikatten sır.


  • esrarlı bir sadık battal şiiri:

sir

iplerini koparır köprü aşk rüzgarında saklambaç oynar çocuk, gölgesiyle mezarlığın kıyısında

oyuncak kırılırken tutunulan yankı biter tenhalaşır rüya anne kalbi hatırlarda çarpar kalbin yakarışıyla

irmakları buluşturan sır akar çünkü tıklatılmak içindir kapı bir tren olur ölüm çocuk anneyle saklambaç oynar


  • soyut.
  • ve olmadığı halde ısrarla varlığına inanmaya çalıştığımız. paylaştığımızda kendi kısa süreli yok oluşuna intihar süsü veren, ama belki aslında bizim katlimizi hazırlayan kavram. bütün delilleri yok etmek her zaman mümkün olabilir, ama ortalıkta özgürce dolaşıp duran sırlar, hiç.. zira kendine saklamadığın sürece, sır yoktur.
  • biz fısıldıyorken, etrafa avazı çıktığı kadar bağırır bu..

şişşşt..

  • porselen kırığını incelediğimizde içerdeki sütlü kahve rengindeki iç malzemeyi kaplayan ona o bembeyaz ve pürüzsüz görünümü veren, bununla birlikte mukavemet ve çizilmezlik sağlayan kısımdır.her porselen üreticisinin formülünü kendine has formülü sır gibi sakladığı sır malzemesi çok yüksek sıcaklıkta eriyerek camsı bir yapı oluşturur.daha beyaz ve daha viskoz olanı makuldür.
  • (bkz: renkli sır tekniği)
  • bu gizdir. kapalı zarf usulü, işlemeli tepsi içinde gelir. o zarfı hemen açma, açarsan da okuma, okursan da ağzını gözünü oynatma, oynatırsan da ağzını kıpırdatma, kıpırdatırsan da konuşma, konuşursan da anlatma, kimseye.. kimseye bundan söz etme..

eğer edersen, o işlemeli tepside bundan böyle senin dilini koparmak için bir neşter takımı koyarlar.

herkesin bir hakkı var o zarfı saklamak için. eğer bir kez başarılı olursan, işlemeli tepsiler osmanlı sarayındaki cariyelerin harem kapkacaklarına dönenirler. mühim de bir adam olursun, molla derler sana..

  • ".....sır görünür bir şeydir de biraz fludur."
  • verilince geri alinamayan sey.
  • nermin bezmen'in yeni kitabı, henüz okumadım ama pornografik bir çalışma olduğu söyleniyor.


  • anlamından farklı olarak, genellikle, saklayabilenlere değil, anlayabilenlere verilen büyülü şeydir, sır.
  • bir insana sırrınızı verdiğinizde, özgürlüğünüzü verirsiniz.**

(bkz: fernando de rojas)

  • nermin bezmen in remzi kitabevi tarafindan yayımlanan , kurt seyt ve shura gibi buyuleyici bir kitaptir belki diye alip okumaya basladigim, once cok daha az etkili oldugunu dusundugum ama bitirmek uzereyken goz yaslarimi tutamayip aglamaya basladigim insanin icine oturan kitabi.
  • 2000'den beri parça yapan son 3 yıldır sahne alan 2006 da ilk underground albümü ' aramızda kalsın' çıkaran türkiye'nin ilk bayan rap grubu sır. izmir çıkışlı bu grubun vokalleri 1.c ve pln. adını sıkça duyacağız bu kızların sanırım.
  • seramik parçanın dış yüzeyini kaplayan camsı tabakaya denir. bu isimde olmasının nedeni sanatçıların kendilerine ait formüller ve bu formüllerle farklı renk ve efektler oluşturmasıdır. gerçi günümüzde böyle çalışan seramik sanatçıları az sayıdadır, genelde hazır sırlar kullanılmaktadır. çalıştığı malzemeyi de kendisi yapan bir seramik sanatçısı olarak alev ebuzziya'yı örnek gösterebiliriz.
  • emanete benzeyen sey. ama bu verildiginde geri alinamaz.
  • bir dedikodu kisvesi.
  • "her sır eninde sonunda onu gammazlayacak olanın eline geçecektir."

(bkz: elif şafak) (bkz: bit palas)

  • "bizim davamız, bir sır içinde gizli bir sırdır. gizli kalan bir şeyin sırrı; ancak başka bir sırrın açığa çıkartabileceği sır. bir sırrın cevap verebileceği bir sır hakkındaki sır."


  • her insanın sırları vardır, sadece bazıları saklamayı beceremez. bazen bu sırların içinde günahları vardır, affedilmeyi beklerler ya da kendi günahlarını affederek, tanrı tarafından affedildiklerini sanırlar. bir bakıma kendilerini tanrılaştırırlar. öyle sırlar vardır ki, bazılarını ölene kadar saklamayı becerir insanoğlu, bazılarını saklamayı beceremeyip erken ölür. büyük, küçük hiç fark etmez herkesin sırları vardır. bazıları masumanedir, sadece bize aittir ve mutluluk verir. bazıları zihnin en derin köşesine itilmiştir, hatırlamak bile istenmez ama içten içe öldürür insanı.


  • sır hakkında bir kaç alıntı:

"insan anlaşılmak ister mi? insan ancak sevgilisi tarafından anlaşılmak ister ve bu da mistik bir şeydir. insan, "rabbim allah" dediği andan itibaren, yaratıcısı ile kendisi arasında bir sır doğar. bu sır mutlaka saklanmalıdır. bu 'sır' anlaşıldığı zaman insan kalitesizleşir."

"ben size bir hikâye anlatayım. anadan doğma bir kör varmış. ama hayatını iki gözü gören bir insan gibi yaşarmış. merak etmiş herkes tabii. ama o, bu konuda hiçbir bilgi vermemiş. günün birinde kıramayacağı kadar yakın birisi çıkmış karşısına. demiş ki "sen nasıl oluyor da, iki gözü gören bir adam gibi yaşıyorsun?" ona cevap vermekten kaçamamış. demiş ki, "benim, önümde iki tane koç beliriyor. mesela şu bardağı tutmak istedim değil mi, iki tane koç, bardağın iki yanında duruyorlar, ben ortadan bardağı tutuyorum. hangi yoldan gitmem gerektiğini seçeceğim zaman o iki koçun arasında gidiyorum." ama sözünü burada kesmiş. demiş ki, "bunları söyledim, koçlardan birisi kayboldu. bunu söyledim, ikincisi de kayboldu." ve adam günün geri kalan kısmını bir âmâ gibi geçirmiş.

insanın ayakta durmak için kendisiyle ve rabbiyle sır olan kısmı, başkasına söylemesi, aleyhine olur. "

ismet özel zaman gazetesi röpörtajı

  • "şunu iyi bil ki; eğer gönlün, sırlarına mezar olursa isteğin çabucak gerçekleşir.

tohum toprak içinde gizlendiği, zahmetlere katlandığı için, bostan yeşerir, güzelleşir..."

mevlana mesnevi

  • paylaştın sırrını. uçtu gitti ellerinden. başkası dokundu. öfkelensen de çok geç artık.. güçlü olamadın.

gecenin karanlığında yürü kalabalık sokaklarda amaçsızca. söylenmiş sırlarını gör insanların yüzlerinde, çizgi çizgi işlenmiş. geçtikten sonra unut gördüğün tüm yüzleri ve sırları. sen de unutulmayı dile. belki de hiç var olmamış olmayı..

ama varsın. zamanı geri alamazsın. geri dönemezsin.

boynundaki bu ağır tasmayla artık daha da güçsüz ve zavallısın..

kendine ihanet ettin! hainsin!!

  • dosttur, eski dosttur.. sır/dır, sırra kadem basandır..
  • sözleri aysel gurel'e, muziği fahir atakoğlu'na, duzenlemesi de atilla ozdemiroglu ve fahir atakoğlu'na ait sertab erener sarkısı. turkan soray'a ithafen yazılmıs ve bestelenmiştir.


  • pentagram'ın (bkz: mezarkabul) bir albümünden bir parçası.

kaybolmuşluk dert olmasın sana yönler yalan hep aynı yoldayız can bir nefes, yük olmasın sana kesme sakın hep aynı daldayız

uyan aç gözlerini ömür biter yol kalır uyan aç artık kalbini akıl biter sır kalır

yalnızlığın dert olmasın sana bağlanmışız derinden biz bize dört bir yanın karanlık olsa da bu yalnızlık bölünmüş herkese

uyan aç gözlerini ömür biter yol kalır uyan aç artık kalbini akıl biter sır kalır


  • iki kişinin bilmediğidir.
  • kendimiz tutamadığımızdan, tutması için başkasına verdiğimiz şey.
  • insanların, karşılarındaki kişi taşımak ister mi diye düşünmeden verdikleri ve böylelikle ağırlık attıkları, bencilce üstlerindeki ağırlığı başkalarına yükledikleri rahatlama vesilesi.
  • illaki ortaya çıkar...
  • geç de olsa kimin ne mal olduğu anlaşılır.

devlet sırrı kanun tasarısında; (aslında düz mantık dahi yeterli ama yine de yasası olmadığı için tasarısıyla idare etmek zorundayız. böylede büyük devletiz)

madde 3:

(1) devlet sırrı; açıklanması ve öğrenilmesi, devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek ve bu nedenlerle niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgi ve belgelerdir.

(2) birinci fıkra hükmü demokratik toplum düzeni ve hukuk devleti ilkesinin gereklerine aykırı biçimde yorumlanamaz ve uygulanamaz.

  • devlet sırrı devlet sırrı diyorlardı. bu muymuş dedirten sırlardır. devlet nasıl kendi çıkarın için işe koşulur çok güzel öğrendik.
  • 90'lı yıllarda, faili meçhul bir çok cinayetin işlenmesinde, tetikçi olarak kullanılan kişilerin, deşifre olup, köşeye sıkıştıktan sonra, arkasına sığındıkları, dokunulamaz gerekçe...
  • hain kelimesinin de tanımını yapalım da tam olsun;

tdk; hain; hıyanet eden, kötü niyeti olan, zarar vermekten, üzmekten, kötülük yapmaktan hoşlanan kimse.

  • ışid'in niğde'de türk askerini şehit etmesi. şehidin babası devletin konu hakkında bilgi vermediğini konunun devlet sırrı olduğunu söylemişler

halkın çıkarları ile zıt olan anlam. bu kavramda değerlendirilen bazı durumlar;

  • devlet tarafından öldürülen gazeteciler
  • devlet tarafından öldüren akademisyenler
  • devlet tarafından öldürülen muhalifler
  • devlet tarafından öldürülen kamu görevlileri
  • devlet tarafından kurulan terör örgütleri
  • devletin mücadele eder gibi görünüp destek verdiği örgütler
  • devlet tarafından silah yardımı yapılan örgütler
  • devlet tarafından terör örgütleri ile yapılmış gizli anlaşmalar
  • devletin düzenlediği katliamlar
  • devletin fişlediği vatandaşlar

bütün bunlar devlet sırrı tanımına giriyor ve açıklanması hem devlet hem de niteliksiz nicelik tarafından linç edilmenize neden oluyor.

  • hep iki kişiden fazla bileninin olması nedeniyle uzun süre saklanması mümkün olmadığı halde markalı olduğu için fiyatı göreceli pahalı bilgi
  • hemen açıklıyorum. bakın şimdi çok gizli: x in aslında hem cumhurbaşkanı hem başbakan hem savunma bakanı hem iç işleri bakanı hem gereksiz işler bakanı vesaire vesaire diye uzar. ama kritik nokta bunu kimse bilmiyor, bütün koyun halkın bildiği tayyibin sadece cumhurbaşkanı olduğudur. işte devlet sırrı böyle birşey. tehlikelidir.

evet bu tanım işin mizah kısmıyıdı, eğer kıçımızla gülmeyi başarabildiysek ciddileşebiliriz. ciddileşiyoruz okumaya devam edin..

genel bir tanım yapacak olursak: devlet sırrı; açıklanması veya öğrenilmesi, devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek ve bu nedenlerle niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve belgelerdir.

ve şimdi son olarak kitaplarda bize yutturulan ama hiçbir zaman uygulanmayan sanal gerçeklikleri dürterek biraz daha ciddileşiyoruz. devam edin..

şimdi kitapları bırakıp ülkemizdeki, gerçek hayattaki tanımına gelelim. yukarda bahsedilen kitaplardaki tanımı. gerçek hayatta ki örneklendirilmiş tanımı ise; devletin başındaki angutların ceplerini şişirmek adına yedikleri bütün naneler diye tanımlanabilir. eğer daha gerçekçi ve ciddi olmak gerekirse; "daha çok zengin olmak ve küresel ekonomide kişisel çıkarları arttırmak için işlenilen cinayetler ve masum insanlar üzerinden dönen kanlı oyunların tamamıdır." diye bir tanım yapabiliriz.

dipnot: bu sırları kurcalarsanız sonunuz hayra alamet olmaz, for example; can dündar.

  • iki kişinin bildiği gerçekten de sır değil midir? demek ki sır, aslında var olmayan bir şey; veya schrödinger'in kedisi gibi. bir kişi eğer sır saklıyorsa bunu bize söylemediği sürece bilemiyoruz. bize söylediğindeyse artık sır olmaktan çıkıyor.

bir kişinin sadece kendisinin bildiği bir şey var mıdır? başka hiç ama hiç kimsenin bilmediği? "elbette vardır olmaz mı" diye cevap verilebilir buna rahatça belki. ama bence herkesin bütün sırlarını birileri biliyordur. tanımadığı birileri de olabilir. hele sır ağırlaştıkça, veya ilginçleştikçe insanın içinde tutması zorlaşır. tanıdığı hiç kimseye söyleyemiyorsa yolda gördüğü birine söyler, internette bir siteye girer yazar, ne bileyim işte...

ketum insan sevmem. kişi ne kadar az konuşuyor, kendiyle ilgili ne kadar az şey anlatıyorsa o kadar içten pazarlıklıdır gibime geliyor. dikkat: sessiz insan değil. konuşkan, atak biri olmayabilir, bunda bir sorun yok. ama mesela ara sıra görüştüğünüz bir akrabanız olsun. her gördüğünüzde "naber, nasıl gidiyo" deyip "işte bildiğin gibi" cevabını alıyorsanız o kişi ketumdur, kıldır, uyuzdur. gençlik heyecanıyla genelleyip duruyorum, farkındayım. çok yakınımda böyle bir kişi olduğundan ve çok büyük oranda sırf bu özelliğinden dolayı bir süredir birkaç kişiye çok acı çektirdiğinden olabilir. ilişkilerin bozulmasında bir sürü parametre vardır tamam, ayrıca insanın içinde neler olup bitiyor bilemeyiz, bu da tamam, ama bir kişi kalkıp "bilmemkaç yıl önce pazar günü ben gidelim demiştim sen istememiştin ben de gıcık olmuştum" diyosa, bu ketumluk değildir de nedir allasen? ne tutuyosun evladım içinde, bağırıversene o anda? duygularını belli etmeyen, kendini salmayan insan hem kendine hem yakınındakilere zararlı arkadaş, bunu öğrendim. sır diyodum, ordan buraya nasıl geldim bilmiyorum, ahah. neyse, öyle şeyler yani. salalım.


  • sahip olunan çok büyük bir gücün ve bu anlamda da güçsüzlüğün ön adıdır.

açığa çıkmayı beklemeyendir.

  • açığa kavuşursa hır çıkar.
  • halının altındaki cam kırıklarıdır. üzerine basıldığını yalnızca sahibi hisseder. ezkaza görense bir anlam veremez. açıklaması zordur. anlatması uzun sürer. o vazo her defasında yeniden kırılır. paylaştığın her kimse bir süre eline alır vazoyu, bakar, üzülür, bir şeyler söyler. sonra yeniden yerine konur: artık üzerine basıldığında ürperecek kişi sayısı ikidir.
  • laf aramızda, sanılanın aksine, iki kişinin bildiği daha büyük bir sırdır. *
  • sır en büyük düşmanınızdır. tutsak olmuştur size. içten içe acı verir, rahat durmaz. özgür olmak için her yolu dener. en mahzun anlarınızda, en iyi dostlarınızın yanında af bekler sizden en masum duruşuyla. sonra gün gelir koyuverirsiniz boşluğa; tutamazsınız ki.

özgürdür artık. öyle kozadan çıkıp giden bir kelebek gibi de gitmez ama. öyle mutlu sahnelerin oyuncusu da değildir.

bu sefer o esir alır sizi.

eskiden içinizde tutmaya çalıştığınızı artık etrafınızda tutmaya çalışırsınız. çok daha zordur. anahtarı başkalarının da elindedir artık. güvensiz biri olur çıkarsınız.

Advertisement