Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
RİFAİ_SAYYADİ_ZİKR_SARAJEVO_(Bosnia-_SarayBosna)

RİFAİ SAYYADİ ZİKR SARAJEVO (Bosnia- SarayBosna)

Bakınız

D
Zikir.
Zikr.
Zikretmek.
Mezkur.
Zakir.
Zikrullah
Yusuf suresi
Ehl-i zikr
فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
ehli zikre sorun bilmiyorsanız
16/43


Her bir çiçek bin naz ile
Öğer Hakk'ı niyaz ile
Bu kuşlar hoş avaz ile
Ol padişahı zikreder.
Yunus Emre
*Ezkar
*Evrad

*Akşam zikirleri
Ezkar-ı mesa'
Ezkarül mesa'
اذكار المساء

[[Yatmadan önceki zikirler]er]]
من اذكار النوم
اذكار النوم أذكار النوم قال ﷺ: (إذا أتيت مضجعك فتوضأ وضوءك للصلاة ثم اضطجع على شقك الأيمن ثم قل: اللهم أسلمت وجهي إليك، وفوضت أمري إليك، وألجأت ظهري إليك، رغبة ورهبة إليك، لا ملجأ ولا منجا منك إلا إليك، اللهم آمنت بكتابك الذي أنزلت، وبنبيك الذي أرسلت).Mar 12, 2020
*Sabah zikirleri
Ezkar-us Sabah
اذكار الصباح
Sabah duaları

(Zikir) Anmak, hatırlamak. Anılmak.
* Allah'ı (C.C.) çok çok anıp azametini düşünmek ve esmâ-i hüsnâsını okuyup tefekkür etmek.
* Kur'ân-ı Kerim'in bir ismi.

(İ'lem eyyühel aziz!
Tohum olacak bir habbenin kalbi yani içi delindiği zaman, elbette sünbüllenip neşvü nemâ bulamaz; ölür gider.
Kezâlik, ene ile tâbir edilen enâniyetin kalbi, Allah Allah zikrinin şua ve hararetiyle yanıp delinse, büyüyüp gafletle firavunlaşamaz. Ve Hâlik-ı Semâvat ve Arz'a isyan edemez. O zikr-i İlâhî sâyesinde (ene) mahvolur...
Zikreden adamın, feyz-i İlâhîyi celbeden muhtelif lâtifeleri vardır. Bir kısmı kalb ve aklın şuuruna bağlıdır. Bir kısmı da şuursuz, yâni şuurlara tâbi değildir.
ZÂKİR ; Anan, hatırlayan, zikreden anlamına gelen zâkir, tasavvufta, zikir meclislerinde zikir âyinini idare eden, ilâhîler okuyup zikredenleri coşturan kimse demektir. (M.C.)
Ser-Zakir

ZİKİR Sözlükte "anmak, hatırlamak, yad etmek" anlamına gelşr. Istılahta ise Allah'ı anmak ve hatırlamak, O'nu unutmamak ve gaflet halinde olmamak, Allah kelimesini ve tekbir, tehlil, tesbih, tahmid cümlelerini tekrarlamak demektir. Zikir, Allah'ın yüceliğini dile getirmek ve manevî yetkinliğe ulaşmak amacıyla yapılır. Zikrin çoğulu ezkâr ve zükûrdür. Zikir, aynı kökten gelen kelimelerle birlikte, Kur'ân'da üç yüze yakın yerde geçmektedir. Bu âyetlerde "Allah'ı zikir" emredilmiş (Bakara, 2/152), Allah'ı zikreden müminlerden övgüyle söz edilmiş ve kendileri için mağfiret ve büyük mükâfatlar bulunduğu müjdesi verilmiştir (Ahzâb, 33/35). Hz. Peygamber de zikrin en faziletlisinin lâ ilâhe illallâh olduğunu (İbn Mâce, Edeb, 25) söyleyerek tevhid kelimesi ile zikirde bulunmanın önemine dikkat çekmiştir.
Zikir usülleri
Zikir, dil, kalp ve beden ile olmak üzere üç çeşittir. Dil ile zikir, Allah'ı güzel isimleri ile anmak, O'na hamdetmek, tesbihte bulunmak, dua etmek ve Kur'ân okumaktır. Beden ile zikir, bütün organların Allah'ın emirlerine uyması ve yasaklarından kaçınması ile olur. Kalp ile zikir ise Allah'ı gönülden çıkarmamaktır. (M.C.)
ZİKR-İ ALENÎ Aşikâr ve açıktan toplanıp Allah'ı zikretmek. ZİKR-İ CEHRÎ Yüksek sesle yapılan zikir. ZİKR-İ HAFÎ İçten ve kalbden yapılan gizlice olan zikir. Nakşilerin zikir şekli. ZİKR-İ KALBÎ Kalb ile yapılan, sessiz zikir. ZİKR-ÂREND f. Zikreden. Anan. ZİKİR-HÂNE Allah'ın çok çok zikredildiği yer. Mescid, câmi. Ehl-i tarikatın toplanıp Allah'ı zikrettikleri yer. Tekke.

(Zikir) Anmak, hatırlamak. Anılmak.

  • Allah'ı (C.C.) çok çok anıp azametini düşünmek ve esmâ-i hüsnâsını okuyup tefekkür etmek.
  • Kur'ân-ı Kerim'in bir ismi.(İ'lem eyyühel aziz! Tohum olacak bir habbenin kalbi yani içi delindiği zaman, elbette sünbüllenip neşvü nemâ bulamaz; ölür gider. Kezâlik, ene ile tâbir edilen enâniyetin kalbi, Allah Allah zikrinin şua ve hararetiyle yanıp delinse, büyüyüp gafletle firavunlaşamaz. Ve Hâlik-ı Semâvat ve Arz'a isyan edemez. O zikr-i İlâhî sâyesinde (ene) mahvolur...Zikreden adamın, feyz-i İlâhîyi celbeden muhtelif lâtifeleri vardır. Bir kısmı kalb ve aklın şuuruna bağlıdır. Bir kısmı da şuursuz, yâni şuurlara tâbi değildir.

ZÂKİR

Anan, hatırlayan, zikreden anlamına gelen zâkir, tasavvufta, zikir meclislerinde zikir âyinini idare eden, ilâhîler okuyup zikredenleri coşturan kimse demektir. (M.C.)

ZİKİR

Sözlükte "anmak, hatırlamak, yad etmek" anlamına gelen zikir, ıstılahta, Allah'ı anmak ve hatırlamak, O'nu unutmamak ve gaflet halinde olmamak, Allah kelimesini ve tekbir, tehlil, tesbih, tahmid cümlelerini tekrarlamak demektir. Zikir, Allah'ın yüceliğini dile getirmek ve manevî yetkinliğe ulaşmak amacıyla yapılır. Zikrin çoğulu ezkâr ve zükûrdür. Zikir, aynı kökten gelen kelimelerle birlikte, Kur'ân'da üç yüze yakın yerde geçmektedir. Bu âyetlerde "Allah'ı zikir" emredilmiş (Bakara, 2/152), Allah'ı zikreden müminlerden övgüyle söz edilmiş ve kendileri için mağfiret ve büyük mükâfatlar bulunduğu müjdesi verilmiştir (Ahzâb, 33/35). Hz. Peygamber de zikrin en faziletlisinin lâ ilâhe illallâh olduğunu (İbn Mâce, Edeb, 25) söyleyerek tevhid kelimesi ile zikirde bulunmanın önemine dikkat çekmiştir. Zikir, dil, kalp ve beden ile olmak üzere üç çeşittir. Dil ile zikir, Allah'ı güzel isimleri ile anmak, O'na hamdetmek, tesbihte bulunmak, dua etmek ve Kur'ân okumaktır. Beden ile zikir, bütün organların Allah'ın emirlerine uyması ve yasaklarından kaçınması ile olur. Kalp ile zikir ise Allah'ı gönülden çıkarmamaktır. (M.C.)

ZİKR-İ ALENÎ Aşikâr ve açıktan toplanıp Allah'ı zikretmek.

ZİKR-İ CEHRÎ Yüksek sesle yapılan zikir.

ZİKR-İ HAFÎ İçten ve kalbden yapılan gizlice olan zikir. Nakşilerin zikir şekli.

ZİKR-İ KALBÎ Kalb ile yapılan, sessiz zikir.

ZİKR-ÂREND f. Zikreden. Anan.

ZİKİR-HÂNE Allah'ın çok çok zikredildiği yer. Mescid, câmi. Ehl-i tarikatın toplanıp Allah'ı zikrettikleri yer. Tekke.

Advertisement