Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

Sure Hakkında Bilgi

Zuhruf kelimesi, "süslenmek" anlamına gelen "zahrefe" fiilinden türemiştir. "Mücevher" anlamına gelmektedir. Tabiatın güzelliği için "yeryüzünün süsü" şeklinde mecazi anlamda da kullanılmaktadır. Bu surede bahsedilen, nimet ile inkâr arasındaki ilişkinin gözler önüne serilmesidir. 35. ayette "zuhruf" kelimesi geçtiği için bu ismi almıştır. 89 ayetten oluşan Zuhruf suresi Mekke'de, Şûrâ'dan sonra inmiştir. 54. ayetinin Medine'de indiği rivayet edilir. Mushafta 43., iniş sırasına göre ise 63. suredir.

Surenin temel konuları


Kur'an'ın gönderilmesi,  Allah'ın insanlara sınırsız nimetler vermesi,  Allah'ın eksik sıfatlardan ve yakıştırmalardan uzak (münezzeh) olması,  Kadının ve kız çocukların müşrik toplum içindeki konumu,  Bilgi ve iman bütünlüğü,  Tahkiki imanın üstünlüğü,  Nimet ve rızıkların verilmesi,  Nimet ile inkar arasındaki ilişki,  Cehennem azabının ebediliği. 


Surenin temel mesajları

Kur'an-ı Kerim anlaşılması için Arapça olarak gönderilmiştir. Kur'an, Levh-i Mahfuz adı verilen ana kitapta kayıtlı bulunmaktadır. 


Yeryüzündeki tüm nimetleri Allah insan için yaratmıştır. İnsanoğlunun da bu nimetlere karşılık şükretmesi gerekir. 


Allah her türlü noksan sıfatlardan uzaktır. 


Din konusunda sağlam bir delile (vahye) dayanmadan konuşmak, Allah, melekler vb. konularda temelsiz fikirler ileri sürmek yanlıştır. Din doğru bilgi üzerine dayanır. Bu doğru bilgi de ancak Allah'ın peygamberleri aracılığıyla vahyettiği bilgidir. 


Dinde aslolan tahkiki (araştırmaya dayalı) bilgi ve imandır. İnsanlar kendilerinden önceki dini bilgi birikimini araştırmalı, doğruyu yanlıştan ayırt edebilmelidir. Bir bilginin veya inanç konusu bir hususun geçmişte var olması, onun mutlak doğru olduğu anlamına gelmemektedir. 


İnsanlar yeni bir şeyle karşılaştıklarında, geleneksel mirasa aykırı buldukları takdirde onu kabul etmekte zorlanmaktadırlar. Bu noktada sağlam bilgiye dayalı olanın alınması gerekmektedir. 


İnsanlar mevki ve mal bakımından eşit değildir. İnsanlar arasında bu konularda eşitsizliğin olması Allah'ın dilemesi ve hikmeti gereğidir. Sosyal hayatın kuralı ve gerçeği budur. 


İnsanoğlu nimete sahip olmayı güven kaynağı gördüğü için, Allah'a ve ahiret gününe inanmayabilir. Bu noktada nimetler kişiyi doğru yoldan çeldirici bir rol oynamaktadır. Diğer taraftan doğası gereği insan, kendilerine maddi nimet verilenlerin doğru yolda olduklarını zannetme zaafına sahiptir. Halbuki gerçek nimet ahirette olduğu için, dünya süsü aldatıcı bir nitelik kazandırmaktadır. 


Kimin doğru yolda olduğu, kimin doğru inanca sahip bulunduğu kişilerin mal ve servetleri ile değil, sağlam ve sağlıklı bir temele (vahye) dayanıp dayanmadığına bakılarak anlaşılabilir. 


Müşrikler Allah'ın varlığını kabul etmekteydiler. Fakat Allah'a evlat isnad etmek gibi bir takım yanlış inançları nedeniyle doğru yoldan ayrılmışlardır. Müşriklerin gerek Allah hakkındaki, gerekse Hz. İsa ve Hz. Musa gibi büyük peygamberler hakkındaki bilgilerinin yanlış olduğu, bu yanlış inanışlarından dönmemekte ısrarcı oldukları anlaşılmaktadır. 

Advertisement