←Azim | Safahat Mehmet Akif Ersoy |
İnsan Şiiri→ |
"Ya hamiyyetsiz olaydım, ya param olsa idi!" mısrası şah mısradır.Sopa boşanma dağılan aileler vs işlenir.. |
- Seyfi Baba/4
- Seyfi Baba/Güncel Türkçe
- Seyfi Baba/Osmanlıca
- Seyfi Baba/Arapça
- Seyfi Baba/İngilizce
- Seyfi Baba/Azerice
Seyfi Baba (Orijinal metin)[]
Geçen akşam eve geldim. Dediler:
- Seyfi Baba
Hastalanmış, yatıyormuş.
- Nesi varmış acaba?
- Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah.
- Keşki ben evde olaydım... Esef ettim, vah vah!
Bir fener yok mu, verin... Nerde sopam? Kız çabuk ol!
Gecikirsem kalırım beklemeyin... Zîrâ yol
Hem uzun, hem de bataktır...
- Daha a'lâ, kalınız
Teyzeniz geldi, bu akşam, değiliz biz yalınız.
Sopa sağ elde, kırık camlı fener sol elde;
Boşanan yağmur iliklerde, çamur tâ belde.
Hani, çoktan gömülen kaldırımın, hortlayarak;
"Gel!" diyen taşları kurtarmasa, insan batacak.
Saksağanlar gibi sektikçe birinden birine,
Boğuyordum! müteveffâyı bütün âferine.
Sormayın derdimi, bitmez mi o taşlar, giderek,
Düştü artık bize göllerde pekâlâ yüzmek!
Yakamozlar saçarak her tarafından fenerim,
Çifte sandal, yüzüyorduk, o yüzer, ben yüzerim!
Çok mu yüzdük bilemem, toprağı bulduk neyse;
Fenerim başladı etrâfını tektük hisse.
Vâkıâ ben de yoruldum, o fakat pek yorgun...
Bakıyordum daha mahmurluğu üstünde onun:
Kâh olur, kör gibi çarpar sıvasız bir duvara;
Kâh olur, mürde şuâ'âtı düşer bir mezara;
Kâh bir sakfı çökük hânenin altında koşar;
Kâh bir ma'bed-i fersûdenin üstünden aşar;
Vakt olur pek sapa yerlerde, bakarsın, dolaşır;
Sonra en korkulu eşhâsa çekinmez, sataşır;
Gecenin sütre-i yeldâsını çekmiş, uryan,
Sokulup bir saçağın altına gûyâ uyuyan
Hânüman yoksulu binlerce sefilân-ı beşer;
Sesi dinmiş yuvalar, hâke serilmiş evler;
Kocasından boşanan bir sürü bîçâre karı;
O kopan râbıtanın, darmadağın yavruları;
Zulmetin, yer yer, içinden kabaran mezbeleler:
Evi sırtında, sokaklarda gezen âileler!
Gece rehzen, sabah olmaz mı bakarsın, sâil!
Serserî, derbeder, âvâre, harâmî, kaatil...
Böyle kaç manzara gördüyse bizim kör kandil
Bana göstermeli bir kerre... Niçin? Belli değil!
Ya o bîçâre de râhmet suyu nûş eyliyerek,
Hatm-i enfâs edivermez mi hemen "cız!" diyerek?
O zaman sâmi'anın, lâmisenin sevkıyle
Yürüyen körlere döndüm, o ne dehşetti hele!
Sopam artık bana hem göz, hem ayak, hem eldi...
Ne yalan söyliyeyim kalbime haşyet geldi.
Hele yâ Rabbi şükür, karşıdan üç tâne fener
Geçiyor... Sapmıyarak doğru yürürlerse eğer,
Giderim arkalarından... Yolu buldum zâten.
Yolu buldum, diyorum, gelmiş iken hâlâ ben!
İşte karşımda bizim yâr-ı kadîmin yurdu.
Bakalım var mı ışık? Yoksa muhakkak uyudu.
Kapının orta yerinden ucu değnekli bir ip
Sarkıtılmış olacak, bir onu bulsam da çekip
Açıversem... İyi amma kapı zâten aralık...
Gâlibâ bir çıkan olmuş... Neme lâzım, artık
Girerim ben diyerek kendimi attım içeri,
Ayağımdan çıkarıp lâstiği geçtim ileri.
Sağa döndüm, azıcık gitmeden üç beş basamak
Merdiven geldi ki zorcaydı biraz tırmanmak!
Sola döndüm, odanın eski şayak perdesini,
Aralarken kulağım duydu fakîrin sesini:
- Nerde kaldın? Beni hiç yoklamadın evlâdım!
Haklısın, bende kabâhat ki haber yollamadım.
Bilirim çoktur işin, sonra bizim yol pek uzun...
Hele dinlen azıcık anlaşılan yorgunsun.
Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın...
Üşüyorsan eşiver mangalı, eş eş de ısın.
Odanın loşluğu kasvet veriyor pek, baktım
Şu fener yansa, deyip bir kutu kibrit çaktım.
Hele son kibriti tuttum da yakından yüzüne,
Sürme çekmiş gibi nûr indi mumun kör gözüne!
O zaman nîm açılıp perde-i zulmet, nâgâh,
Gördü bir sahne-i üryân-ı sefâlet ki nigâh,
Şâir olsam yine tasvîri otur bence muhâl:
O perîşanlığı derpîş edemez çünkü hayâl!
Çekerek dizlerinin üstüne bir eski aba,
Sürünüp mangala yaklaştı bizim Seyfı Baba.
- Ihlamur verdi demin komşu... Bulaydık, şunu, bir...
- Sen otur, ben ararım...
- Olsa içerdik, iyidir...
Aha buldum, aramak istemez oğlum, gitme...
Ben de bir karnı geniş cezve geçirdim elime,
Başladım kaynatarak vemeye fincan fincan,
Azıcık geldi bizim ihtiyarın benzine kan.
- Şimdi anlat bakalım, neydi senin hastalığın?
Nezle oldun sanırım, çünkü bu kış pek salgın.
- Mehmed Ağ'nın evi akmış. Onu aktarmak için
Dama çıktım, soğuk aldım, oluyor on beş gün.
Ne işin var kiremitlerde a sersem desene!
İhtiyarlık mı nedir, şaşkınım oğlum bu sene.
Hadi aktamıyayım... Kim getirir ekmeğimi?
Oturup kör gibi, nâmerde el açmak iyi mi?
Kim kazanmazsa bu dünyâda bir ekmek parası:
Dostunun yüz karası; düşmanının maskarası!
Yoksa yetmiş beşi geçmiş bir adam iç yapamaz;
Ona ancak yapacak: Beş vakit abdestle namaz.
Hastalandım, bakacak kimseciğim yok; Osman
Gece gündüz koşuyor iş diye, bilmem ne zaman
Eli ekmek tutacak? İşte saat belki de üç
Görüyorsun daha gelmez... Yalınızlık pek güç.
Ba'zı bir hafta geçer, uğrayan olmaz yanıma;
Kimsesizlik bu sefer tak dedi artık canıma!
- Seni bir terleteyim sımsıkı örtüp bu gece!
Açılırsın, sanırım, terlemiş olsan iyice.
İhtiyar terliyedursun gömülüp yorganına...
Atarak ben de geniş bir kebe mangal yanına,
Başladım uyku teharrîsine, lâkin ne gezer!
Sızmışım bir aralık neyse yorulmuş da meğer.
Ortalık açmış, uyandım. Dedim, artık gideyim,
Önce amma şu fakîr âdemi memnûn edeyim.
Bir de baktım ki: Tek onluk bile yokmuş kesede;
Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde!
O zaman koptu içimden şu tehassür ebedî:
Ya hamiyyetsiz olaydım, ya param olsa idi!
Seyfi Baba (Sadeleşme ve parantezle aslı bir arada)[]
Geçen akşam eve geldim. Dediler:
-Seyfi Baba
Hastalanmış, yatıyormuş.
-Nesi varmış acaba?
-Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah.
-Keski ben evde olaydım...Üzüldüm, vah vah!
Bir fener yok mu, verin...Nerde sopam? Kız çabuk ol..
Gecikirsem kalırım beklemeyin...Çünkü yol
Hem uzun,hem de bataktır...
-Daha iyi, kalınız:
Teyzeniz geldi, bu akşam, değiliz biz yalınız.
Sopa sağ elde, kırık camlı fener sol elde;
Boşanan yağmur iliklerde, çamur tâ belde.
Hani, çoktan gömülen kaldırımın, hortlayarak,
"Gel!" diyen taşlan kurtarmasa, insan batacak.
Saksağanlar gibi sektikçe birinden birine,
Boğuyordum ölmüşleri bütün âferine.
Sormayın derdimi, bitmez mi o taşlar, giderek,
Düştü arak bize göllerde pekâlâ yüzmek!
Yakamozlar saçarak her tarafından fenerim,
Çifte sandal yüzüyorduk, o yüzer, ben yüzerim!
Çok mu yüzdük, bilemem, toprağı bulduk neyse;
Fenerim başladı etrafım tek tük hisse.
Gerçi ben de yoruldum, o fakat pek yorgun...
Bakıyorum daha mahmurluğu üstünde onun:
Bazen kör gibi çarpar sıvasız bir duvara;
Bazen ölgün ışıkları düşer bir mezara;
Bazen bir tavanı çökük evin alünda koşar;
Bazen de bir harap mabedin üstünden aşar;
Bazen pek sapa yerlerde, bakarsın, dolaşır;
Sonra en korkulu kişilere çekinmez, sataşır;
Gecenin uzayıp giden örtüsünü çekmiş, çıplak.
Sokulup bir saçağın alünda sanki uyuyan
Evsiz barksız binlerce yoksul insanlar;
Sesi dinmiş yuvalar, toprağa serilmiş evler;
Kocasından boşanan bir sürü zavallı kadın;
O kopan evlilik bağının yavruları, darmadağın;
Karanlığın, yer yer, içinde kabaran süprüntüler:
Evi sırtında, sokaklarda gezen aileler!
Gece yol kesen, sabah olmaz mı bakarsın, dilenci!
Serseri, derbeder, başıboş, haydut, katil...
Böylece kaç manzara gördüyse bizim kör kandil
Bana gösterecek bir kere... Niçin? Belli değil!
Ya o zavallı da yağmur suyunu içerek,
Son nefesini vermez mi hemen "cız!" diyerek?
O zaman işitme ve dokunma duyusunun sürüklemesiyle
Yürüyen körlere döndüm, o ne dehşetti hele!
Sopam artık bana hem göz, hem ayak, hem eldi...
Ne yalan söyliyeyim kalbime korku geldi.
Hele ya Rabbi şükür, karşıdan üç tane fener
Geçiyor...Sapmayarak doğru yürürlerse eğer,
Giderim arkalarından...Yolu buldum zaten.
Yolu buldum, diyorum, gelmiş iken hâlâ ben!
İşte karşımda bizim eski dostun yurdu.
Bakalım var mı ışık? Eğer yoksa muhakkak uyudu.
Kapının orta yerinden ucu değnekli bir ip
Sarkıtılmış olacak, bir onu bulsam da çekip Açıversem...
İyi ama kapı zaten aralık...
Galiba bir çıkan olmuş... Neme lazım, artık,
Girerim ben diyerek kendimi attım içeri,
Ayağımdan çıkarıp lastiği geçtim ileri.
Sağa döndüm, azıcık gitmeden üç beş basamak
Merdiven geldi ki zorcaydı biraz tırmanmak!
Sola döndüm, odanın eski şayak perdesini,
Aralarken kulağım duydu fakirin sesini:
-Nerde kaldın? Beni hiç yoklamadın evladım!
Haklısın, bende kabahat ki haber yollamadım.
Bilirim çoktur işin, sonra bizim yol pek uzun...
Hele dinlen azıcık, anlaşılan yorgunsun.
Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın...
Üşüyorsan eşiver mangalı, eş eş de ısın.
Odanın loşluğu kasvet veriyor pek, baktım,
Şu fener yansa, deyip bir kutu kibrit çaktım.
Hele son kibriti tuttum da yakından yüzüne,
Sürme çekmiş gibi nur indi mumum kör gözüne!
O zaman yarı açılıp karanlığın perdesi, birdenbire,
Göründü bir çıplak yoksulluk sahnesi ki göze,
Şair olsam yine tavsir etmek bence imkânsız:
Hayal o perişanlığı çünkü göz önüne getiremez!
Çekerek dizlerinin üstüne bir eski aba,
Sürünüp mangala yaklaştı bizim Seyfi Baba.
-Ihlamur verdi demin komşu...Bulaydık şunu bir.
-Sen otur, ben ararım...
-Olsa içerdik, iyidir...
Aha buldum, aramak istemez oğlum, gitme...
Ben de bir karnı geniş cezve geçirdim elime,
Başladım kaynatarak vermeye fincan fincan,
Azıcık geldi bizim ihtiyarın benzine kan.
-Şimdi anlat bakalım, neydi senin hastalığın?
Nezle oldun sanırım, çünkü bu kış pek salgın.
-Mehmet Ağa'nın evi akmış.
Onu aktarmak için Dama çıktım,soğuk aldım, oluyor on beş gün.
Ne işin var kiremitlerde a sersem desene!
İhtiyarlık mı nedir, şaşkınım oğlum bu sene.
Hadi aktarmıyayım... Kim getirir ekmeğimi?
Oturup kör gibi, nâmerde el açmak iyi mi?
Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası:
Dostunun yüz karası, düşmanının maskarası!
Yoksa yetmiş beşi geçmiş bir adam iş yapamaz;
Ona ancak yapacak: Beş vakit abdestle namaz.
Hastalandım, bakacak kimseciğim yok;
Osman Gece gündüz koşuyor iş diye, bilmem ne zaman
Eli ekmek tutacak?İşte saat belki de üç
(1) Görüyorsun daha gelmez... Yalınızlık pek güç.
Bazı bir hafta geçer, uğrayan olmaz yanıma;
Kimsesizlik bu sefer tak dedi artık canıma!
-Seni bir terleteyim sımsıkı örtüp bu gece!
Açılırsın, sanırım, terlemiş olsan iyice.
İhtiyar terleyedursun gömülüp yorganına...
Atarak ben de geniş bir keçe mangal yanına,
Başladım uyku aramaya, fakat ne gezer!
Sızmışım bir aralık neyse yorulmuş da meğer.
Ortalık açmış, uyandım. Dedim, artık gideyim,
Ama önce şu yoksul insanı memnun edeyim.
Bir de baktım ki tek onluk bile yokmuş kesede;
Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde!
O zaman birdenbire içimden şu sonsuz hasret koptu:
Ya hamiyet duygusundan mahrum yaratılsaydım ya da param
olsaydı!
(1) Alaturka saate göre güne} battıktan üç saat sonra anlamındadır.
Düz lise seviyesinde 2 sütunlu Safahat sunumu[]
Seyfi Baba(Orjinal Metni)
|
Seyfi Baba(Güncel Türkçesi)
|
Geçen akşam eve geldim
Dediler: Seyfi Baba Hastalanmış, yatıyormuş Nesi varmış acaba? |
Geçen akşam eve geldim. Dediler:
-Seyfi Baba Hastalanmış, yatıyormuş. -Nesi varmış acaba? |
Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah...
Keşki ben evde olaydım... Esef ettim, vah vah! |
Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah.
Keşke ben evde olaydım...Üzüldüm, vah vah! |
Bir fener yok mu, verin... Nerde sopam? Kız çabuk ol!...
Gecikirsem kalırım beklemeyin... Zîrâ yol |
Bir fener yok mu, verin...Nerede sopam? Kız çabuk ol..
Gecikirsem kalırım beklemeyin...Çünkü yol |
Hem uzun, hem de bataktır...
- Daha a'lâ, kalınız Teyzeniz geldi, bu akşam, değiliz biz yalınız. |
Hem uzun,hem de bataktır...-Daha iyi, kalınız:
Teyzeniz geldi, bu akşam, değiliz biz yalnız. |
Sopa sağ elde, kırık camlı fener sol elde;
Boşanan yağmur iliklerde, çamur tâ belde. |
Sopa sağ elde, kırık camlı fener sol elde;
Boşanan yağmur iliklerde, çamur tâ belde. |
Hani, çoktan gömülen kaldırımın, hortlayarak;
"Gel!" diyen taşları kurtarmasa, insan batacak. |
Hani, çoktan gömülen kaldırımın, hortlayarak,
"Gel!" diyen taşları kurtarmasa, insan batacak. |
Saksağanlar gibi sektikçe birinden birine,
Boğuyordum! müteveffâyı bütün âferine. |
Saksağanlar gibi sektikçe birinden birine,
Boğuyordum ölmüşleri bütün âferine. |
Sormayın derdimi, bitmez mi o taşlar, giderek,
Düştü artık bize göllerde pekâlâ yüzmek! |
Sormayın derdimi, bitmez mi o taşlar, giderek,
Düştü artık bize göllerde pekâlâ yüzmek! |
Yakamozlar saçarak her tarafından fenerim,
Çifte sandal, yüzüyorduk, o yüzer, ben yüzerim! |
Yakamozlar saçarak her tarafından fenerim,
Çifte sandal yüzüyorduk, o yüzer, ben yüzerim! |
Çok mu yüzdük bilemem, toprağı bulduk neyse;
Fenerim başladı etrâfını tektük hisse |
Çok mu yüzdük, bilemem, toprağı bulduk neyse;
Fenerim başladı etrafını tek tük hissetmeye |
Vâkıâ ben de yoruldum, o fakat pek yorgun...
Bakıyordum daha mahmurluğu üstünde onun: |
Gerçi ben de yoruldum, o fakat pek yorgun...
Bakıyorum daha uykusuzluktan dolayı sersemliği üstünde onun: |
Kâh olur, kör gibi çarpar sıvasız bir duvara;
Kâh olur, mürde şuâ'âtı düşer bir mezara; |
Bazen kör gibi çarpar sıvasız bir duvara;
Bazen ölgün ışıkları düşer bir mezara; |
Kâh bir sakfı çökük hânenin altında koşar;
Kâh bir ma'bed-i fersûdenin üstünden aşar; |
Bazen bir tavanı çökük evin altında koşar;
Bazen de bir harap mabedin üstünden aşar; |
Vakt olur pek sapa yerlerde, bakarsın, dolaşır;
Sonra en korkulu eşhâsa çekinmez, sataşır; |
Bazen pek sapa yerlerde, bakarsın, dolaşır;
Sonra en korkulu kişilere çekinmez, sataşır; |
Gecenin sütre-i yeldâsını çekmiş, uryan,
Sokulup bir saçağın altına gûyâ uyuyan |
Gecenin uzayıp giden örtüsünü çekmiş, çıplak.
Sokulup bir saçağın altında sanki uyuyan |
Evsiz barksız binlerce yoksul insanlar;
Sesi dinmiş yuvalar, toprağa serilmiş evler; | |
Kocasından boşanan bir sürü bîçâre karı;
O kopan râbıtanın, darmadağın yavruları; |
Kocasından boşanan bir sürü zavallı kadın;
O kopan evlilik bağının yavruları, darmadağın; |
Zulmetin, yer yer, içinden kabaran mezbeleler:
Evi sırtında, sokaklarda gezen âileler! |
Karanlığın, yer yer, içinde kabaran süprüntüler:
Evi sırtında, sokaklarda gezen aileler! |
Gece rehzen, sabah olmaz mı bakarsın, sâil!
Serserî, derbeder, âvâre, harâmî, kaatil... |
Gece yol kesen, sabah olmaz mı bakarsın, dilenci!
Serseri, derbeder, başıboş, haydut, katil... |
Böyle kaç manzara gördüyse bizim kör kandil
Bana göstermeli bir kerre... Niçin? Belli değil! |
Böylece kaç manzara gördüyse bizim kör kandil
Bana göstermeli bir kere... Niçin? Belli değil! |
Ya o bîçâre de râhmet suyu nûş eyliyerek,
Hatm-i enfâs edivermez mi hemen "cız!" diyerek? |
Ya o zavallı da yağmur suyunu içerek,
Son nefesini vermez mi hemen "cız!" diyerek? |
O zaman sâmi'anın, lâmisenin sevkıyle Yürüyen körlere döndüm, o ne dehşetti hele!
|
O zaman işitme ve dokunma duyusunun sürüklemesiyle
Yürüyen körlere döndüm, o ne dehşetti hele! |
Sopam artık bana hem göz, hem ayak, hem eldi...
Ne yalan söyliyeyim kalbime haşyet geldi. |
Sopam artık bana hem göz, hem ayak, hem eldi...
Ne yalan söyleyeyim kalbime korku geldi. |
Hele yâ Rabbi şükür, karşıdan üç tâne fener
Geçiyor... Sapmıyarak doğru yürürlerse eğer, |
Hele ya Rabbi şükür, karşıdan üç tane fener
Geçiyor...Sapmayarak doğru yürürlerse eğer, |
Giderim arkalarından... Yolu buldum zâten.
Yolu buldum, diyorum, gelmiş iken hâlâ ben! |
Giderim arkalarından... Yolu buldum zaten. Yolu buldum, diyorum, gelmiş iken hâlâ ben! |
İşte karşımda bizim yâr-ı kadîmin yurdu.
Bakalım var mı ışık? Yoksa muhakkak uyudu. |
İşte karşımda bizim eski dostun yurdu.
Bakalım var mı ışık? Eğer yoksa muhakkak uyudu. |
Kapının orta yerinden ucu değnekli bir ip
Sarkıtılmış olacak, bir onu bulsam da çekip |
Kapının orta yerinden ucu değnekli bir ip
Sarkıtılmış olacak, bir onu bulsam da çekip Açıversem... |
Açıversem... İyi amma kapı zâten aralık...
Gâlibâ bir çıkan olmuş... Neme lâzım, artık |
İyi ama kapı zaten aralık...
Galiba bir çıkan olmuş... Neme lazım, artık, |
Girerim ben diyerek kendimi attım içeri,
Ayağımdan çıkarıp lâstiği geçtim ileri. |
Girerim ben diyerek kendimi attım içeri,
Ayağımdan çıkarıp lastiği geçtim ileri. |
Sağa döndüm, azıcık gitmeden üç beş basamak
Merdiven geldi ki zorcaydı biraz tırmanmak! |
Sağa döndüm, azıcık gitmeden üç beş basamak
Merdiven geldi ki zorcaydı biraz tırmanmak! |
Sola döndüm, odanın eski şayak perdesini,
Aralarken kulağım duydu fakîrin sesini: |
Sola döndüm, odanın eski şayak perdesini,
Aralarken kulağım duydu fakirin sesini: |
- Nerde kaldın? Beni hiç yoklamadın evlâdım!
Haklısın, bende kabâhat ki haber yollamadım. |
-Nerde kaldın? Beni hiç yoklamadın evladım!
Haklısın, bende kabahat ki haber yollamadım. |
Bilirim çoktur işin, sonra bizim yol pek uzun...
Hele dinlen azıcık anlaşılan yorgunsun. |
Bilirim çoktur işin, sonra bizim yol pek uzun...
Hele dinlen azıcık, anlaşılan yorgunsun. |
Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın...
Üşüyorsan eşiver mangalı, eş eş de ısın. |
Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın...
Üşüyorsan eşiver mangalı, eş eş de ısın. |
Odanın loşluğu kasvet veriyor pek, baktım
Şu fener yansa, deyip bir kutu kibrit çaktım. |
Odanın loşluğu kasvet veriyor pek, baktım,
Şu fener yansa, deyip bir kutu kibrit çaktım. |
Hele son kibriti tuttum da yakından yüzüne,
Sürme çekmiş gibi nûr indi mumun kör gözüne! |
Hele son kibriti tuttum da yakından yüzüne,
Sürme çekmiş gibi nur indi mumum kör gözüne! |
O zaman nîm açılıp perde-i zulmet, nâgâh,
Gördü bir sahne-i üryân-ı sefâlet ki nigâh, |
O zaman yarı açılıp karanlığın perdesi, birdenbire,
Göründü bir çıplak yoksulluk sahnesi ki göze, |
Şâir olsam yine tasvîri otur bence muhâl:
O perîşanlığı derpîş edemez çünkü hayâl! |
Şair olsam yine tavsir etmek bence imkânsız:
Hayal o perişanlığı çünkü göz önüne getiremez! |
Çekerek dizlerinin üstüne bir eski aba,
Sürünüp mangala yaklaştı bizim Seyfı Baba. |
Çekerek dizlerinin üstüne bir eski aba,
Sürünüp mangala yaklaştı bizim Seyfi Baba. |
- Ihlamur verdi demin komşu... Bulaydık, şunu, bir...
- Sen otur, ben ararım... - Olsa içerdik, iyidir... |
-Ihlamur verdi demin komşu...Bulaydık şunu bir.
-Sen otur, ben ararım... -Olsa içerdik, iyidir... |
Aha buldum, aramak istemez oğlum, gitme...
Ben de bir karnı geniş cezve geçirdim elime, |
İşte buldum, aramak istemez oğlum, gitme...
Ben de bir karnı geniş cezve geçirdim elime, |
Başladım kaynatarak vemeye fincan fincan,
Azıcık geldi bizim ihtiyarın benzine kan. |
Başladım kaynatarak vermeye fincan fincan,
Azıcık geldi bizim ihtiyarın benzine kan. |
- Şimdi anlat bakalım, neydi senin hastalığın?
Nezle oldun sanırım, çünkü bu kış pek salgın. |
-Şimdi anlat bakalım, neydi senin hastalığın?
Nezle oldun sanırım, çünkü bu kış pek salgın. |
- Mehmed Ağa'nın evi akmış. Onu aktarmak için
Dama çıktım, soğuk aldım, oluyor on beş gün. |
-Mehmet Ağa'nın evi akmış.
Onu aktarmak için dama çıktım,soğuk aldım, oluyor on beş gün. |
Ne işin var kiremitlerde a sersem desene!
İhtiyarlık mı nedir, şaşkınım oğlum bu sene. |
Ne işin var kiremitlerde a sersem desene!
İhtiyarlık mı nedir, şaşkınım oğlum bu sene. |
Hadi aktarmıyayım... Kim getirir ekmeğimi?
Oturup kör gibi, nâmerde el açmak iyi mi? |
Hadi aktarmayayım... Kim getirir ekmeğimi?
Oturup kör gibi, nâmerde el açmak iyi mi? |
Kim kazanmazsa bu dünyâda bir ekmek parası:
Dostunun yüz karası; düşmanının maskarası! |
Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası:
Dostunun yüz karası, düşmanının maskarası! |
Yoksa yetmiş beşi geçmiş bir adam iş yapamaz;
Ona ancak yapacak: Beş vakit abdestle namaz. |
Yoksa yetmiş beşi geçmiş bir adam iş yapamaz;
Ona ancak yapacak: Beş vakit abdestle namaz. |
Hastalandım, bakacak kimseciğim yok; Osman Gece gündüz koşuyor iş diye, bilmem ne zaman |
Hastalandım, bakacak kimseciğim yok;
Osman,gece gündüz koşuyor iş diye, bilmem ne zaman. |
Eli ekmek tutacak? İşte saat belki de üç
Görüyorsun daha gelmez... Yalınızlık pek güç. |
Eli ekmek tutacak? İşte saat belki de üç
|
Ba'zı bir hafta geçer, uğrayan olmaz yanıma;
Kimsesizlik bu sefer tak dedi artık canıma! |
Bazı bir hafta geçer, uğrayan olmaz yanıma;
Kimsesizlik bu sefer tak dedi artık canıma! |
-Seni bir terleteyim sımsıkı örtüp bu gece!
Açılırsın, sanırım, terlemiş olsan iyice. |
-Seni bir terleteyim sımsıkı örtüp bu gece!
Açılırsın, sanırım, terlemiş olsan iyice. |
İhtiyar terliyedursun gömülüp yorganına...
Atarak ben de geniş bir kebe mangal yanına, |
İhtiyar terleyedursun gömülüp yorganına...
Atarak ben de geniş bir keçe mangal yanına, |
Başladım uyku teharrîsine, lâkin ne gezer!
Sızmışım bir aralık neyse yorulmuş da meğer. |
Başladım uyku aramaya, fakat ne gezer!
Sızmışım bir aralık neyse yorulmuş da meğer. |
Ortalık açmış, uyandım. Dedim, artık gideyim,
Önce amma şu fakîr âdemi memnûn edeyim. |
Ortalık açmış, uyandım. Dedim, artık gideyim,
Ama önce şu yoksul insanı memnun edeyim. |
Bir de baktım ki: Tek onluk bile yokmuş kesede;
Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde! |
Bir de baktım ki tek onluk bile yokmuş kesede;
Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde! |
O zaman koptu içimden şu tehassür ebedî:
Ya hamiyyetsiz olaydım, ya param olsa idi! |
O zaman birdenbire içimden şu sonsuz hasret koptu:
Ya namus ve haysiyeti koruma duygusundan mahrum yaratılsaydım ya da param olsaydı! |
Anadolu Liseleri ve İngilizce eğitim veren üniversite seviyesindekiler için safahat sunumu[]
3'lü tablo sunumu[]
Seyfi Baba(Güncel Türkçesi)
|
||
Geçen akşam eve geldim. Dediler:
-Seyfi Baba Hastalanmış, yatıyormuş. -Nesi varmış acaba? |
||
Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah.
Keşke ben evde olaydım...Üzüldüm, vah vah! |
||
Bir fener yok mu, verin...Nerede sopam? Kız çabuk ol..
Gecikirsem kalırım beklemeyin...Çünkü yol |
||
Hem uzun,hem de bataktır...-Daha iyi, kalınız:
Teyzeniz geldi, bu akşam, değiliz biz yalnız. |
||
Sopa sağ elde, kırık camlı fener sol elde;
Boşanan yağmur iliklerde, çamur tâ belde. |
||
Hani, çoktan gömülen kaldırımın, hortlayarak,
"Gel!" diyen taşları kurtarmasa, insan batacak. |
||
Saksağanlar gibi sektikçe birinden birine,
Boğuyordum ölmüşleri bütün âferine. |
||
Sormayın derdimi, bitmez mi o taşlar, giderek,
Düştü artık bize göllerde pekâlâ yüzmek! |
||
Yakamozlar saçarak her tarafından fenerim,
Çifte sandal yüzüyorduk, o yüzer, ben yüzerim! |
||
Çok mu yüzdük, bilemem, toprağı bulduk neyse;
Fenerim başladı etrafını tek tük kısmetini. |
||
Gerçi ben de yoruldum, o fakat pek yorgun...
Bakıyorum daha uykusuzluktan dolayı sersemliği üstünde onun: |
||
Bazen kör gibi çarpar sıvasız bir duvara;
Bazen ölgün ışıkları düşer bir mezara; |
||
Bazen bir tavanı çökük evin altında koşar;
Bazen de bir harap mabedin üstünden aşar; |
||
Bazen pek sapa yerlerde, bakarsın, dolaşır;
Sonra en korkulu kişilere çekinmez, sataşır; |
||
Gecenin uzayıp giden örtüsünü çekmiş, çıplak.
Sokulup bir saçağın altında sanki uyuyan |
||
Evsiz barksız binlerce yoksul insanlar;
Sesi dinmiş yuvalar, toprağa serilmiş evler; |
||
Kocasından boşanan bir sürü zavallı kadın;
O kopan evlilik bağının yavruları, darmadağın; |
||
Karanlığın, yer yer, içinde kabaran süprüntüler:
Evi sırtında, sokaklarda gezen aileler! |
||
Gece yol kesen, sabah olmaz mı bakarsın, dilenci!
Serseri, derbeder, başıboş, haydut, katil... |
||
Böylece kaç manzara gördüyse bizim kör kandil
Bana gösterecek bir kere... Niçin? Belli değil! |
||
Ya o zavallı da yağmur suyunu içerek,
Son nefesini vermez mi hemen "cız!" diyerek? |
||
O zaman işitme ve dokunma duyusunun sürüklemesiyle
Yürüyen körlere döndüm, o ne dehşetti hele! |
||
Sopam artık bana hem göz, hem ayak, hem eldi...
Ne yalan söyleyeyim kalbime korku geldi. |
||
Hele ya Rabbi şükür, karşıdan üç tane fener
Geçiyor...Sapmayarak doğru yürürlerse eğer, |
||
Giderim arkalarından... Yolu buldum zaten. Yolu buldum, diyorum, gelmiş iken hâlâ ben! |
||
İşte karşımda bizim eski dostun yurdu.
Bakalım var mı ışık? Eğer yoksa muhakkak uyudu. |
||
Kapının orta yerinden ucu değnekli bir ip
Sarkıtılmış olacak, bir onu bulsam da çekip Açıversem... |
||
İyi ama kapı zaten aralık...
Galiba bir çıkan olmuş... Neme lazım, artık, |
||
Girerim ben diyerek kendimi attım içeri,
Ayağımdan çıkarıp lastiği geçtim ileri. |
||
Sağa döndüm, azıcık gitmeden üç beş basamak
Merdiven geldi ki zorcaydı biraz tırmanmak! |
||
Sola döndüm, odanın eski şayak perdesini,
Aralarken kulağım duydu fakirin sesini: |
||
-Nerde kaldın? Beni hiç yoklamadın evladım!
Haklısın, bende kabahat ki haber yollamadım. |
||
Bilirim çoktur işin, sonra bizim yol pek uzun...
Hele dinlen azıcık, anlaşılan yorgunsun. |
||
Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın...
Üşüyorsan eşiver mangalı, eş eş de ısın. |
||
Odanın loşluğu kasvet veriyor pek, baktım,
Şu fener yansa, deyip bir kutu kibrit çaktım. |
||
Hele son kibriti tuttum da yakından yüzüne,
Sürme çekmiş gibi nur indi mumum kör gözüne! |
||
O zaman yarı açılıp karanlığın perdesi, birdenbire,
Göründü bir çıplak yoksulluk sahnesi ki göze, |
||
Şair olsam yine tavsir etmek bence imkânsız:
Hayal o perişanlığı çünkü göz önüne getiremez! |
||
Çekerek dizlerinin üstüne bir eski aba,
Sürünüp mangala yaklaştı bizim Seyfi Baba. |
||
-Ihlamur verdi demin komşu...Bulaydık şunu bir.
-Sen otur, ben ararım... -Olsa içerdik, iyidir... |
||
İşte buldum, aramak istemez oğlum, gitme...
Ben de bir karnı geniş cezve geçirdim elime, |
||
Başladım kaynatarak vermeye fincan fincan,
Azıcık geldi bizim ihtiyarın benzine kan. |
||
-Şimdi anlat bakalım, neydi senin hastalığın?
Nezle oldun sanırım, çünkü bu kış pek salgın. |
||
-Mehmet Ağa'nın evi akmış.
Onu aktarmak için dama çıktım,soğuk aldım, oluyor on beş gün. |
||
Ne işin var kiremitlerde a sersem desene!
İhtiyarlık mı nedir, şaşkınım oğlum bu sene. |
||
Hadi aktarmayayım... Kim getirir ekmeğimi?
Oturup kör gibi, nâmerde el açmak iyi mi? |
||
Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası:
Dostunun yüz karası, düşmanının maskarası! |
||
Yoksa yetmiş beşi geçmiş bir adam iş yapamaz;
Ona ancak yapacak: Beş vakit abdestle namaz. |
||
Hastalandım, bakacak kimseciğim yok;
Osman,gece gündüz koşuyor iş diye, bilmem ne zaman. |
||
Eli ekmek tutacak? İşte saat belki de üç (1) Görüyorsun daha gelmez... Yalınızlık pek güç. |
||
Bazı bir hafta geçer, uğrayan olmaz yanıma;
Kimsesizlik bu sefer tak dedi artık canıma! |
||
-Seni bir terleteyim sımsıkı örtüp bu gece!
Açılırsın, sanırım, terlemiş olsan iyice. |
||
İhtiyar terleyedursun gömülüp yorganına...
Atarak ben de geniş bir keçe mangal yanına, |
||
Başladım uyku aramaya, fakat ne gezer!
Sızmışım bir aralık neyse yorulmuş da meğer. |
||
Ortalık açmış, uyandım. Dedim, artık gideyim,
Ama önce şu yoksul insanı memnun edeyim. |
||
Bir de baktım ki tek onluk bile yokmuş kesede;
Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde! |
||
O zaman birdenbire içimden şu sonsuz hasret koptu:
Ya namus ve haysiyeti koruma duygusundan mahrum yaratılsaydım ya da param olsaydı! |
Sosyal Bilimler Liseleri İçin 4 lü Safahat sunumu - Seyfi Baba[]
Seyfi Baba ...............................................
|
Seyfi Baba .........................................
|
The Father Seyfi ...................................
|
ٮسيفى بابا .................................
|
Geçen akşam eve geldim
Dediler: Seyfi Baba Hastalanmış, yatıyormuş Nesi varmış acaba? |
Geçen akşam eve geldim. Dediler:
-Seyfi Baba Hastalanmış, yatıyormuş. -Nesi varmış acaba? |
I came home last night. They said: Father-Seyfi
Sick, he was lying on the bed. I wonder-What's wrong there? |
كچن آقشام اوه كلدم. ديديلر:سيفى باباخستالانمش، ياتيرمش.
نه سى وارمش عجبا؟ |
Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah...
Keşki ben evde olaydım... Esef ettim, vah vah! |
Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah.
Keski ben evde olaydım...Üzüldüm, vah vah! |
We do not know, his son told while passing through this morning, . if only I had been at home...I am sad, what a pity!
|
بيلمه يز، اوغلو خبر ويردى كچركن بو صباحكاشكى بن اوده اولايدم.. اسف يتدم، واه واه
|
Bir fener yok mu, verin... Nerde sopam? Kız çabuk ol!...
Gecikirsem kalırım beklemeyin... Zîrâ yol |
Bir fener yok mu, verin...Nerde sopam? Kız çabuk ol..
Gecikirsem kalırım beklemeyin...Çünkü yol |
We do not know, his son told while passing through this morning, . if only I had been at home...I am sad, what a pity!
|
بر فنر يوقمى، ويرڭ..نرده صوپام؟ قيز چابوق اولكجيكيرسه م قاليرم بكله ميك.. زيرا يول
|
Hem uzun, hem de bataktır...
- Daha a'lâ, kalınız Teyzeniz geldi, bu akşam, değiliz biz yalınız. |
Hem uzun,hem de bataktır...-Daha iyi, kalınız:
Teyzeniz geldi, bu akşam, değiliz biz yalınız. |
Both long and marsh ...- Better, Stay: Your aunt arrived, this evening, we're not alone
|
هم اوزون، هم ده باتاقدر دها اعلا، قاليكز
تيزه كز كلدى، بو آ قشام، دكلز بز يالكز |
Sopa sağ elde, kırık camlı fener sol elde;
Boşanan yağmur iliklerde, çamur tâ belde. |
Sopa sağ elde, kırık camlı fener sol elde;
Boşanan yağmur iliklerde, çamur tâ belde. |
The stick on the right hand , broken glass lantern on the left hand ; Rain that pouring out felt deep in bones, mud up to the waist .
|
صوپا صاغ الده،قيريق جاملې فنر صول الدهبوشانان ياغمور ايليكلرده، چامور تا بلده
|
Hani, çoktan gömülen kaldırımın, hortlayarak;
"Gel!" diyen taşları kurtarmasa, insan batacak. |
Hani, çoktan gömülen kaldırımın, hortlayarak,
"Gel!" diyen taşlan kurtarmasa, insan batacak. |
So where..., the pavement already embedded,rise from the grave, Not rescue the stones saying come, people will sink.
|
هانى، چوقدن گومولن قالديريمك، خورتلايه رقكل ديين طاشلرى قورتارماسه، انسان باته جق
|
Saksağanlar gibi sektikçe birinden birine,
Boğuyordum! müteveffâyı bütün âferine. |
Saksağanlar gibi sektikçe birinden birine,
Boğuyordum ölmüşleri bütün âferine. |
Hop like magpies as one to one, Choke all the died.
|
صاقصاغانلر كبى سه كدكچه برندن برينهبوغويوردم متوفاي بوتون آفرينه
|
Sormayın derdimi, bitmez mi o taşlar, giderek,
Düştü artık bize göllerde pekâlâ yüzmek! |
Sormayın derdimi, bitmez mi o taşlar, giderek,
Düştü arak bize göllerde pekâlâ yüzmek! |
Do not ask for sorrow,do not stones end , increasingly, sweat fell to us most certainly swim in lakes !
|
صورماييڭ درديمى، بيتمز مى اوطاشلر، كيدركدوشدى آرتيق بزه كوللرده پك اعلا يوزمك
|
Yakamozlar saçarak her tarafından fenerim,
Çifte sandal, yüzüyorduk, o yüzer, ben yüzerim! |
Yakamozlar saçarak her tarafından fenerim,
Çifte sandal yüzüyorduk, o yüzer, ben yüzerim! |
Phosphorescence by scattering each lantern, Double boat swam, he swims, I swim
|
ياقاموزلر صاچه ر ق هر طرفندن فنرمچيفته صاندال، يوزويوردق، او يوزر، بن يوزرم
|
Çok mu yüzdük bilemem, toprağı bulduk neyse;
Fenerim başladı etrâfını tektük hisse |
Çok mu yüzdük, bilemem, toprağı bulduk neyse;
Fenerim başladı etrafım tek tük hisse. |
Did we swam so much, I do not know, fortunately we found the land; Lantern began my surrounded only a few portions.
|
چوقمى يوزدك، بيله مم، توپراغى بولدق نه يسهفنرم باشلادى اطرافنى تك توك حسه
|
Vâkıâ ben de yoruldum, o fakat pek yorgun...
Bakıyordum daha mahmurluğu üstünde onun: |
Gerçi ben de yoruldum, o fakat pek yorgun...
Bakıyorum daha mahmurluğu üstünde onun: |
Though I'm tired, very tired of it, but ... I look better on his loginess:
|
واقعا بن ده يورولدم، او فقط پك يورغونباقيردم دها مخمورلغى اوستندده اونك:
|
Kâh olur, kör gibi çarpar sıvasız bir duvara;
Kâh olur, mürde şuâ'âtı düşer bir mezara; |
Bazen kör gibi çarpar sıvasız bir duvara;
Bazen ölgün ışıkları düşer bir mezara; |
Sometimes it strikes blindly into a plastered wall; Sometimes the lifeless light falls in a grave;
|
كاه اولور، كور كبى چارپار صيواسز بر ديوارهكاه اولور مرده شعاعاتى دوشر بر مزاره
|
Kâh bir sakfı çökük hânenin altında koşar;
Kâh bir ma'bed-i fersûdenin üstünden aşar; |
Bazen bir tavanı çökük evin alünda koşar;
Bazen de bir harap mabedin üstünden aşar; |
Sometimes a sunken ceiling of the house runs; Sometimes it crosses over a ruined temple;
|
كاه بر سقفى چوكوك خانه نك آلتنده قوشاركاه بر معبد فر سو ده نك أوستندن آشار
|
Vakt olur pek sapa yerlerde, bakarsın, dolaşır;
Sonra en korkulu eşhâsa çekinmez, sataşır; |
Bazen pek sapa yerlerde, bakarsın, dolaşır;
Sonra en korkulu kişilere çekinmez, sataşır; |
Sometimes the most remote places, look, wander; Then the people who most fear is not shy, aggravate;
|
وقت اولور پك صپا يرلرده، باقارسك، طولاشيرصوكره اك قورقولى اشخاصه چكينمز صاتاشير
|
Gecenin sütre-i yeldâsını çekmiş, uryan,
Sokulup bir saçağın altına gûyâ uyuyan |
Gecenin uzayıp giden örtüsünü çekmiş, çıplak.
Sokulup bir saçağın altına sanki uyuyan |
The night'slong-drawn-out cover inspires, naked. Slipping into the eave like sleeping
|
كيجه نك سترهٔ يلداسنى چكمش، عريانصوقولوب بر صاچاغك آلتنه كويا اويويان
|
Evsiz barksız binlerce yoksul insanlar;
Sesi dinmiş yuvalar, toprağa serilmiş evler; |
Thousands of homelesspoor people'; Raged over the sound homes, houses, laid the ground
|
خانمان يوقسولى بيكلر جه سفيلان بشرسسى دينمش يوالر، خا كه سرلمش أولر
| |
Kocasından boşanan bir sürü bîçâre karı;
O kopan râbıtanın, darmadağın yavruları; |
Kocasından boşanan bir sürü zavallı kadın;
O kopan evlilik bağının yavruları, darmadağın; |
Divorced from her husband a lot of poor women; Children of that broken off the tie of marriage , scattered
|
قوجه سندن بو شانان بر سورى بيچاه قارىاو كوپان رابطه نك، دارمه داغان، ياورولرى
|
Zulmetin, yer yer, içinden kabaran mezbeleler:
Evi sırtında, sokaklarda gezen âileler! |
Karanlığın, yer yer, içinde kabaran süprüntüler:
Evi sırtında, sokaklarda gezen aileler! |
Darkness, in places, increased rubbish:At the back of the house, at the streets families walking around!
|
ظلمتك، يرير، ايچندن قاباران مزبله لر:أوى صرتنده، سوقاقلرده كزن عاﺌله لر!
|
Gece rehzen, sabah olmaz mı bakarsın, sâil!
Serserî, derbeder, âvâre, harâmî, kaatil... |
Gece yol kesen, sabah olmaz mı bakarsın, dilenci!
Serseri, derbeder, başıboş, haydut, katil... |
Intersecting road at night, do not you look at your morning, a beggar! Sharma, vagrant, vagabond, rogue, assassin ...
|
كيجه رهزن، صباح اولماز مى باقارسك، ساﺌلسرسرى، دربدر،آواره، حرامى، قاتل
|
Böyle kaç manzara gördüyse bizim kör kandil
Bana göstermeli bir kerre... Niçin? Belli değil! |
Böylece kaç manzara gördüyse bizim kör kandil
Bana gösterecek bir kere... Niçin? Belli değil! |
Thus,how many scenes that our blind oil lamp sees Show me one time ... Why? Is not certain
|
بويله قاچ منظره كورديسه بزم كور قانديلباكا كوسترملى بر كرّه.. نيچون؟ بللى دكل
|
Ya o bîçâre de râhmet suyu nûş eyliyerek,
Hatm-i enfâs edivermez mi hemen "cız!" diyerek? |
Ya o zavallı da yağmur suyunu içerek,
Son nefesini vermez mi hemen "cız!" diyerek? |
Either that poorby drinking rain water,', die immediately saying slizzing sound?
|
يا او بيچاره ده رحمت صوي نوش ايليه ركختم انفاس ايديويرمز مى همان< جيز> دييه رك؟
|
O zaman sâmi'anın, lâmisenin sevkıyleYürüyen körlere döndüm, o ne dehşetti hele!
|
O zaman işitme ve dokunma duyusunun sürüklemesiyle
Yürüyen körlere döndüm, o ne dehşetti hele! |
At that time the sense of hearing and touching dragging turn into the Blind walking, then what a horror especisially !
|
او زمان سامعه نك، لامسه نك سوقيلهيوروين كورلره دوندم، او نه دهشتدى هله!
|
Sopam artık bana hem göz, hem ayak, hem eldi...
Ne yalan söyliyeyim kalbime haşyet geldi. |
Sopam artık bana hem göz, hem ayak, hem eldi...
Ne yalan söyliyeyim kalbime korku geldi. |
My stick is both eyes,feet, and hands... I tell the truth, The fear has come to my heart.
|
صوپام آرتيق بكا هم كوز، هم آياق، هم ألدىنه يالان سويله يه يم قلبمه خشيت كلدى
|
Hele yâ Rabbi şükür, karşıdan üç tâne fener
Geçiyor... Sapmıyarak doğru yürürlerse eğer, |
Hele ya Rabbi şükür, karşıdan üç tane fener
Geçiyor...Sapmayarak doğru yürürlerse eğer, |
Especially thanks to God, three lanterns passing... if walk straight,
|
هله ياربى شكر، قارشيدن اوچ دانه فنركچيور.. صاچمايه رق طوغرو يورورلرسه اكر
|
Giderim arkalarından... Yolu buldum zâten.
Yolu buldum, diyorum, gelmiş iken hâlâ ben! |
Giderim arkalarından...Yolu buldum zaten.
Yolu buldum, diyorum, gelmiş iken hâlâ ben! |
I go after them ... I found the path already. I found the path, I say, while I still came!
|
كيده رم آرقالرندن يولي بولدم زاتاًيولي بولدم دييورم كلمش ايكن حالا بن
|
İşte karşımda bizim yâr-ı kadîmin yurdu.
Bakalım var mı ışık? Yoksa muhakkak uyudu. |
İşte karşımda bizim eski dostun yurdu.
Bakalım var mı ışık? Eğer yoksa muhakkak uyudu. |
Here the residence of the old friend toward me. Let's look for a light? If not, certainly slept.
|
ايشته قارشيمده بزم يار قديمك يورديباقالم وارمي ايشيق بوقسه محقق اويودي
|
Kapının orta yerinden ucu değnekli bir ip
Sarkıtılmış olacak, bir onu bulsam da çekip |
Kapının orta yerinden ucu değnekli bir ip
Sarkıtılmış olacak, bir onu bulsam da çekip Açıversem... |
the rope with sticks will hang down in the middle of the door If I found it,I would open ...
|
قاپينك اورتا برندن اوجي دكنكلي بر ايپصارقيديلمش اولاجق براوني بولسه م ده چكوب
|
Açıversem... İyi amma kapı zâten aralık...
Gâlibâ bir çıkan olmuş... Neme lâzım, artık |
İyi ama kapı zaten aralık...
Galiba bir çıkan olmuş... Neme lazım, artık, |
Well, but the door is already opened ... It seems someone gone ... Don't interfere ,well then,
|
آچيويرسه م ايي اما قاپي زاتاً آرالقغالبا بر چيقان اولمش... نه مه لازم٬ آرتيق
|
Girerim ben diyerek kendimi attım içeri,
Ayağımdan çıkarıp lâstiği geçtim ileri. |
Girerim ben diyerek kendimi attım içeri,
Ayağımdan çıkarıp lastiği geçtim ileri. |
I threw myself in saying me, I take off overshoe from my foot pass forward.
|
كيره رم بن دييه رك كنديمي آتدم ايچريآياغمدن چيقاروب لاستيكي كچدم ايلري
|
Sağa döndüm, azıcık gitmeden üç beş basamak
Merdiven geldi ki zorcaydı biraz tırmanmak! |
Sağa döndüm, azıcık gitmeden üç beş basamak
Merdiven geldi ki zorcaydı biraz tırmanmak! |
I turned to the right,not gone just a little bit three stairs that ladder came a little bit difficult to climb!
|
صاغه دوندم آزيجق كيتمه دن اوچ بش باصاماقمرديوه ن كلدي كه زورجه يدى براز طيرماتمق
|
Sola döndüm, odanın eski şayak perdesini,
Aralarken kulağım duydu fakîrin sesini: |
Sola döndüm, odanın eski şayak perdesini,
Aralarken kulağım duydu fakirin sesini: |
I turned to the left, the old serge curtain of the room, While opening out, heard the voice of the poor:
|
صوله دوندم اوطه نك اسكي شاياق پرده سنيآرالاركن قولاغم طويدي فقيرك سسني:
|
- Nerde kaldın? Beni hiç yoklamadın evlâdım!
Haklısın, bende kabâhat ki haber yollamadım. |
-Nerde kaldın? Beni hiç yoklamadın evladım!
Haklısın, bende kabahat ki haber yollamadım. |
Where have you been? Never look in me my son! You're right, It is my fault that I didn't send a message.
|
-نرده قالدك؟ بني هيچ يوقلامادك اولادم!حقليسك بنده قباحت كه خبر يوللا مادم
|
Bilirim çoktur işin, sonra bizim yol pek uzun...
Hele dinlen azıcık anlaşılan yorgunsun. |
Bilirim çoktur işin, sonra bizim yol pek uzun...
Hele dinlen azıcık, anlaşılan yorgunsun. |
I know there are many works, then our very long way ... Especially a little rest, apparently tired
|
بيليرم چوقدر ايشك صوكره بزم يول پك اوزونهله ديڭله ن آزيجق٬ آكلاشيلان يورغونسڭ
|
Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın...
Üşüyorsan eşiver mangalı, eş eş de ısın. |
Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın...
Üşüyorsan eşiver mangalı, eş eş de ısın. |
Fortunately female neighbor has just put the fire ... If you are cold,dig brazier, dig and dig so get warm.
|
بر كت ويرسون آتش قويدي دمين قومشو قاديناوشويورسه ڭ٬ اشيوير مانغالي؛ اش اش ده ايصين
|
Odanın loşluğu kasvet veriyor pek, baktım
Şu fener yansa, deyip bir kutu kibrit çaktım. |
Odanın loşluğu kasvet veriyor pek, baktım,
Şu fener yansa, deyip bir kutu kibrit çaktım. |
Dim of the room gives gloom extremely, looked, If that lantern were burned up, said a box of matches I lighted.
|
اوطه نك لوشلغي قسوت اويرييور پك٬ باقدمشوفنز يانسه دييوب بر قوطو كبرت چاقدم
|
Hele son kibriti tuttum da yakından yüzüne,
Sürme çekmiş gibi nûr indi mumun kör gözüne! |
Hele son kibriti tuttum da yakından yüzüne,
Sürme çekmiş gibi nur indi mumum kör gözüne! |
Especially in a close final match held in the face, As if darkened eyelids with kohl descend a heavenly light upon the candle's blind eyes!
|
هله صوك كبريتي طوتدمده ياقيندن يوزينهسر مه چكمش كبي نورايندي مومك كور كوزينه
|
O zaman nîm açılıp perde-i zulmet, nâgâh,
Gördü bir sahne-i üryân-ı sefâlet ki nigâh, |
O zaman yarı açılıp karanlığın perdesi, birdenbire,
Göründü bir çıplak yoksulluk sahnesi ki göze, |
Then the half-opened curtain of darkness, suddenly, Seemed that the scene of a nude poverty to eyes,
|
او زمان نيم آچيلوب پردهٔ ظلمت ناكاهكوردي بر صحنهٔ عريان سفالت كه نكاه
|
Şâir olsam yine tasvîri otur bence muhâl:
O perîşanlığı derpîş edemez çünkü hayâl! |
Şair olsam yine tavsir etmek bence imkânsız:
Hayal o perişanlığı çünkü göz önüne getiremez! |
If I were a poet, I think describing would be impossible: A dream that distraught because he can not imagine !
|
شا عر اولسه م ينه تصويرى اولور بنجه محالاو پريشانلغى درپيش ايده مز چونكه خيال
|
Çekerek dizlerinin üstüne bir eski aba,
Sürünüp mangala yaklaştı bizim Seyfı Baba. |
Çekerek dizlerinin üstüne bir eski aba,
Sürünüp mangala yaklaştı bizim Seyfi Baba. |
Pulling an old aba on his knees, By crawling approached to the barbecue our father Seyfi.
|
چكه رك ديزلرينك اوستنه بر اسكى عباسورونوب مانغاله ياقلاشدى بزم سيفى بابا
|
- Ihlamur verdi demin komşu... Bulaydık, şunu, bir...
- Sen otur, ben ararım... - Olsa içerdik, iyidir... |
-Ihlamur verdi demin komşu...Bulaydık şunu bir.
-Sen otur, ben ararım... -Olsa içerdik, iyidir... |
Linden given by neighbour ... Finding that. -You sit down, I'll call ...-Though drink, good ...
|
-اخلامور ويردى دمين قومشو..بوله يدق شونى، بر..-سن اوطور، بن آرارم
-اولسه ايچردك، اييدر. |
Aha buldum, aramak istemez oğlum, gitme...
Ben de bir karnı geniş cezve geçirdim elime, |
Aha buldum, aramak istemez oğlum, gitme...
Ben de bir karnı geniş cezve geçirdim elime, |
Oh! I found, my son does not want to call, do not go ... I get a large coffee pot,
|
آها بولدم، آرامق ايسته مز اوغلم، كيتمهبنده بر قارنى كنيش جزوه كچيردم ألمه
|
Başladım kaynatarak vemeye fincan fincan,
Azıcık geldi bizim ihtiyarın benzine kan. |
Başladım kaynatarak vermeye fincan fincan,
Azıcık geldi bizim ihtiyarın benzine kan. |
I began boiling to give cup to cup , A little blood came to our old man's face.
|
باشلادم قايناده رق ويرمه يه فنجان فنجانآزيجق كلدى بزم اختيارك بكزينه قان
|
- Şimdi anlat bakalım, neydi senin hastalığın?
Nezle oldun sanırım, çünkü bu kış pek salgın. |
-Şimdi anlat bakalım, neydi senin hastalığın?
Nezle oldun sanırım, çünkü bu kış pek salgın. |
Now let's tell me, what was your illness? I think You have been cold, because many outbreaks this winter.
|
-شمدى آكلات باقالم، نه يدى سنك خسته لغك؟نزله اولدك صانيرم، چونكه بو قيش پك صالغين.
|
- Mehmed Ağ'nın evi akmış. Onu aktarmak için
Dama çıktım, soğuk aldım, oluyor on beş gün. |
-Mehmet Ağa'nın evi akmış.
Onu aktarmak için Dama çıktım,soğuk aldım, oluyor on beş gün. |
Mehmet Aga's flowing house. To transfer it I went up to the roof, I got a cold, going on five days
|
-محمد آغانك اوى آقمش. اونى آقطارمق ايچونطامه چيقدم، صوغوق آلدم، اوليور اون بش كون
|
Ne işin var kiremitlerde a sersem desene!
İhtiyarlık mı nedir, şaşkınım oğlum bu sene. |
Ne işin var kiremitlerde a sersem desene!
İhtiyarlık mı nedir, şaşkınım oğlum bu sene. |
What are you doing a silly pattern tiles! What is old age, confused my son this year.
|
-نه ايشك وار كيره ميدلرده آ سرسم- ديسه ڭهاختيارلقمى نه در، شاشقينم اوغلم بو سنه
|
Hadi aktamıyayım... Kim getirir ekmeğimi?
Oturup kör gibi, nâmerde el açmak iyi mi? |
Hadi aktarmıyayım... Kim getirir ekmeğimi?
Oturup kör gibi, nâmerde el açmak iyi mi? |
Not say ... Who brings bread? Sitting like a blind, Is it good to beg to the person not trustworthy?
|
هادى آقطارمايه يم.. كيم كتيرير اكمكمى؟اوطوروب كور كبى، نامرده ال آچمق اييمى؟
|
Kim kazanmazsa bu dünyâda bir ekmek parası:
Dostunun yüz karası; düşmanının maskarası! |
Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası:
Dostunun yüz karası, düşmanının maskarası! |
Who in this world not earn money: Friend's disgrace, the enemy's clown!
|
كيم قازقنمازسه بو دنياده بر اكمك پاره سىدوستنك يوز قاره سى؛دشمننك مسخره سى
|
Yoksa yetmiş beşi geçmiş bir adam iç yapamaz;
Ona ancak yapacak: Beş vakit abdestle namaz. |
Yoksa yetmiş beşi geçmiş bir adam iş yapamaz;
Ona ancak yapacak: Beş vakit abdestle namaz. |
Otherwise a man of seventy-five cannot work; For him just he will : prayer five times abtes
|
يوقسه يتمش بشى كچمش بر آدام ايش ياپه مازاوكا آنجق ياپه جق: بش وقت آ بدستله نماز
|
Hastalandım, bakacak kimseciğim yok; Osman
Gece gündüz koşuyor iş diye, bilmem ne zaman |
Hastalandım, bakacak kimseciğim yok;
Osman Gece gündüz koşuyor iş diye, bilmem ne zaman. |
Sick, nobody look after me; Osman works day and night, I do not know when.
|
خسته لاندم، باقه جق كيمسه جكم يوق؛ عثمانكيجه كوندوز قوشيور ايش دييه، بيلمم نه زمان
|
Eli ekmek tutacak? İşte saat belki de üç
Görüyorsun daha gelmez... Yalınızlık pek güç. |
Eli ekmek tutacak?İşte saat belki de üç
Görüyorsun daha gelmez... Yalınızlık pek güç. |
His hand will keep the bread? That maybe three o'clock (1) You see, he has not come yet... Loneliness is very difficult.
|
الى اكمك طوته جق! ايشته ساعت بلكه ده اوچكورييورسك دها كلمز.. يالكزلق پك كوچ
|
Ba'zı bir hafta geçer, uğrayan olmaz yanıma;
Kimsesizlik bu sefer tak dedi artık canıma! |
Bazı bir hafta geçer, uğrayan olmaz yanıma;
Kimsesizlik bu sefer tak dedi artık canıma! |
Some passes a week, nobody came to me; Desolation, this time he no longer plug my ass
|
بعضى بر هفته كچر اوغرايان اولمز يانمهكيمسه سزلك بوسفر طاق ديدى آرتيق جانمه
|
-Seni bir terleteyim sımsıkı örtüp bu gece!
Açılırsın, sanırım, terlemiş olsan iyice. |
-Seni bir terleteyim sımsıkı örtüp bu gece!
Açılırsın, sanırım, terlemiş olsan iyice. |
Make you sweat by covering tightly, tonight! Be relax, I think, well if you're sweaty.
|
سنى بر ترلته يم صيم صيقى اورتوب بو كيجهآچيلرسك، صانيرم، ترله مش اولسه ك اييجه
|
İhtiyar terliyedursun gömülüp yorganına...
Atarak ben de geniş bir kebe mangal yanına, |
İhtiyar terleyedursun gömülüp yorganına...
Atarak ben de geniş bir keçe mangal yanına, |
The old was sweating buried in quilt ... Throwing a large felt mat next to a barbecue,
|
اختيارخ ترله يه طورسون كومولوب يورغاننهآته رق بنده كنيش بر كبه منغال ياننه
|
Başladım uyku teharrîsine, lâkin ne gezer!
Sızmışım bir aralık neyse yorulmuş da meğer. |
Başladım uyku aramaya, fakat ne gezer!
Sızmışım bir aralık neyse yorulmuş da meğer. |
I started to look for sleep, but not found! Passed out anyway I was tired apparently.
|
باشلادم اويقو تحريسنه لكن نه كزرصيزمشم بر آرالق نه يسه يورولمشده مكر
|
Ortalık açmış, uyandım. Dedim, artık gideyim,
Önce amma şu fakîr âdemi memnûn edeyim. |
Ortalık açmış, uyandım. Dedim, artık gideyim,
Ama önce şu yoksul insanı memnun edeyim. |
The area brightened up, I woke up. I said, now let me go, But first let me these poor people make happy.
|
اورتالق آچمش اوياندم. ديدم، آرتق كيده يماوكجه اما شو فقير آدمى ممنون ايده يم
|
Bir de baktım ki: Tek onluk bile yokmuş kesede;
Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde! |
Bir de baktım ki tek onluk bile yokmuş kesede;
Mührüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde! |
I looked at, even if there is no money in the small cloth ; My signet absing itself stood unaffected!
|
برده باقدم كه: تك اونلق بيله يوقمش كيسه دهمهرم بويننى بوكمش طورويرمش ساده
|
O zaman koptu içimden şu tehassür ebedî:
Ya hamiyyetsiz olaydım, ya param olsa idi! |
O zaman birdenbire içimden şu sonsuz hasret koptu:
Ya onur duygusundan mahrum yaratılsaydım ya da param olsaydı! |
Then the following infinite yearning inside of me suddenly broke out: Either created with deprived the feeling of public spirit or having money!
|
او زمان قوپدى ايچمدن شو تحسر ابدى:يا حميتسز اوله يدم، يا پاره م اولسه ايدى
|
Safahat besteleri - Safahat | |
---|---|
Şiirlere göre | Ezelden Aşinanım - Hüseyni Ney Taksimi - Nihavend Marşı -Acem Asiran Tambur Taksimi - Acem Asiran Istiklal Marsı -Nihavend Violonsel Taksimi Nihavend Istiklal Marsı Rast Keman Taksimi Rast Istiklal Marsi
Rast Marş Istiklal Marsi (Acemsiran) Istiklal Marsi (Nihavend) Istiklal Marsi (Rast1)Istiklal Marsi (Rast2) Cenk Marşı Ey Bu Topraklar İçin Toprağa Düşmüş AskerBağlantı başlığı |
Makamlara göre | x |
Dosyalar | Mehmet Akif Ersoy/Bestelenen şiirleri (→Cenk Marşı)
Mehmet Akif Ersoy/Bestelenen şiirleri Istiklal Marsi (Rast2) Istiklal Marsi (Rast1) Istiklal Marsi (Nihavend) Istiklal Marsi (Acemsiran) Rast Marş Rast Keman Taksimi Nihavend Istiklal Marsı Nihavend Istiklal Marsı Nihavend Violonsel Taksimi Acem Asiran Istiklal Marsı Acem Asiran Tambur Taksimi İstiklal Marşı/Nihavend Ezelden Aşinanım Ey Bu Topraklar İçin Toprağa Düşmüş Asker Bütün Dünyaya Küskündüm Mehmet Akif Ersoy/Bestelenen şiirleri |
Tasnif et:
Türk Halk Müziği Vurmalı Çalgılar Dosya:Anadolu ateşi davul Türk Halk Müziği Vurmalı Çalgılar Dosya:Davul Oyunlari-1 Dosya:Anadolu Atesi Davul Show Dosya:DAVUL & DARBUKA SHOW Türk Halk Müziği Telli Çalgılar 'DIVAN SAZI Okan Murat Öztürk - Nihavend Saz Semaisi […') Dosya:DIVAN SAZI (added video DIVAN SAZI) Dosya:Okan Murat Öztürk - Nihavend Saz Semaisi (added video Okan Murat Öztürk - Nihavend Saz Semaisi) Dosya:Okan Murat Öztürk - Kaytağı Şablon:Türk Müziği Türk Halk Müziği Vurmalı Çalgılar Dosya:Daff.jpg Dosya:Daf-isfahan.jpg Dosya:Pandei inter.jpg Dosya:Rhythm Tech tambourine.jpg Vurmalı Çalgılar Dosya:Kudum.jpg Dosya:Koltukdavul.jpg Dosya:Davul.jpg Dosya:Darbuka.jpg Şablon:Türk Müziği Dosya:Zils.jpg Vurmalı Çalgılar Zil Dosya:İstanbul Vurmalı Çalgılar Topluluğu |
II.Kitap (1912): Süleymaniye Kürsüsünde
Süleymaniye Kürsüsünde 2 - Süleymaniye Kürsüsünde 3 - Süleymaniye Kürsüsünde 4 - Süleymaniye Kürsüsünde 5 - Süleymaniye Kürsüsünde 6 - Süleymaniye Kürsüsünde 7 - Süleymaniye Kürsüsünde 8 - Süleymaniye Kürsüsünde 9 - Süleymaniye Kürsüsünde 10 | |
---|---|
Safahat/II. Kitap ( Süleymaniye Kürsüsünde ) | Süleymaniye Kürsüsünde adlı tek bir şiirden oluşmaktadır.(Süleymaniye Kürsüsünde 32 kb.büyük olduğu için 10 bölüme ayrılmıştır.) Süleymaniye Kürsüsünde 2 - Süleymaniye Kürsüsünde 3 - Süleymaniye Kürsüsünde 4 - Süleymaniye Kürsüsünde 5 - Süleymaniye Kürsüsünde 6 - Süleymaniye Kürsüsünde 7 - Süleymaniye Kürsüsünde 8 - Süleymaniye Kürsüsünde 9 - Süleymaniye Kürsüsünde 10 |
Video | [[Dosya:Süleymaniye kürsüsünde2 2. bölüm - mehmet akif ersoy - safahat]] - |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
IV. Kitap (1913) : Fatih Kürsüsünde İki Arkadaş Fatih Yolunda - Vaiz Kürsüde | |
---|---|
Safahat/IV. Kitap (Fatih Kürsüsünde) | Fatih Kürsüsünde: İki Arkadaş Fatih Yolunda - Vaiz Kürsüde |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
V.Kitap: (1917) Hatıralar Mehmet Akif'in kaybedilen vatan karşısında isyanlarını ve tevbelerini cem eden şiirleri....Koca Osmanlı Çınarının yıkılışı ve şairin ÇIĞLIKLARI.... Ey bunca zamandır bizi te'dib eden Allah - UYAN - Ne irfandır veren ahlâka yükseklik. Ne vicdandır - Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile - Nihayet neyse idrak ettiğin şey ömr-i fânîden - Biz ki yarmıştık şu unun büyük ummanını - Şehamet dini, gayret dini ancak Müslümanlıktır - El-Uksur'da - Berlin Hatıraları - Necid Çöllerinden Medine'ye | |
---|---|
Safahat/V. Kitap ( Hatıralar ) | Hatıralar:Ey bunca zamandır bizi te'dib eden Allah-UYAN-Ne irfandır veren ahlâka yükseklik. Ne vicdandır-Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile-Nihayet neyse idrak ettiğin şey ömr-i fânîden-Biz ki yarmıştık şu unun büyük ummanını-Şehamet dini, gayret dini ancak Müslümanlıktır-El-Uksur'da-Berlin Hatıraları-Necid Çöllerinden Medine'ye |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
VI.Kitap (1924) Asım Çanakkale şehitlerine şiiri de bu şiir içinde yer alır. Şair Asım'ın neslini ordumuzda görmektedir. Entellektüel ama bir o kadarda duası göklerden çevrilmeyecek kadar maneviyatlı bir gençlik ister. Oğlunun adınıda zaten Asım koyar. (Bakınız: Hz. Asım) | |
---|---|
Safahat/VI. Kitap ( Asım ) | Asım şiiri olup uzunca bir şiirdir Çanakkale şehitlerine şiiri de bu şiir içinde yer alır: Asım(I.Bölüm)- Asım II.Bölüm - Asım III.Bölüm - Asım IV.Bölüm - Asım V.Bölüm - Asım VI.Bölüm - Asım VII.Bölüm (Çanakkale şehitlerine şiirini içerir) - Asım VIII.Bölüm |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
VİDEO SAFAHAT : Safahatın Audio Video Sunumu Projesi Milli Şairimizin Safahat adlı eserinin Video olarak sunumu projesinde 1.aşama: güzel okuma çalışmaları; 2.aşama: alt yazılı şiirlerin sunumu; 3.aşama;tercümelerinin sunumu ; 4. aşama: görsel konuyu anlatacak ögelerle video çalışması; 5.aşama: Videoların youtube yüklenmesi; 6.aşama; | |
---|---|
Yusuf Ziya Özkan'ın Safahat okumaları | * Cenk Marşı [2]
|
Adnan Özçelik AL okumaları | x |
Yenişehir SBAL okumaları | x |
Safahat Tercümeleri Safahat/İngilizce - Safahat/Almanca - Safahat/Azerice | |
---|---|
* Safahat'ın ingilizceye tercümesi projesi -
|
İstiklal Marşı Oratoryosu - İstiklal Marşı - Safahat - Şablon:İMO
İstiklal marşı online döküman | |
---|---|
İMO/Ekibi | Proje sahibi:Eyüp Sabri Kartal - Mersin Yenişehir Kaymakamı
genel koordinatör:murat çınarlı nevit kodallı gssl. md. yrd. görsel uygulamalar: murat çınarlı nevit kodallı gssl. md. yrd. metin ve canlandırma: murat çınarlı nevit kodallı gssl md. yrd. nimet kabur nevit kodallı gssl edb. öğrt. bayram özfırat ö. yıldırımhan lisesi edb. öğrt. demet gürbüz dumlupınar lisesi edb. öğrt. muhammet benli sabancı lisesi edb. öğrt. müzikler:n. kodallı gssl ibrahim özişler koro öğrt. |
İMO/Proje oluşumu | İMO - İstiklal Marşı Oratoryosu Projesi |
İMO/İcraları | İstiklal Marşı Oratoryosu/2011-
İstiklal Marşı Oratoryosu/2011 - Yenişehir İstiklal Marşı Oratoryosu/2011 metin İstiklal Marşı Oratoryosu/2010 İstiklal Marşı Oratoryosu/2009 İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Müftülüğü İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Kaymakamlığı
İstiklal Marşı Oratoryosu/Nevit Kodallı Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi İstiklal Marşı Oratoryosu/Şevket Pozcu Lisesi İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Dumlupınar Lisesi İstiklâl Marşı Oratoryosu/Yenişehir Mehmet Adnan Özçelik Anadolu Lisesi |
İMO/Tasarımları | İstiklal Marşı Oratoryası/Kitapçık - İstiklal Marşı Oratoryası/A4 |
Kaynak | *İstiklal Marşı Oratoryosu/linkler
|
Yapılacaklar | *İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Güzel Sanatlar Lisesi Performans videosu youtube ve dailmotion sitelerine yüklenerek bu sayfaya konacaktır . Slaytlar google documanda ise webde yayınlanarak konmalıdır. Slayt resimleri de bu siteye eklenmelidir.
|
Yapılanlar | x |
Yorumlar | İMO/Öğretmen tepkileri |
Kavramlar | *Ortam: Sevr anlaşması ve sevr mağarası kıyaslaması. En korkulacak 2 hal.
|
İstiklal marşı oratoryosu
İstiklal Marşı Oratoryosu İstiklal Marşı/Oratoryo İstiklal Marşı Istiklal Marsi (Acemsiran) Şablon:İMO |
İstiklal Marşının Dünya Dillerine Tercümesi Projesi (Şimdilik sadece 24 dile çevrildi...) | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
İstiklal Marşı/Arapça - İstiklal Marşı/Çince - İstiklal Marşı/Belarusça - İstiklâl Marşı/İngilizce -
|
Safahat Tercümeleri Safahat/İngilizce - Safahat/Almanca - Safahat/Azerice | |
---|---|
* Safahat'ın ingilizceye tercümesi projesi -
|
Safahat dışı şiir ve nesirleri İstiklâl Marşı - Sadi - SA'Dî - DESTÛR - GAZEL - KUR'ÂN'A HİTÂB - EL-HAKKU YA'LÛ | |
---|---|
http://tr.yenisehir.wikia.com/wiki/Safahat_D%C4%B1%C5%9F%C4%B1nda_kalm%C4%B1%C5%9F_%C5%9Eiirler | |
Safahat dışı şiirleri | İstiklâl Marşı - Sadi - SA'Dî - DESTÛR - GAZEL - KUR'ÂN'A HİTÂB - EL-HAKKU YA'LÛ - |
Tercüme ve makaleleri | x |
Tercüme çalışmaları[25] | Kur'an meali çalışması - Müslüman Kadını (1909) - Hanoto’nun Hücumuna Karşı Şeyh Muhammed Abduh’un Müdafaası (1915) - İçkinin Hayat-ı Beşerde Açtığı Rahneler (1923) - Anglikan Kilisesine Cevap (1924) - İslâmlaşmak (1919) - İslâm’da Teşkilât-ı Siyasiye (1922). |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
Safahat Alfabetik Sıraya Göre Şiirler | |
---|---|
A | *Acem Şahı - Âhiret Yolu - Alınlar Terlemeli - Âmin Alayı - Âsım - Âtiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak - Azim - Azimden Sonra Tevekkül - |
B | *Bayram - Bebek Yâhud Hakk-ı Karâr . Berlin Hatıraları . Bir Ariza - Bir Gece - Bir Mersiye - Bir Mezar Taşına Yazılmış İdi - Bir Resmin Akasına Yazılmış İdi - Bu Da Bir Mezar Taşı İçin Yazılmış İdi - Bir yığın kundakçıdan yangın görenler milleti - Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz - Biz ki yarmıştık şu'unun büyük ummanını - Bülbül - |
C | * Cânan Yurdu - Cenk Marşı |
Ç | Çanakkale Şehidlerine - Çanakkale Şehitlerine - Çık da bir seyret baharın cuş-i rengârengini - Çocuklara - |
D | *Derviş Ahmed - Dirvâs - Durmayalım - Dur Yolcu (Bu şiir bizde yok bakalım |
E | *Edirne - El Uskur'da . Ezanlar - Ey bunca zamandır bizi te'dib eden Allah - Ey milletimin lahzada halkettiği ordu |
F | *Fatih camii . Fatih Camii Şiiri . Fatih Kürsüsünde . İki Arkadaş Fatih Yolunda - Firavun İle Yüzyüze |
G | *Gece - Geçinme Belâsı - Gül,Bülbül - |
H | *Hakkın Sesleri . Hakkın Sesleri/Mehmet Akif Ersoy . Hatıralar . Hasta - Hasır - Hasbihal - Hayat Arkadaşıma - Hicran - Hüsâm Efendi Hoca - Hüsran - Hüsran-ı Mübin -Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi - |
İ | İmam : Köse İmam (Akif'in örnek imam modeli) |
J - K | *Japon'lar
|
L | * |
M | *Mahalle Kahvesi - Mahalle Kavgası - Meal-i Celili - Mehmet Ali'ye - Mehmer Ali'ye - Meyhane - Mevlid-i Nebi - Mezarlık - Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile -Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi - |
N | *Ne Eser, Ne de Semer - Necid Çöllerinden Medine'ye . Nefs-i Nefis - Nevruz'a - Nerdesin? - Nihayet neyse idrak ettiğin şey ömr-i fânîden |
O | *Ordunun Duası İstiklal Marşı gibi bu da millete ve orduya ait olduğundan Safahata alınmamıştır.
|
Ö | * |
P | *Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi - |
R | *Resim İçin - Resmim İçin - Ressam Haklı - |
S | Şark |
Ş | *Şair Huzurunda Münekkid - Şark- Şehitler Abidesi İçin - Şeytan |
T | *Tebrik - Tek Hakikat - Tevhid Yâhud Feryâd- Umar mıydın? - - Tercümedir - tercümedir1 (İkinci tercümedir) |
U | *Uyan |
V | *Vahdet - Vaiz Kürsüde . |
Y | *Yâ Râb Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabâhı? . Ya Rab Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabahı? . Yaş Altmış - Yeis Yok! - Yemişçi İhtiyar |
Safahat konu indeksi | |
---|---|
Safahat kelime indeki | |
A | *Acem şahı
|
B | *Balkanlar : Cenk Marşı
|
C | Cehalet : Olmaz ya... Tabii... Biri İnsan, Biri Hayvan!
|
Ç | *Çalışmak :Küfe - Durmayalım -Uyan
|
D | * |
E | * Edirne - Edirne kal'esi (Edirne)
|
F | * |
G | * |
H | Akif'in manzum hikayeleri: Kocakarı ile Ömer(Hz. Ömerin idareciliği) - Köse İmam (Karı boşama derdindeki adama karşı köse imamın itabı ve halden dertlenmesi)
|
İ | İmam : Köse İmam (Akif'in örnek imam modeli)
|
J - K | *Japon'lar -
|
L | *Lala Şahin (Edirne) - |
M | Mahkeme Asım şiiri içinde
|
N | * |
O | *Ordu:Ey milletimin lahzada halkettiği ordu - Ordunun duası -Cenk Marşı - İstiklâl Marşı |
Ö | * |
P | * |
R | Ramazan Vak'ası(Asım'dan)
|
S | Şark - Acemi Semerci |
Ş | Şeriat :Köse İmam
|
T | *Tosunum (Köse İmam)
|
U | *Utanma :Durmayalım
|
V | * |
Y | *Yediği Herze :Köse İmam |
Z | *Zalim idareci : Acem şahı |
MAE Mevzuat | |
---|---|
Mehmet Akif Ersoy - Mehmet Akif Ersoy kitapları - Mehmet Akif Ersoy mevzuatı | |
MAE hakkında | MAE/Hakkında vecizeler |
Wiki linkleri | x |
Kabulü | İstiklal Marşının Kabülü Hakkında Kanun |
Anma günü | İstiklal marşının kabul edildiği gün ve Mehmet Akif Ersoy'u anma günü hakkında kanun İstiklâl Marşının kabul edildiği günü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma günü hakkında yönetmelik |
Yenişehir Kaymakamlığı Safahat Çalışma Grubu | |
---|---|
Yahya Günsür Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi/TL11CW | |
Organize Safahat Grubu | Kullanıcı:Vahit - Kullanıcı:Semiha
Kullanıcı:Kayadelen Kullanıcı:Ayse ER Kullanıcı:Eylem GÜNER Kullanıcı:Ragıp ALKAN |
Bilgisayar Lisesi | *Kullanıcı:Elif Aydemir - Müd. Yrd.(Edebiyat öğretmeni)
|
Sosyal Bilimler Lisesi | *Mürşit Tekin
|
M.Adnan Özçelik Lisesi | xxx |
Safahat okulararası görev dağılımı | *Safahat/I. Kitap 'ı Sosyal Bilimler Lisesi,Yahya Günsür Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, Şevket Pozcu Lisesi
|
Diğer Safahat Çalışanları | Kullanıcı:Cagriorki
Kullanıcı:İkizlerim Kullanıcı:Ayhankaya1971 Kullanıcı:M.Murşit Tekin Kullanıcı:Msbl düzgün Kullanıcı:Çiğdem bilir Kullanıcı:Sait Yılmaz Kullanıcı:Sibel inan Kullanıcı:Elifköse Sevilşen Kullanıcı:Metinkilic1975 Kullanıcı:Kimsesizseyyah GSL md yd Murat Çınarlı Kullanıcı:Abdulvahap Müftülük Kullanıcı:Muhammet altan Kullanıcı:Mehmet Boz Kullanıcı:Mehmet Ömer Kesilmiş Kullanıcı:Aysegultokdemir Kullanıcı:Çevlik Kullanıcı:Gunay sendilmen Kullanıcı:Betul Demır Kullanıcı:Mehmet KAVACIK Kullanıcı:Ayşeüncücan Kullanıcı:Elifaydemir Kullanıcı:Halim bozkurt Kullanıcı:Atik77 Kullanıcı:Mustafa Ekici |
Mehmet Akif Ersoy Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
Safahat çalışmaları | |
---|---|
Makaleler | x |
Basım çalışmaları | *Gençler için safahat - Mersin Yenişehir Kaymakamlığınca
|
Safahat sunuları | * Safahat AV sunumu - Mersin Yenişehir Kaymakamlığınca |
Safahat Tasarım Çalışmaları | *Safahat Kitap tasarımları
|
Safahat programları | *Safahat Kutlamaları -
|
Safahat okumaları | *Adnan Özçelik AL Safahat Okumaları
|
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi