Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Taha Suresi/1-24-Taha Suresi/Elmalı/1-24 Taha Suresi/25-54 Taha Suresi/55-72-Taha Suresi/Elmalı/55-72
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (M. Pickthall )
قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي
Dedi: ya rab! benim göğsüme genişlik ver
Musa dedi ki: "Ey Rabbim! Benim göğsüme genişlik ver,
(Moses) said: My Lord! Relieve my mind
20/26
وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي
Ve bana işimi kolaylaştır
İşimi kolaylaştır,
And ease my task for me;
20/27
وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِي
Ve dilimden ukdeyi çöz
Dilimden düğümü çöz
And loose a knot from my tongue,
20/28
يَفْقَهُوا قَوْلِي
Sözümü iyi anlasınlar
Ki, sözümü iyi anlasınlar.
That they may understand my saying.
وَاجْعَلْ لِي وَزِيرًا مِنْ أَهْلِي
Ve bana ehlimden bir vezir ver
Bir de bana ailemden bir vezir ver.
Appoint for me a henchman from my folk,
20/30
هَارُونَ أَخِي
o Kardeşim Harunu
Kardeşim Harun'u (ver).
Aaron, my brother.
اشْدُدْ بِهِ أَزْرِي
Onunla arkamı kuvvetlendir.
Confirm my strength with him.
20/32
وَأَشْرِكْهُ فِي أَمْرِي
Ve onu işimde şerik et
(Elçilik) işimde onu bana ortak et.
And let him share my task,
20/33
كَيْ نُسَبِّحَكَ كَثِيرًا
Ki seni çok tesbih edelim
Ki seni çok tesbih edelim.
That we may glorify Thee much.
20/34
وَنَذْكُرَكَ كَثِيرًا
Ve çok zikreyleyelim
Seni çok analım.
And much remember Thee.
إِنَّكَ كُنْتَ بِنَا بَصِيرًا
Şüphe yok ki sen bizi görüp duruyorsun
Şüphe yok ki sen bizi görüp duruyorsun."
Lo! Thou art ever Seeing us.
قَالَ قَدْ أُوتِيتَ سُؤْلَكَ يَا مُوسَىٰ
Haydi! Buyurdu: irdirildin dileğine ya Musâ
Allah buyurdu: "Ey Musa! Dilediğin (şeyler) sana verildi."
He said: Thou art granted thy request, O Moses.
وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَيْكَ مَرَّةً أُخْرَىٰ
Şanım hakkı için biz lûtfeylemiştik sana diğer bir def'a daha
" And olsun biz, sana diğer bir defa daha ihsan etmiştik"
And indeed, another time, already We have shown thee favour,
20/38
إِذْ أَوْحَيْنَا إِلَىٰ أُمِّكَ مَا يُوحَىٰ
O vakıt ki anana verilen şu ilhamı verdik
Hani bir vakit ilham edilmesi gereken (ancak ilham ile bilinebilen) şu ilhamı annene verdik:
When We inspired in thy mother that which is inspired,
20/39
[[ أَنِ اقْذِفِيهِ فِي التَّابُوتِ فَاقْذِفِيهِ فِي الْيَمِّ فَلْيُلْقِهِ الْيَمُّ بِالسَّاحِلِ يَأْخُذْهُ عَدُوٌّ لِي وَعَدُوٌّ لَهُ ۚ وَأَلْقَيْتُ عَلَيْكَ مَحَبَّةً مِنِّي وَلِتُصْنَعَ عَلَىٰ عَيْنِي]]
Onu tabut içine koy da deryayı bırak derya da onu sahile, bıraksın, onu hem bana düşman hem ona düşman biri alsın, ve üzerine benden bir sevgi koydum ki hem nezaretim altında yetiştirilesin
"Onu (Musa'yı) tabut içine koy da denize bırak. Deniz de onu sahile atsın. Onu hem bana düşman, hem ona düşman olan biri alsın." Bir de benim gözetimim altında yetiştirilmen için, üzerine katımdan bir sevgi bırakmıştım. (Ey Musa!)
Saying: Throw him into the ark, and throw it into the river, then the river shall throw it on to the bank, and there an enemy to Me and an enemy to him shall take him. And I endued thee with love from Me that thou mightest be trained according to My will,
20/40
[[إِذْ تَمْشِي أُخْتُكَ فَتَقُولُ هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَىٰ مَنْ يَكْفُلُهُ ۖ فَرَجَعْنَاكَ إِلَىٰ أُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ ۚ وَقَتَلْتَ نَفْسًا فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ وَفَتَنَّاكَ فُتُونًا ۚ فَلَبِثْتَ سِنِينَ فِي أَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلَىٰ قَدَرٍ يَا مُوسَىٰ ]]
O vakıt hemşiren gidiyor da diyordu: «ona iyi bakacak birini buluvereyim mi size?» Bu suretle seni anana iade ettik ki gözü aydın olsun da mahzun olmasın, hem bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardık, ve türlü mihnetlerle seni imtihan ettik bu sebeble senelerce Ehli Medyen içinde kaldın, sonra da bir kader üstüne geldin ya Musâ
Hani kız kardeşin (Firavun'un sarayına) giderek: "Ona bakacak birini size buluvereyim mi? diyordu. Böylece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydın olsun da kederlenmesin. Hem sen, bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardık. Seni çeşitli musibetlerle imtihan ettik. Bu sebeple yıllarca Medyen halkı içinde kaldın. Sonra ey Musa! Belli bir çağa (peygamberlik görevini yüklenecek bir yaşa) geldin.
When thy sister went and said: Shall I show you one who will nurse him? and We restored thee to thy mother that her eyes might be refreshed and might not sorrow. And thou didst kill a man and We delivered thee from great distress, and tried thee with a heavy trial. And thou didst tarry years among the folk of Midian. Then comest thou (hither) by (My) providence, O Moses,
20/41
وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْسِي
Ben seni kendim için yetiştirdim
Ben, seni kendime (peygamber) seçtim.
And I have attached thee to Myself.
20/42
اذْهَبْ أَنْتَ وَأَخُوكَ بِآيَاتِي وَلَا تَنِيَا فِي ذِكْرِي
Git âyetlerimle sen ve biraderin Ve benim zikrimde gevşeklik etmeyin
Sen kardeşinle birlikte mucizelerimle git. İkiniz de beni anmakta gevşeklik etmeyin.
Go, thou and thy brother, with My tokens, and be not faint in remembrance of Me.
20/43
اذْهَبَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ
Fir'avna gidin çünkü o pek azdı
Firavun'a gidin, çünkü o gerçekten azdı.
Go, both of you, unto Pharaoh. Lo! he hath transgressed (the bounds).
20/44
فَقُولَا لَهُ قَوْلًا لَيِّنًا لَعَلَّهُ يَتَذَكَّرُ أَوْ يَخْشَىٰ
Varın da ona belki dinler veya korkar diye yumuşak dille söyleyin
Varın da ona yumuşak söz söyleyin; olur ki, öğüt dinler, yahut korkar.
And speak unto him a gentle word, that peradventure he may heed or fear.
20/45
قَالَا رَبَّنَا إِنَّنَا نَخَافُ أَنْ يَفْرُطَ عَلَيْنَا أَوْ أَنْ يَطْغَىٰ
Rabbenâ dediler, korkarız ki bize şiddetle saldırır, yâhud tuğyanını artırır
(Musa ile Harun) "Rabbimiz! Onun bize kötülük yapmasından veya azgınlığını artırmasından korkarız" dediler.
They said: Our Lord! Lo! we fear that he may be beforehand with us or that he may play the tyrant.
20/46
قَالَ لَا تَخَافَا ۖ إِنَّنِي مَعَكُمَا أَسْمَعُ وَأَرَىٰ
Korkmayın buyurdu: çünkü ben sizinle beraberim, işitirim ve görürüm
Allah buyurdu ki: "Korkmayın, zira ben sizinle beraberim, işitir ve görürüm."
He said: Fear not. Lo! I am with you twain, Hearing and Seeing.
[[ فَأْتِيَاهُ فَقُولَا إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ وَلَا تُعَذِّبْهُمْ ۖ قَدْ جِئْنَاكَ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكَ ۖ وَالسَّلَامُ عَلَىٰ مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَىٰ]]
Haydin varın da ona deyin ki haberin olsun biz rabbının Resulleriyiz, artık Benî İsraîli bizimle gönder ve onları ta'zib etme, biz sana rabbından bir âyetle geldik, selâm da doğruya tabi' olanadır
Hemen gidin de Firavun'a deyin ki: "Biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz. Artık İsrailoğulları'nı bizimle gönder, onlara azab etme; biz sana Rabbinden bir mucize ile geldik. Selam doğru yolda gidenleredir."
So go ye unto him and say: Lo! we are two messengers of thy Lord. So let the Children of Israel go with us, and torment them not. We bring thee a token from thy Lord And peace will be for him who followeth right guidance.
20/48
إِنَّا قَدْ أُوحِيَ إِلَيْنَا أَنَّ الْعَذَابَ عَلَىٰ مَنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
İnan ki bize şöyle vahyolundu: her halde azâb, tekzib edin yüz çevirenedir
"Bize kesin olarak vahyolundu ki, azab şüphesiz (gerçeği) inkâr edip ona sırt çevirenleredir."
Lo! it hath been revealed unto us that the doom will be for him who denieth and turneth away.
20/49
قَالَ فَمَنْ رَبُّكُمَا يَا مُوسَىٰ
Hele, dedi: sizin rabbınız kim ya Musâ?
Firavun: "Ey Musa! Sizin Rabbiniz kimdir?" dedi.
(Pharaoh) said: Who then is the Lord of you twain, O Moses?
20/50
قَالَ رَبُّنَا الَّذِي أَعْطَىٰ كُلَّ شَيْءٍ خَلْقَهُ ثُمَّ هَدَىٰ
Bizim dedi: rabbımız her şey'e hılkatini veren sonra da yolunu gösterendir
Musa: "Bizim Rabbimiz her şeye şeklini veren, sonra da yolunu gösterendir." dedi.
He said: Our Lord is He Who gave unto evening its nature, then guided it aright.
20/51
قَالَ فَمَا بَالُ الْقُرُونِ الْأُولَىٰ
Dedi: ya öyle ise kurunıûlânın hali ne?
Firavun : "Öyleyse geçmiş asırlar (daki insanlar)ın durumu nedir?" dedi.
He said : What then is the state of the generations of old?
20/52
قَالَ عِلْمُهَا عِنْدَ رَبِّي فِي كِتَابٍ ۖ لَا يَضِلُّ رَبِّي وَلَا يَنْسَى
Onun dedi: ılmi rabbımın ındinde bir kitabdadır, rabbım şaşmaz ve unutmaz
Musa dedi ki: "Onların bilgisi Rabbimin katında bir kitapta (yazılı)dır. Rabbim yanlış yapmaz ve unutmaz."
He said: The knowledge thereof is with my Lord in a Record. My Lord neither erreth nor forgetteth,
[[الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَسَلَكَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِنْ نَبَاتٍ شَتَّىٰ]]
O ki sizin Arzı bir beşik yaptı ve onda size yollar açtı ve Semadan bir su indirdi de bu sebeble muhtelif nebattan çiftler çıkarmaktayız
"Yeryüzünü sizin için bir döşek yapan, oradan sizin için yollar açan ve gökten bir su indiren O'dur." İşte biz o su ile türlü türlü bitkilerden çiftler çıkardık.
Who hath appointed the earth as a bed and hath threaded roads for you therein and hath sent down water from the sky and thereby We have brought forth divers kinds of vegetation,
20/54
كُلُوا وَارْعَوْا أَنْعَامَكُمْ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِأُولِي النُّهَىٰ
Hem yiyiniz hem hayvanlarınızı güdünüz, her halde bunda ülinnühâ için çok âyetler var
Hem siz yiyin, hem de hayvanlarınızı otlatın. Akıl sahibleri için bunda nice ibretler vardır!
(Saying): Eat ye and feed your cattle. Lo! herein verily are portents for men of thought.
Disambig Bakınız: Taha suresi, Taha suresi/MEALTaha suresi/VİDEO, Taha suresi/TEFSİR, Taha suresi/TEZHİB, Taha suresi/HAT, Taha suresi/FAZİLETİ, Taha suresi/HİKMETLERİ, Taha suresi/, Taha suresi/KERAMETLERİ, Taha suresi/AUDİO, Taha suresi/HADİSLER, Taha suresi/NAKİLLER, Taha suresi/EL YAZMALARI, Taha suresi/VP
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Advertisement