Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Alınlar Terlemeli Gölgeler Bayrak
Mehmet Akif Ersoy
Mehmed Ali'ye
Şimal müslümanlarından Rus ordusunda askerlik yapmış olan muhtemelen Tatar olan Ataullah Behaedddin'in Sebilürreşad dergisinde 3 Ekim 1918 tarihli Sebilürreşad/372. sayısında yayımlanan Bayramda niçin ağladım? adlı yazısı üzerine Mehmet Akif Ersoy aynı dergide 3 sayı sonra yani Sebilürreşad dergisinin Sebilürreşad/375. sayısında 24 Ekim 1918'de çıkan şiiridir.Bu şiir daha sonra Safahat'ın 7. Kitabı olan Gölgeler kitabına alınmıştır.

Şair şiirinde artık savaşın akıbetini görmüş gibidir. Çok milliyetçi ve en vatanperver adamlar olan ittihatçıların askeriyeyi ele geçirip ülkeyi yıkıma götürmelerinin ve koca bir imparatorluğun bitişinin son evresidir. Şair bunu önceden görmektedir. Çünkü Atatullahın yazısında belirttiği gibi dünya çapındaki savaş yaşanırken bile payitahta bir büyük camide dünyanın gidişatı konuşulmamakta , yardım falan yok, namaz nasıl kılınır, kaç rekat olacak vs konuşulur. Koca camiide sadece askerler vardır. Halk yoktur. Bu çok duygulu bir hale getirir şairi ve bu şiiri yazdırır.
Akif'in diğer bayram şiiri Bayram/2 ye bakınız.

Bu proje Yenişehir Kaymakamlığınca 2011Mehmet Akif Ersoy Yılı ilan edilmeden hazırlanmaya başlanmıştır. Kaynak gösterilip yayınlanabilir.


Şiir Metni Güncel Türkçesi İngilizce tercüme Osmanlıca
Odama girdim; kapıyı kapadım; ağlamaya başladım:

O gün akşama kadar islâm'ın garipliğine,

Müslümanlann çöküşüne ağladım, ağladım..."
Odama girdim; kapıyı kapadım; ağlamaya başladım:

O gün akşama kadar islâm'ın garipliğine,

Müslümanlann çöküşüne ağladım, ağladım..."
I entered my room, I closed the door, I began to cry

For strangeness of Islam until the evening of that day,

I cried for the falling of Muslims, I cried... I cried "
 
Kuzey müslümanlarından Atâuttah Bahaeddin - Sebilürreşad
Kuzey müslümanlarından Atâuttah Bahaeddin - Sebilürreşad
Bahaeddin Atâuttah - From Northern Muslims
örnek osmanlıca مقدمة
Görünmez âşinâ bir çehre olsun rehgüzârında;
Ne gurbettir çöken İslâm'a İslâm'ın diyârında?
Görünmez bir tanıdık çehre bile geçtiğin yollarda;
Ne gurbettir çöken İslâm'a İslâm'ın diyarında?
Even familiar faces in an invisible way you pass;
What is abroad in the land of Islam, Islam is collapsing?

كورونمز آشنا بر چهره اولسون رهكزار كده

نه غربتدر چوكن اسلامه اسلامك ديارنده

Umar mıydın ki: Ma'betler, ibâdetler yetîm olsun?

Ezanlar arkasından ağlasın bir nesl-i me’yûsun?

Umar miydin ki mabedler ibâdetler yetim olsun?
Ezanlar arkasından ağlasın ümitsiz bir neslin?
I hope you get an orphan temple worship?
Sirius, get behind the desperate cry of a generation?

اومار ميدك كه معبدلر عبادتلر يتيم اولسون

ازانلر آرقهسندن آغلاسين بر نسل مأيوسك

Umar mıydın: Cemâ'at bekleyip durdukça minberler,
Dikilmiş dört direk görsün, serilmiş bir yığın mermer?
Umar miydin: Cemaat bekleyip durdukça minberler,
Dikilmiş dört direk görsün serilmiş bir yığın mermer?
Have hope: As the congregation waited for the pulpit,
Four poles are erected on a pile of marble spread?

اومارمييدك جماعت بكله يوب طوردقجه منبرلر

ديكيلمش دورت ديرك كورسون سريلمش بر ييغين مرمر

Umar mıydın: Tavanlar yerde yatsın, rahneden bîtâb?
Eşiklerden yosun bitsin, örümcek bağlasın mihrâb?
Umar miydin: Çatlayarak güçten düşen tavanlar yere serilsin, Eşiklerden yosun bitsin, mihrab (2) örümcek bağlasın?
İngilizce Tercüme Buraya

اومارميدك طاوانلر يرده ياتسين رخنه دن بى تاب

اشيكلر دن يوصون بيتسين أورومجك باغلاسين محراب

Umar mıydın: O, taş taş devrilen, bünyân-ı mersûsun,
Şu vîran kubbelerden böyle son feryâdı dem tutsun?
Umar miydin: O, taş taş devrilen, sağlam yapıların, Harab kubbelerinden böyle şu son feryadı yıkılışa eşlik etsin?
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
İşit: On dört asırlık bir cihânın inhidâmından,
Kopan ra'dın, ufuklar inliyor, hâlâ devâmından!
İşit: On dört yüzyıllık bir cihanın yıkılışından, Kopan gök gürültüsünün, ufuklar inliyor, hâlâ devamından!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Civârın, manzarın, cevvin, muhîtin, her yerin mâtem;
Kulak ver: Çarpıyor bir mâtemin, kalbinde bin âlem!
Etrafın, gördüklerin, atmosferin, ortamın, her yerin matem; Kulak ver: Çarpıyor bir matemin kalbinde bin âlem!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Ne hüsrandır ki: Doldursun bugün tevhîdin enkâzı,
Ne acıdır ki doldursun bugün birlik inancının yıkıntıları O, toprağından peygamberler fışkıran, bereketli iklimi!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Gezerken tavr-ı istîla alıp meydanda bin münker,
Şu milyonlarca îman "nehye kalkışsam" demez, ürker!
Güncel Türkçesi Buraya
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Aslı
Güncel Türkçesi Buraya
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة




Ömürlerdir bir alçak zulme miskin inkıyâdından, Silinmiş emr-i bi'l-ma'rûfun artık ismi yâdından.


Hayâ sıyrılmış, inmiş: Öyle yüzsüzlük ki her yerde... Ne çirkin yüzler örtermiş meğer bir incecik perde!


Vefâ yok ahde hürmet hiç, emânet lâfz-ı bî-medlûl; Yalan râic, hıyânet mültezem her yerde, hak meçhûl.


Yürekler merhametsiz, duygular süflî, emeller hâr; Nazarlardan taşan ma'nâ ibâdullâhı istihkâr.


Beyinler ürperir, yâ Rab, ne korkunç inkılâb olmuş: Ne din kalmış, ne îman, din harâb, îman türâb olmuş!


Mefâhir kaynasın gitsin de, vicdanlar kesilsin lâl... Bu izmihlâl-i ahlâki yürürken, durmaz istiklâl!


Sen ey bîçâre dindaş, sanki, bizden hayr ümîd ettin; Nihâyet, ye'se düştün, ağladın, ağlattın, inlettin.


Samîmî yaşlarında coştu rûhum, herc ü merc oldu; Fakat, mâtem halâs etmez cehennemler saran yurdu.


Cemâ'at intibâh ister, uyanmaz gizli yaşlarla? Çalışmak!.. Başka yol yok hem nasıl? Canlarla, başlarla.


Alınlar terlesin, derhal iner mev'ûd olan rahmet, Nasıl hâsir kalır "tevfıki hakkettim" diyen millet?


A


İlâhî! Bir müeyyed bir kerim el yok mu, tutsun da, Çıkarsın Şark'ı zulmetten, götürsün fecr-i maksûda?


İstanbul, 24 Teşrinievvel 1334

&nbsp



Umar miydin: Çatlayarak güçten düşen tavanlar yere serilsin, Eşiklerden yosun bitsin, mihrab (2) örümcek bağlasın?


Umar miydin: O, taş taş devrilen, sağlam yapıların, Harab kubbelerinden böyle şu son feryadı yıkılışa eşlik etsin?


İşit: On dört yüzyıllık bir cihanın yıkılışından, Kopan gök gürültüsünün, ufuklar inliyor, hâlâ devamından!


Etrafın, gördüklerin, atmosferin, ortamın, her yerin matem; Kulak ver: Çarpıyor bir matemin kalbinde bin âlem!


Ne acıdır ki doldursun bugün birlik inancının yıkıntıları O, toprağından peygamberler fışkıran, bereketli iklimi!


İslâm'a aykırı bin kötülük her yere yayılacak şekilde ortada gezerken, "Engellemeye çalışsam" demez,üstelik korkar şu milyonlarca iman!


Ömürler boyunca bir alçak zulme miskince boyun eğmekten Silinmiş iyiliğe yöneltmenin adı artık hatırasından


Yüzünden utanç perdesi sıyrılıp inmiş: Öyle yüzsüzlük ki her yerde... Ne çirkin yüzler örtermiş meğer bir incecik perde!


Vefa yok, verilen sözde durma hiç, emâneti koruma sözde kalmış; Her yerde yalan geçer akçe, nankörce davranış itibarlı, hak ise bilinmez olmuş


Yürekler kaskatı, duygular aşağılık, arzular bayağı Bakışlardan taşan anlam ise küçümsemek Allah'ın kullarını..


Beyinler ürperir, yâ Rab, ne korkunç devrim olmuş: Ne din kalmış, ne iman, din harâb, iman toprak olmuş!


Övünülecek şeyler kaynayıp gitsin de kesilsin sesi vicdanların... Bu ahlâkî çöküş sürüp giderken, devam etmesi imkansız bağımsızlığın!


Sen ey çaresiz dindaş, sanki, bizden hayır ümid ettin; Sonunda, ümitsizliğe düştün, ağladın, ağlattın, inlettin.


İçten göz yaşlarında coştu ruhum, altüst oldu; Fakat, matem kurtarmaz, cehennemler saran yurdu.


Toplumun uyanması şart, fakat uyanması mümkün değil gizli yaşlarla! Çalışmak!..Başka yol yok, hem nasıl? Canlarla, başlarla.


Alınlar terlesin, derhal iner Allah'ın vadettiği rahmet, Hiç hakkını almaz mı "Allah'ın yardımını hak ettim" diyen millet ?


Allah'ım! Kuvvet verdiğin iyilik sahibi bir el yok mu tutsun da, Çıkarsın Doğu'yu karanlıktan, götürsün amaçladığımız aydınlığa?

İstanbul, 24 Ekim 1918

&nbsp




Have hope: the ceilings are cracking down on the ground from the power of matter, Let threshold bit of moss, mihrab (2) spider get connected?


Have hope: He fallen stone, solid structures, Collapse of the dome such ruin that accompanied the end you cry?


Hearing: On the four centuries from the fall of the world, Breakaway of the thunder, the seminal moans, still in!





Around to see what, atmosphere, climate, each area's Lament; Listen: bumpin in the heart of a mourning thousand worlds!


What is the pain that fills the ruins today, unity of belief He flushed from the soil of the prophets, fertile climate!



Thousand evil against Islam will spread everywhere around the middle, while "I'm trying to block" too soon, and they fear that millions of believers!



Over the life of a low bow to the tyranny miskince Name now deleted from the memory of kindness toward


Because of embarrassment and was stripped of curtains: so that every place gall ... What an ugly faces covered, unless returning a thin curtain!


No loyalty, no stopping the so-called, has been entrusted to the so-called protection; Reserves lie goes everywhere, ungratefully reputable behavior, had not known about the


Stiff hearts, inferiority feelings, desires rather Overflowing sense of sight to the contempt of God's servants ..


Brains will tremble, O Lord, how terrible was the revolution: What remained of religion, what faith, religion, ruin, was believed earth!


Be proud of something you boil away the voice of conscience to disconnect ... This goes on and on and moral collapse of his continued independence impossible!


Thou desperate fellow, though, did us no Hope; At the end, did you fall into despair, cried, crying, ohh ohh moan.


To rejoice in the spirit of sincere tears, I was upset; However, mourning does not recover, and embracing the hell home.


Conditions of society to wake up, but it is not possible to wake up with the secret tears! To work! ..No other way, and how? Campbell in the head with.


Sweat it, get taken immediately goes down the mercy of God's promises, Do not you ever get the right to "help of God I have the right to" the people?


Allah! Do not you give power to keep one hand you have the kindness, East get out of the dark, let it lead you to the light and purpose?

Istanbul, October 24, 1918




اومارميدك اوطاش طاش ده وريلن بنيان مرصوصك

شو ويران قبه لر دن بويله صوك فريادى دم طوتسون

ايشيت اوندورت عصر لق بر جهانك انهدامندن

قوپانرعدك افقلر ايكله يور حالا دوامندن

جوارك منظر ك جوك محيطك هريرك ماتم

قولاق وير چارپيور بر ماتمك قلبنده بيك عالم

نه خسراندر كه طولدورسون بو كون توحيدك انقاضى

او خاكندن نبيلر فيشقيران اقليم فياضى

كزركن طوراستيلا آلوب ميدانده بيك منكر

شو ميليونلر جه ايمان نهيه قالقيشسه م ديمز أوركر

عمرلردر برآلچاق ظلمه مسكين انقيادندن

سيلينمش أمر بال معروفك آرتيق اسمى يادندن

حيا صييريلمش اينمش أويله يوز سزلك كه هر يرده

نه چير كين يوزلر أورترمش مكر بر اينجه جك پرده

وفا يوق عهده حرمت هيچ أمانت لفظ بى مدلول

يالان راج خيانت ملتزم هريرده حق مجهول

يوركلر مرحمتسز طويغولر سفلى امللر خوار

نظرلردن ظاشان معنى عاد اللهى استحقار

بينلر أورپرير يارب نه قورقوج انقلاب اولمش

نه دين قالمش نه ايمان دين خراب ايمان تراب اولمش

مفاخر قايناسين كيتسين ده وحدانلر كسيلسين لال

بو اضمحلال آخلاقى يوروركن طورماز استقلال

سن اي بيچاره دينداش صانكه بزدن خير اميد ايتدك

نهايت يأسه دوشدك آغلادك اغلاتدك ايكله تدك

صميمى ياشلركدن جوشدى روحم هرج و مرج اولدى

فقط ماتم خلاص ايتمز جهنملر صاران يوردى

جماعت انتباه ايستر او يانماز كيزلى ياشلر له

چاليشمق باشقه يول يوق هم ناصيل جانلر له باشلر له

آلينلر ترلهسين درحال اينر موعد اولان رحمت

ناصيل خاسر قالير توفيقى حق ايتدم ديين ملت

الهى! برمويد بركريم أل يوقمى طوتسونده

چيقارسين شرقى ظلمتدن كوتورسون فجر مقصو ده


Bakınız

Şablon:Umar mıydın? d


Umar Mıydın? - Umar mıydın?
Umar Mıydın? - Mehmet Akif Ersoy - Safahat
Şimal müslümanlarından Rus ordusunda askerlik yapmış olan muhtemelen Tatar olan Ataullah Behaedddin'in Sebilürreşad dergisinde 3 Ekim 1918 tarihli Sebilürreşad/372. sayısında yayımlanan Bayramda niçin ağladım? adlı yazısı üzerine Mehmet Akif Ersoy aynı dergide 3 sayı sonra yani Sebilürreşad dergisinin Sebilürreşad/375. sayısında 24 Ekim 1918'de çıkan şiiridir.Bu şiir daha sonra Safahat'ın 7. Kitabı olan Gölgeler kitabına alınmıştır.
Şair şiirinde artık savaşın akıbetini görmüş gibidir. Çok milliyetçi ve en vatanperver adamlar olan ittihatçıların askeriyeyi ele geçirip ülkeyi yıkıma götürmelerinin ve koca bir imparatorluğun bitişinin son evresidir. Şair bunu önceden görmektedir. Çünkü Atatullahın yazısında belirttiği gibi dünya çapındaki savaş yaşanırken bile payitahta bir büyük camide dünyanın gidişatı konuşulmamakta , yardım falan yok, namaz nasıl kılınır, kaç rekat olacak vs konuşulur. Koca camiide sadece askerler vardır. Halk yoktur. Bu çok duygulu bir hale getirir şairi ve bu şiiri yazdırır.


Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

Advertisement