Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

Gökyüzü, Allah katı

Sema Gök yüzü. Asuman. Gök. Her şeyin sakfı. Gölgelik. Bulut ve emsali örtü. (Resul-i Ekrem'den (A.S.M.) şöyle rivayet olunmuştur. Sema'ya uruç buyurdukları zaman kale burçları gibi bir mevkide bir takım melâike görmüştü. Bunlar birbirlerinin yüzüne doğru, mütekabilen yürüyüp gidiyorlardı. Bunlar nereye gidiyorlar diye Resul-i Ekrem (A.S.M.) Cebrâil'e (A.S.) sordu. Cebrâil: Bilmiyorum. Ancak yaratıldığımdan beri ben bunları görürüm ve evvel gördüğümün bir tânesini bir daha görmem dedi. Onlardan birine, ikisi birden: "Sen ne zaman halk olundun" diye sordular. O da: "Bilmiyorum. Ancak Cenab-ı Hak her dörtyüz bin senede bir yıldız halk eder. Ben yaratıldığımdan beri de dörtyüz bin yıldız halk etti" diye cevap verdi. Melâikenin kesretini ve kudret-i ezeliyenin vüs'at-ı tecelliyatını anlamalı... E.T.)

Sema' İşitmek, kulakla dinlemek. Mevlevilerin zikir esnasındaki dönüşleri.

Sema' Yağlı yemek yedirmek. Baş yarmak. Ekmeği terid etmek. Sakalı boyamak.

SEMÂ

Sözlükte "dinleme, işitme, kulak verme" anlamına gelen semâ, tasavvufta, makam ve nağme ile okunan dini metin ve ilâhileri ve dini musîkiyi dinleme; raksetme, devrân etme, dinlenen dini musikînin etkisiyle coşup dönme demektir. Mevlevî zikir meclisine semâ, bu âyine katılan dervişlere semâ-zen, âyinin icra olunduğu yere semâhâne denir. (M.C.)

Hadis usulünde semâ, hadis öğrenme yollarından biri ve en üstün olanıdır. Bu metodda hoca, hadisleri ya ezberinden ya da kitabından okur. Öğrenci bunları dinleyerek ezberler veya yazar. (A.G.)

SEMÂ'

Hoş âhenk ve güzel nağmelerden doğan semâ' ve aynı şekilde okunan şiir ve gazelleri dinlemek; nefsine hâkim olan, onun isteklerine gâlib gelen ve her türlü gayr-i meşrû yâni dîne uygun olmayan işlerden sakınıp uzak duran kişiler için mübâhtır. (Mazhar-ı Cânı Cânân)

Semâ Âyeti

Semâ Âyeti Semâ Âyeti Kur'an'da göğün ve yerin yaratılışından, göğün ve yerin daha önce bitişik olduğundan, göğün yarılmasından ve ardındakini göstereceğinden, göğün açılıp kapılar haline gelmesinden, görünmez gök kapılarından, genişlemesinden, göktekilerden, göklerin ve yerin yaratılış hikmetlerinden, göklerin nasıl yükseltildiğinden, gök cisimlerinin birer yörüngede yüzdüklerinden, göktekilerin ve yerdekilerin Allah'ı tesbih etmelerinden, gökten yağmur indirenin Allah olduğundan... söz edilmektedir. Göklerin ve yerin Rabbi Allah'tır. Bu bakımdan, yaratılmış şeyler üzerinde iyice düşünmenin ve Yaratıcı'yı tesbih etmenin, mü'minlere has bir nitelik olduğundan söz edilmektedir. Semâ da, Allah'ın kâinatta kurduğu İlâhî kanunlara, akıllara hayret verecek olağanüstü bir düzen ve âhenge, dolayısıyla Yaratıcı'nın tek Allah olduğuna bir âyet/delil olarak görülmüştür. Göğün "direksiz" olması (görünmeyen bir direk, eksen ile yükseltilmesi), yer üzerine düşmemesi veya yığılmaması, göğün bünyesindeki gezegenlerin zerre kadar düzensizlik yapmamaları; Ay'ın, Güneşin, yıldızların Allah'ı tesbih etmeleri, O'na secde etmeleri gibi konular ayetlerde insan idrakine sunulmuştur. Kur'an, insanların yerdeki ve semâdakilere bakıp akıllarını kullanmalarını, iyice düşünmelerini, anlamaya çalışmalarını öğütlemektedir. Bunun yanında, yine düşünüp ibret almaya dâvet etmek amacıyla bir tehdit de söz konusu edilmektedir. "(Allah,) Semâyı da, izni olmadan yerin üzerine düşmemesi için tutuyor. Doğrusu Allah, insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir." (Hacc: 22/65) "Ve semâyı itaat dışına çıkan her türlü şeytandan korumak için yıldızlarla donattık." (Sâffât: 37/6-7) "Semâda olanın (meleklerin -Allah'ın izniyle-) sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır. Yahut semâda olanın, üzerinize taş yağdıran bir fırtına göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz." (Mülk: 67/16-17) Allah, semayı yükseltmiş, evren bulutunu yer ve gök olarak ayırmış ve bir ölçü, bir denge koymuştur. "Gökleri, gözünüzün göremeyeceği bir direk (eksen ya da aks) ile yükseltmiştir." (Ra'd: 13/2). Değirmenin mili (ekseni) vardır, bu elle tutulur ve gözle görünür; ama gök cisimlerinin santrfüj ekseni izafîdir, görünmez. Sonra tavaf edeceği yörüngeler tayin edilmiştir; bunlar fizik yasaları denilen Allah'ın evrendeki kanunları, sünnetidir. "Görmediniz mi Allah, yedi semêyı birbirine âhenktar olarak nasıl yaratmış!" (Cinn: 72/15). Hayat, iki zıt kararlı dengenin (Kur'an terimiyle "hunnes": Merkezcil kuvvet; "künnes": Merkezkaç kuvvet) ömrüdür. "Kuşkusuz Allah, semâları ve yeri kayıp gitmekten alıkoymaktadır. Eğer onlar, kayıp giderse, andolsun ki ondan sonra kimse bunları tutamaz." (Fâtır: 35/41). Ama o gün (kıyamet günü) semânın hızı öyle artar ki, dağlar yerinden kopup yürür savrulur.[1] Gök cisimleri yuvarlak olduğundan onları kuşatan semâlar da yuvarlaktır. Kur'an'da "küre biçimi vermek, yuvarlamak, küreleştirmek" anlamına gelen "Tekvîr" sûresinde yerlerin ve semâların dürülüp bükülmesinden söz edilmektedir. Kur'an'da yedi yerde yedi kat semâdan bahsedilmiştir.[2] Yedi kat semâdan murat nedir, bunların mâhiyeti nedir? Bunu kesin olarak bilemiyoruz. Bu konu, henüz astronomi ilminin konuları arasına girmiş değildir. Feza konusunda keşifler için büyük gayretlerin sarfedildiği çağımızda bile, henüz keşfedilen gerçekler, keşfedilemeyen uzayın içinde mukayese yapılamayacak kadar küçük yer tutar. Kim bilir, belki yedi kat gökle ilgili bilimsel gelişmelere insanoğlunun bilgisi ve kıyâmete kadar vakti yetmeyecektir; geleceği de, göklerin konumunu da yaratan bilir. O bize, göklerin yedi gök olduğunu söylüyor; biz de inanıyoruz. Elmalılı, bu konuda şunları söyler: Yedi kat semâ tabiri, yedi göğün varlığını kesin olarak ifade etmekle beraber, daha ötesi yok demek değildir, ziyadesini nefyetmez. Bütün yıldızların tezyin ettiği maddî âlemin hepsi bir semâdır. Bu da yedi semânın birincisidir. Bunun ötesinde daha altı semâ vardır. Bu semâlar, birinci semâ gibi maddî semâlar değil; mânevî semâlardır. "Biz dünya semâsını yıldız ziyneti ile süsledik." (Sâffât: 37/6) âyetiyle Miraç olayı, bu mânâya işaret etmektedir.[3] Kur'an'da "Biz dünya semâsını yıldız ziynetleri ile süsledik." (Sâffât: 37/6) buyrulmaktadır. En yakın gök, yani dünya göğü, binlerce yıldızlarla süslüdür. Bu yıldızlar ise, güneşten kırk milyon kilometre uzakta olup güneş ile dünya arasındaki mesafeye sığmayacak kadar da büyüktürler. En yakın göğün gece süsü olarak zikredilen bu yıldızlar, bu kadar uzakta ise, orta göğün veya uzak göğün yıldızları nerededir? Orta veya uzak semânın sınırları nereden başlamakta ve nerede bitmektedir? Bu sonu gelmez sorulara insanoğlu henüz cevap verememektedir. Ama belki bir gün verebilecektir. Yüce Allah, yedi semâ (7 kat gök) yaratmıştır. Bunlardan dünya semâsı (bize en yakın gök) yıldızlarla donatılmıştır: "Gerçekten en yakın göğü bir ziynetle ve yıldızlarla donatıp süsledik." (Sâffât: 37/6). O Centauri ismi verilen dünyaya en yakın yıldızın ışığı bize 4, 3 ışık yılında gelir. Işığın saniyedeki hızı üç yüz bin km.dir. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre dünyaya en uzak yıldızın ışığı da 15 milyar ışık yılında gelir. Yapılan araştırmalardan alınan neticelere göre, yıldızların bulunduğu dünya semâsının çapı, muhtemelen 15 milyar ışık yılıdır. Bugün evrenin yaşı, yaklaşık 12 milyar yıl olarak hesaplanmaktadır. Güneş sisteminde, yıldız olmayan dokuz gezegen (seyyâre) vardır. Başka yıldızlar birer küçük ve daha büyük güneştirler. Son yıllarda modern astronomi araştırmalarıyla bazı yıldızların gezegenlerinin olabileceğine dair birtakım ipuçları tespit edilmiştir. Güneş sistemine dahil gezegenlerin yaşının 3 milyar yıl olduğu tahmin edilmektedir. Arş ve Kürsî hariç yedi göğün çapı muhtemelen 70-100 milyar ışık yılıdır. "O (Allah) bunun üzerine iki günde (dönemde) yedi gök var etti. Yakın göğü de ışıklarla (yıldızlarla) donattık ve bozulmaktan koruduk." (Mülk: 67/3, 5). Göğün üstünde bunları çepeçevre kuşatan Kürsî vardır; Kürsî'yi de Arş kuşatmıştır: "...Allah'ın Kürsî'si gökleri ve yeri kuşatmıştır." (Bakara: 2/255). Bütün bunların hepsi, içindekilerle birlikte Yüce Allah'ın hükmü, tasarrufu ve idaresi altındadır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)'den gelen bilgilerde belirtildiğine göre, yedi semânın Kürsî içindeki büyüklüğü, bir halkanın içine atılmış yedi dirhem (bozuk para) gibidir. Kürsî de Arş'ın içinde bir çölün ortasına atılmış bir demir halka gibidir. Ebu Zer'in rivayet ettiği bir hadisinde Peygamberimiz bunların büyüklüğünü bu benzetmelerle açıklamıştır: "Nefsim yed-i kudretinde bulunan Allah'a andolsun ki, yedi semâ ve yedi arzın Kürsînin yanındaki büyüklüğü, ancak dünyanın bir çölünün ortasına atılmış bir halka gibidir. Arş'ın Kürsî'ye nisbetle büyüklüğü de, bu halkaya nisbetle çölün büyüklüğü gibidir."[4] Modern astronomi ve astrofizik, kâinatta kusursuz bir nizamın, yıldızlar, galaksi ve gezegenler arasında ince hesaplı, büyük bir bilgiyle işlenmiş fevkalâde tanzim, tedbir ve dengelerin bulunduğunu göstermektedir. Semânın tüm içindekiler, küçük gezegenlerden yıldızlara ve büyük galaksilere kadar bir düzen ve denge içinde birbirlerinin çevrelerinde dönerek yol almakta ve birbirlerinden açılıp genişleyerek boşlukta yolculuklarını sürdürmektedirler. Kur'ân-ı Kerim'de bu gerçek şöyle dile getirilmektedir: "Göğü kuvvet (enerji) ile kurduk ve muhakkak Biz onu genişletenleriz." (Zâriyat: 51/47). Yine Kur'an'da Allah'ın gökleri yedi kat olarak yarattığı, bunların mükemmel bir düzen içerisinde yaratıldığı; yaratılışlarında düzensizlik, çatlak ve kusur olmadığı[5]; göklerin ve yerin yaratılmasının, insanların yaratılmasından daha büyük ve hesaplı olduğu, insanların çoğunun bu büyük yaratılışın farkına varamayacakları[6] bildirilir. Demek ki yıldızlar ve galaksiler... Yüce Allah'ın azametini ve kudretinin büyüklüğünü ilan etmeleri için âyet olarak yaratılmışlardır. "O, yıldızları, kara ve denizin karanlıklarında yol bulasınız diye sizin için yaratandır." (En'âm: 6/97) [7] [1] Tûr: 52/9. [2] Bakara: 2/29; İsrâ: 17/44; Mü'minun: 23/86; Talak: 65/12; Mülk: 67/3; Nuh: 71/15; Nebe': 78/12. [3] Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, c. 1, s. 294. [4] Hadislerle Kur'an-ı Kerim Tefsiri, İbn Kesir, c. 3, s. 1007. [5] Mülk: 67/3-4. [6] Mü'minun: 23/57. [7] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.

Semâ

Dördüncü babdan çekimi yapılan ve işitmek, dinlemek manasına gelen “semi'a” kök fiilinin mastarıdır. Hadis usulünde hadis rivayet metotlarından biri, birincisi ve en önemlisidir. Hadisi, bizzat şeyh denilen muhaddisle bir araya gelerek, ondan işitmek suretiyle gerçekleşir. Şöyle ki, talib, şeyhin hadis rivayet ettiği meclislerine devam eder. Onun ezberinden veya kitabından okuduğu hadisleri dinleyerek yazar ve ezberler. Böylece şeyhin hadislerini ondan dinlemek ve işitmek suretiyle rivayet etmiş olur.

Bazen de tâlib, şeyhin hadislerini önceden elde etmiş olur. Bunları o şeyhten rivayet edebilmek için meclisinde de dinler. Hatalı olanlarını düzeltir. Yahut şeyhe okuyarak arzeder. Okuma işi bitince önceden elde ettiği hadisleri işitmiş olur. Bu usulle semâ bazılarına göre şeyhten işitmekten daha üstündür.

Hadislerin Hz. Peygamber'den rivayeti semâ usulüyle başlamıştır, sahabîler Hz. Peygamber'le birlikte olduklarında onun sözlerini bizzat mübarek ağızlarından duymuşlar, işittikleri sözleri hafızalarına nakşederek bellemişlerdir. Bu yolla öğrendiklerini kendilerinden rivayet edenlere anlatarak onların da işiterek rivayet etmelerine yol açmışlardır. Bu rivayet şekli daha so a asırlarca devam etmiştir. Zamanla başka rivayet metotları ortaya çıkmış ve uygulama alanı bulmuş olduğu halde semâ metodu değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir; çünkü bu metotta her şeyden önce şeyh ile talibin bir araya gelmesi söz konusudur. Dolayısıyla şeyhin sözleri dinlenir, hadisleri arada vasıta olmaksızın alınır. Bu bakımdan semâ yoluyla rivayet, rivayet usullerinin en sağlam ve üstünü sayılmıştır.

Semâ yoluyla alınan hadislerin rivayetinde değişik eda lafızları kullanılmıştır. Bunlardan en üstünü semi'tudur. Bu eda lafzının en üstün oluşunun sebebi, sadece semâ yoluyla alman hadislerin rivayetinde kullanılmasındandır. Ondan so a haddesenâ gelir. Tekil zamirle haddesenî, ahberanâ, enbe'enâ eda lafızları da sema usulüyle rivayette kullanılan eda lafızlarıdır. Ancak bu lafızlardan çoğu semadan başka yollarla rivayet edilen hadislerin edasında da kullanılmıştır.

[]

[]

Durum Tekil Çoğul
Yalın gök gökler
Belirtme (-i) göğü gökleri
Yönelme (-e) göğe göklere
Bulunma (-de) gökte göklerde
Çıkma (-den) gökten göklerden
Tamlayan göğün göklerin

Ico libri Anlamlar

[1] Belirli bir yerden görünen kubbe şeklindeki hava yuvarı, atmosfer
[2] [[{{{2}}}##ECECEC|{{{2}}}]] Gök rengi, mavi #ECECEC

Nuvola apps bookcase Köken

[2] (Eski Türkçe)

Balance icon Eş Anlamlılar

gökçe, mavi

Crystal Clear app Login Manager Deyimler

gök demir yer bakır
yer demir, gök bakır
yerden alıp gökte yemek

[]

Lupa Ünlem[]

Ico libri Anlamlar

[1] Islâm dinî inanışına göre göğün en yüksek katı

Nuvola apps bookcase Köken

[1] (Arapça)

Türkmence
[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] Gök, gök yüzü, göğün en yukarı katı

[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] gök
[2] taht
[3] çardak

Write Yazılışlar

عرش

Nuvola apps bookcase Köken

[1] Nuvola apps bookcase Köken

Books-aj.svg aj ashton 01f Kaynaklar

  • Türk Dil Kurumu: "Semâ"

tk:arş Gökyüzü Arş Bağ çardağı. Gölgelik. Kürsü, taht, yüce makam. En yüksek gök. Allahın kudret ve saltanatının tecelli yeri. (Arş kâinatı kaplar. Allah'ın kudreti ve ilmi de herşeyi kaplar.) Fevkiyyet, ulviyyet. Arş-ı Alâ, Arş-ı Rahman, Arş-ı İlâhi, Arş-ı Yezdan, Felek-i Eflâk, Felek-i Atlâs, Felek-i Azâm gibi isimlerle Cenab-ı Hakkın izzet ve saltanatından kinaye olarak söylenir. (O.S) (... Arş: Zâhir, Bâtın, Evvel, Âhir isimlerinin halita ve karışığıdır. Bu halitada dahil olan İsm-i Zâhir itibarı ile Arş Mülk; kevn, Melekut olur. İsm-i Bâtın itibarı ile Arş, Melekut; kevn, Mülk olur. Demek Arşa ism-i Zâhir nazarı ile bakılırsa; kendisi zarf, Kevn de mazruf olur. İsm-i Bâtın gözü ile bakılırsa; kendisi mazruf, kevn zarf olur. Ve kezâ ism-i Evvel itibârı ile ARŞ Sözlükte "yükseklik, tavan, çadır, çardak, ayağın tümsek yeri ve taht" anlamına gelen arş (çoğulu urûş); ıstılahta, gerçek mahiyetini, ölçü ve sınırını insan aklının kavrayamayacağı, gerçek içeriğini sadece Yüce Allah'ın bildiği, bütün âlem denilen yeri, gökleri, cenneti, cehennemi, sidreyi, kürsiyi kaplayan ilâhî taht ve hükümranlık demektir. Arş konusunda genel olarak üç görüş vardır: 1- Arş ile en büyük cisim kastedilmiştir. Bu anlamda kurulmuş, çatılmış ve tamamlanmış her binaya da arş denir. Cenab-ı Hak da gökleri ve yeri yarattıktan sonra bunların her birinin şeklini, yüksekliğini, birbirleriyle uyum ve orantı özelliklerini de vermiştir. Bu husus Kur'ân'da şöyle açıklanmıştır. "Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra arşa istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır." (Ra'd, 13/2) 2- İslâm bilginlerinin çoğuna göre arş ile kastedilen, gökleri kaplayan o büyük cisimdir. İşte kâinattaki bütün cisimleri kuşatan ve mahiyetini bilemediğimiz bu arş, her şeyden önce yaratılmıştır. Daha sonra sırasıyla su, gök ve yer yaratılmıştır. "O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır." (Hûd, 11/7) 3- Arş'tan maksat mülktür. "Falan kimse, arşına hakim oldu" denir. Bu ifade o kimsenin, mülküne sahip olduğu anlamına gelir. Şu âyetlerdeki "arş" kelimesi de Hz. Yusuf'un ve Saba Melikesi Belkıs'ın tahtı anlamında kullanılmıştır. "Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için (ona kavuştukları için) secdeye kapandılar" (Yûsuf, 12/100). "(Sonra Süleyman müşavirlerine) dedi ki: Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o melikenin tahtını bana getirebilir?" (Neml, 27/38) Arş hakkındaki müşterek kanaatı şu şekilde özetlemek mümkündür: Mahiyeti Allah ve kâinatla ilişkisi ne olursa olsun, Arş'ın varlığını kabul etmek gerekmektedir. Çünkü ilâhî azamet ve saltanatın sembolü sayılan ve meleklerce taşınıp çevresinde dönülen ulvî bir makam olduğunu inkâr etmek, Nasslara aykırı düşmektedir. (F.K.)

[]

Lupa Ünlem[]

Ico libri Anlamlar

[1] Islâm dinî inanışına göre göğün en yüksek katı

Nuvola apps bookcase Köken

[1] (Arapça)

Türkmence
[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] Gök, gök yüzü, göğün en yukarı katı

[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] gök
[2] taht
[3] çardak

Write Yazılışlar

عرش

Nuvola apps bookcase Köken

[1] Nuvola apps bookcase Köken

Books-aj.svg aj ashton 01f Kaynaklar

  • Türk Dil Kurumu: "Semâ"

tk:arş

[]

[]

Durum Tekil Çoğul
Yalın gök gökler
Belirtme (-i) göğü gökleri
Yönelme (-e) göğe göklere
Bulunma (-de) gökte göklerde
Çıkma (-den) gökten göklerden
Tamlayan göğün göklerin

Ico libri Anlamlar

[1] Belirli bir yerden görünen kubbe şeklindeki hava yuvarı, atmosfer
[2] [[{{{2}}}##ECECEC|{{{2}}}]] Gök rengi, mavi #ECECEC

Nuvola apps bookcase Köken

[2] (Eski Türkçe)

Balance icon Eş Anlamlılar

gökçe, mavi

Crystal Clear app Login Manager Deyimler

gök demir yer bakır
yer demir, gök bakır
yerden alıp gökte yemek

Crystal Clear app internet Çeviriler

  • Almanca: Luft f, Himmel m
  • Arapça: سَمَاء (sámaː’) f, سَمَوَات (samawáːt) pl
  • Baskça: zeru
  • Bulgarca: небе n
  • Çekçe: nebe n
  • Çince: 天 (tiān)
  • Endonezce: langit
  • Esperanto: ĉielo
  • Şablon:Fi: taivas
  • Fransızca: ciel m
  • Galce: wybr, wybrau
  • İbranice: שמיים (šamayím) f
  • İngilizce: sky ,blue
  • İspanyolca: cielo m, firmamento m
  • İsveççe: himmel c, sky c
  • İtalyanca: cielo m

|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|

  • Japonca: 空 (そら, sóra), 天 (てん, ten)
  • Korece: 하늘 (haneul)
  • Latince: caelum n
  • Litvanca: dangus m
  • Macarca: ég
  • Mançuca: abka
  • Norveççe: himmel m
  • Ojibwe dili: giizhig, giizhigoon pl
  • Portekizce: céu m
  • Romence: cer n
  • Rusça: небо (nébo) n, небеса (nebesá) pl
  • Sanskritçe: आकाश (ākāsha) m
  • Slovence: nebo n
  • Vietnamca: thiên
  • Bakınız

    Şablon:Elbakınız - d {{El}}


    El Masaj El masajı Ayak masajı
    Nefes darlığı ve ayak masajı Nefes darlığı ve el masajı
    Peygamberleri el mucizeleri

    : ουρανός (el) (ouranós) e.

|}

|}

Nuvola Turkish flag Türk Dilleri


|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|

  • Eski Türkçe: Tenri (tr)
  • Azerice: göy
  • Uygurca: كۆك،‮ ‬ئاسمان

|}

|}

[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] mavi, asman
[2] yahşi

Gagavuzca
[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] gök

Nuvola apps bookcase Köken

[1] Nuvola apps bookcase Köken kök

Crystal Clear app Community Help Atasözleri

Bostan gök iken pazaryapılmaz
Değirmende doğan sıçan gök gürültüsünden korkmaz
Değirmende doğmuş sıçan gök gürlemesinden korkmaz
Gök gürlemeden yağmur yağmaz
Şimşek çakmadan gök gürlemez

Crystal Clear app internet Çeviriler

  • (İngilizce): [1] [[sky#(İngilizce)|sky]] (en)

|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|

|}

|}

Books-aj.svg aj ashton 01f Kaynaklar

  • Şablon:Kaynak-EtymDict

Eski Türkçe
[]

Lupa Ad , Lupa Sıfat[]

Ico libri Anlamlar

[1] mavi
[2] asıl

Books-aj.svg aj ashton 01f Kaynaklar


Türkmence
[]

Lupa Ad , Lupa Sıfat[]

Ico libri Anlamlar

[1] mavi

el:gök en:gök fa:gök fi:gök fr:gök hu:gök io:gök ko:gök ky:gök lt:gök pl:gök ro:gök ru:gök sv:gök


Crystal Clear app internet Çeviriler

  • Almanca: Luft f, Himmel m
  • Arapça: سَمَاء (sámaː’) f, سَمَوَات (samawáːt) pl
  • Baskça: zeru
  • Bulgarca: небе n
  • Çekçe: nebe n
  • Çince: 天 (tiān)
  • Endonezce: langit
  • Esperanto: ĉielo
  • Şablon:Fi: taivas
  • Fransızca: ciel m
  • Galce: wybr, wybrau
  • İbranice: שמיים (šamayím) f
  • İngilizce: sky ,blue
  • İspanyolca: cielo m, firmamento m
  • İsveççe: himmel c, sky c
  • İtalyanca: cielo m

|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|

  • Japonca: 空 (そら, sóra), 天 (てん, ten)
  • Korece: 하늘 (haneul)
  • Latince: caelum n
  • Litvanca: dangus m
  • Macarca: ég
  • Mançuca: abka
  • Norveççe: himmel m
  • Ojibwe dili: giizhig, giizhigoon pl
  • Portekizce: céu m
  • Romence: cer n
  • Rusça: небо (nébo) n, небеса (nebesá) pl
  • Sanskritçe: आकाश (ākāsha) m
  • Slovence: nebo n
  • Vietnamca: thiên
  • Bakınız

    Şablon:Elbakınız - d {{El}}


    El Masaj El masajı Ayak masajı
    Nefes darlığı ve ayak masajı Nefes darlığı ve el masajı
    Peygamberleri el mucizeleri

    : ουρανός (el) (ouranós) e.

|}

|}

Nuvola Turkish flag Türk Dilleri


|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|

  • Eski Türkçe: Tenri (tr)
  • Azerice: göy
  • Uygurca: كۆك،‮ ‬ئاسمان

|}

|}

[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] mavi, asman
[2] yahşi

Gagavuzca
[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] gök

Nuvola apps bookcase Köken

[1] Nuvola apps bookcase Köken kök

Crystal Clear app Community Help Atasözleri

Bostan gök iken pazaryapılmaz
Değirmende doğan sıçan gök gürültüsünden korkmaz
Değirmende doğmuş sıçan gök gürlemesinden korkmaz
Gök gürlemeden yağmur yağmaz
Şimşek çakmadan gök gürlemez

Crystal Clear app internet Çeviriler

  • (İngilizce): [1] [[sky#(İngilizce)|sky]] (en)

|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|

|}

|}

Books-aj.svg aj ashton 01f Kaynaklar

  • Şablon:Kaynak-EtymDict

Eski Türkçe
[]

Lupa Ad , Lupa Sıfat[]

Ico libri Anlamlar

[1] mavi
[2] asıl

Books-aj.svg aj ashton 01f Kaynaklar


Türkmence
[]

Lupa Ad , Lupa Sıfat[]

Ico libri Anlamlar

[1] mavi

Arş Bağ çardağı.

Gölgelik.

Kürsü, taht, yüce makam. En yüksek gök. Allahın kudret ve saltanatının tecelli yeri. (Arş kâinatı kaplar. Allah'ın kudreti ve ilmi de herşeyi kaplar.)

Fevkiyyet, ulviyyet.

Arş-ı Alâ, Arş-ı Rahman, Arş-ı İlâhi, Arş-ı Yezdan, Felek-i Eflâk, Felek-i Atlâs, Felek-i Azâm gibi isimlerle Cenab-ı Hakkın izzet ve saltanatından kinaye olarak söylenir. (O.S) (... Arş: Zâhir, Bâtın, Evvel, Âhir isimlerinin halita ve karışığıdır. Bu halitada dahil olan İsm-i Zâhir itibarı ile Arş Mülk; kevn, Melekut olur. İsm-i Bâtın itibarı ile Arş, Melekut; kevn, Mülk olur. Demek Arşa ism-i Zâhir nazarı ile bakılırsa; kendisi zarf, Kevn de mazruf olur. İsm-i Bâtın gözü ile bakılırsa; kendisi mazruf, kevn zarf olur. Ve kezâ ism-i Evvel itibârı ile

[]

Lupa Ünlem[]

Ico libri Anlamlar

[1] Islâm dinî inanışına göre göğün en yüksek katı

Nuvola apps bookcase Köken

[1] (Arapça)

Türkmence
[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] Gök, gök yüzü, göğün en yukarı katı

[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] gök
[2] taht
[3] çardak

Write Yazılışlar

عرش

Nuvola apps bookcase Köken

[1] Nuvola apps bookcase Köken

Books-aj.svg aj ashton 01f Kaynaklar

  • Türk Dil Kurumu: "Semâ"

tk:arş

Advertisement