Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

Adını, ilk ayetinde geçen "saffât" kelimesinden almıştır. Saffât, "sıra sıra duranlar" anlamına gelmektedir. Saf tutmuş meleklere işaret eden ve kâinattaki güçlerden söz eden bu sure, Mekke dönenimin ortalarında, En'âm suresinden sonra inmiştir. Sure 182 ayettir. Mushaftaki resmi sırası itibarıyla 37., iniş tarihine göre ise 56. suredir. İlk üç ayette, saf tutmuş meleklere, bulutları sevk ve idare eden güce, zikri yapan dile yahut insana yemin edilerek Allah'ın bir olduğu gerçeği ortaya konmuştur.


Surenin temel konuları


Yüce Allah'ın varlığının, birliğinin ve kudretinin delilleri,  İnkarcı müşriklerin batıl inançları, ahiretteki acıklı durumları,  Müminlerin kavuşacakları sayısız nimetler,  İnsanın yaratılış evreleri,  Geçmiş toplumlara gönderilen bazı peygamberlerin kıssaları,  Cennet ve cehennem tasvirleri,  Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Musa, Hz. İlyas, Hz. Lut ve Hz. Yunus'ın kıssalarından ibretlik bölümler. 


Surenin temel mesajları


Göklerin, yerin ve bunlar arasında bulunanların rabbi tek Allah'tır. 


Yüce Allah, gökyüzünü yıldızlarla süslemiş ve şeytanlardan koruma altına almıştır. (Bu mesajla, Allah'la cinler arasında bir yakınlık olduğuna inanan Câhiliyye halkının hurafeleri reddedilmek istenmiştir). 


Çamurdan yaratılan insan kompleks bir yapıya sahiptir. İnsan, kendi yapısını incelemeli ve Allah'ın kudretini anlamalıdır. 


İnsanları ve bütün kainatı yaratan Allah, elbette ölüleri diriltecektir. Buna inanmayan ve alaya alan inkârcılar ahirette gerçeği anlayacaklardır. Kendileri, liderleri ve taptıkları şeyler cehenneme doldurulacak, hiçbir yardım göremeyeceklerdir. Orada birbirlerini suçlayacaklar ve sonunda azabı hak ettiklerini itiraf edeceklerdir. Bir Allah'a ve Hz. Peygamber'e inanmayı reddeden bu inkârcılar, yaptıklarının karşılığı olarak acı bir azaba çarptırılacaklardır. Orada kendilerine acı zakkum ağacı yedirilecek ve kaynar sular içirilecektir. 


İnanmamakta ısrar eden inkarcılar için mucizeler fayda vermez. 


Allah, iyi kullarını cennetlerle ödüllendirilecektir. 


İnsan, kendisine iyi arkadaş seçmeli, haktan saptıracak, doğru yoldan uzaklaştıracak kimselerle asla dostluk etmemelidir. 


Allah, Hz. Peygamberden önce de peygamberler göndermiştir. Fakat insanların çoğu inanmamış ve bu yüzden helak edilmişlerdir. İnsanları hak yola çağıranlar arasında Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Musa, Hz. İlyas, Hz. Lut ve Hz. Yunus da vardır. Bu seçkin kişiler, ahiretteki mükâfatlarının yanında, dünyada da hayır ile anılmaktadır. 


İnsan, aklını kullanarak hakikati bulmalıdır. Bu konuda Hz. İbrahim örnek bir şahsiyettir. Hz. İbrahim, putlara tapmanın anlamsızlığını ve onların acizliğini akılla ispat ederek, toplumuna gerçeği göstermiştir. Onlar ise onu ateşe atıp yakmak istemişler, ama Yüce Allah onu kurtarmış ve inkârcılar emellerine muvaffak olamamışlardır.  Hz. İbrahim örneğinde olduğu gibi Allah, kendisine inananlara yardım elini uzatır. 


İnsan, Allah'a güvenmeli ve ona tam bir teslimiyetle teslim olmalıdır. Bu konuda Hz. İbrahim örnek alınmalıdır. Hz. ibrahim, Allah'a verdiği sözü tutarak, Allah için biricik oğlunu kurban etmek istemiş, Hz. İbrahim'in oğlu da Allah ve Elçisinin buyruklarına teslim olup kurban olmayı kabul etmiş ve böylece çok büyük fedakârlık ve güçlü iman örnekleri vermişlerdir. Yüce Allah onların bu samimi tutumlarına lütfuyla karşılık vererek, kurbanlık bir koç göndermiş ve kendilerinden razı olmuştur.


Allah'a evlat isnat etmek küfürdür. Allah'a evlat isnat eden müşrikler ve Hıristiyanlar büyük bir yanılgı içindedirler. 


Melekler, Allah'ın buyruğunda, her birinin belli makamı olan varlıklardır. 


Yüce Allah, Elçilerini mutlaka başarıya ulaştırmıştır. Galip gelenler hep inananlar olmuştur. 

Advertisement