Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Bakınız

TekvirSuresi/Transkriptleri

Abese Suresi/1-42 Tekvir Suresi/1-29 İnfitar Suresi/1-19
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (M. Pickthall )
إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ
O Güneş dürüldüğü vakıt
Güneş katlanıp dürüldüğünde,
When the sun is overthrown,
وَإِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْ
Ve yıldızlar bulandığı vakıt
Yıldızlar bulandığında,
And when the stars fall,
وَإِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ
Ve dağlar yürütüldüğü vakıt
Dağlar yürütüldüğünde,
And when the hills are moved,
وَإِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْ
Ve kıyılmaz mallar bırakıldığı vakıt
Kıyılmaz mallar bırakıldığında,
And when the camels big with young are abandoned,
وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ
Ve vuhuş toplandığı vakıt.
Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,
And when the wild beasts are herded together,
وَإِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْ
Ve denizler ateşlendiği vakıt
Denizler ateşlendiğinde (suları çekilip, volkanlar halinde ateş püskürdüğünde),
And when the seas rise,
وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ
Nüfus çiftlendiği vakıt
Nefisler eşleştirildiğinde (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya toplandığında),
And when souls are reunited,
وَإِذَا الْمَوْءُودَةُ سُئِلَتْ
Ve o diri gömülen hangi günahla öldürüldü? Sorulduğu vakıt
Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda,
And when the girl child that was buried alive is asked
بِأَيِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْ
Ve o diri gömülen hangi günahla öldürüldü? Sorulduğu vakıt.
"Hangi günahtan dolayı öldürüldü?" diye.
For what sin she was slain,
وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ
Ve defterler açıldığı vakıt
Amel defterleri açıldığında,
And when the pages are laid open,
وَإِذَا السَّمَاءُ كُشِطَتْ
Ve sema' sıyrıldığı vakıt
Gök sıyrılıp açıldığında,
And when the sky is torn away,
وَإِذَا الْجَحِيمُ سُعِّرَتْ
Ve Cehennem kızıştırıldığı vakıt
Cehennem kızıştırıldığında,
And when hell is lighted
وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ
Ve Cennet yaklaştırıldığı vakıt
Ve cennet yaklaştırıldığında,
And when the garden is brought nigh
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا أَحْضَرَتْ
Anlar bir nefis ne hazırlamıştır
Herkes ne getirmiş olduğunu anlar.
(Then) every soul will know what it hath made ready.
فَلَا أُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ
Şimdi kasem ederim o sinenlere
Şimdi yemin ederim o sinenlere (gündüzleri gözden kaybolan yıldızlara),
Oh, but I call to witness the planets,
الْجَوَارِ الْكُنَّسِ
O akıp akıp yuvasına girenlere
O akıp akıp yuvasına gidenlere,
The stars which rise and set,
وَاللَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ
Ve yöneldiği dem o geceye
Yöneldiği an geceye,
And the close of night,
وَالصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ
Ve nefeslendiği dem o sabahaki
Nefeslendiği (ağardığı) an sabaha ki,
And the breath of morning
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ
Muhakkak o (Kur'an)i kerîm bir Resulün getirdiği kelâmdır
Kuşkusuz o Kur'an, değerli bir elçinin sözüdür.
That this is in truth the word of an honoured messenger,
ذِي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ
Bir Resulki pek kuvvetli, metîn, Zül'arşın nezdinde mekîn
O elçi güçlüdür, Arş'ın sahibinin yanında çok itibarlıdır.
Mighty, established in the presence of the Lord of the Throne,
مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ
Muta' orada, emîn
Orada ona itaat edilir, güvenilir.
(One) to be obeyed, and trustworthy;
وَمَا صَاحِبُكُمْ بِمَجْنُونٍ
Yoksa sahibiniz mecnun değil
Arkadaşınızı cin çarpmış değildir.
And your comrade is not mad.
وَلَقَدْ رَآهُ بِالْأُفُقِ الْمُبِينِ
Vallahi gördü onu açık ufukta
Andolsun o, Cebrail'i açık ufukta gördü.
Surely he beheld him on the clear horizon.
وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَنِينٍ
Ve o ğayb üzerine kıskanılır değil
O, gayb hakkında cimri de değildir.
And he is not avid of the Unseen.
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَجِيمٍ
Ve o bir racîm Şeytanın sözü değil
O, kovulmuş bir şeytanın sözü değildir.
Nor is this the utterance of a devil worthy to be stoned
فَأَيْنَ تَذْهَبُونَ
Siz nereye gidiyorsunuz?
Hâl böyle iken, siz nereye gidiyorsunuz?
Whither then go ye?
إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَمِينَ
O hâlıs bir zikirdir âlemin için
O, âlemler için öğütten başka bir şey değildir,
This is naught else than a reminder unto creation,
لِمَنْ شَاءَ مِنْكُمْ أَنْ يَسْتَقِيمَ
İçinizden müstekîm olmak dileyenler için
İçinizden doğru gitmek isteyenler için.
Unto whomsoever of you willeth to walk straight.
وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Fakat o âlemlerin rabbı Allah dilemeyince siz dilemezsiniz
Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz.
And ye will not, unless (it be) that Allah willeth, the Lord of Creation.
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Advertisement