Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Adobe Post 20190312 054742

İstiklâl Marşı[]

  • Ana madde:Mehmet Akif Ersoy / İstiklal Marşı

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.


Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...

Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!


Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.


Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?


Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.

Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.

Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.


Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:

Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:

Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.


Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!

Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.


Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:

Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.

Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,

Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.


O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,

Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;

O zaman yükselerek arşa değer belki başım.


Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.

Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:

Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

DESTÛR[]

  • Ana madde:Mehmet Akif Ersoy / Destur

Şeydâ-yı gamem beste-i zencîr-i hevâyım

Uşşâka şu halim ile ben gıbta-fezâyım


Mahv eyledin ey âfet-i can akl ü şu'ûrum

Allâh bilir garka-i seylâb-i kazâyım


İster isen öldür beni ey rûh-i revânım

Bir emrine cânım da fedâ ben de fedâyım


Dûr eyledi devran beni bâb-ı kereminden

Ümmîd-i telâkî şerefinden de cüdâyım


Sen bezm-i rakîbâna çerâğ olmadasın âh

Ben Halkalı'da çillekeş-i derd ü belâyım


Bilmem ne hayâl gösterir âyîne-i gerdûn

Nâçâr olarak muntazır-ı lûtf-i Hudâ'yım


Sensin beni şâirliğe sevk eyleyen ey mâh

Şevkın ile bir Rûhî-i rengîn-edâyım


Âteş saçıyor hâme-i esrâr-nüvîsim

Âciz değilim şâir-i i'câz-nümâyım


Ey bâd-i seher uğrar isen söyle nigâre

Ben böyle neden hemdem-i envâ-i cefâyım


Arz eyle neler çektiğini Âkif-i zârın

Öldürdü beni dâğ-i gamı rahme sezâyım


Sor kim dil-i bîçâreciğim kâm alacak mı

Hicrân elemi yoksa müdâmen kalacak mı

GAZEL[]

Âllah'ı seversen nazarımdan güzer etme

Müştâkını bâşın için olsun heder etme!


Kurbân oluyor bir nigeh-i hışmına rûhum

Sevdâ-zededen böyle dirîg-i nazar etme!


Ey mâh yetiş bezm-i safâ zulmet içinde

Herkes uyuyor gayrdan aslâ hazer etme!


Aşkın ne azâb olduğunu sen de bilirsin

Gel hâtırımı kırma benipür-keder etme!


Ben kûyunu terk eyleyemem âh garîbim

Bâbındaki nevmîdini me'yûs-ter etme!


Tard etme kapından şu ciğer-sûzu yazıktır

Hûnâbına rahm et de anı derbeder etme!


Ey nûr-i dü-çeşmim!Bu temâşâya doyulmaz

Allâh'ı seversen nazarımdan güzer etme!

KUR'ÂN'A HİTÂB[]

  • Ana madde: Mehmet Akif Ersoy /Kur'an'a hitab

Ey nüsha-i cânı ehl-i dînin!

Ey nâsih-i şânı münkirînin!

Ey meş'al-i hikmet-i İlâhî!

Ey mecma'-ı feyz-i bî-tenâhî!

Takdîr-i meziyyetinde efkâr

Heyhât eder mi kudret izhâr?

Sen cilvegeh-i cemâl-i Hak'sın,

Âyîne-i Hak desem ehaksın.

Tenzîl-i celîl-i kibriyâsın,

Burhân-ı celâlet-i Hudâ'sın.

Feyz aldı cihan senin yüzünden,

Bir bârika-i kemâlsin sen,

Bir bârika kim bekaaya mazhar,

Her lem'ası ta zamân-ı mahşer,

Bir şû'le-i intifâ-masunsun,

Her an bu şerefle rû-nümunsun.

Ettin bizi feyz-i Hak'tan âgâh,

Ey nûr-i mübîn tebârek-allâh!

Mahlûk değil kelâm-ı Hak'sın,

Âlî-i sunûf-i mâ-halâksın.


Furkan ki kitâb-ı Mustafâ'dır,

Bir mu'cize-i Hudâ-nümâdır.

Olmakta ulu'n-nihâye a'len,

Bin hârika her bir âyetinden.

Kur'ân'ı görüp duhât-ı urban

Hep kalmadılar mı lâl ü hayran?

Furkan ki zahîr-i mü'minîndir,

Misbâh-ı münîr-i mü'minîndir,

Şehrâh-ı Hüdâ onunla mekşûf,

Mechûl kalır o olsa meksûf.

Yâ Rab bu nasıl kitâb-ı âlî?

İdrâke sığışmıyor meâli.

Ulviyyetin eyleyenler inkâr,

Bir mislini eylesinler izhâr.

Elhak o kitâb-ı bî-nazîre,

Meydâna getirmeden nazîre,

Âciz bu cihâniyân âciz,

Kim muktedir,ins ü cân âciz?

Mâdâm ki iktidâr yoktur,

Tanzîre de ictisâr yoktur.


Ahmed ki nebiyy-i bî-gümandır,

Kur'ân ile feyz-yâb-ı şandır.

Fe'tû...diyerek Resûl-i Ekrem,

Eylerdi muannidîni mülzem.

Fe'tû...denilince ehl-i inkâr,

Kaabil mi ki eylesinler isrâr.

Da'vâya mahal kalır mı artık?

Gavgâ ve cedel kalır mı artık?


Ey zîver-i dest-i ihtirâmım!

Âlemde muhassalü'l-merâmım,

Pîrâye-i hâfızam sen oldun,

Sermâye-i hâfızam sen oldun.

Sensin hele ey kitâb-ı a'zem

Hâşâ buna hiç tereddüd etmem,

Dünyada refîk ü hemzebânım,

Ukbâda mu'în ü müste'ânım.

EL-HAKKU YA'LÛ[]

Evet! Görmemiştir bu âlemde göz

Şu "el-hakku ya'lû"kadar doğru söz!


Hakîkat teâlîdedir dâimâ

O şehbâze mahsûstur i'tilâ!


Hakîkat hubût eylemez yükselir

O mi'râca nerden tenâhî gelir?


Ziyâ,perde-pûş-i zılâl olsa da!

Sadâ,dursa bî-intikaal olsa da!


Hakîkat gurûb eylemez bir zamân

O eyler fezâlarda tayy-i mekân!


Teâmi,tecâhül,tegâfül,inâd

Değil hiç şâyeste-i istinâd!


Bu gerdenkeşî sürsün üç gün meğer

Yalan doğruya âkıbet baş eğer!


Evet!Bir ân için belki perdedir

Güneş nerde?Yoksa bulut nerdedir?


Görünmezse evvelce mâh-ı siyâm

Gelir bir gün elbet olur bedr-i tâm!


Semâvâta korkar da bakmaz isen

Ne hâcet azîzim emîn ol ki sen


Onun nûru yerden de rahşân olur!

Gezen dîde-berpâ nasıl kurtulur?


Tarassud edenler hilâli görür!

Teannüd eden bedre karşı yürür!


Ne lâzım bu nâhak yere iddiâ?

Hatâ başka hak başkadır dâimâ!


Zemin başkadır,âsumân başkadır!

Mekân başkadır,lâmekân başkadır!


Bekaa başkadır,intihâ başkadır!

Ezel başkadır,ibtidâ başkadır!


Haber başka şeydir,iyân başkadır!

Duyan başkadır,anlayan başkadır!


Bilen,bilmeyen bir değil zamân

Filânla filân olmuyor hemzebân!


Garaz bir midir safvet-i kalb ile?

Değildir der garazkâr olanlar bile!


Hakîmin birinden işitmiş idim

Çocukken bakın ezber etmiş idim:


Tedâvisi en müşkil,en güç maraz

Garazdır,garazdır,garazdır,garaz!

SA'Dî[]

Şu üstâd-ı irfan-penâhın bugün

Hakîkatte şâkirdiyiz biz bütün

Mürebbi-i efkâr-ı ümmet odur

Eden halka tedrîs-i hikmet odur!

Odur şi'ri hikmetle mezc eyleyen

Odur şiir nâmiyle hak söyleyen!

Tasavvur edilsin,olur şey değil

Ki geçmiş iken altı yüz bunca yıl!

Gülistan'ı hâlâ hazan bilmiyor,

Safâ-yı rebî'si eksilmiyor!

Ne mezher ki bir verdinin bin bahar

Kadar zevk-i bînân için hükmü var

Ne manzar ki bir düşse nûr-i nigâh

Gelir başka yerler karanlık,siyah!

Bu gülşen ki her lâhza meftûhtur

Temâşâsı nev-neşve-i rûhtur!

Bakın her yerinde hezâran hezâr

Letâfetle olmaktadır nevha-kâr!

Bütün nağme-sencân-ı dehre salâ!

Duyan var mı bir böyle ulvî sadâ?

Ne âteşli sözler,ne parlak meâl?

Serâpâ mekaalâtı rûhu'l-kemâl!

Güler güldürür,ağlayıp ağlatır!

Fakat dâimâ bir esâs anlatır!

Küçük kıssalardan büyük hisseler

Çıkarmış mıdır kimse Sa'dî kadar?

"Lâfonten" mi "Sa'dî"ye sânî olur?

Bu da'vâya kim istitâ'at bulur?

Çıkın,söyleyin siz de ey şâiran!

Yazılmış mıdır başka bir Bûstan?

Letâifde kâ'bında yoktur edîb

Mevâizde bir bî-müdânî hatîb!

Hakîkatten ayrılmamak şânıdır!

O âlemde ma'şûk-i vicdânıdır!

Bekaa nâmının her zaman yârıdır

Fenâ bilmeyen varsa âsârıdır!

Odur sâde pîrâye-i hâfızam!

Ne var başka sermâye-i hâfızam?

Hayâlim onun mehbiti'n-nûrudur,

Gözüm gerçi müştâkı,mehcûrudur!

Cebîn-i mübîninde lâmi' dehâ!

Cemâl-i kemâlinde sâti' zekâ!

Nigâhında bir hâriku'l-âdelik!

Külahında pejmürdelik,sâdelik!

Tekellüfden âsûde,bî-kayd ü bâk

Kalender,abâpûş bir pîr-i pâk!

Gelir hâtırıma tecessüm eder

Zarîfâne gûyâ tebessüm eder!

Fakat öyle hoş bir sabâhat ile

Ki subhunda yoktur bâhârın bile!

Edîbâne bin nükte eyler beyan

Hakîmâne çok bahs eder dermeyan!

Biraz lâubâlîcedir meşrebi!

Ta'assub götürmez imiş mezhebi!

O söyler de ben istima' eylerim!

Coşup kâh olur kim semâ' eylerim!

Benim şeyh-i sâhib-fütûhum odur!

Delîlim müzekkî-i rûhum odur!

Durun,söylüyor,şöyle bir dinleyin!

Hakîkat nasılmış görün belleyin:

"Benî âdem a'zâ-yı yek-dîgerend"

"Ki der âferîneş zi-yek gevherend"


Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

Advertisement