Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Yasin Suresi/51-67- Yasin Suresi/Elmalı/51-67 Yasin Suresi/68-83
Disambig Bakınız: Yasin Suresi, Yasin Suresi/MEAL, Yasin Suresi/VİDEO, Yasin Suresi/TEFSİR, Yasin Suresi/TEZHİB, Yasin Suresi/HAT, Yasin Suresi/FAZİLETİ, Yasin Suresi/HİKMETLERİ, Yasin Suresi/, Yasin Suresi/KERAMETLERİ, Yasin Suresi/AUDİO, Yasin Suresi/HADİSLER, Yasin Suresi/NAKİLLER, Yasin Suresi/EL YAZMALARI
Saffat Suresi/1-21- Saffat Suresi/Elmalı/1-21
Önemli!!! düzenlenen sayfalar ayn harfli fasılalara kadar yapılması gerekmektedir. Elmalı Tefsiri (Orjinal)
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (M. Pickthall )
وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِ ۖ أَفَلَا يَعْقِلُونَ
Bununla beraber her kimin ömrünü uzatıyorsak hılkatte onu tersine çeviriyoruz, hâlâ da akıllanmıyacaklar mı?
Bununla beraber kimin ömrünü uzatıyorsak, yaratılışta onu (güç ve kuvvetini alarak) tersine çeviriyoruz. Hâlâ akıllanmayacaklar mı?
He whom We bring unto old age, We reverse him in creation (making him go back to weakness after strength). Have ye then no sense?
وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغِي لَهُ ۚ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْآنٌ مُبِينٌ
Biz ona şiir öğretmedik, ona yaraşmaz da, o sâde bir zikir ve parlak bir Kur'andır
Biz ona şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da... O sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur'ân'dır.
And we have not taught him (Muhammad) poetry, nor is it meet for him. This is naught else than a Reminder and a Lecture making plain,
لِيُنْذِرَ مَنْ كَانَ حَيًّا وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِرِينَ
Hayatı olanı uyandırmak, nankörlere de o söz hakk olmak için
(Bu), diri olanları uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olması içindir.
To warn whosoever liveth, and that the word may be fulfilled against the disbelievers.
أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا خَلَقْنَا لَهُمْ مِمَّا عَمِلَتْ أَيْدِينَا أَنْعَامًا فَهُمْ لَهَا مَالِكُونَ
Şunu da görmediler mi? Biz onlar için ellerimizin yaptıklarından bir takım (en'am) yumuşak hayvanlar yaratmışız da onlara malik bulunuyorlar
Şunu da görmediler mi: Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakım hayvanlar yaratmışız da onlara sahip bulunuyorlar.
Have they not seen how We have created for them of Our handiwork the cattle, so that they are their owners,
وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ
Ve onları kendilerine zebun etmişiz de hem onlardan binidleri var, hem de onlardan yiyorlar
Onları, kendilerinin hizmetine vermişiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
And have subdued them unto them, so that some of them they have for riding, some for food?
وَلَهُمْ فِيهَا مَنَافِعُ وَمَشَارِبُ ۖ أَفَلَا يَشْكُرُونَ
Onlardan daha bir çok menfeatleri ve türlü içecekleri de var, hâlâ şükretmiyecekler mi?
Onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hâlâ şükretmeyecekler mi?
Benefits and (divers) drinks have they from them. Will they not then give thanks?
وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ آلِهَةً لَعَلَّهُمْ يُنْصَرُون
Tuttular da Allahdan başka bir takım ilâhlar edindiler gûya yardım olunacaklar
Onlar, Allah'tan başka birtakım ilâhlar edindiler. Güya yardım olunacaklar.
And they have taken (other) gods beside Allah, in order that they may be helped.
لَا يَسْتَطِيعُونَ نَصْرَهُمْ وَهُمْ لَهُمْ جُنْدٌ مُحْضَرُونَ
Onların onlara yardıma gücleri yetmez, onlar ise onlar için hazırlanan askerler
Onların, onlara yardıma güçleri yetmez. Kendileri ise onlar için bazı askerlerdir.
It is not in their power to help them; but they (the worshippers) are unto them a host in arms.
فَلَا يَحْزُنْكَ قَوْلُهُمْ ۘ إِنَّا نَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ
O halde onların lâkırdıları seni mahzûn etmesin, biz onların içlerini de biliriz dışlarını da
O halde onların sözleri seni üzmesin. Biz onların içlerini de biliriz, dışlarını da.
So let not their speech grieve thee (O Muhammad). Lo! We know what they conceal and what proclaim.
أَوَلَمْ يَرَ الْإِنْسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ نُطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُبِينٌ
Görmedi mi o insan? biz onu bir nutfeden yarattık da şimdi o çeneli bir çekişgen kesildi
İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi de, şimdi apaçık bir hasım kesildi?
Hath not man seen that We have created him from a drop of seed? Yet lo! he is an open opponent.
وَضَرَبَ لَنَا مَثَلًا وَنَسِيَ خَلْقَهُ ۖ قَالَ مَنْ يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيمٌ
Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: kim diriltir o kemikleri onlar çürümüşken? dedi
Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: "Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?" dedi.
And he hath coined for Us a similitude, and hath forgotten the fact of his creation, saying: Who will revive these bones when they have rotted away?
قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي أَنْشَأَهَا أَوَّلَ مَرَّةٍ ۖ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلِيمٌ
De ki onları ilk defa inşa eden diriltir ve o her halkı bilir
De ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir."
Say: He will revive them Who produced them at the first, for He is Knower of every creation,
الَّذِي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَارًا فَإِذَا أَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَ
O ki size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da şimdi siz ondan tutuşturup duruyorsunuz
Size o yeşil ağaçtan bir ateş yapan O'dur. Şimdi siz ondan tutuşturmaktasınız.
Who hath appointed for you fire from the green tree, and behold! ye kindle from it.
أَوَلَيْسَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْ بَلَىٰ وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَلِيمُ
Ya Gökleri ve Yeri yaratan onlar gibisini yaratmağa kadir değil midir? Elbette kadir, hallâk o, alîm o
Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir.
Is not He Who created the heavens and the earth Able to create the like of them? Aye, that He is! for He is the All Wise Creator,
إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Onun emri bir şeyi murad edince ona sâde ol demektir, o oluverir
O'nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.
But His command, when He intendeth a thing, is only that he saith unto it: Be! and it is.
فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Artık tesbiyh edilmez mi öyle her şeyin melekûtu yedinde bulunan sübhane! hep de dördürülüp ona götürüleceksiniz
O halde her şeyin mülkü ve tasarrufu (hükümranlığı) elinde bulunan Allah'ın şanı ne yücedir. Siz de yalnız O'na döndürüleceksiniz.
Therefor glory be to Him in Whose hand is the dominion over all things! Unto Him ye will be brought back.
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Advertisement