←Hasta | Tevhid Yâhud Feryâd -Mehmet Akif Ersoy - Safahat Mehmet Akif Ersoy |
Küfe→ |
Şiir yıkılmakta olan ülkemizde tevhid (birlik ve beraberlik) için yazılmıştır. Mehmet Akif şair olmasa, ve yazdığı da şairliğine verilmeyecek olsa Allah'a isyan sayılabilecek insanı dinden çıkarabilecek ifadeler dolayısı ile küfre girdiği söylenebilir.. Şiir her tarafıyla yagondan Allah'a Feryad u figan ve tazarru ve niyaz doludur. Allah'ın inayetini bekleyen bir kalbin inleme dolu bir şiiridir.
Şah beyti: "Kurban olayım hep mi celalin yok mu cemalin" beytidir. İniltisini en derinlerden duyabilirsiniz.... FERYAD BU İŞTE... "Ey Padişah-ı Arş" derken ki bu feryadda güzeldir... "Mü'minlere imdâda yetiş merhametinle, YANİ şairimiz müminlerden ümidini kesmiş, mülhidlerin merhametine kaldığımızı vurguluyor... "Sensin şebabistanı veren" kısmıda haşa Allaha isyan ve feryad havasındadır. Ama Akif ATAYURDU BALKANLARINI, İSTANBUL'unu, evini, ocağını, bucağını, gelirini, evlatlarını,ve en önemlisi vatanını kaybeden birisi az da olsa çılgın olabileceğinden ve de söyleyen de şair olduğundan sanırım bu isyan belki biraz mazur görülebilir ve bu isyan şairliğine verilebilir. Çok etkileyici bir şiir.. |
Tevhid Yahud Feryad | |
---|---|
Akif, bu şiirinde müminlerin tevhid ile tevekkülü karıştırmalarına kızar. İnanaların tevekküllü yanlış anlamaları sebebiyle şirke girmelerini eleştirir. Müslüman Türk milletinin tevhid inanışının gereğini yapmasını bekler. | |
Tablolu | Tevhid Yâhud Feryâd/1 - Tevhid Yâhud Feryâd/2 - Tevhid Yâhud Feryâd/3 - Tevhid Yâhud Feryâd/4 |
Tercümeleri | Tevhid Yâhud Feryâd/İngilizce - Tevhid Yâhud Feryâd/ Osmanlıca - Tevhid Yâhud Feryâd/Azerice Tevhid Yâhud Feryâd/ Arapça - Tevhid Yâhud Feryâd/ Farsça |
Açıklamalar | Tevhid Yâhud Feryâd/Açıklama Tevhid Yahut Feryad/Linkler |
Audio&Video | https://soundcloud.com/eyup-kartal/safahat-bolum-3-tevhid-yahut-feryat |
Tevhid Yâhud Feryâd -Mehmet Akif Ersoy - Safahat Tevhid Yâhud Feryâd |
Tevhid Yahud Feryad şiirinin Düz liseler için sunumu[]
Tevhid yâhud Feryâd
............................................................................... |
Birlik veya Feryad
....................................................... |
Ey nûr-i ulûhiyyetinin zılli avâlim, |
Ey bütün alemler ulihiyet nurunun gölgesi olan (Rabbim! ) |
Kürsî-i celâlin -ki semâlarla zeminler Bir nokta kadar sahn-i muhîtinde tutar yer- |
Yüce makamın- ki gökler ve yerler kuşattığı alanda Ancak bir nokta kadar tutar yer- |
İdrâkin eder gâye-i ümmîdini haybet... Yâ Rab, o ne dehşettir, İlâhî, o ne heybet! |
Karşısında idrak en sonunda ümitsizliğe düşer Allah'ım, o ne dehşettir, ilahi o ne heybettir! |
Pervâzına yetmez gibi pehnâ-yı avâlim, Gâhî seni bulsam diye, âvâre hayâlim |
Alemlerin genişliği kanatlanıp uçmasına yetmezmiş gibi, Perişan hayâlim, bazan da seni bulsam diye, |
Bir şevk ile lâhûta kadar yükseleyim der: Lâkin nasıl olsun ki bu mi'râca muzaffer? |
Aşka gelip zât âlemine yükselmek ister. Lâkin bu makama yükselmeyi nasıl başarır ki? |
Nâsût muhîtinde henüz çalkalanırken, Bir dest-i tecebbür dayanıp göğsüne birden; |
Daha insanlık âleminde çalkalanırken; Zorlu bir el dayanır da göğsüne birden; |
Hüsranla iner öyle sefil, öyle muhakkar: Hâlâ o sukûtun küreden tozları kalkar! |
Hüsranla, sefil ve aşağılanmış bir şekilde yere iner, Yeryüzünden hâlâ o düşüşün tozları kalkar! |
Yalnız o mu? Bin fikr-i semâvî bu zeminde, Bîtâb-ı taharrî kalarak âh ü eninde! |
Yalnız o mu? Gökler kadar yüksek binlerce fikir bu vaziyette, Aramaktan yorgun düşerek âh edip inlemekte. |
Eşbâha mı kurbün olacaktır cevelângâh? Ervâh bütün mündehiş-i "sümme radednâh!" |
Bütün ruhlar "sümme radednah"ın dehşeti içindeyken, Cesetler mi senin yakınında gezip dolaşacaklar? |
Sun'undaki esrâra teâlî bize memnû' Olmaz mı, ridâ pûş dururken daha masnû'? |
Daha yarattıklarının gizlilik örtüsü altında dururken, Yaratışındaki sırlara yükselmek bize yasak olmaz mı? |
Hurşîd-i ezelden nasıl ister ki haberdâr Olsun daha bir zerreyi derk etmeyen efkâr? |
Daha bir zerreyi anlayamayan fikirler, Ezel güneşinden haberdar olmayı nasıl isteyebilirler? |
Ey nâmütenâhî sana nisbet ile mahdûd, Mahsûr-i muhît-i kaderindir ne ki mevcûd. |
Ey ebedî olan (Rabbim), sana nisbetle sonsuzluk sınırlıdır Varlık adına ne varsa hepsi kaderle çevrilmiştir. |
Dîbâce-i evsâfını almaz bütün eb'âd, A'dâd edemez silsile-i feyzini ta'dâd. |
Bütün uzaklıklar vasıflarının başlangıcını kapsayamaz, Sayılar da feyzinin silsilesini saymaya yetmez. |
Ummân-ı şüûnun ki birer mevcidir a'sâr, Her mevcesi bir lücce-i bî-sâhil-i âsâr! |
Yüzyıllar senin olaylar okyanusunun dalgaları, Her dalga ise uçsuz bucaksız bir eserler denizidir |
Fermânına mahkûm ezeliyyet, ebediyyet; Ey pâdişeh-i arş-ı güzîn-i samediyyet. |
Ezelîlik ve Ebedîlik fermanına mahkûmdur. Ey yüceliğin seçkin tahtının padişahı |
İbdâ-ı bedîin -ki cihanlarla bedâyi' Meydâna getirmiş- bize ey Hâlik-ı Mübdi', |
Ey var eden Allah, yaratma sanatın -ki dünyalar kadar Güzellikler yaratmıştır- bize nasıl gizli olmasın; |
Mübhem nasıl olmaz ki?Ademden değil isbât, Bir zerre-i mevcûdu yok etmek bile heyhât, |
Nasıl gizli olmaz ki? İnsandan değil ispat Varlığın bir zerresini bile yok etmek. Heyhat! |
Kâbil olamaz çıksa da bin dest-i muharrib. Yâ Rab, bu nasıl âlem-i lebrîz-i garâib! |
Mümkün olamaz çıksa da tahrip eden binlerce el. Ya Rab, bu nasıl garip şeylerle dolu bir âlemdir? |
Serhadd-i ezel bed'-i hudûd-i melekûtun Pehnâ-yı ebed gâye-i sahn-ı ceberûtun. |
Ruh ve melekler âleminin sınırları ezel sınırında başlamakta, Kudret sahnesinin nihayetleri de ebed'in genişliklerinde kaybolmakta |
Hükmün ki tahakküm edemez seyrine bir şey; Bir anda bu pâyansız olan cevvi eder tayy |
Hükmünün yürüyüşü üstünde hiç bir şey etkili olamaz Buyruğunla bu sınırsız gök boşluğu bir anda yok olur. |
Bir an, diyerek eylemişim bilmiyerek, bak! Takyîd zamanla seni ey Fâtır-ı Mutlak! |
"Bir an" diyerek ne yapmışım bilmeyerek bak; Ey Mutlak Yaratıcı!Seni zamanla sınırlamışım |
Bâkîyi beşer her ne kadar etse de tenzîh. Fâniyyeti îcâbı, eder kendine teşbîh! |
İnsanoğlu (seni) ne kadar eksik ve kusurdan uzak tutsa da, Fâniliği gereği yine kendine benzer düşünür. |
Itlâka nasıl yol bulabilsin ki tefekkür? Eşbâhı görür eyler iken rûhu tasavvur! . |
Ruhu tasavvur ederken cesetler gören fikir Bunları birbirinden ayırt etmeyi nasıl başarır! |
Ey rûh-i fezâ-gerd, giran-seyr-i harîmin, Ey nâtıka, dembeste-i esrâr-ı azîmin, |
İlâhî! Kutsal dairene girdiği an fezalarda dolaşan ruhun ayakları ağırlaşır, Senin büyük sırların karşısında düşünme ve konuşma gücünün soluğu tutulur |
Maksûd bu hilkatten eğer ma'rifetinse; Varmış mı o müdhiş görünen gâyete kimse? |
Eğer bu yarattıklarından maksat senin bilinmen idiyse, O müthiş görünen gayeye varmış mı bir kimse? |
Bir sahne midir yoksa bu âlem nazarında? Bir sahne ki milyarla oyun var üzerinde! |
Bir sahne midir yoksa bu alem senin gözünde? Bir sahne ki milyarla oyun var üzerinde! |
Bir sahne ki her perdesi tertîb-i meşiyyet; Eşhâsı da bâzîçe-i âvâre-i kudret! |
Bir sahne ki her perdesi iradenle düzenlenmiştir. Oyuncuları da kudretinin başıboş oyuncaklarıdır. |
Cânîleri, katilleri meydâna süren sen; Cânîdeki, katildeki cür'et yine senden! |
Canileri, katilleri meydana süren sen; Canideki, katildeki cür'et yine senden! |
Sensin yaratan, başka değil zulmeti, nûru; Sensin veren ilhâm ile takvâyı, fücûru! |
Sensin yaratan, başkası değil karanlığı, ışığı; Sensin veren ilham ile Allah korkusunu, günahkârlığı! |
Zâlimde teaddîye olan meyl nedendir? Mazlûm niçin olmada ondan müteneffir? |
Zalimdeki tecavüz etme eğilimi nedendir? Zulme uğrayan neden ondan nefret etmektedir? |
Âkil nereden gördü bu ciddî harekâtı? Câhil neden öğrenmedi âdâb-ı hayâtı? |
Akıl sahibi nereden öğrendi bu ciddi davranışları? Cahil neden öğrenmedi edeple yaşamayı? |
Bir fâilin icbârı bütün gördüğüm âsâr! Cebrî değilim... Olsam İlâhî ne suçum var? |
Bir gücün zorlamasıyla olmakta her şey ! Cebri değilim... Allahım suçlu muyum olsam da? |
Bir sahne demek âleme pek doğrudur elbet; Ancak görülen vak'alann hepsi hakîkat. |
Bir tiyatro sahnesi demek âleme pek doğrudur elbet; Ancak görülen olayların hepsi gerçektir. |
Hem öyle vekâyi' ki temâşâsı hazindir, Âheng-i tarab-sâzı bütün âh ü enindir! |
Hem öyle olaylar ki seyretmesi hüzün verir, İnsanı eğlendiren ahengi bütün âh ve iniltidir! |
Zîrâ ederek bunca sefâlet-zede feryâd; Vâveyl sadâsıyla dolar sîne-i eb'âd. |
Zira sefalete düşmüş bunca insanın feryadı, Bütün uzaklıkları çığlıklarla doldurur. |
Yâ Rab, bu yüreklerdeki ses dinmeyecek mi? Senden daha bir emr-i sükûn inmeyecek mi? |
Ya Rab, bu yüreklerdeki ses dinmeyecek mi? Senden bu feryadı dindiren bir emir hala inmeyecek mi? |
Her ân ediyorsun bizi makhûr-i celâlin, Kurbân olayım nerde senin, nerde cemâlin? |
Celâlinle bizi her seferinde kahrediyorsun, Kurban olduğum, nerde senin cemâlin |
Sendense eğer çektiğimiz bunca devâhî, Kimden kime feryâd edelim söyle İlâhî? |
Sendense eğer uğradığımız bunca felaket, Söyle ilâhî, kimden kime feryad edelim? |
Lâ yüs'el'e binlerce suâl olsa da kurban, İnsan bu muammâlara dehşetle nigehban. |
“Lâ-yüs'el" emrine binlerce soru olsa da kurban, Bütün bu bilmecelere dehşetle bakmakta insan. |
Bir şahsa esîr olmayı bir koskoca millet, Mekrinle mi yâ Rab sanıyor kendine devlet? |
Bir kişiye esir olmayı bir koskoca millet, Sen yanılttığın için mi ya Rab sanıyor kendine devlet? |
Dünyâyı yakıp yıkmaya bir seyf i teaddî, Emrinle mi yâ Rab, ediyor böyle tesaddî? |
Bir zulüm kılıcı dünyayı yakıp yıkmaya, Emrinle mi ya Rab başlıyor böyle? |
Zâlimlere kahrın o kadar verdi ki meydan: " Yok âdil-i mutlak" diyecek ye's ile vicdan! |
Zalimlere kahrın o kadar verdi ki meydan; "Mutlak adalet sahibi yok"diyecek bezginlik içinde vicdan. |
Yerden çıkıyor göklere bin âh-ı şererbâr Gökler ediyor sade çıkan nâleyi tekrâr |
Kıvılcım saçan bin âh yerden göklere yükseliyor! Göklerin yaptığıysa bu iniltiyi sâde yankılamak! |
Bir yanda yanar lânesi bin hâne-harâbın, Bir yanda söner lem'ası milyonla şebâbın. |
Bir yanda evleri yıkılanların yuvaları yanar, Bir yanda milyonlarca gencin ışığı söner. |
Kalmış eli böğründe felâket-zede mâder; Evlâdını gömmüş kara topraklara, inler! |
Eli böğründe kalmış felakete uğramış anneler, Evladını gömmüş kara topraklara, inler! |
Ağlar beriden bir sürü âvâre-i tâli' Nan-pâre için eyliyerek ırzını zâyi' |
Ağlayıp duran bir sürü başıboş bahtsız; Bir yanda bir lokma ekmek için namusunu kaybetmiş, |
Bükmüş oradan boynunu binlerce yetîman, Me'vâ arıyor âileler lâne perîşan! |
Bir yanda da boynu bükük binlerce yetim var, Yuvası dağılmış aileler sığınacak yer ararlar. |
Mazlum şikâyette, nedamette sitemkâr Hûnâbe-i maktûle garîk olmada hunhâr |
Mazlum şikâyet etmekte, zâlim pişmanlık duymakta; Kan döken de öldürdüğünün kanıyla boğulmakta. |
Bimârı, feleketliyi, üryanı, sefîli Meflûcu, amel-mandeyi, miskîni, zelîli |
Hastayı, fekaletliyi, çıplağı, yoksulu, Felçliyi, sakatı, tembeli, bayağıyı, |
Gaddârı, cefâ-dîdeyi, mahkûmu, esîri, Heyhât, şu pâyansız olan cemm-i gafiri |
Gaddarı, eziyet çekeni, mahkûmu, esiri, Yazık, şu sayıya sığmaz insan yığınını |
Teşhîr ile şöhret kazanan sahne-i dünyâ Gelmez mi İlâhî sana bir kanlı temâşâ? |
Sergilemekle şöhret kazanan dünya sahnesi Sana kanlı bir seyir sahnesi gibi gelmez mi İlâhî? |
Lâkin bu sefilân-ı beşerden kiminin, var
Kalbinde bir ümmîd ki encüm gibi parlar: |
Lâkin bu yoksul insanlardan kiminin var Kalbinde bir ümit ki yıldız gibi parlar |
Îmandır o cevher ki İlâhî ne büyüktür...
Îmansız olan paslı yürek sînede yüktür! |
İmandır o cevher ki ilâhî ne büyüktür imansız olan paslı yürek sinede yüktür |
Mü'min -ki bilir gördüğü yekrûze cihânın
Fevkınde ne âlemleri var subh-i bekanın;- |
Mü'min-şu şu bir kaç günlük dünyadan üstün Beka sabahının ne alemleri bulunduğunu bilir- |
Bin cân ile elbet çekecek etse de bilfarz,
Her devri hayâtın ona binlerce belâ arz. |
Hayat her döneminde, sözgelişi, binlerce belâ Gösterse de, elbette ki belâları bin can ile çekecektir |
Ferdâdaki ezvâkı o ettikçe te'emmül,
Eyler bugün âlâma nasıl olsa tahammül... |
O, gelecekteki hayatın zevklerini düşündükçe Bugünkü acılara nasıl olsa katlanır |
Bir mülhidi lâkin kim eder tesliye heyhât?
Sığmaz bunun âfâkına ferdâ-yı mükâfât! |
Fakat, bir dinsizi, yazık, kimse tesellî edemez Mükâfatla dolu gelecek onun ufuklarına sığmaz |
Baştan başa "boşluk"şu semâlar, şu zeminler,
Bir gûş-i kerem var mı akan yaşları dinler? |
Ona göre şu gökler, şu yerler baştan başa "boşluk"tur Akan yaşların sesine kulak verecek bir kerem sahibi yoktur |
lcâ-yı tesâdüfle şu "boş!" âleme düşmüş;
Etrâfına binlerce şedâid gelip üşmüş. |
Tesadüfün zorlamasıyla şu "boş" alame düşmüş Etrafını binlerce sıkıntı gelip üşüşmüş |
Her lâhza boğuşmakla geçip devr-i hayâtı.
Bir şey olacak gâye-i hüsrânı: Memâtı! |
Ömür süreci her an boğuşmakla geçecektir Ziyan içindeki hayatının tek sonucu ölüm olacaktır |
Varlıktan onun inliyerek ölme nasîbi!
Bunlar beşerin işte en âvâre garîbi! |
Varlıktan onun inleyerek ölmek nasibi Bunlar insanoğlunun işte en baıboş garipleri |
Mü'minlere imdâda yetiş merhametinle,
Mülhidlere lâkin daha çok merhamet eyle: |
Mü'minlere yardıma yetiş merhemetinle Dinsizlere lâkin daha çok merhemet eyle |
Gümrâhlarındır ki karanlıklara dalmış,
Bir rehber olur necm-i emel yok da bunalmış! |
Yolunu şaşırmış kullarındır ki karanlıklara dalmış Kılavuzluk edecek bir emel yıldızından mahrum, bunalmış |
Sensin bu şebistâna süren onları elbet,
Senden doğacak doğsa da bir fecr-i hidâyet. |
Sensin elbet bu karanlıklar dünyasında yaşatan onları Senden doğacak doğsa da bir hidayet sabahı |
Mülhid de senin, kalb-i muvahhid de senindir;
İlhâd ile tevhîd nedir? Menşei hep bir. |
Varlığına ve birliğine inanan kalp de karşı çıkan fikir de sendendir Birliğine inanma ve karşı çıkmanın aslı nedir? Kaynağı bir |
Öyleyse nedendir bu tefâvüt ara yerde?
Esbâb-ı tehâlüf nedir efkâr-ı beşerde? |
Öyleyse nedendir bu ayrılık ara yerde Ayrılığın sebebi nedir insanların fikirlerinde |
Yâ Rab, bu serâir gün olur da açılır mı?
Bir leyl-i müebbed olarak yoksa kalır mı? |
Ya Rab, bu sırlar bir gün gelip de açılır mı Ebedî bir gece olarak yoksa kalır mı |
Her zerrede âheng-i celâlin duyulurken,
Her nağmede binlerce lisan nâtık olurken, |
Her zerrede celâlinin ahengi duyulurken Her nağmede binlerce dil konuşurken |
Cilvendeki esrâr nasıl kalmada muzlim?
Ey nûr-i ulûhiyyetinin zılli avâlim |
Tecellî edişindeki esrar nasıl karanlıkta kalmakta Ey bütün alemler ulûhiyet nurunun gölgesi olan Rabbim |
Tevhid yahud Feryad şiirinin Anadolu Liseleri ve İngilizce eğitim veren Üniversiteler için sunumu[]
Tevhid
yâhud |
Birlik
veya |
Unity
or Scream |
Ey nûr-i ulûhiyyetinin zılli avâlim, Zıllin bile esrâr-ı zuhûrun gibi muzlim! |
Ey âlemlerin ilahi ışığının gölgesi olan (Rabbim! ) Gölgen bile zuhurunun sırları kadar muzlim (karanlık). |
God!That is the shadow of the divine light of the Worlds Even if your shadow is dark as the emergence of secrets. |
Kürsî-i celâlin -ki semâlarla zeminler Bir nokta kadar sahn-i mıchîtinde tutar yer- |
Yüce makamında ki gökler ve yerler hiddet kürsünün Bir noktası kadar çevresinde yer tutar |
Rage in the sky and where the Supreme office chair Holds up to a point in the vicinity of |
İdrâkin eder gâye-i ümmîdini haybet... Yâ Rab, o ne dehşettir, İlâhî, o ne heybet! |
İdrâkın eder, ümidindeki amacı boşa çıkarır. Allah'ım, o ne dehşettir, ilahi o ne heybettir! |
Please note that realization, it frees the aim in hope. God, how horrific it is, what a divine majesty ! |
Pervâzına yetmez gibi pehnâ yı avâlim, Gâhî seni bulsam diye, âvâre hayâlim |
Alemlerin genişliği kanatlanıp uçmasına yetmezmiş gibi, Perişan hayâlim, bazan da seni bulsam diye, |
As if the width of the Worlds doesn't suffice for having wings and flying , My dream is distraught, so that sometimes I find you, |
Bir şevk ile lâhûta kadar yükseleyim der: Lâkin nasıl olsun ki bu mi'râca muzaffer? |
Aşka gelip zât âlemine yükselmek ister. Lâkin bu makama yükselmeyi nasıl başarır ki? |
By falling in love ,wants to rise to the world of person . But how does it manage to rise this authority? |
Nâsût muhîtinde henüz çalkalanırken, Bir dest-i tecebbür dayanıp göğsüne birden; |
Daha insanlık âleminde çalkalanırken; Zorlu bir el dayanır da göğsüne birden; |
While It is slushing in the world of humanity; Suddenly a strong hand presses on his chest; |
Hüsranla iner öyle sefil, öyle muhakkar: Hâlâ o sukûtun küreden tozlan kalkar! |
Hüsranla, sefil ve aşağılanmış bir şekilde yere iner, Yeryüzünden hâlâ o düşüşün tozları kalkar! |
With disappointment, falls onto the ground, the miserable and humiliated, Still the dust rises from the earth because of that fall! |
Yalnız o mu? Bin fikr-i semâvî bu zeminde, Bîtâb-ı taharrî kalarak âh ü eninde! |
Yalnız o mu? Gökler kadar yüksek binlerce fikir bu vaziyette, Aramaktan yorgun düşerek âh edip inlemekte. |
Only him?Ideas as high as the sky are at the same condition, Feeling tired and moaning becuse of searching. |
Eşbâha mı kurbün olacaktır cevelângâh? Ervâh bütün mündehiş-i "sümme radednâh!" |
Bütün ruhlar "sümme radednah"ın dehşeti içindeyken, Cesetler mi senin yakınında gezip dolaşacaklar? |
All souls having the horror of ' Süme radednah' inside, Wil corpses walk near you? |
Sun'undaki esrâra teâlî bize memnû' Olmaz mı, ridâ pûş dururken daha masnû'? |
Daha yarattıkların gizlilik örtüsü altında dururken, Yaratışındaki sırlara yükselmek bize yasak olmaz mı? |
More creations while under cover of secrecy, Would not it be forbidden to us to rise creation secrets? |
Hurşîd-i ezelden nasıl ister ki haberdâr Olsun daha bir zerreyi derk etmeyen efkâr? |
Daha bir zerreyi anlayamayan fikirler, Ezel güneşinden haberdar olmayı nasıl isteyebilirler? |
How the ideas that can’t understand even particles May want to understand the eternal sun? |
Ey nâmütenâhî sana nisbet ile mahdûd, Mahsûr-i muhît-i kaderindir ne ki mevcûd. |
Ey Rabbim, sana nisbetle sonsuzluk sınırlıdır Varlık adına ne varsa hepsi de kaderinin dairesiyle çevrilmiştir. |
O Allah, eternity is limited in comparison with you Every creature is surrounded by the fate |
Dîbâce-i evsâfını almaz bütün eb'âd, A'dâd edemez silsile-i feyzini ta'dâd. |
Bütün bu uzaklıklar vasıflarının başlangıcını bile kapsayamaz, Sayılar da ard arda gelen feyizlerini saymaya yetmez. |
All these distances even can not cover the beginning of your qualifications, Even the numbers aren’t enugh to count your prosperity. |
Ummân-ı şüûnun ki birer mevcidir a'sâr, Her mevcesi bir lücce-i bî-sâhil-i âsâr! |
Yüzyıllar senin olaylar okyanusunun dalgaları, Her dalga ise uçsuz bucaksız bir eserler denizidir |
Centuries are the waves of your events ocean Each wave is your endless sea of sign. |
Fermânına mahkûm ezeliyyet, ebediyyet; Ey pâdişeh-i arş-ı güzîn-i samediyyet. |
Ey yüceliğin seçkin tahtının padişahı olan Allah, Ezelîlik ve Ebedîlik senin fermanına mahkûmdur. |
Exclusive to the throne of the glory of Allah, O Sultan, Eternity is destined to your order. |
İbdâ-ı bedîin -ki cihanlarla bedâyi' Meydâna getirmiş- bize ey Hâlik-ı Mübdi', |
Ey icad eden Allah, yaratma sanatınki dünyalar kadar Güzellikler yaratmıştır- bize nasıl gizli olmasın; |
Allah , the crestive one! How can’t your creation art-created beauties- Be a secret for us? |
Mübhem nasıl olmaz ki?Adem'den değil isbât, Bir zerre-i mevcûdu yok etmek bile heyhât, |
Yazık ki yoktan var etmek bir yana, yakıp yıkan yüzlerce el çıksa, Varlığın bir zerresini bile yok etmeye yetmez! |
Unfortunately, aside from creating, hundreds of hands that destroy Are not enough to destroy even if a drop of you |
Kâbil olamaz çıksa da bin dest-i muharrib. Yâ Rab, bu nasıl âlem-i lebrîz-i garâib! |
Eşit olamaz çıksa da tahrip eden binlerce el. Ya Rab, bu nasıl garip şeylerle dolu bir âlemdir? |
Can't be equal even if there are thousands of hands destroying O God, this is what a kingdom full of strange things? |
Serhadd-i ezel
bed'-i hudûd-i melekûtunPehnâ yı ebed gâye-i sahn-ı ceberûtun. |
Ruh ve melekler âleminin sınırları ezel sınırında başlamakta, Kudret sahnesinin nihayetleri de ebed'in genişliklerinde kaybolmakta |
The boundries of the spirit and the angels world begin at the infinity boundaries, The boundries in the scene of your strength disappears in the widhts of Ebed |
Hükmün ki tahakküm edemez seyrine bir şey; Bir anda bu pâyansız olan cevvi eder tayy |
Hükmünün yürüyüşü üstünde hiç bir şey etkili olamaz Buyruğunla bu sınırsız gök boşluğu bir anda yok olur. |
Nothing to do with the march on the provision can not be effective. And the endless sky disappears in a moment with your order |
Bir an, diyerek eylemişim bilmiyerek, bak! Takyîd zamanla seni ey Fâtır-ı Mutlak! |
"Bir an" diyerek ne yapmışım bilmeyerek bak; Ey Mutlak Yaratıcı!Seni zamanla sınırlamışım |
By saying 'ın a momen’what I have done without knowing; I limited you in time O absolute creator! |
Bâkîyi beşer her ne kadar etse de tenzîh. Fâniyyeti îcâbı, eder kendine teşbîh! |
İnsanoğlu Allah'ı ne kadar eksik ve kusurdan uzak tutsa da, Fâniliği gereği yine kendine benzer düşünür. |
Although human hold God away from the flaw Think God as himself because of being perishable. |
Itlâka nasıl yol bulabilsin ki tefekkür? Eşbâhı görür eyler iken rûhu tasavvur! . |
Ruhu tasavvur ederken cesetler gören fikir Bunları birbirinden ayırt etmeyi nasıl başarır! |
Spirit conceived the idea while seeing the bodies. How succeed in distinguishing them! |
Ey rûh-i fezâ-gerd, giran-seyr-i harîmin, Ey nâtıka, dembeste-i esrâr-ı azîmin, |
İlâhî! Kutsal dairene girdiği an fezalarda dolaşan ruhun ayakları ağırlaşır, Senin büyük sırların karşısında düşünme ve konuşma gücünün soluğu tutulur |
Divine!At the moment of entry into the Holy , wandering soul's legs become heavier . The power of thinking and speaking is lost when meet your great secrets |
Maksûd bu hilkatten eğer ma'rifetinse; Varmış mı o müdhiş görünen gâyete kimse? |
Eğer bu yarattıklarından maksat senin bilinmen idiyse, O müthiş görünen gayeye varmış mı bir kimse? |
If your aim was to known in these creations, Is there anyone that reached that great aim? |
Bir sahne midir yoksa bu âlem nazarında? Bir sahne ki milyarla oyun var üzerinde! |
Bir sahne midir yoksa bu alem senin gözünde? Bir sahne ki milyarla oyun var üzerinde! |
Is this world only a stage for you? A stage that there are billions of plays on! |
Bir sahne ki her perdesi tertîb-i meşiyyet; Eşhâsı da bâzîçe-i âvâre-i kudret! |
Bir sahne ki her perdesi iradenle düzenlenmiştir. Oyuncuları da kudretinin başıboş oyuncaklarıdır. |
A stage that is organized by you . The players are the adrift toys of your power. |
Cânîleri, katilleri meydâna süren sen; Cânîdeki, katildeki cür'et yine senden! |
Canileri, katilleri meydana süren sen; Canideki, katildeki cesaret yine senden! |
You, that bring the thugs, murderers ; The courage they had is from you again! |
Sensin yaratan, başka değil zulmeti, nûru; Sensin veren ilhâm ile takvâyı, fücûru! |
Sensin yaratan, başkası değil karanlığı, ışığı; Sensin veren ilham ile Allah korkusunu, günahkârlığı! |
You're the creator of the darkness and the light not someone else, You're the inspiration that gives the fear of God, sinfulness! |
Zâlimde teaddîye olan meyl nedendir? Mazlûm niçin olmada ondan müteneffir? |
Zalimdeki tecavüz etme eğilimi nedendir? Zulme uğrayan neden ondan nefret etmektedir? |
Why is the cruel's tendency to rape? Why do the persecuted hate him? |
Âkil nereden gördü bu ciddî harekâtı? Câhil neden öğrenmedi âdâb-ı hayâtı? |
Akıl sahibi nereden öğrendi bu ciddi davranışları? Cahil neden öğrenmedi edeple yaşamayı? |
How did the conscious one learn these serious behaviours? Why didn’t the ignorat learn to live with decent ? |
Bir fâilin icbârı bütün gördüğüm âsâr! Cebrî değilim... Olsam İlâhî ne suçum var? |
Bir kulun gördüğü her şey bir gücün zorlamasıyla olmakta! Cebri (3) değilim... Allahım suçlu muyum olsam da? |
Everything I see happens by a force urgign, I’m not Cebri.Oh my God, am I guilty? |
Bir sahne demek âleme pek doğrudur elbet; Ancak görülen vak'alann hepsi hakîkat. |
Bir tiyatro sahnesi demek âleme pek doğrudur elbet; Ancak görülen olayların hepsi gerçektir. |
It’s correct to call the world a theater stage But all the events are real. |
Hem öyle vekâyi' ki temâşâsı hazindir, Âheng-i tarab-sâzı bütün âh ü enindir! |
Hem öyle olaylar ki seyretmesi hüzün verir, İnsanı eğlendiren ahengi bütün âh ve iniltidir! |
Watching such events makes me sad The harmony make people amuse are all aches and cries |
Zîrâ ederek bunca sefâlet-zede feryâd; Vâveyl sadâsıyla dolar sîne-i eb'âd. |
Zira sefalete düşmüş bunca insanın feryadı, Bütün uzaklıkları çığlıklarla doldurur. |
Because the cry of all these people in poverty Fills everywhere with scream, |
Yâ Rab, bu yüreklerdeki ses dinmeyecek mi? Senden daha bir emr-i sükûn inmeyecek mi? |
Ya Rab, bu yüreklerdeki ses dinmeyecek mi? Senden bir defa daha bu feryadı dindiren bir emir inmeyecek mi? |
God,wouldn’t sounds in these hearts end? Won’t a divine order come from you to stop that cry? |
Her ân ediyorsun bizi makhûr-i celâlin, Kurbân olayım nerde senin, nerde cemâlin? |
Celâlinle (4) bizi her seferinde kahrediyorsun, Kurban olduğum, artık bir daha cemâlin (5) görünmeyecek mi? |
You are overpowering us everytime with your anger, Won’t we able to see your beatiful face anymore? |
Sendense eğer çektiğimiz bunca devâhî, Kimden kime feryâd edelim söyle İlâhî? |
Sendense eğer uğradığımız bunca felaket, Söyle ilâhî, kimden kime feryad edelim? |
İf you cause this disaster Say god, who will we pray for? |
Lâ yüs'el'e binlerce suâl olsa da kurban, İnsan bu muammâlara dehşetle nigehban. |
“Lâ-yüs'el" (6) emrine binlerce soru olsa da kurban, Bütün bu bilmecelere dehşetle bakmakta insan. |
With the order “ La-yüs-eléeven though thousands of the question become a victim Human are looking all these riddles with fear |
Bir şahsa esîr olmayı bir koskoca millet, Mekrinle mi yâ Rab sanıyor kendine devlet? |
Bir kişiye esir olmayı bir koskoca millet, Sen yanılttığın için mi ya Rab sanıyor kendine devlet? |
Oh my God is it because you misled,does a huge nation, Think being a prinor of one person as its government? |
Dünyâyı yakıp yıkmaya bir seyf i teaddî, Emrinle mi yâ Rab, ediyor böyle tesaddî? |
Bir zulüm kılıcı dünyayı yakıp yıkmaya, Emrinle mi ya Rab başlıyor böyle? |
Does a sword of persecution start to destroy the world With one of your words , my God ? |
Zâlimlere kahrın o kadar verdi ki meydan: " Yok âdil-i mutlak" diyecek ye's ile vicdan! |
Zalimlere kahrın o kadar verdi ki meydan; "Mutlak adalet sahibi yok"diyecek bezginlik içinde vicdan. |
Your cruelty gave the cruels such a chance that consciense is in weariness saying“there isn’t the owner of absolute justice” |
Kıvılcım saçan bin âh yerden göklere yükseliyor! Göklerin yaptığıysa bu iniltiyi sâde yankılamak! |
Kıvılcım saçan bin âh yerden göklere yükseliyor! Göklerin yaptığıysa bu iniltiyi sâde yankılamak! |
Thousands of sparkling cries rising from earth to sky? The only think that the sky does, is to reflect the sound |
Bir yanda yanar lânesi bin hâne-harâbın, Bir yanda söner lem'ası milyonla şebâbın. |
Bir yanda evleri yıkılanların yuvaları yanar, Bir yanda milyonlarca gencin ışığı söner. |
On one hand the houses burns On the one hand the light of millions of young people dies |
Kalmış eli böğründe felâket-zede mâder; Evlâdını gömmüş kara topraklara, inler! |
Eli böğründe kalmış felakete uğramış anneler, Evladını gömmüş kara topraklara, inler! |
Mothers who lived tragedy,moaning! Buried their sons, |
Bir yanda bir lokma ekmek için namusunu kaybetmiş, Ağlayıp duran bir sürü başıboş bahtsız; |
Bir yanda bir lokma ekmek için namusunu kaybetmiş, Ağlayıp duran bir sürü başıboş bahtsız; |
On one hand the one lost his honor for a piece of bread Crying , unlucky |
Bükmüş oradan boynunu binlerce yetîman, Me'vâ arıyor âileler lâne perîşan! |
Bir yanda da boynu bükük binlerce yetim var, Yuvası dağılmış aileler sığınacak yer ararlar. |
On the other hand there are lots of orphans Scatterd families seek a place to live |
Mazlum şikâyet etmekte, zâlim pişmanlık duymakta; Kan döken de öldürdüğünün kanıyla boğulmakta. |
Mazlum şikâyet etmekte, zâlim pişmanlık duymakta; Kan döken de öldürdüğünün kanıyla boğulmakta. |
The oppressed complains , the cruel is regretful; The murder drowned with the blood of his victims |
Hastayı, fekaletliyi, çıplağı, yoksulu, Felçliyi, sakatı, tembeli, bayağıyı, |
Hastayı, fekaletliyi, çıplağı, yoksulu, Felçliyi, sakatı, tembeli, bayağıyı, |
The Patient ,the one having disaster, naked, poor The paralyzed,crippled,layz, vain |
Gaddârı, cefâ-dîdeyi, mahkûmu, esîri, Heyhât, şu pâyansız olan cemm-i gafiri |
Gaddarı, eziyet çekeni, mahkûmu, esiri, Yazık, şu sayıya sığmaz insan yığınını |
The cruel, Vicious, prisoner The stage become famous by |
Teşhîr ile şöhret kazanan sahne-i dünyâGelmez mi İlâhî sana bir kanlı temâşâ? | Sergilemekle şöhret kazanan dünya sahnesi Sana kanlı bir seyir sahnesi gibi gelmez mi İlâhî? |
Displaying that human stack Isn’t a bloody stage for you God? |
Tevhid yahud Feryad şiirinin Sosyal Bilimler Lisesi için sunumu[]
Tevhid
yâhud |
Birlik
veya |
Unity
or Scream |
توحيد ياخود فرياد ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, |
Ey nûr-i ulûhiyyetinin zılli avâlim, Zıllin bile esrâr-ı zuhûrun gibi muzlim! |
Ey âlemlerin ilahi ışığının gölgesi olan (Rabbim! ) Gölgen bile zuhurunun sırları kadar muzlim (karanlık). |
God!That is the shadow of the divine lightof the Worlds Even if your shadow is dark as the emergence of secrets. |
اى نورالوهيتنك ظلى عوالم ، ظلك بيله اسرار ظهورك كبې مظلم |
Kürsî-i celâlin -ki semâlarla zeminler Bir nokta kadar sahn-i mıchîtinde tutar yer- |
Yüce makamında ki gökler ve yerler hiddet kürsünün Bir noktası kadar çevresinde yer tutar |
Rage in the sky and where the Supreme office chair Holds up to a point in the vicinity of |
كرسئ جلالك- كه سمالرله زمينلر بر نقطه قدر صحن محيطنده طوتارير |
İdrâkin eder gâye-i ümmîdini haybet... Yâ Rab, o ne dehşettir, İlâhî, o ne heybet! |
İdrâkın eder, ümidindeki amacı boşa çıkarır. Allah'ım, o ne dehşettir, ilahi o ne heybettir! |
Please note that realization, it frees the aim in hope. God, how horrific it is, what a divine majesty ! |
|
Pervâzına yetmez gibi pehnâ yı avâlim, Gâhî seni bulsam diye, âvâre hayâlim |
Alemlerin genişliği kanatlanıp uçmasına yetmezmiş gibi, Perişan hayâlim, bazan da seni bulsam diye, |
As if the width of the Worlds doesn't suffice for having wings and flying , My dream is distraught, so that sometimes I find you, |
|
Bir şevk ile lâhûta kadar yükseleyim der: Lâkin nasıl olsun ki bu mi'râca muzaffer? |
Aşka gelip zât âlemine yükselmek ister. Lâkin bu makama yükselmeyi nasıl başarır ki? |
By falling in love ,wants to rise to the world of person . But how does it manage to rise this authority? |
|
Nâsût muhîtinde henüz çalkalanırken, Bir dest-i tecebbür dayanıp göğsüne birden; |
Daha insanlık âleminde çalkalanırken; Zorlu bir el dayanır da göğsüne birden; |
While It is slushing in the world of humanity; Suddenly a strong hand presses on his chest; |
- |
Hüsranla iner öyle sefil, öyle muhakkar: Hâlâ o sukûtun küreden tozlan kalkar! |
Hüsranla, sefil ve aşağılanmış bir şekilde yere iner, Yeryüzünden hâlâ o düşüşün tozları kalkar! |
With disappointment, falls onto the ground, the miserable and humiliated, Still the dust rises from the earth because of that fall! |
örnek osmanlıca مقدمة |
Yalnız o mu? Bin fikr-i semâvî bu zeminde, Bîtâb-ı taharrî kalarak âh ü eninde! |
Yalnız o mu? Gökler kadar yüksek binlerce fikir bu vaziyette, Aramaktan yorgun düşerek âh edip inlemekte. |
Only him?Ideas as high as the sky are at the same condition, Feeling tired and moaning becuse of searching. |
örnek osmanlıca مقدمة |
Eşbâha mı kurbün olacaktır cevelângâh? Ervâh bütün mündehiş-i "sümme radednâh!" |
Bütün ruhlar "sümme radednah"ın dehşeti içindeyken, Cesetler mi senin yakınında gezip dolaşacaklar? |
All souls having the horror of ' Süme radednah' inside, Wil corpses walk near you? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Sun'undaki esrâra teâlî bize memnû' Olmaz mı, ridâ pûş dururken daha masnû'? |
Daha yarattıkların gizlilik örtüsü altında dururken, Yaratışındaki sırlara yükselmek bize yasak olmaz mı? |
More creations while under cover of secrecy, Would not it be forbidden to us to rise creation secrets? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Hurşîd-i ezelden nasıl ister ki haberdâr Olsun daha bir zerreyi derk etmeyen efkâr? |
Daha bir zerreyi anlayamayan fikirler, Ezel güneşinden haberdar olmayı nasıl isteyebilirler? |
How the ideas that can’t understand even particles May want to understand the eternal sun? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Ey nâmütenâhî sana nisbet ile mahdûd, Mahsûr-i muhît-i kaderindir ne ki mevcûd. |
Ey Rabbim, sana nisbetle sonsuzluk sınırlıdır Varlık adına ne varsa hepsi de kaderinin dairesiyle çevrilmiştir. |
O Allah, eternity is limited in comparison with you Every creature is surrounded by the fate |
örnek osmanlıca مقدمة |
Dîbâce-i evsâfını almaz bütün eb'âd, A'dâd edemez silsile-i feyzini ta'dâd. |
Bütün bu uzaklıklar vasıflarının başlangıcını bile kapsayamaz, Sayılar da ard arda gelen feyizlerini saymaya yetmez. |
All these distances even can not cover the beginning of your qualifications, Even the numbers aren’t enugh to count your prosperity. |
örnek osmanlıca مقدمة |
Ummân-ı şüûnun ki birer mevcidir a'sâr, Her mevcesi bir lücce-i bî-sâhil-i âsâr! |
Yüzyıllar senin olaylar okyanusunun dalgaları, Her dalga ise uçsuz bucaksız bir eserler denizidir |
Centuries are the waves of your events ocean Each wave is your endless sea of sign. |
örnek osmanlıca مقدمة |
Fermânına mahkûm ezeliyyet, ebediyyet; Ey pâdişeh-i arş-ı güzîn-i samediyyet. |
Ey yüceliğin seçkin tahtının padişahı olan Allah, Ezelîlik ve Ebedîlik senin fermanına mahkûmdur. |
Exclusive to the throne of the glory of Allah, O Sultan, Eternity is destined to your order. |
örnek osmanlıca مقدمة |
İbdâ-ı bedîin -ki cihanlarla bedâyi' Meydâna getirmiş- bize ey Hâlik-ı Mübdi', |
Ey icad eden Allah, yaratma sanatınki dünyalar kadar Güzellikler yaratmıştır- bize nasıl gizli olmasın; |
Allah , the crestive one! How can’t your creation art-created beauties- Be a secret for us? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Mübhem nasıl olmaz ki?Adem'den değil isbât, Bir zerre-i mevcûdu yok etmek bile heyhât, |
Yazık ki yoktan var etmek bir yana, yakıp yıkan yüzlerce el çıksa, Varlığın bir zerresini bile yok etmeye yetmez! |
Unfortunately, aside from creating, hundreds of hands that destroy Are not enough to destroy even if a drop of you |
örnek osmanlıca مقدمة |
Kâbil olamaz çıksa da bin dest-i muharrib. Yâ Rab, bu nasıl âlem-i lebrîz-i garâib! |
Eşit olamaz çıksa da tahrip eden binlerce el. Ya Rab, bu nasıl garip şeylerle dolu bir âlemdir? |
Can't be equal even if there are thousands of hands destroying O God, this is what a kingdom full of strange things? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Serhadd-i ezel
bed'-i hudûd-i melekûtunPehnâ yı ebed gâye-i sahn-ı ceberûtun. |
Ruh ve melekler âleminin sınırları ezel sınırında başlamakta, Kudret sahnesinin nihayetleri de ebed'in genişliklerinde kaybolmakta |
The boundries of the spirit and the angels world begin at the infinity boundaries, The boundries in the scene of your strength disappears in the widhts of Ebed |
örnek osmanlıca مقدمة |
Hükmün ki tahakküm edemez seyrine bir şey; Bir anda bu pâyansız olan cevvi eder tayy |
Hükmünün yürüyüşü üstünde hiç bir şey etkili olamaz Buyruğunla bu sınırsız gök boşluğu bir anda yok olur. |
Nothing to do with the march on the provision can not be effective. And the endless sky disappears in a moment with your order |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bir an, diyerek eylemişim bilmiyerek, bak! Takyîd zamanla seni ey Fâtır-ı Mutlak! |
"Bir an" diyerek ne yapmışım bilmeyerek bak; Ey Mutlak Yaratıcı!Seni zamanla sınırlamışım |
By saying 'ın a momen’what I have done without knowing; I limited you in time O absolute creator! |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bâkîyi beşer her ne kadar etse de tenzîh. Fâniyyeti îcâbı, eder kendine teşbîh! |
İnsanoğlu Allah'ı ne kadar eksik ve kusurdan uzak tutsa da, Fâniliği gereği yine kendine benzer düşünür. |
Although human hold God away from the flaw Think God as himself because of being perishable. |
örnek osmanlıca مقدمة |
Itlâka nasıl yol bulabilsin ki tefekkür? Eşbâhı görür eyler iken rûhu tasavvur! . |
Ruhu tasavvur ederken cesetler gören fikir Bunları birbirinden ayırt etmeyi nasıl başarır! |
Spirit conceived the idea while seeing the bodies. How succeed in distinguishing them! |
örnek osmanlıca مقدمة |
Ey rûh-i fezâ-gerd, giran-seyr-i harîmin, Ey nâtıka, dembeste-i esrâr-ı azîmin, |
İlâhî! Kutsal dairene girdiği an fezalarda dolaşan ruhun ayakları ağırlaşır, Senin büyük sırların karşısında düşünme ve konuşma gücünün soluğu tutulur |
Divine!At the moment of entry into the Holy , wandering soul's legs become heavier . The power of thinking and speaking is lost when meet your great secrets |
örnek osmanlıca مقدمة |
Maksûd bu hilkatten eğer ma'rifetinse; Varmış mı o müdhiş görünen gâyete kimse? |
Eğer bu yarattıklarından maksat senin bilinmen idiyse, O müthiş görünen gayeye varmış mı bir kimse? |
If your aim was to known in these creations, Is there anyone that reached that great aim? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bir sahne midir yoksa bu âlem nazarında? Bir sahne ki milyarla oyun var üzerinde! |
Bir sahne midir yoksa bu alem senin gözünde? Bir sahne ki milyarla oyun var üzerinde! |
Is this world only a stage for you? A stage that there are billions of plays on! |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bir sahne ki her perdesi tertîb-i meşiyyet; Eşhâsı da bâzîçe-i âvâre-i kudret! |
Bir sahne ki her perdesi iradenle düzenlenmiştir. Oyuncuları da kudretinin başıboş oyuncaklarıdır. |
A stage that is organized by you . The players are the adrift toys of your power. |
örnek osmanlıca مقدمة |
Cânîleri, katilleri meydâna süren sen; Cânîdeki, katildeki cür'et yine senden! |
Canileri, katilleri meydana süren sen; Canideki, katildeki cesaret yine senden! |
You, that bring the thugs, murderers ; The courage they had is from you again! |
örnek osmanlıca مقدمة |
Sensin yaratan, başka değil zulmeti, nûru; Sensin veren ilhâm ile takvâyı, fücûru! |
Sensin yaratan, başkası değil karanlığı, ışığı; Sensin veren ilham ile Allah korkusunu, günahkârlığı! |
You're the creator of the darkness and the light not someone else, You're the inspiration that gives the fear of God, sinfulness! |
örnek osmanlıca مقدمة |
Zâlimde teaddîye olan meyl nedendir? Mazlûm niçin olmada ondan müteneffir? |
Zalimdeki tecavüz etme eğilimi nedendir? Zulme uğrayan neden ondan nefret etmektedir? |
Why is the cruel's tendency to rape? Why do the persecuted hate him? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Âkil nereden gördü bu ciddî harekâtı? Câhil neden öğrenmedi âdâb-ı hayâtı? |
Akıl sahibi nereden öğrendi bu ciddi davranışları? Cahil neden öğrenmedi edeple yaşamayı? |
How did the conscious one learn these serious behaviours? Why didn’t the ignorat learn to live with decent ? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bir fâilin icbârı bütün gördüğüm âsâr! Cebrî değilim... Olsam İlâhî ne suçum var? |
Bir kulun gördüğü her şey bir gücün zorlamasıyla olmakta! Cebri (3) değilim... Allahım suçlu muyum olsam da? |
Everything I see happens by a force urgign, I’m not Cebri.Oh my God, am I guilty? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bir sahne demek âleme pek doğrudur elbet; Ancak görülen vak'alann hepsi hakîkat. |
Bir tiyatro sahnesi demek âleme pek doğrudur elbet; Ancak görülen olayların hepsi gerçektir. |
It’s correct to call the world a theater stage But all the events are real. |
örnek osmanlıca مقدمة |
Hem öyle vekâyi' ki temâşâsı hazindir, Âheng-i tarab-sâzı bütün âh ü enindir! |
Hem öyle olaylar ki seyretmesi hüzün verir, İnsanı eğlendiren ahengi bütün âh ve iniltidir! |
Watching such events makes me sad The harmony make people amuse are all aches and cries |
örnek osmanlıca مقدمة |
Zîrâ ederek bunca sefâlet-zede feryâd; Vâveyl sadâsıyla dolar sîne-i eb'âd. |
Zira sefalete düşmüş bunca insanın feryadı, Bütün uzaklıkları çığlıklarla doldurur. |
Because the cry of all these people in poverty Fills everywhere with scream, |
örnek osmanlıca مقدمة |
Yâ Rab, bu yüreklerdeki ses dinmeyecek mi? Senden daha bir emr-i sükûn inmeyecek mi? |
Ya Rab, bu yüreklerdeki ses dinmeyecek mi? Senden bir defa daha bu feryadı dindiren bir emir inmeyecek mi? |
God,wouldn’t sounds in these hearts end? Won’t a divine order come from you to stop that cry? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Her ân ediyorsun bizi makhûr-i celâlin, Kurbân olayım nerde senin, nerde cemâlin? |
Celâlinle (4) bizi her seferinde kahrediyorsun, Kurban olduğum, artık bir daha cemâlin (5) görünmeyecek mi? |
You are overpowering us everytime with your anger, Won’t we able to see your beatiful face anymore? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Sendense eğer çektiğimiz bunca devâhî, Kimden kime feryâd edelim söyle İlâhî? |
Sendense eğer uğradığımız bunca felaket, Söyle ilâhî, kimden kime feryad edelim? |
İf you cause this disaster Say god, who will we pray for? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Lâ yüs'el'e binlerce suâl olsa da kurban, İnsan bu muammâlara dehşetle nigehban. |
“Lâ-yüs'el" (6) emrine binlerce soru olsa da kurban, Bütün bu bilmecelere dehşetle bakmakta insan. |
With the order “ La-yüs-eléeven though thousands of the question become a victim Human are looking all these riddles with fear |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bir şahsa esîr olmayı bir koskoca millet, Mekrinle mi yâ Rab sanıyor kendine devlet? |
Bir kişiye esir olmayı bir koskoca millet, Sen yanılttığın için mi ya Rab sanıyor kendine devlet? |
Oh my God is it because you misled,does a huge nation, Think being a prinor of one person as its government? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Dünyâyı yakıp yıkmaya bir seyf i teaddî, Emrinle mi yâ Rab, ediyor böyle tesaddî? |
Bir zulüm kılıcı dünyayı yakıp yıkmaya, Emrinle mi ya Rab başlıyor böyle? |
Does a sword of persecution start to destroy the world With one of your words , my God ? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Zâlimlere kahrın o kadar verdi ki meydan: " Yok âdil-i mutlak" diyecek ye's ile vicdan! |
Zalimlere kahrın o kadar verdi ki meydan; "Mutlak adalet sahibi yok"diyecek bezginlik içinde vicdan. |
Your cruelty gave the cruels such a chance that consciense is in weariness saying“there isn’t the owner of absolute justice” |
örnek osmanlıca مقدمة |
Kıvılcım saçan bin âh yerden göklere yükseliyor! Göklerin yaptığıysa bu iniltiyi sâde yankılamak! |
Kıvılcım saçan bin âh yerden göklere yükseliyor! Göklerin yaptığıysa bu iniltiyi sâde yankılamak! |
Thousands of sparkling cries rising from earth to sky? The only think that the sky does, is to reflect the sound |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bir yanda yanar lânesi bin hâne-harâbın, Bir yanda söner lem'ası milyonla şebâbın. |
Bir yanda evleri yıkılanların yuvaları yanar, Bir yanda milyonlarca gencin ışığı söner. |
On one hand the houses burns On the one hand the light of millions of young people dies |
örnek osmanlıca مقدمة |
Kalmış eli böğründe felâket-zede mâder; Evlâdını gömmüş kara topraklara, inler! |
Eli böğründe kalmış felakete uğramış anneler, Evladını gömmüş kara topraklara, inler! |
Mothers who lived tragedy,moaning! Buried their sons, |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bir yanda bir lokma ekmek için namusunu kaybetmiş, Ağlayıp duran bir sürü başıboş bahtsız; |
Bir yanda bir lokma ekmek için namusunu kaybetmiş, Ağlayıp duran bir sürü başıboş bahtsız; |
On one hand the one lost his honor for a piece of bread Crying , unlucky |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bükmüş oradan boynunu binlerce yetîman, Me'vâ arıyor âileler lâne perîşan! |
Bir yanda da boynu bükük binlerce yetim var, Yuvası dağılmış aileler sığınacak yer ararlar. |
On the other hand there are lots of orphans Scatterd families seek a place to live |
örnek osmanlıca مقدمة |
Mazlum şikâyet etmekte, zâlim pişmanlık duymakta; Kan döken de öldürdüğünün kanıyla boğulmakta. |
Mazlum şikâyet etmekte, zâlim pişmanlık duymakta; Kan döken de öldürdüğünün kanıyla boğulmakta. |
The oppressed complains , the cruel is regretful; The murder drowned with the blood of his victims |
örnek osmanlıca مقدمة |
Hastayı, fekaletliyi, çıplağı, yoksulu, Felçliyi, sakatı, tembeli, bayağıyı, |
Hastayı, fekaletliyi, çıplağı, yoksulu, Felçliyi, sakatı, tembeli, bayağıyı, |
The Patient ,the one having disaster, naked, poor The paralyzed,crippled,layz, vain |
örnek osmanlıca مقدمة |
Gaddârı, cefâ-dîdeyi, mahkûmu, esîri, Heyhât, şu pâyansız olan cemm-i gafiri |
Gaddarı, eziyet çekeni, mahkûmu, esiri, Yazık, şu sayıya sığmaz insan yığınını |
The cruel, Vicious, prisoner The stage become famous by |
örnek osmanlıca مقدمة |
Teşhîr ile şöhret kazanan sahne-i dünyâGelmez mi İlâhî sana bir kanlı temâşâ? | Sergilemekle şöhret kazanan dünya sahnesi Sana kanlı bir seyir sahnesi gibi gelmez mi İlâhî? |
Displaying that human stack Isn’t a bloody stage for you God? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Safahat besteleri - Safahat | |
---|---|
Şiirlere göre | Ezelden Aşinanım - Hüseyni Ney Taksimi - Nihavend Marşı -Acem Asiran Tambur Taksimi - Acem Asiran Istiklal Marsı -Nihavend Violonsel Taksimi Nihavend Istiklal Marsı Rast Keman Taksimi Rast Istiklal Marsi
Rast Marş Istiklal Marsi (Acemsiran) Istiklal Marsi (Nihavend) Istiklal Marsi (Rast1)Istiklal Marsi (Rast2) Cenk Marşı Ey Bu Topraklar İçin Toprağa Düşmüş AskerBağlantı başlığı |
Makamlara göre | x |
Dosyalar | Mehmet Akif Ersoy/Bestelenen şiirleri (→Cenk Marşı)
Mehmet Akif Ersoy/Bestelenen şiirleri Istiklal Marsi (Rast2) Istiklal Marsi (Rast1) Istiklal Marsi (Nihavend) Istiklal Marsi (Acemsiran) Rast Marş Rast Keman Taksimi Nihavend Istiklal Marsı Nihavend Istiklal Marsı Nihavend Violonsel Taksimi Acem Asiran Istiklal Marsı Acem Asiran Tambur Taksimi İstiklal Marşı/Nihavend Ezelden Aşinanım Ey Bu Topraklar İçin Toprağa Düşmüş Asker Bütün Dünyaya Küskündüm Mehmet Akif Ersoy/Bestelenen şiirleri |
Tasnif et:
Türk Halk Müziği Vurmalı Çalgılar Dosya:Anadolu ateşi davul Türk Halk Müziği Vurmalı Çalgılar Dosya:Davul Oyunlari-1 Dosya:Anadolu Atesi Davul Show Dosya:DAVUL & DARBUKA SHOW Türk Halk Müziği Telli Çalgılar 'DIVAN SAZI Okan Murat Öztürk - Nihavend Saz Semaisi […') Dosya:DIVAN SAZI (added video DIVAN SAZI) Dosya:Okan Murat Öztürk - Nihavend Saz Semaisi (added video Okan Murat Öztürk - Nihavend Saz Semaisi) Dosya:Okan Murat Öztürk - Kaytağı Şablon:Türk Müziği Türk Halk Müziği Vurmalı Çalgılar Dosya:Daff.jpg Dosya:Daf-isfahan.jpg Dosya:Pandei inter.jpg Dosya:Rhythm Tech tambourine.jpg Vurmalı Çalgılar Dosya:Kudum.jpg Dosya:Koltukdavul.jpg Dosya:Davul.jpg Dosya:Darbuka.jpg Şablon:Türk Müziği Dosya:Zils.jpg Vurmalı Çalgılar Zil Dosya:İstanbul Vurmalı Çalgılar Topluluğu |
II.Kitap (1912): Süleymaniye Kürsüsünde
Süleymaniye Kürsüsünde 2 - Süleymaniye Kürsüsünde 3 - Süleymaniye Kürsüsünde 4 - Süleymaniye Kürsüsünde 5 - Süleymaniye Kürsüsünde 6 - Süleymaniye Kürsüsünde 7 - Süleymaniye Kürsüsünde 8 - Süleymaniye Kürsüsünde 9 - Süleymaniye Kürsüsünde 10 | |
---|---|
Safahat/II. Kitap ( Süleymaniye Kürsüsünde ) | Süleymaniye Kürsüsünde adlı tek bir şiirden oluşmaktadır.(Süleymaniye Kürsüsünde 32 kb.büyük olduğu için 10 bölüme ayrılmıştır.) Süleymaniye Kürsüsünde 2 - Süleymaniye Kürsüsünde 3 - Süleymaniye Kürsüsünde 4 - Süleymaniye Kürsüsünde 5 - Süleymaniye Kürsüsünde 6 - Süleymaniye Kürsüsünde 7 - Süleymaniye Kürsüsünde 8 - Süleymaniye Kürsüsünde 9 - Süleymaniye Kürsüsünde 10 |
Video | [[Dosya:Süleymaniye kürsüsünde2 2. bölüm - mehmet akif ersoy - safahat]] - |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
IV. Kitap (1913) : Fatih Kürsüsünde İki Arkadaş Fatih Yolunda - Vaiz Kürsüde | |
---|---|
Safahat/IV. Kitap (Fatih Kürsüsünde) | Fatih Kürsüsünde: İki Arkadaş Fatih Yolunda - Vaiz Kürsüde |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
V.Kitap: (1917) Hatıralar Mehmet Akif'in kaybedilen vatan karşısında isyanlarını ve tevbelerini cem eden şiirleri....Koca Osmanlı Çınarının yıkılışı ve şairin ÇIĞLIKLARI.... Ey bunca zamandır bizi te'dib eden Allah - UYAN - Ne irfandır veren ahlâka yükseklik. Ne vicdandır - Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile - Nihayet neyse idrak ettiğin şey ömr-i fânîden - Biz ki yarmıştık şu unun büyük ummanını - Şehamet dini, gayret dini ancak Müslümanlıktır - El-Uksur'da - Berlin Hatıraları - Necid Çöllerinden Medine'ye | |
---|---|
Safahat/V. Kitap ( Hatıralar ) | Hatıralar:Ey bunca zamandır bizi te'dib eden Allah-UYAN-Ne irfandır veren ahlâka yükseklik. Ne vicdandır-Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile-Nihayet neyse idrak ettiğin şey ömr-i fânîden-Biz ki yarmıştık şu unun büyük ummanını-Şehamet dini, gayret dini ancak Müslümanlıktır-El-Uksur'da-Berlin Hatıraları-Necid Çöllerinden Medine'ye |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
VI.Kitap (1924) Asım Çanakkale şehitlerine şiiri de bu şiir içinde yer alır. Şair Asım'ın neslini ordumuzda görmektedir. Entellektüel ama bir o kadarda duası göklerden çevrilmeyecek kadar maneviyatlı bir gençlik ister. Oğlunun adınıda zaten Asım koyar. (Bakınız: Hz. Asım) | |
---|---|
Safahat/VI. Kitap ( Asım ) | Asım şiiri olup uzunca bir şiirdir Çanakkale şehitlerine şiiri de bu şiir içinde yer alır: Asım(I.Bölüm)- Asım II.Bölüm - Asım III.Bölüm - Asım IV.Bölüm - Asım V.Bölüm - Asım VI.Bölüm - Asım VII.Bölüm (Çanakkale şehitlerine şiirini içerir) - Asım VIII.Bölüm |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
VİDEO SAFAHAT : Safahatın Audio Video Sunumu Projesi Milli Şairimizin Safahat adlı eserinin Video olarak sunumu projesinde 1.aşama: güzel okuma çalışmaları; 2.aşama: alt yazılı şiirlerin sunumu; 3.aşama;tercümelerinin sunumu ; 4. aşama: görsel konuyu anlatacak ögelerle video çalışması; 5.aşama: Videoların youtube yüklenmesi; 6.aşama; | |
---|---|
Yusuf Ziya Özkan'ın Safahat okumaları | * Cenk Marşı [2]
|
Adnan Özçelik AL okumaları | x |
Yenişehir SBAL okumaları | x |
Safahat Tercümeleri Safahat/İngilizce - Safahat/Almanca - Safahat/Azerice | |
---|---|
* Safahat'ın ingilizceye tercümesi projesi -
|
İstiklal Marşı Oratoryosu - İstiklal Marşı - Safahat - Şablon:İMO
İstiklal marşı online döküman | |
---|---|
İMO/Ekibi | Proje sahibi:Eyüp Sabri Kartal - Mersin Yenişehir Kaymakamı
genel koordinatör:murat çınarlı nevit kodallı gssl. md. yrd. görsel uygulamalar: murat çınarlı nevit kodallı gssl. md. yrd. metin ve canlandırma: murat çınarlı nevit kodallı gssl md. yrd. nimet kabur nevit kodallı gssl edb. öğrt. bayram özfırat ö. yıldırımhan lisesi edb. öğrt. demet gürbüz dumlupınar lisesi edb. öğrt. muhammet benli sabancı lisesi edb. öğrt. müzikler:n. kodallı gssl ibrahim özişler koro öğrt. |
İMO/Proje oluşumu | İMO - İstiklal Marşı Oratoryosu Projesi |
İMO/İcraları | İstiklal Marşı Oratoryosu/2011-
İstiklal Marşı Oratoryosu/2011 - Yenişehir İstiklal Marşı Oratoryosu/2011 metin İstiklal Marşı Oratoryosu/2010 İstiklal Marşı Oratoryosu/2009 İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Müftülüğü İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Kaymakamlığı
İstiklal Marşı Oratoryosu/Nevit Kodallı Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi İstiklal Marşı Oratoryosu/Şevket Pozcu Lisesi İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Dumlupınar Lisesi İstiklâl Marşı Oratoryosu/Yenişehir Mehmet Adnan Özçelik Anadolu Lisesi |
İMO/Tasarımları | İstiklal Marşı Oratoryası/Kitapçık - İstiklal Marşı Oratoryası/A4 |
Kaynak | *İstiklal Marşı Oratoryosu/linkler
|
Yapılacaklar | *İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Güzel Sanatlar Lisesi Performans videosu youtube ve dailmotion sitelerine yüklenerek bu sayfaya konacaktır . Slaytlar google documanda ise webde yayınlanarak konmalıdır. Slayt resimleri de bu siteye eklenmelidir.
|
Yapılanlar | x |
Yorumlar | İMO/Öğretmen tepkileri |
Kavramlar | *Ortam: Sevr anlaşması ve sevr mağarası kıyaslaması. En korkulacak 2 hal.
|
İstiklal marşı oratoryosu
İstiklal Marşı Oratoryosu İstiklal Marşı/Oratoryo İstiklal Marşı Istiklal Marsi (Acemsiran) Şablon:İMO |
İstiklal Marşının Dünya Dillerine Tercümesi Projesi (Şimdilik sadece 24 dile çevrildi...) | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
İstiklal Marşı/Arapça - İstiklal Marşı/Çince - İstiklal Marşı/Belarusça - İstiklâl Marşı/İngilizce -
|
Safahat Tercümeleri Safahat/İngilizce - Safahat/Almanca - Safahat/Azerice | |
---|---|
* Safahat'ın ingilizceye tercümesi projesi -
|
Safahat dışı şiir ve nesirleri İstiklâl Marşı - Sadi - SA'Dî - DESTÛR - GAZEL - KUR'ÂN'A HİTÂB - EL-HAKKU YA'LÛ | |
---|---|
http://tr.yenisehir.wikia.com/wiki/Safahat_D%C4%B1%C5%9F%C4%B1nda_kalm%C4%B1%C5%9F_%C5%9Eiirler | |
Safahat dışı şiirleri | İstiklâl Marşı - Sadi - SA'Dî - DESTÛR - GAZEL - KUR'ÂN'A HİTÂB - EL-HAKKU YA'LÛ - |
Tercüme ve makaleleri | x |
Tercüme çalışmaları[25] | Kur'an meali çalışması - Müslüman Kadını (1909) - Hanoto’nun Hücumuna Karşı Şeyh Muhammed Abduh’un Müdafaası (1915) - İçkinin Hayat-ı Beşerde Açtığı Rahneler (1923) - Anglikan Kilisesine Cevap (1924) - İslâmlaşmak (1919) - İslâm’da Teşkilât-ı Siyasiye (1922). |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
Safahat Alfabetik Sıraya Göre Şiirler | |
---|---|
A | *Acem Şahı - Âhiret Yolu - Alınlar Terlemeli - Âmin Alayı - Âsım - Âtiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak - Azim - Azimden Sonra Tevekkül - |
B | *Bayram - Bebek Yâhud Hakk-ı Karâr . Berlin Hatıraları . Bir Ariza - Bir Gece - Bir Mersiye - Bir Mezar Taşına Yazılmış İdi - Bir Resmin Akasına Yazılmış İdi - Bu Da Bir Mezar Taşı İçin Yazılmış İdi - Bir yığın kundakçıdan yangın görenler milleti - Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz - Biz ki yarmıştık şu'unun büyük ummanını - Bülbül - |
C | * Cânan Yurdu - Cenk Marşı |
Ç | Çanakkale Şehidlerine - Çanakkale Şehitlerine - Çık da bir seyret baharın cuş-i rengârengini - Çocuklara - |
D | *Derviş Ahmed - Dirvâs - Durmayalım - Dur Yolcu (Bu şiir bizde yok bakalım |
E | *Edirne - El Uskur'da . Ezanlar - Ey bunca zamandır bizi te'dib eden Allah - Ey milletimin lahzada halkettiği ordu |
F | *Fatih camii . Fatih Camii Şiiri . Fatih Kürsüsünde . İki Arkadaş Fatih Yolunda - Firavun İle Yüzyüze |
G | *Gece - Geçinme Belâsı - Gül,Bülbül - |
H | *Hakkın Sesleri . Hakkın Sesleri/Mehmet Akif Ersoy . Hatıralar . Hasta - Hasır - Hasbihal - Hayat Arkadaşıma - Hicran - Hüsâm Efendi Hoca - Hüsran - Hüsran-ı Mübin -Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi - |
İ | İmam : Köse İmam (Akif'in örnek imam modeli) |
J - K | *Japon'lar
|
L | * |
M | *Mahalle Kahvesi - Mahalle Kavgası - Meal-i Celili - Mehmet Ali'ye - Mehmer Ali'ye - Meyhane - Mevlid-i Nebi - Mezarlık - Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile -Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi - |
N | *Ne Eser, Ne de Semer - Necid Çöllerinden Medine'ye . Nefs-i Nefis - Nevruz'a - Nerdesin? - Nihayet neyse idrak ettiğin şey ömr-i fânîden |
O | *Ordunun Duası İstiklal Marşı gibi bu da millete ve orduya ait olduğundan Safahata alınmamıştır.
|
Ö | * |
P | *Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi - |
R | *Resim İçin - Resmim İçin - Ressam Haklı - |
S | Şark |
Ş | *Şair Huzurunda Münekkid - Şark- Şehitler Abidesi İçin - Şeytan |
T | *Tebrik - Tek Hakikat - Tevhid Yâhud Feryâd- Umar mıydın? - - Tercümedir - tercümedir1 (İkinci tercümedir) |
U | *Uyan |
V | *Vahdet - Vaiz Kürsüde . |
Y | *Yâ Râb Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabâhı? . Ya Rab Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabahı? . Yaş Altmış - Yeis Yok! - Yemişçi İhtiyar |
Safahat konu indeksi | |
---|---|
Safahat kelime indeki | |
A | *Acem şahı
|
B | *Balkanlar : Cenk Marşı
|
C | Cehalet : Olmaz ya... Tabii... Biri İnsan, Biri Hayvan!
|
Ç | *Çalışmak :Küfe - Durmayalım -Uyan
|
D | * |
E | * Edirne - Edirne kal'esi (Edirne)
|
F | * |
G | * |
H | Akif'in manzum hikayeleri: Kocakarı ile Ömer(Hz. Ömerin idareciliği) - Köse İmam (Karı boşama derdindeki adama karşı köse imamın itabı ve halden dertlenmesi)
|
İ | İmam : Köse İmam (Akif'in örnek imam modeli)
|
J - K | *Japon'lar -
|
L | *Lala Şahin (Edirne) - |
M | Mahkeme Asım şiiri içinde
|
N | * |
O | *Ordu:Ey milletimin lahzada halkettiği ordu - Ordunun duası -Cenk Marşı - İstiklâl Marşı |
Ö | * |
P | * |
R | Ramazan Vak'ası(Asım'dan)
|
S | Şark - Acemi Semerci |
Ş | Şeriat :Köse İmam
|
T | *Tosunum (Köse İmam)
|
U | *Utanma :Durmayalım
|
V | * |
Y | *Yediği Herze :Köse İmam |
Z | *Zalim idareci : Acem şahı |
MAE Mevzuat | |
---|---|
Mehmet Akif Ersoy - Mehmet Akif Ersoy kitapları - Mehmet Akif Ersoy mevzuatı | |
MAE hakkında | MAE/Hakkında vecizeler |
Wiki linkleri | x |
Kabulü | İstiklal Marşının Kabülü Hakkında Kanun |
Anma günü | İstiklal marşının kabul edildiği gün ve Mehmet Akif Ersoy'u anma günü hakkında kanun İstiklâl Marşının kabul edildiği günü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma günü hakkında yönetmelik |
Yenişehir Kaymakamlığı Safahat Çalışma Grubu | |
---|---|
Yahya Günsür Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi/TL11CW | |
Organize Safahat Grubu | Kullanıcı:Vahit - Kullanıcı:Semiha
Kullanıcı:Kayadelen Kullanıcı:Ayse ER Kullanıcı:Eylem GÜNER Kullanıcı:Ragıp ALKAN |
Bilgisayar Lisesi | *Kullanıcı:Elif Aydemir - Müd. Yrd.(Edebiyat öğretmeni)
|
Sosyal Bilimler Lisesi | *Mürşit Tekin
|
M.Adnan Özçelik Lisesi | xxx |
Safahat okulararası görev dağılımı | *Safahat/I. Kitap 'ı Sosyal Bilimler Lisesi,Yahya Günsür Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, Şevket Pozcu Lisesi
|
Diğer Safahat Çalışanları | Kullanıcı:Cagriorki
Kullanıcı:İkizlerim Kullanıcı:Ayhankaya1971 Kullanıcı:M.Murşit Tekin Kullanıcı:Msbl düzgün Kullanıcı:Çiğdem bilir Kullanıcı:Sait Yılmaz Kullanıcı:Sibel inan Kullanıcı:Elifköse Sevilşen Kullanıcı:Metinkilic1975 Kullanıcı:Kimsesizseyyah GSL md yd Murat Çınarlı Kullanıcı:Abdulvahap Müftülük Kullanıcı:Muhammet altan Kullanıcı:Mehmet Boz Kullanıcı:Mehmet Ömer Kesilmiş Kullanıcı:Aysegultokdemir Kullanıcı:Çevlik Kullanıcı:Gunay sendilmen Kullanıcı:Betul Demır Kullanıcı:Mehmet KAVACIK Kullanıcı:Ayşeüncücan Kullanıcı:Elifaydemir Kullanıcı:Halim bozkurt Kullanıcı:Atik77 Kullanıcı:Mustafa Ekici |
Mehmet Akif Ersoy Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
Safahat çalışmaları | |
---|---|
Makaleler | x |
Basım çalışmaları | *Gençler için safahat - Mersin Yenişehir Kaymakamlığınca
|
Safahat sunuları | * Safahat AV sunumu - Mersin Yenişehir Kaymakamlığınca |
Safahat Tasarım Çalışmaları | *Safahat Kitap tasarımları
|
Safahat programları | *Safahat Kutlamaları -
|
Safahat okumaları | *Adnan Özçelik AL Safahat Okumaları
|
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi